Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncıdan hiç ses çıkmıyor diye şikayet edenler var.
Dövizin vurduğu ülkede iğneden ipliğe herşey pahalanırken vatandaşın alım gücü düşerken, maaşlar erirken, bankalara borcu bulunan onbinlerce vatandaş taksitlerini nasıl ödeyeceğini düşünürken sendikalar sektörler sokağa inerken ve iş memleketi yakıp yıkmaya doğru giderken sayın başkanın bu sessizliği açıkçası benimde dikkatimi çekti .
Önce Cumhurun başı olan birinin böylesi zamanlarda insiyatifi ele alıp birşeyler yapabileceği toplumun moral ve motivasyonun artırıcı birkaç söz söyleyebileceği hatta ve hatta Türkiye Cumhuriyeti başkanı sayın Tayyip Erdoğanla kendisinin görüşebileceği ve buradaki durumu kendisinin en gerçekçi bir şekilde aktarabileceği aklıma geldi.
Birtaraftan fırsatçılar stokçular diğer taraftan sayısal olarak ülkedeki asayişi sağlamakta çokta yeterli görünmeyen güvenlik güçleri ile asayişi sağlamakta zorlanacak olan idare, günden güne artarak çoğalması kaçınılmaz olan ve toplumu tehdit edecek olan karışıklıklar.
Ortalık yangın yeri .Fakat Cumhurbaşkanı bu konuda insiyatif almıyor ve haliyle vatandaşlar arasında Cumhurbaşkanı neden seyrediyor .Ülke ağır bir ekonomik bunalımdan geçiyor .Böylesi zamanlarda Anayasa kendisine yetki veriyor.Millet neredeyse birbirini boğazlayacak.Sayın Akıncının bir tek görevi Kıbrıs konusunda görüşmecilik yapmakmı? diyor.
İşte bu nokta çok önemli.Belkide vatandaş haklı. Belkide sayın Akıncının Anayasa ile kendisine yüklenen görev yetki ve sorumlulukllar sözde .Belkide Anayasada yazılanlar birçok şey gibi yalnızca yazılı birer materyalden ibaret.
Halbuki KKTC Anayasası 124.madde gayet açık ve ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi üç ayı geçmemek üzere, olağanüstü durum ilan edebilir.diyor.
125.maddede Anayasa ile kurulan özgür demokratik düzeni veya temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Cumhuriyet Güvenlik Kurulununda görüşünü aldıktan sonra, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi üç ayı geçmemek üzere, olağanüstü durum ilan edebilir diyor.
Madde 128 ise Olağanüstü durum ve sıkıyönetim süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü durumun veya sıkıyönetimin gerekli kıldığı konularda, yasa gücünde kararname çıkarabilir diyor.
Fırsatçılara ciddi uyarılar yapıp deşifre edip engelleyebilir diyor.Bankacıların karlarından hiç olmazsa yarı yarıya feragat etmeleri borç faiz oranlarını düşürmelerini isteyebilir diyor.
Zarar beyan ettiğini belirtenlerin ama trilyonluk servetleri bulunan sermayeye ellerini taşın altına koymalarını ,haksız ve Anayasaya aykırı verilen ve ülkede ayrıcalıklı kesimler yaratılmasına olanak veren uygulamaları ortadan kaldırabilir diyor.
Başta seçilmişlerin maaşlarından kesinti ile tasarrufa gidilebilir diyor.
Makam araçlarının kullanımından vazgeçilebilir , resmi hizmet araçlarının daha kontrollü kullanımına gidilebilir diyor.
Aksa gibi Türkcell Telsim gibi yıllar yılıdır bu memleketin insanının parası ile zenginleşen şirketlerden hiç olmazssa belirli bir süre elektrik ,telefon ücretlerinde indirime gitmelerini isteyebilir diyor.
Peki sayın Akıncı neden bunları yapmıyor.
Yoksa bir siyasimizin dediği gibi Anayasadaki geçici 10.maddemi buna engel.Geçici 10. madde oradayken Sayın Akıncının buna yetkisi olmadığımı.
Tam bu noktada sayın Talatın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Lokmacı sınır kapının açılması konusundaki ısrarı ve kapının açılması ile ilgili olayı T.C. Genelkurmayının açıklaması geldi aklıma.
Ne diyordu Genelkurmay Başkanlığı yazılı açıklamasında. Lokmacı Kapısı’nın kontrolünün “KKTC Anayasası’nın 10. maddesi gereği Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verildiği, ayrıca Lokmacı kapısının aynı madde gereğince ”askeri yasak bölge olduğu“ vurgulamıştı.
O zaman sorulması gereken soru şu. Savaş gibi yine ağır ekonomik bunalım gibi olağanüstü durumlardada yetki geçici 10. maddeye göre Akıncıda değil mi.Sorumluluk Türk Silahlı Kuvvetleri komutanındamı ?
Bunun için mi Sayın Akıncı sessiz?