Alın size sırf KKTC’ye mahsus bir olay daha;
Şerife Büyükdoğan 26 yaşında ve Dipkarpaz’da oturuyor…
Anne ve babası kanser hastalığından dolayı vefat ettikleri için tek başına yaşıyor…
Engelli bir vatandaşımız ve Allah devlete zeval vermesin 936 TL engelli maaşına bağlamış kendisini…
Yine maaşını devletin ödediği bir bakıcısı var…
Buraya kadar her şey tamam, devletin katkısı çok bir şey değil ama yine de hiç yoktan iyidir der insan…
Ama genç kızımızın büyük bir sorunu var;
Ailesi hayattayken birikmiş yüklü bir elektrik borcu;
Tam 9 bin TL’lik borç bu!
Genç kızın maaşından bir bankaya taksit kesintisi yapıldığı için eline geçen sadece 200 TL.
Yani bu parayla hayatını idame ettirmesi için günde sadece 6.5 TL harcaması lazım, imkansız bir şey tabi ki…
Şu anda evde elektrikleri kesik ve 24 saat bir evde elektrik olmadan nasıl yaşanır onu da yaşayan bilir artık!
Allah sabırlar versin demekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden!
Olayın vahim tarafı ise şu;
29 Haziran yerel seçimlerinden birkaç hafta önce gelmişler elektrik akımını vermişler…
Sonuçta bizde siyaset böyle bir şey ya, her dönem yaşanan bir gerçek bu…
Ama işte sonuçta yerel seçimler de sona erdi ve kazanan koltuğa oturdu…
Hal böyle olunca da geçenlerde elektriği bağlamaya gelenler bu kez kesmek için gelmişler!
Yasadışı bir şey yok yani!
Yasa dışı yok ama etik dışı bir olay…
Engelli bir kızın oyunu alabilmek için kesik olan elektriğini önce açacaksın, sonra oyunu aldıktan sonra gidip şalteri indireceksin…
Mide bulandırıcı değil mi?
Anlayacağınız Dipkarpaz’da bir dram yaşanıyor şu sıralar…
Kaderin pençesinde debelenen ve ayakta kalmayan engelli bir kızımız ve tabi ki faturanın ödenmemesi sonrasında kesilen elektrikler…
Tamamen vicdani bir olay…
Kesin olan şu, bu kız sonsuza kadar elektriksiz yaşayamaz…
Ama 9 bin TL’lik faturanın ödenmesinin de imkanı yok!
Yetkililer ve yetkisizler elini yüreklerine koysun ve empati yapsınlar lütfen…
Benim burada söyleyeceğim tek bir şey var;
Seçimlerin gözü kör olsun!
 
 
 
Okur şikayeti:
Kim bu vekil?
 
“Bir milletvekili, aynı zamanda doktor ve eşi de aynı zamanda doktor, gelirleri 25-30 bin TL’yi çok rahat aşıyor ve geçenlerde yurt dışında burslu eğitim için bir çeşit sınav yapıldı ve sınava kızı da girdi ve sınav salonuna kızıyla birlikte gitti…
Sınav sonuçları çıkmadan kızı sağda solda bursu kazandığını söyledi ve gerçekten de kazandı Ülkemizde her şey torpilde yürüyor bunu biliyoruz peki bu kadar yüksek gelirli bir ailenin bu bursa ne ihtiyacı vardı ya da o kadar ihtiyacı olan insanlar varken neden bu aileye burs verildi…”
 
(Ö.R)
 
 
 
Okur şikayeti:
Hastane kimlere emanet!
 
“Sayın Özadam,
 Yazınızı okudum ve gerçekten etkilendim işin başka ve daha acı boyutu var ve hala içimden çıkmıyor ameliyathanelere hastaların götürülmesi ve getirilmesini kimler yapıyor? Biliyorsunuz hastane personeli yani (saglık)personeli çok özeldir sağlıkta utanma olmaz. Ancak ameliyattan çıkan ve kendinde olmayan dolayısı ile çıplak olan bayan hastalar dahi kimler tarafından alınıp yatağına götürülür bunu da sorgulayın lütfen.
Başıma gelen olay ;
Eşimi bir operasyona götürdüm ve ameliyathaneden ben aldım getirdim maalesef yerine ben yerleştirdim aradan kısa bir süre geçtikten sonra hastane kadrosunda çalışmayan iki kişi baygın gelen hastayı sordu ne için diye sorduğumda giydireceklermiş yanıtını aldım.
Düşünün karınızı ne idüğü belirsiz kişiler giydirsin.
Kısaca sorum şu hastalar kimlere emanet her an her şey olabilir…”
 
(D.Ö)
 
 
Okur mektubu:
Lefkoşa’daki büfe izinlerini kim veriyor?
 
“Selam levent bey... X bir büfe ile ilgili yazınızı dikkatle okudum. Bu büfe ile ilgili lütfen daha da geçmişe inin yıllar önce Cemal Bulutoğluları döneminde belediyenin yeşil alanı zannedilip kiralanmasından. .. Tüm büfe masraflarının belediye tarafından yapılmasından elektrik direğine kadar LTB tarafından ödenip x bir vatandaş tarafından çalıştırılmasından…
Belediyeye aittir yazı ve evrakları ile bu büfeye bizzat ben ve eşim almıştık 2 yaklaşık 2 yıl önce…
Tabii başka bir vatandaştan. 3 ay içinde yine belediye bize bir anda apar topar orayı kapattırdı, neymiş belediyeye ait değilmiş Eğitim Bakanlığınınmış
Aylarca koşturduk büfenin izinleri için, olmadı, olmadı!
Hava parasına aldığımız x kişiye büfeye anlaşarak iade ettik.. Bu büfe için belediye yıkılma kararı vermişti izinsiz diye, bir anda nasıl başkalarına satılabilir. .. İzinleri kim nasıl verdi?
Belediyenin geçmişte bu büfe için LTB’ye aittir yazısı ile elektrik hattı bile çektirmesi lütfen bu büfeye ilgili geçmişe de inin…”
 
(S.S.)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Prof. Abdullah ÖZTOPRAK, DAÜ’nün yurt dışı spor etkinliklerini artık masaya yatırma zamanı geldi. Sporla ilgili olmayan bazı şahısların da yurt dışı etkinliklerine dahil edildiği ve sonuçta da  bazı aile dramlarının yaşandığını öğrendik. Bugün bütün gün Mağusa’da olacağız uydurursak bir kahve içmeye geleceğiz, durum gerçekten vahim!
Sayın Derviş EROĞLU, bazı işadamlarına ziyaret gerçekleştirmeye başladığınıza göre Cumhurbaşkanlığına adaylık konusunda kesin kararınızı verdiniz. Şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun, bari adaylığınızı açıklayın da sancıyla bekleyenler de ona göre kararlarını versinler…
Sayın İsmail ARTER, Cumartesi sabahı UBP ilçesinin kahvaltısında katılmanız bölgedeki bazı DP’li kurmayları çileden çıkardı. Çok yakında iki parti arasında tost olacaksınız önleminizi alıp duruşunuzu belirlemekte yarar görüyoruz…
Sayın Halil İbrahim AKÇA, Dipkarpazdaki Şerife kızımızın sorununu şu anda çözecek bir makam göremiyoruz. Allah rızası için bir talimat verirseniz bu gün sorun çözülür, engelli vatandaşımız da size hayatının sonuna kadar duacı olur…
Sayın Aziz GÜRPINAR, adadaki tüm erkek berberleri Çarşamba günü çıkacak olan Bakanlar Kurulu kararını bekliyorlar. Onlar sözünü tuttu ve geçen Pazar dükkanlarını açmadılar. Şimdi sözünü tutma sırası size geldi…
Sayın Mehmet HARMANCI, Lefkoşa’daki hangi büfenin izni var hangisinin izni yok artık hepsini masaya yatırıp tek tek inceleyeceksiniz. Bunların hava parası 50 bin TL’ye kadar dayandı ve bazıları havadan para kazanmayı adet haline getirdi…
Sayın Hasan TAÇOY, siyasette yaşanan sıkıntılar sizi o kadar gerdi ki sonunda hastanelik bile etti. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Çok yakında fırtına çıkacak fırtına öncesi uzun bir tatile ne dersiniz? Şiddetle tavsiye ederiz…
Sayın İsmet AKİM, ardında siz olduğunuzu tahmin etmiyoruz ama seçimlerden önce verilen elektrik akımları seçimlerden sonra tek tek kesilmeye başladı. Bu işe artık bir disiplin getirmek durumundasınız, şikayetler her geçen gün artıyor…
Sayın Engin ARI, başarılı bir burun ameliyatından sonra mesaiye başladığınızı memnuniyetle öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Artık şu aday belirmeme sırası geldi değil mi? İlk toplantı ne zaman yapılacak?
Sayın Serhat AKPINAR, Lefkoşa’daki çörek fırınının hizmete girdiğini ve Köşklüçiftliği mis gibi bir koku sardığını öğrendik. Paketlerin hijyen kurallarda olması da dikkatlerden kaçmıyormuş. Hayırlı işler dileriz…
Sayın Kartal HARMAN, matbaada yaşanan önemli bir sorun nedeniyle dün sabah gazetenizi bayilerde göremedik. Bir gazetecinin en kahrolduğu andır değil mi? Geçmiş olsun umarız bir daha tekrarlanmaz…
Sayın Sunat ATUN, uzun bir aradan sonra genel merkeze artık her gün geldiğiniz ve ipleri elinize aldığınızı duyduk. Elbette siyaset boşluk tanımaz ve mutlaka birileri tarafından doldurulur değil mi?
Sayın Mehmet SEYİS, sizin gibi doğuştan devrimci birisinin devrim ve ilkelerini sorgulamaya başlamanız büyük yankı yarattı. Maalesef ki para ve makam hırsı en hızlı devrimcileri bile kapitalizmin çarkları arasında eritiyor…
Sayın Mehmet TEMİZ, Cumartesi akşamı muhteşem bir törenle sonunda imzayı attınız ve ipleri de eşinize verdiniz. Allah kurtarsın deriz…Şaka bir yana çevirdiğiniz kuzu dillere destan olacak cinstendi. Bir yastıkta kocayın…
Sayın Erman ÇİTİM, bayram öncesi yine yardıma muhtaç vatandaşlarımızı sevindirmek için yoğun bir faaliyet içine girmişsiniz. Allah kabul etsin, ne muradınız varsa da versin.
 
 GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 

Günün Fıkrası
 
Gömleğin cebi

Bir işadamı tavernaya girer, bara oturur ve bir duble martini sipariş eder.
İçkisini bitirdikten sonra, gömleğinin cebine bir göz atar,
ardından barmene bir duble martini daha hazırlamasını söyler.
Bunu da bitirince, yine gömleğinin cebine bir göz atar,
sonra barmene donup bir duble daha martini siparişi verir.
Barmen;
'Bakin bayım, size bütün bir gece boyunca martini getirebilirim. Fakat, bardağı her doldurmamı istemenizden önce niçin gömleğinizin cebine baktığınızı söylemek zorundasınız.'deyince adam cevap verir;
'Karımın fotoğrafına bakıyorum.Ne zaman gözüme güzel gözükecek, işte o zaman eve gitme zamanı gelmiş olacak.'