Geçenlerde pek muhterem bir bakana sordum;
TEPAV’ın hazırladığı KKTC raporunu okudunuz mu diye!
Okumamış!
Okumadığı bir yana haberi bile yokmuş!
Bakanlıktaki işler fazla yoğun olmalı diye iyi niyetli düşündüm.
Aynı soruyu bu kez muhalefetten çok da sevdiğim bir milletvekiline yönelttim;
“TEPAV’ın KKTC raporunu nasıl değerlendiriyorsun” diye!
“O da nedir” diye cevap verince başımdan kaynar suların aktığını hissettim.
Sonuç;
TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı)’nın KKTC ile ilgili raporunu okuyan, değerlendiren birini bulamadım.

İtiraf etmek gerekirse bu rapor benim elimde tam bir haftadır bulunuyor ama dün bitirebildim henüz.
Tam 124 sayfa ve tepeden tırnağa KKTC’de değişimi hedef gösteriyor.
Tamamen bilimsel bir çalışma ve bizi anlatıyor!
Kamu yönetiminin içler acısı durumunu ortaya koyuyor…
Kamu maliyesindeki eksiklikleri ve yanlışları analiz ediyor…
Kamu hizmetlerinin içler acısını irdeliyor…
Hangi kurumların önce şirketleştirilmesi sonra da özelleştirilmesi gerektiğini gerekçeleriyle anlatıyor…
Hangi bakanlığın hangi hizmet şeması ile yönetilmesi gerektiğini vurguluyor.
En önemlisi, şimdiye kadar nasıl hükümetçilik oyunu oynandığını, devletin kaynaklarının nasıl heba edildiğini, partizanlığı, popülizmi, devletteki torpil düzenini gözümüzün içine sokuyor!

İyi de bütün bunlardan bize ne ki?
Bizim şimdi çok daha önemli işlerimiz var, yerel seçimler gibi!
Hangi parti hangi partiye nasıl kazık atacak onu tartışıyoruz biz…
Aslında şu anda yaşananların tek bir izah tarzı var;
Siyasetin sefaletini yaşıyoruz toplum olarak!
Siyasi partiler ülke gerçeklerini bir yana koymuşlar Haziran ayında yapılacak olan yerel seçimlerde birbirlerine nasıl kazık atacaklarının ince hesaplarını yapıyorlar…
Konunun toplumsal tek bir yanı yok!
Varsa da yoksa da partilerin çıkarları…
Bir diğer partiyi nasıl tuşa getiririm hesapları!

Hükümet mi bozulacakmış, inanın umurum bile değil!
Zaten gidenle gelenin birbirinden hiç de farklı olduğunu hep birlikte görmedik mi zaten?
Ülkede zam ve atamadan başka yapılan bir icraat var mı?
Üçlü kararnameleri daraltacağız diyorlar ama yaparlarsa bunu kendi atamaları tamamlandıktan sonra olacak, popülizmin daniskası yani!
Zamlar zaten otomatiğe bağlanmış, ‘başka çaremiz yoktur” demekten başka bir şey söylemiyorlar!
Bizde siyaset böyle şey işte!
Dün söylenenler bugün unutuluyor, siyasetçi intikam ateşiyle yanıyor…
Koltuk hırsı almış başını gidiyor!
Siyasetin sefaleti böyle bir şey olsa gerek…
Ne yazık ama!



Ne ekerseniz onu biçersiniz.

“Başbakan Ö.Yorgancıoğlu, ortağı DP-UG'nin Yerel Seçimlerde UBP ile ittifak yapmasını kabul edilemez diye niteliyor.
KKTC siyaset sahnesinde öyle rezillikler yaşandı ki, buna niye şaşılıyor.
Ferdi S.Soyer Başbakanlığında, CTP-BG ile DP koalisyon ortağı iken, kimdi gizlice UBP'nin Genel Sekreteri ile GN Sek. Yardımcısı ve DP milletvekilleriyle avukat Enver Öztürk'ün evinde gizli görüşmeler yapıp, daha ÖRP'yi kurmadan, DP ile hükümeti bozup bu şahıslarla koalisyon kurup ÖRP'yi daha sonra kuran. O yapılan çok mu etikti?
Hele de sonrası;
CTP ile kurulan kumpas sonrası, UBP'den ayrılıp ÖRP'yi kurarak ülkeye bu rezilliği yaşatanlar, kendilerine meclis kürsüsünden UBP'lilerin özellikle Nazım Çavuşoğlu ve Şerife Ünverdi tarafından yapılan ağır hakaretlerden sonra, İrsen Küçük zamanında hep beraber UBP'ye dönüş de yaptıkları unutulmadı.
Bu memlekette siyasiler politikayı o kadar ayaklar altına aldılar ki, şimdi kendileri, yarattıkları çirkefe düştüler.

(Ülker FAHRİ)


MESAJ KUTUSU

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, son gelişmelerden sonra kamuoyunda genel intiba hükümeti anında sonlandırıp iktidarı eski kankalara teslim etmeniz. DP’den bu boynuzu yedikten sonra zaten yapacağınız pek bir şey de yok!

Sayın Hamit BAKIRCI, bakanlığın bir arkadaşınıza devredilmesi haberleri sonrasında epey huylandığınız söyleniyor. Siyaset biraz da kazım atma sanatıdır, bundan sonra her şey mubah olacağından hiçbir şeye şaşırmayın olur mu?

Sayın Halil ORUN, dün akşam kültür sanat haftası açılışını genel başkan Hüseyin Özgürgün’e yaptırmanız manidar bulundu. Ama hala Saray’a el öpmeye gitmediğiniz için durumlar kel. Ne yapın ne edin o ziyareti gerçekleştirin.

Sayın Oktay KAYALP, Mağusa’da DP’nin adayı rakibiniz olacağından küskün UBP’liler oylarını size yönlendirmeye hazırlanıyorlar. Bu ittifak en çok size yarayacak gibi görülüyor. Yine dört ayak üstüne düştünüz demektir…

Sayın Yüksel ÇELEBİ, sahanın yan tarafının çöplük haline dönmeye başladığının farkında mısınız? Dikmen’in bütün eski eşyalarını burada görmek mümkün, bir el atıverin lütfen…Yakında denetlemeye gelip hem kahve içeceğim…

Sayın İsmail ARTER, Mağusa Belediye Başkan adaylığınız artık kesin sayılır. Sizin partililer tamam ama UBP’liler hiç de öyle konuşmuyor. Resmiye hanıma ara sıra uğrayıp gönlünü almakta yarar var…

Sayın Halil İbrahim AKÇA, Nazan hanımın emekliliğinden sonra basın mensupları elçilikte kiminle muhatap olacak bir açıklama yaparsanız hiç fena olmayacak. İlişkileri soğutmamak lazım değil mi?

Sayın Fikri TOROS, Ticaret Odası başkanlığına aday olduğunuzu nihayet dün kendi ağzınızla kamuoyuna açıklamışsınız. Biraz hitabet tarzınızı yetersiz buldum, geliştirirseniz sizin için çok daha iyi olacaktır…

Sayın Süleyman ERGÜÇLÜ, hadi TAK ajansı bir hata yapıp Serdar Denktaş’ı UBP genel başkanı yaptı da sizin gibi çok önemli bir gazetenin bu hatayı fark etmemesi epey yadırgandı. Nasıl gözünüzden kaçtı hala anlayamadık…

Sayın Mehmet YULAF, Alsancak’ta UBP’den Başkan adayı olacağınız yönünde haberler bölgeye hareket ve heyecan getirdi. Bu kadar çok seveniniz olduğunuzu doğrusu bilmiyorduk. Hayırlı olsun…

Sayın Turgay EROĞUL, DP-UG’nin devrik ilçe başkanı olarak oğlunuzu yerel seçimlere hazırladığınız gözlemleniyormuş. Umarız intikam hesapları yapmıyorsunuzdur. Başarılar dileriz…

Sayın Erdal EMANET, Dikmenliler hala adınızı sayıklıyorlar. Siz ise hala hiçbir partiden teklif almadığınızı söylüyormuşsunuz. Bu işte bir terslik var ama biz de henüz anlamış değiliz!

Sayın Ertan BİRİNCİ, Büyük Anadolu Oteli’nde görev dağılımı yapıp işe giriştiğinizi duyduk. Hayırlı işler bol turistler dileriz. Bu arada LTB başkanlığı için de havlu attığınız söyleniyor. Olmayacak her işte bir hayır vardır…

Sayın Akay CEMAL, baklalar oldu oluyor. 10 güne kadar toplamaya gelebilirsiniz ancak bu kez kilosu 5 TL’den olacak. Organik olduğu için hiçbir yerde bulamazsınız.

GÜNÜN FOTOĞRAFI



Günün Fıkrası

Olursa olsun!


Temel ile Dursun ilk defa İstanbul’a gelmişler… Bir sokaktan geçerken kadının biri onlara “Arabamı park eder misiniz?” diye sormuş. Onlar da “Bizimle birer kere birlikte olursan ederiz”, demişler.
Kadın “Tamam” demiş, kadının evine gitmişler. Kadın cebinden iki prezervatif çıkararak, “Biz bunları çocuğumuz olmasın diye takıyoruz, alın siz de takın” demiş.
Temel’le Dursun “tamam” demişler.
Aradan aylar geçtikten sonra Temel ile Dursun tarlada çalışırken, Dursun Temel’e, “Ula ben bu şeyden sıkıldım, o kadının da çocuğu olursa olsun; artık bunu çıkarıyorum ben” demiş.