Eve mutfak malzemesi için bir mağazadayım…

İşletme sahibi kasada para öderken görünce hemen ayağa kalkıp koluma girip beni dışarıya çıkarıyor…

İçimden ‘hayırdır’ derken sanki de milli sırmış gibi sorular yöneltiyor!

“Son durumlar nedir” diye…

Hangi konuda diye sorunca ‘elbette siyaset’ diyor!

Sonra ben pek renk vermeyince kendi görüşünü söylemeden edemiyor;

“Siyasette bütün dengeler değişecek yaz bunu bir yere” diye iddialı konuşuyor!

Onu zaten biliyoruz deyince de benden tahmin istiyor…

Ben de ‘daha çok erken’ deyip kapatmaya çalışıyorum ama adam ısrarlı!

“Kudret Hoca’ya dikkat et” diyor…

Sonra da ‘bir de kadrosu olsa gör sen o zaman’ diye ekliyor!

Bizim ülkede nedense birçok kesim siyasetle yatıp kalkıyor…

Resmen genlerimize işlemiş sanki!

Bunda denenen partilerin çok da başarılı olamaması önemli bir etken ve millet ciddi bir arayış içinde…

Köy kahvelerinde bili insanlar çiftçinin hayvancının sorunlarını konuşacağına siyaset konuşuyor, kafalarında çeşitli senaryolar çiziyorlar!

İşte bu ortak sohbetlerin paydasında da Kudret Özersay var…

Ne ilginçtir vatandaş Halkın Partisi’nin ismini bile bilmiyor ama Özersay’ı sanki bir kurtarıcı olarak görüyor!

Bir yoğun görüş de Özersay’ın destekli olduğu yönünde…

AKP’nin oluşumu gibi bir durum yaratılacağı görüşü hakim!

Türkiye’de siyaset tamamen çökmüş ve bunun neticesinde AKP doğmuştu ya…

Hoş bizi vatandaş bunu hem desteklerken hem de olumsuz yanlarını da ortaya koyup bunun tamamen Türkiye’ye teslim olarak da görmüyor değil!

Kafalardaki en büyük soru işareti ise Halkın Partisi’nin kadrosunun bulunmaması…

İnsanlar kadro derken, temiz, sivrilmiş ve kirlenmemiş adaylardan bahsediyor!

Bu arada mevcut deneniş partilerin sempatizanları ise Kudret hocadan bahsederken meraklı bir bekleyiş içindeler…

Çünkü onun alacağı oy oranı diğer siyasi partileri olumlu ve olumsuz olarak etkileyecek!

Dikkat ettim Kudret Özersay ve partisi ortaya çıktıktan sonra konuşulanlar ve yorumlananlarda hiçbir değişiklik yok…

Ama Kudret hocanın son günlerdeki çıkışı ile onu destekleyenlerin umudu artarken, karşıtlarında bir endişe hakim!

Arşivi bir karıştırınca yine aynı konuda bir yazıla rastladım…

Sanki de geçen yıl değil de daha dün kaleme almışım gibi geldi bana;

“Girne Araştırma Enstitüsü’nün anketinde bir kez daha görüldü;

Bu ülkedeki mevcut siyaset artık dip yapmıştır!

Sistemi değiştirmek için vaatlerde bulunanlar iktidar olunca sistemi değiştirmeyi bir yana bırakın sistemin çarklarını oluşturunca bu anket sonucuna şaşırmamak lazım…

Ama burada enteresan bir durum söz konusu!

Vatandaş mevcut siyasetten bıktı usandı ama siyaseti de bir türlü bırakamıyor…

Lanet ediyor ama en fazla siyasilerin haberlerini okuyor!

En fazla bu haberlere yorumda bulunuyor…

Çünkü siyaset bizim ülke insanımızın kanında var, genlerinde var!

Bir siyasi partinin önemli bir makamında oturan arkadaşla sohbet ediyoruz…

Parti içindeki sıkıntıları dile getiriyor olması ve olmaması gerekenleri sıralıyor…

Sonra kendisine soruyorum;

“Şu anda sizin partinin en büyük sorunu nedir” diye…

Hiç ikilemeden cevaplıyor;

“Kudret Özersay belası!”

Ama hemen ekliyor;

“Halkın Partisi resmen kurulmadan önce Özersay’a ciddi bir eğilim vardı, parti kurulduktan sonra bu eğilimde bir azalma yaşanıyor…”

Buna ben de katılırım!

Hafta sonunu Mağusa ve İskele’de geçirdim…

Halkın Partisi konusunda yapılan yorumları dinledim kendi yorumlarımı ortaya koydum…

Ortaya şöyle bir sonuç çıktı;

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kimsenin tahmin edemeyeceği kadar oy alan Kudret Özersay sanki de Halkın Partisi resmen kurulduktan sonra kafalarda çeşitli soru işaretleri oluştu ve kurucular listesi belli olunca birinci soru şu oldu;

“Bu kadro yeterli değildir!”

Vatandaş aslında ‘yeterli’ derken tanınmış isimler istediğini dile getiriyor…

Bir başka soru da aynen şöyle;

“Halkın Partisi de mi Türkiye’nin her dediğine evet diyecek?”

Yani sıradan bir parti olacak korkusu var!

Onu da zamanı geldiğinde göreceğiz artık…

Öyle ya da böyle, Halkın Partisi şu anda sadece bir değil mevcut bütün partilerin ‘baş belası’ durumundadır!

Özellikle de UBP, CTP ve DP’nin…

Ama parti içinde bir de ‘tek adamlık’ tartışmaları çok erken başlamış, daha şimdiden küskünlükler ve dargınlıklar yaşanmış ve Özersay’ın çok dar bir ekiple bu işi götürmek istediği imajı oluşmuştur!

Bu da daha yolun çok başında olan Halkın Partisi için tehlikedir, sonunda hayal kırıklığıdır…

Kudret hoca ve ekibini uyaralım istedik!..”

Recep Akdağ niye gelmedi!

Hani Türkiye’de artık gelenek haline gelmiştir ya…

Kıbrıs işlerinden de sorumlu olan bakan ilk ziyaretini KKTC’ye gerçekleştirirdi!

Kabine değişikliği ile bu makama gelen Recep Akdağ halen KKTC’ye bir ziyaret gerçekleştirmediği için konu kulislerde tartışılmaya başlandı bile…

Kimi gelmeyecek derken kimide belki de bir mesaj vermek istiyor derken, bazıları da bu tartışmaları şiddetle eleştiriyor!

Yani neleri tartışır olduk…

Kimse merak etmesin gelenek bozulmaz!

Asıl gelince bizimkileri nasıl sıkıştıracak siz onu düşünün…

MESAJ  KUTUSU

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, dikkatsiz sürüş yaparak3 kişinin ölümüne neden olan Safa Güngör’ün Türkiye’ye iadesi kararı toplumda infialle karşılandı. Bunu kim neden istedi bilmiyoruz ama kararı geri aldırırsanız en azından toplum vicdanı biraz rahatlayacaktır…

Sayın Kemal DÜRÜST, bir süre önce başlayan Lefkoşa-Güzelyurt yol arasındaki bariyer çalışması uzun bir süredir yapılmıyor. Bu konuda vatandaş tedirgin ve akıllarına hep hayatını burada kaybeden 4 akademisyen geliyor. Hatırlatalım istedik!

Sayın Rauf DENKTAŞ, Denktaş Üniversitesi’nin eski hastanedeki rektörlük binası tamamlanmış ve şimdi kampus için Surlariçi’nde bina arayışına girmişsiniz. Doğru bir karar üretmişsiz zira Surlariçi başta türlü kalkınıp değer bulmayacaktır…

Sayın Kemal YILMAZ, Aydın dönüşü bölgenizdeki su tartışmalarına ağırlık vermeniz asayiş olarak da önemlidir. Zira burada çok ciddi su savaşları yaşanmaya başlayacak gibi görülüyor. Bölgenin en büyük patronu olarak sorumluluğunuz büyük…

Sayın Özdemir BEROVA, bu sene öğrenci sayısındaki azalmanın sebeplerinden birisinin de harçların Türk Lirası olmamasından kaynaklandığı belirtiliyor. Buna bir çözüm üretebilirseniz belki seneye durum tam tersi olur…

Sayın Leman ASLIM, belli ki ortalıkta kendini danışman sanan ama aslında teknik olarak yanından bile geçmeyenler epey çoğaldı ki buna epey tepki koydunuz. Son yıllarda bu makamı bir halt sananlar o kadar çoğaldı ki hadi yine neyse…

Sayın Serhat AKPINAR, ülke genelinde dar gelirli ailelerin çocuklarına tam burs vermek için büyük bir tarama yaptırdığınızı memnuniyetle öğrendik. Ne yazık ki bazı zeki gençler doğdukları günden itibaren şanssız oluyorlar değil mi? Tebrik ederiz…

Sayın Mustafa GÖKMEN, aktif siyasete hızlı bir dönüş yapacaksınız ki sosyal medya paylaşımlarınızda bir yoğunlaşma göze çarpıyor. Dönüş için buradaki havaların serinlemesini bekliyormuşsunuz. Doğru da yapıyorsunuz, oradaki serin yaylalar hiç bırakılır mı?

Sayın Ahmet SENNAROĞLU, Büyükkonuk nihayet girişimleriniz sonucunda sağlık ocağına çok yakında kavuşuyormuş. Bazı makamlarla ilişkiler iyi olunca icraat da çok kolay oluyor değil mi? Hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Erhan ARIKLI, şu ana-yavru konulu açıklamanıza özellikle milliyetçi derneklerin tepki göstermesi aslında olayın rant kısmını da ortaya koyuyor değil mi? Ne yazık ki bazı şeyler sözde kalıyor ve millet kolaycılıktan yana…

Sayın Ahmet LATİF, çocuklar için bölgenize kazandırdığınız par ve oyun alanı için isim bulma anketi yapmaya başlamışsınız. Vatandaş fena halde bu konuya isim yetiştirmek için adeta birbiriyle yarışıyor. İyi de ismin önemi çok mu büyük?

Sayın Kenan AKIN, dünden itibaren Maraş’a bir ATM makinesi için bankalar nezdinde girişimlere başlamışsınız bile. Zira sizin gibi kurmaylar devreye girmezse bu iş kesinlikle sonuçlanmazdı. Müjdeli haberinizi bekliyoruz artık…

Sayın Cenk UZUNOĞLU, pek muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Bizim de çok yakından tanıdığımız merhuma Allah’tan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Alah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Serhat İNCİRLİ, uzun yıllardır çalıştığınız gazeteden ayrılınca çok yeni sürprizlerle yeniden okuyucu ile buluşmak için yoğun tempoda olduğunuz söyleniyor. Bütün takipçileriniz merakla ve heyecanla bekliyor…

Sayın Murat GİRGEN, işletmenizin büyük bir yangın tehlikesi atlattığını üzülerek öğrendik, büyük geçmiş olsun. Bu konuda çalışanlarınızı zaman zaman eğitime gönderirseniz bu tür riskleri de engellemiş olursunuz. Allah beterinden saklasın artık…