Son zamanlarsa eylemlerin şekli ‘’siyah çelenk’’ olarak değişti. Yani çok sesli, gümbür gümbür yapılan eylemlerin yerini sessiz sedasız siyah çelenkler aldı.
Kolay değil, her sorunda eylem yapıp, ya Bakanlıkların ya da Meclis’in kapısına dayanarak günlerce işi gücü bırakarak, mücadele etmek.
Bugün sistemin çökmüş olduğu ortada iken ne tarım sektöründe ne sağlık sektöründe ne de eğitim sektöründe işler rantabl ilerlemiyor. Kangren olmuş bir sistemin düzelmesini beklemek ise bu saatten sonra ‘’mucize’’ gibi bir durum.
Eğitimin çöktüğü, üreticinin tükendiği, sağlığın dibe vurduğu bu dönemde güvenebileceğimiz hiçbir kapı kalmamıştır. Her gelen kendi sistemini kurarak ilerlediğini sanarak geriliyor.
Aslında en büyük sorun ayakları üzerinde durması gereken bizlerin halen ayaklarımız üzerinde duramamamızdır. Git gide alışkanlık haline gelen desteklerden medet umar olduk. Yani beklentilerimiz sürekli olarak başkalarından oldu. Neden biz başaramadık diye düşünmedik bile. İşte bu zihniyetle her alanda sıkıntılar yaşamaya başladık. Hükümet kurduk, birçok başarısızlıklara imza attık. Devlet olmanın yükümlülüğünü bile bilemedik, yerine getiremedik. Herkes hayatın toz pembe kısmından bakarken siyah rengin varlığını fark edemedik. Kısaca biz hep hazırcı olmayı tercih ettik. Bugün yine birilerinin bu sorunları çözmesini umarak bekliyoruz. Eylemler karşısında halen daha sessizliğini koruyanlar var. Bu üzücüdür.
İşte tam bu anda gerçeği yansıtan diğer bir olay da bakanlıkların ve meclisin önüne taşan üreticiler oldu. Aylardır avaz avaz bağıran üreticiler, sessiz sedasız eylemlerle seslerini duyurmaya çalışıyor. Yaşanan bu olayı seyreden hükümet yetkilileri, ‘’Sin da gulle geçsin’’ hesabındadır. Üreticinin haklı seslenişini duymama adına deve kuşları gibi kafayı kuma sokarak zaman geçiren hükümet, günden güne güven kaybetmektedir.
Halkın güvenini kaybettikten sonra varlığını bile sorguladığımız hükümet için en önemli şey halkın kendisine duyacağı güvenin varlığını sürdürmesidir. Sokağa dökülerek, Başbakanlık ve Meclis önüne siyah çelenk bırakan üreticileri umursamaz gibi görünen yetkililer, hata yapmaya devam ettiği sürece kaybetmeye mahkûm olacaktır. Hiç kimse yok olmayı göz göre göre kabul edemez. Bu bir var olma mücadelesidir. İster fark edilir ister fark edilmez. Bugün ‘’yok sayılan her şey’’ yarın ‘’yok olmanıza’’ neden olur.