Dün As TV’de elektriklerin oyununa geldik.
Aşırı voltaj yüklemesi nedeniyle cihazlar yanınca programın daha başında yayınımız sona erdi ve konuk Ertuğrul Hasipoğlu ile stüdyoda değil ama kanalın bahçesinde sohbet ettik, sağlık konularındaki şikayetleri konuştuk.
Tam kahvelerimiz yudumlarken, bahçe kapısından temiz yüzlü, iyi giyimli bir bey girdi elindeki evraklarla…
Düzgün duruşunun yanı sıra kaşları çatıktı, daha kapıdan içeri girerken içimden ‘eyvah’ dedim…
Çünkü Sağlık Bakanı bizim kanalın bahçesinde oturuyordu ve konu da tahmin ettiğimiz gibi sağlıktı…

Adam elindeki evrakları bakana gönderdi, kimliğini, pasaportunu, çalışma izinlerini…
Her şeyi bir tamamdı…
Onu kızdıran ise önceki gün gittiği Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde başına gelenler…
Bu arkadaşın sigorta kartının süresi dolduğu için hastane yetkilileri kartı kabul etmemişler ve iki çocuğunun tedavisini ret etmişler…
Hele de kayıt bölümündeki kadın!
Kayıt yapmaması bir yana bir de güzel fırça atmış…
Elinde iki küçük çocuğu ateş içinde adama…
Ama, bu arada diğer yandan da bazı kişilerin kartına bile bakmadan sıra numarası vermiş.
Bütün kızgınlığı adamın buna…
Sonra kayıt bölümündeki kadın çocuk başına 30’er TL isteyince, daha da hiddetlenmiş adam ve çocuklarını muayene ettirmekten vazgeçmiş.
Biz hissettik ki bu adamın cebinde 60 TL yoktu ve onun için çocuklarını tedavi ettiremedi.

Olayın iki ciddi yönü var;
Birisi insaniyet adına!
Şimdi siz hastanenin kayıt bölümünde olsanız ve karşınızda iki tane bebek yaşta çocukla gelen adama kayıt yapar mısınız yoksa yapmaz mısınız?
Burada adama karşı kötü muamelesini ve başka vatandaşlara gösterdiği kartsız işlemleri bir yana koyuyoruz…
Bir başka boyut ise tamamen bürokrasi yönünden…
Diyelim ki KKTC’de çalışma izni ile çalışıyorsunuz ve bütün evraklarınız tamam.
Ama sigorta kartınızın süresi bitti ve uzatılması gerekiyor.
Alt tarafı bir mühür hani…
Bu mühür için önce TC elçiliğine gideceksiniz bir yazı alacaksınız, sonra da bölge muhtarına ikamet belgesi…
Bunlar için geçen yarım günden fazla bir süre…
Özelde çalışanların iş yerlerinden izin problemlerini düşünürseniz, bu kadar bürokratik işlemler de neyin nesi…

Bakan Hasipoğlu, adamı hiç nefes almadan dinledi.
Hatta bazen görüşlerini de ortaya koydu, adama hak verdi…
Bu konuda bir takım aksaklıkların olduğunu kabul etti ve en kısa zamanda çözüm sözü de verdi…
Adam da gayet kibar bir şekilde sinirleri yatışmış olarak oradan ayrıldı…
İşin en ilginci ne oldu bilir misiniz?
Adama ‘haklısın’ diyen Bakan Hasipoğlu, adam gittikten sonra bana dönerek “işimiz Nasrettin hoca hesabı” diye mırıldandı…

Bir gün Nasrettin Hoca`nın evine iki kişi gelmiş.
"Aramızda bir anlaşmazlık çıktı"demişler.
Biri derdini anlatmış, Nasrettin Hoca haklısın demiş.
Diğeri de derdini anlatmış. Nasrettin Hoca ona da haklısın demiş.
O sırada çayları vermekte olan Karısı atlamış,
"Bu ne biçim şey Hoca! ikisine de haklısın dedin?"
Hoca bir an düşünmüş ve karısına dönüp :
"Ne yapalım hanım sen de haklısın" demiş.

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet KAŞİF, yeni kabine için bugün grup toplantısı istediğiniz ve eğer yeni kabine gerçekleşmese erken genel seçim isteyeceğinizi öğrendik. Bugün dananın kuyruğu kopacak diyorlar…Bakalım kökünden mi yoksa ucundan mı kopacak?

Sayın İrsen KÜÇÜK,
KKTC’ye hipodrum kazandırılması yönündeki çalışmalara bir şey diyemeyiz ama kızgın okurlardan gelen mesajlara bakılırsa bizce burada zamanlama hatası yapmış olursunuz. Bir çoğu daha hayati konuların olduğu konusunda buluşmuş, bizden iletmesi…

Sayın Hatice FAYDALI
, duyduk ki sizin koltuk sallantıdaymış. Ahmet beye durumu bildirin yakında üst düzey bürokrat kıyımı başlayacak diyorlar. Haberiniz olsun istedik…

Sayın Serdar DENKTAŞ, Kıbrıs Havayolları konusunda öyle bir laf ettiniz ki resmen mesaj yağmuruna tutuldunuz. Bir çoğu KTHY’yi mahmur ettiniz de şimdi de Kıbrıs Havayolları mı kaldı diye soruyor…

Sayın Ersan SANER
, özel havayolu şirketleri Ercan ihalesini boykot etmekte kararlı görülüyorlar. Turizm sezonunun başlamasına az bir süre kala umarız geç kalmadan önlemenizi alırsınız…Çok kötü planları var bilesiniz.

Sayın Ejder ASLANBABA
, İngiltere plakalı aracınızı Selamis yolunda terk edip gittiniz. Biraz daha almazsanız hurda araç satıcıları bir gece de aracınızı oradan alıp parça parça edeceklermiş, bizden uyarması.

Sayın Sami DİLEK, sendikanın eylemini seçim arifesine denk getirdiniz hiçbir işe yaramadı. Sendika üyeleriniz bu işten hiç de hoşnut olmadılar bilesiniz…

Sayın Ünsal ECESOY, Güney’de gazinocuların açılacağını duyan bazı işletme sahipleri güneyde kendilerine ortak bulmuşlar bile…Kumar oynayan Kıbrıslı Türkeri de güneye geçecek olarak hesaplarsanız işiniz bir hayli zor görülüyor…

Sayın Bertan ZAROĞLU,
seçimlerde rüşvet teklif eden biri sağ diğeri sol iki partiyi açıklamak artık zaruri hale geldi. Bu konuda sayısız mesajınız birikti, sivil toplum örgütü başkanı olarak başka bir alternatifiniz de yok…

Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU, hastaneye derman aramaya giden hastalara yapılan eziyetleri kendi kulaklarınızla işittiniz. Hani hep farklı olduğunuzu söylersiniz ya hadi bakalım görelim?

Sayın Turgay AVCI,
eski vekiliniz Erden Özaşkın’a sanırız bir vefa borcunuz. Pek ala ki bu konuda hükümeti harekete geçirip sokaklara düşen eski vekilimizin elinden tutabilirsiniz. Bu boynunuzun da borcudur bilesiniz…

Sayın Halil İbrahim AKÇA
, yakında başlayacak olan iki karayolu ihalesinin üç asfalt şirketi arasında paylaşılacağı ihbarları geliyor. Kaynak Türkiye’den geldiğine göre paranın heba olmaması için devreye girmeniz isteniyor.

Sayın Halil ORUN, Tatlı Spor Kulübü’nün balosunda Leyla hanım ile ‘Halil İbrahim’ türküsünü öyle bir duygulu ve ahenkli söylediniz ki taşma türkücülere taş çıkarttınız. Biraz daha genç olsaydınız iyi teklifler gelebilirdi. Ağzınıza sağlık…

Sayın Sermet NERELİ, millet siyasetten kaçmak için fırsat kollarken siz tutturmuş muhtar olacağım diyormuşsunuz. Sizin gibi itibarlı bir esnaf için hiç de iyi bir seçim değil. Aylık 600 TL için değmez deriz…

Sayın Asım AKANSOY, dün öyle bir yazı döşediniz ki CTP dışında büyütün parti temsilcilerini çileden çıkardınız. Psikolojik savaş taktiklerini gayet iyi götürüyorsunuz doğrusu…

Sayın Metin ŞADİ, ülkenin neredeyse yarısına elektrik akımı sağlayan bir şirketin direktörü olarak kanalın elektriklerine bir türlü çözüm üretemediniz değil mi? Zaten terzi de kendi söküğünü dikemezmiş bir türlü…

Sayın Faiz SUCUOĞLU, Lefkoşa’nın bütün örgütlerini toplayıp ciddi uyarılarda bulunduğunuz söyleniyor. Bu arada bir çoğundan da tepki aldığınız iddiaları var. İlçe başkanı olmak için en zor dönemi seçtiniz değil mi?

Sayın Nazan ER,
sessiz sedasız gittiniz ve yine sessiz sedasız geri döndünüz. Basın mensupları epey mutlu oldu. Başımızın üstünde yeriniz var…

Sayın Hasan ÇAKMAK, fotoğraf serginiz izleyenler tarafından büyük beğeni topladı. Bu kadar üretken birisi olarak sizi gönülden tebrik ederiz.

Sayın Hasan SERTOĞLU, seçim günü Selimiye sandığında duran partili görevliler gelen partilileri hangi adaya yöneltti biliyor musunuz? Bir karıştırın bakalım altından neler çıkacak?




Günün Fıkrası

Kadının zekası

John işten çıkmadan önce karısını evden arar;
Tatlım, patron bir kaç arkadaşıyla beraber komşu eyaletteki büyük gölde balık avlamaya gidecek , benim de gelmemi istiyor.
Bu hafta sonunu orada geçireceğiz. Bu benim terfi almam için iyi bir fırsat.
Benim için yeteri kadar giysi ve olta takım çantamı hazırlar mısın?
Direk ofisten çıkacağız ve geçerken evden çantaları alırım.
Ha, yeni ipek mavi pijamamı da koymayı unutma...
Karısı biraz işkillenir. Fakat kocasının istediklerini yapar. Hafta başında adam eve gelir, biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir.
Karısı onu karşılar ve çok balık tutup tutmadığını sorar.
John: Ha, evet epey balık tuttuk. .
Fakat sana söylediğim pijamayı çantaya koymamışsın.
Karısı: Olta takım çantasına koymuştum...