Öğlen Başbakanlıktaydım;
Sibel hanımın nazik davetini kıramayıp gittim.
Hem sevindim, hem de üzüldüm!
Üzüldüm çünkü, karşımda benim tanıdığım Doktor Siber yoktu!
Doktur Sibel ile ne zaman bir araya gelsek, güler yüzüne ve hoşgörülü kişiliğine hayran kalır, kızlarından ve mutfakta iş bilmez kocası Doktor Rıfat’tan konuşur, biraz da gır gır geçerdik.
Çevre konusunda sohbetler eder, sağlık konusunda eleştiriler yapar, hatta bazen de niçin siyasete girdiğini sorgular ve o da dili döndüğünce anlatır ve biraz da pişmanlığını dile getirirdi.

Rengini pek beğenmedim doğrusu!
Eskiden pembeye kaçardı, bugün süt gibi beyaz…
Sanki de yüz hatları geçmişe göre daha karışık geldi bana!
Daha stresli, daha bir panik hali vardı…
El sıkışırken de dikkat ettim, buz gibiydi…
Onun adına üzüldüm, karşımda bir doktor değil de bir Başbakan edasında sorumluluk yüklü omuzların daha inik olduğu için hayıflandım…

Kendisine ilk sorum şu oldu, pişman mısınız?
O ‘hayır’ dedi ama benim hislerim Başbakan olduğu için pişman olduğu yönüne daha çok inandı…
Belli ki Başbakanlık öyle hiç de uzaktan göründüğü gibi bir şey değil!
Hele de çok kısa bir süre için o koltuğa oturuyorsanız ve sizden beklentiler gereğinden çok fazlaysa, böyle insanın ruh halini bile düşünmek, tahminde bulunmak bana ürkütücü geldi.

Sibel hanım aşağı yukarı üç haftalık Başbakan.
Bu üç haftalık süreyi değerlendirmesini isteyince hemen ajandasına sarıldı ve başladı okumaya;
Necati Şaşmaz olayı ilk sırada…
Tasarruf tedbirleri.
RHA’ların amaç dışı kullanılmasının önlenmesi ve gerekli tedbirler.
Zeyko ihalesinin iptali.
AB’nin KKTC’deki ofisine diplomatik bir statü getirilmesi.
Natura 2000 projesinin geliştirilerek devamı.

Daha bitmedi;
Karpaz köylerinde yaşanan su sıkıntısının sona erdirilmesi.
124 yabancı uyruklunun Tapu’da bekleyen dosyalarının sonuçlandırılması.
Yabancı işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi ve patronun kaderinden kurtarılması.
Adı olan ama icraatı olmayan Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nun ilk toplantısını yapması.
Ada çapında çok geniş temizlik seferberliği başlatılması.
Gıda güvenliği konusunda yıllar sonra da olsa bir komitenin oluşturulması.
Özellikle sanatçıları ihya eden Sanat Müzesi yapımı kararı alınması…
Kronik emeklilerin ilaçlarının artık aylık olarak verilmesi.
Daha önce golifa gibi dağıtılan kültür ateşeliğine çeşitli kıstaslar getirilmesi…
3. uyrukluların yurt dışına çeşitli etkinliklere katılmak için çıkışlarına kolaylık getirilmesi.
Şubat ayından itibaren ödenmeyen öğrenci burslarının ödenmesi…

Bunlar sadece aklımda kalanlar.
Bunları dinleyince ben de sizin gibi, içimden ‘karar alması kolay ama uygulaması gerçekleşir mi’ diye sordum…
40 günlük hükümetten de aslında çok bir beklentim yok.
Ama başka duyduklarım da var;
Onları dinlerken ne yalan söyleyeyim sanki de içimin yağları eridi hissettim.
Bu ülkede yapılan yasa dışılıkların yargıya taşınması ve artık birilerinden hesap sorulması dönemi başlıyor.
Sibel hanım bunları hep Çarşamba günkü Bakanlar Kurulu’dan sonra açıklayacak ama ben ondan daha hızlı davranıp Pazartesi günü bazı tiyolar vereceğim.
Müthiş keyif alacaksınız!
Sibel hanımın bombalarına şimdiden hazırlıklı olun…




MESAJ KUTUSU

Sayın Asım İDRİS, Bakanlığınızın kantininde 8 TL’lik damga pullarının vatandaşa 9 TL’den satıldığını biliyor muydunuz acaba? Vatandaş tepki gösterince de kantini işleten arkadaş ‘benzin parası’ diyormuş. Bilginiz olsun istedik…

Sayın Ahmet ÇALUDA
, önceki gün Güzelyurt’ta Tarım Dairesi’ne seçim ziyaretine gittiniz ve kartınızı veren bayan o kartı sizin gözünüzün önünde kıvırıp attı! Vatandaş bunun neyin hesaplaşması olduğunu soruyor.

Sayın Önder SENNAROĞLU, İskelede partinizin seçim konvoylarında epey sıkıntı yaşadığınız ve Mağusa’dan takviye aldığınızı öğrendik. Yaz tatili seçimlerde iyi olmadı değil mi?

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, eğer bir yasa dışılık yoksa arazileriniz kimseyi ilgilendirmez ama ha keşke bu işlere ulusal davayı karıştırmasaydınız. Bu memlekette kim milliyetçi narası attıysa en fazla o cukkayı götürdü…

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU,
Lefkoşa’da neredeyse partiye mühür çalışan tek adaysınız. Belki en doğrusu bu olabilir ama bireysel çalışma olmazsa yarışta geriye düşebilirsiniz, bizden uyarması…

Sayın Ejder ASLANBABA, sizin haberler artık eskisi gibi okunmamaya başladı. Hatta tepki gösterenler ve en azından yaz boyunca isminizi duymak istemeyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Biraz tatile ne dersiniz?

Sayın Sümer AYGIN, Girne’nin göbeğindeki alt yapı çalışması sadece bölge halkını değil turistleri de çileden çıkarmaya başladı.Zamanlama açısından büyük hata yaptınız sanki değil mi?

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, manşetlerde size 700 bin sterlin aldığınız yazılırken siz parasızlıktan kıvranıyormuşsunuz. İyi de bu kadar para nereye gitti, yoksa şeytan aldı götürdü mü?

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, bakanlık koltuğundayken sizi yere göğe koyamayan bazı basın mensupları koltuk gidince şimdi yerden yere vurmaya başlamışlar. Ye kürküm ye diye buna derler değil mi?

Sayın Hürrem TULGA, Maliye Bakanlığı ile anlaşıp artık sizin haberiniz olmadan kimsenin esnaflık yapamayacağını garanti altına almışsınız. Belki de görev bayındaki süreniz boyunca en büyük icraatı gerçekleştirdiniz, tebrikler…

Sayın Hatice ŞAHİN, anketlerde her ne kadar gerilerde kalsanız da babanızın sizin yaptığı seçim çalışmaları ve desteği Güzelyurt seçmenini epey etkiliyor. Onun değerini çok iyi bilmeniz gerekiyor…

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU,
böyle kritik bir süreçte ABD’ye giderek UBP’yi epey zor durumda bırakmışsınız. Sizin gibi bir tecrübe parti için seçim öncesinde büyük kayıp doğrusu…

Sayın Beyazıt ADALIER, belediye çalışanlarının maaşlarının halen ödenmemiş olması büyük talihsizlik. Bu arada sizin maaşın bankaya yatırıldığı yönünde şikayetler geliyor umarız doğru değildir…

Sayın Mustafa KAYMAKAMZADE, Emeklilik günleri size pek yaramayacağa benziyor. Geçici hükümet Vakıflar İdaresi’nde öyle yasa dışı işler ortaya çıkarmış ki sizin bile haberiniz yok. Kötü haberlere hazırlıklı olun.

Sayın Kenan AKIN,
Mağıusa ve İskele’de UBP adaylarına destek vermeye başladığınız ve böylelikle DP’den intikam almaya başladığınız söyleniyor. İntikam soğuk yenen bir yemektir unutmamak lazım değil mi?

Sayın Halil FALYALI, sizin şu meşhur yat su almaya başlamış ve mecburiyetten servise vermek zorunda kalmışsınız. Dua edin de açık denizlere çıkmadan fark ettiniz, büyük geçmiş olsun…

Sayın Enver BAHÇECİLER, elinizde iki medya patronunun sizin evde kayda alınmış bazı görüntü ve ses bantları olduğu iddia ediliyor. Hayırdır nasırınıza mı bastılar yoksa?

Sayın Ali Özmen SAFA, önce oturup sohbet ettikleriniz ve içinizi döktüklerinizin kim olduğunu bir düşünün sonra hayıflanın. Seçim sürecinde babanıza bile güvenilmeyeceğini size kimse söylemedi mi yoksa?

Sayın Hakan DİNÇYÜREK,
moral bozmaya hiç gerek yok! Belki şu anda potada değilsiniz ama hiç de uzak değilsiniz. Önümüzdeki hafta kahve içmeye geleceğim Mehmet Efendi siparişi vermeyi unutmayın olur mu?

Sayın Deniz BİRİNCİ, bütün adaylar kapı kapı gezip oy dilenirken siz aşk şarkıları dinleyerek seçim sürecini geçiriyormuşsunuz. Bir tercihi de benden hak ettiniz helal olsun size…




Günün Fıkrası

Kim ödeyecek?


Genç bir adam süpermarkette dolaşırken yaşlı bir kadının kendisini izlediğini fark eder. Fazla umursamadan alışverişine devam eder.
Bir şeyler alır ve kasaya gelir. Bu sırada yaşlı kadın adama:
- "Size bakmamdan rahatsız oldunuz ama yeni ölen oğluma çok benziyorsunuz bu yüzden size bakıyorum" der.
Bunun üzerine adam üzülerek:
- "Oğlunuzu kaybetmenize çok üzüldüm. Yapabileceğim bir şey varsa çekinmeyin söyleyin." der
Yaşlı kadında
- "Marketten çıkarken bana güle güle anne derseniz bu beni çok mutlu eder."
Ve kadın marketten çıkar. Adam da ona
- "Güle güle anne" diyerek veda eder.
Kasadaki tezgahtar alışverişinin 100 milyon tuttuğunu söyler.
Adam şaşırır ve
- "Ama nasıl olur ben sadece bir kaç ufak şey aldım." diye çıkışır.
Bunun üzerine tezgahtar kız
- "Anneniz onun aldıklarını da sizin ödeyeceğini söyledi."