Geçenlerde bir okuyucunun yazımın altına yazdığı bir yorum beni çileden çıkarmıştı;
Şöyle diyordu okuyucu;
“Ah be Levent abi, keşke elçiyle karşılaştığın o resepsiyonlarda davetlerde bu yazdıklarını seslendirsen ne güzel olur.
Keşke nasılsınız efendim demesen de bu yazdıklarını söylesen. O zaman alkışı hak edersin işte…”
“Akça önce aynaya baksın” başlıklı yazımdı bu…
Sayın Akça’yı Karadenizliler Derneği’nin etkinliğinde yaptığı konuşmadan dolayı eleştirmiş, fikirlerimi ortaya koymuştum.
Öncelikle o okuyucuya cevap verme zarureti doğmuştur;
Bir kere ben resepsiyon gazetecisi değilim, bu bir…
Mümkün olduğu kadar, yemeklere, resepsiyonlara ve davetlere katılmam bu iki…
Sayın Elçi ile de bir kez olsun hiçbir resepsiyonda buluşup da ‘nasılsınız efendim’ dememişimdir, bu da üç…
Ayrıca alkış almak için de asla kalem oynatmam, bu da dört…

Okuyucunun yazdığı yoruma kızdım ama aslında iyi oldu…
Kamçıladı beni, Akça’dan randevu istedim…
Anında da aldım randevuyu buluştuk sohbet ettik…
İki saatlik sohbetten sonra çıkardığım şu oldu;
Son iki yıllık yazılarımızdan dolayı Sayın Elçi de bizim hakkımızda müthiş ön yargılar oluşmuş…
Kafasında bir sürü soru işareti…
Ne yalan söyleyeyim benim de öyle!
Kim bilir belki de iletişim bozukluğu, belki siyasi görüş ayrılıkları ya da araya giren kara kediler…

Hep yazmışımdır, kendisine söylediğim gibi bir kez daha yazayım;
Sayın Akça tam bir matematik adamı…
Bu arada hemen ekleyeyim, ben bilmezdim, Profesörlük unvanı da var…
Bir kez daha iddia ediyorum, bizi bizden çok daha iyi tanıyor…
Ayrıca imzalanan ekonomik protokollerin, geçmişe göre KKTC ekonomisinde olumlu etkiler yaptığını da rakamlarla ortaya koyuyor…
Şu soruyu sordum hemen;
Son 5 yıldır bir ülkede eğer maaş zammı yoksa, bu kadar insafsız zamlar sonrası o ülke insanı nasıl refah içinde olsun?
Cevabı şu oldu;
“Kıbrıs Türkünün geneli mutlu…”
Ses çıkaran ise küçük bir azınlık, ama iyi ses çıkarıyorlar doğrusu!

Sohbet biraz derinleşince hiç çekinmeden şu tespitimi söyleme ihtiyacı hissettim;
“Sayın Akça vatandaş sizi öcü gibi görüyor…”
Bunun nedenini de, Ankara hükümetinin dayatmaları, din konusu ve son olarak da İlahiyat Koleji gibi nedenler olarak sıraladım.
Bir kere Kıbrıs Türkünün genelinin kendisini öcü gibi görmediğini, bunu gittiği her yerde gördüğünü söyledi…
Bazı olayların kamuoyuna yanlış aksettirilmesinden sitem etti…
İlahiyat Koleji ve Külliye gibi konuların bir takım vakıfların bağışlarıyla yapıldığını bu konuda ne KKTC ne de Türkiye’den mali katkı yapılmadığını belirtti…
Yine, aynı konuda eğer KKTC’den bir talep gelmese bunları yapma gereği de olmayacağını kaydetti…
Yüzde 100 tatmin olmasam da, en azından parmağına saklanmadan yaptığı açıklamalardan dolayı kendisini kutlamak gerekir…
Bu arada Kıbrıs Türkü’nün Anavatanına bağlı olduğunu, ama iradesine etki etmek isteyen isterse anası bile olsa karşı çıkacağını da kaydetmeden edemedim…
Umarım, Türkiye’nin politikaları, ‘ben istediğim her şeyi yaptırırım değil, Kıbrıs Türkü’nün iradesine saygı” çerçevesinde olur…
Ana-yavru kapışması, kimseye bir şey kazandırmaz…



Erdoğan niçin yeni hükümeti kutlamadı?

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçi Halil İbrahim Akça’yı bir kere yakalamışız sormadan olur mu?
Türkiye Başbakanı Erdoğan, KKTC Başbakanı Özkan Yorgancıoğlu’na niçin kutlama mesajı göndermedi ki, bir garezi mi var acaba?
Bakın Sayın Akça’nın bu konuda ki cevabı ne oldu?
“Sayın Beşir Atalay kutladı…”
Bilmediğimiz bir şeyi de öğrenmiş oldum…
Ama yine kafamda bir takıntıdır;
İrsen Küçük’ü UBP Başkanı oldu diye kutlayan Tayyip bey, CTP-BG/ DP-UG hükümetinin başbakanını niçin kutlamadı da bu görevi Beşir Atalay’a devretti?



Camilerin elektrik sorunu çözüldü!

Geçenlerde Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter ile camilerin elektrik sorununu konuşup, toplam borcun faizler dahil 7 milyon TL olduğunu yazmıştım.
Hürriyet Kıbrıs muhabiri Ömer Bilge bu bilgiden yola çıkarak haberi gazetesinde yayınlatınca çanak onun başında patlamış, herkes üstüne çullanmıştı.
Bu konuda Sayın Akça’dan önemli bilgiler aldık, çünkü olayı takip ettiklerini öğrendik.
Bir kere, camilerin elektrik borcu 7 milyon TL değil…
İbrahim Benter’in kulakları çınlasın, bu borca Vakıflar İdaresi’ne bağlı bazı kurumların da borcu dahilmiş.
Yani, 7 milyonluk borcun az bir kısmı camilere ait…
Ayrıca KIB-TEK, yetkilileri elçilikten bazı yetkililerle yaptıkları görüşmede bu konuda muhatap bile bulamadıklarını iletmişler…
Tam bir bürokrasi faciası!
Kurumlar arası iletişimsizlik, boş verme ve bananecilik!
Bu konuda Vakıflar ve Din İşleri birbirini yiyedursunlar.
Akça bu konudaki müjdeyi verdi ve anlaşmanın sağlandığını, borcun taksitlendirildiğini, tarafların anlaştığını ve 200 bin TL’lik ilk ödeme ile tüm camilerin elektriklerinin açılacağını ifade etti…
Allah razı olsun, ne diyelim…



Sütten ağzı çok yanmış!

Halil İbrahim Akça, sözlerinin bazı basın kuruluşları ya da basın mensupları tarafından kamuoyuna yanlış aksettirilmesinden de sitem etti…
Aslında bunda bir kasıt yok, tamamen bazı muhabirlerin yanlış anlayıp, haberleri yanlış yazmalarından ibaret bir şey…
Son açıklamasında da aynı şey oldu.
Akça konuşmasında ‘bölüşüm’ derken muhabir bunu yanlış anlayıp ‘bölücü’ yazında ortalık bir kez daha toz duman olmuştu…
Her ne kadar düzeltme yapılsa da, biz de dahil herkes TAK’ın ilk açıklamasına göre yorum yapmış, gazeteler de ‘bölücü’ şeklinde manşet atmışlardı…
Bu arada haberi TAK’ın da BRT’den aldığını vurgulamakta yarar var.
Akça, bu konuda üretimin arttırılması gerektiğini, pastanın küçük kaldığı müddetçe kimseye yaramayacağını ifade etmeye çalıştığını söyledi…
Umarız, sütten ağzı yanmıştır…
Çok fazla hassasiyet gösteren açıklamaları basına yazılı olarak verirse, yoğurdu üfleyerek yemesine hiç gerek yok…

GÜNÜN FOTOGRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Ersan SANER, bugünkü genel sekreterlik seçimlerini açık ara kazanacaktınız ama İrsen beyin adayı olduğunuz yönündeki söylentiler çıkınca daha oylamadan çok önce kaybettiniz. Büyük geçmiş olsun…

Sayın İrsen KÜÇÜK, ne güzel bir süre istirahata çekilmiştiniz son iki gün yine sahneye çıktınız ve olan Ersan beyin genel sekreterliğine oldu…Şu villayı artık bitirin de hafta sonları mangal sefasına gelelim. Bu kadar siyaset yetmez mi?

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, 3-5 bin liralık çiçek dediniz ama halen Buket Çiçekliğe gidip borcunuzu ödemediniz. Hadi ödeyin artık borcunuzu da biz de bu defteri kapatalım artık. Biz bıktık siz bıkmadınız mı?

Sayın Koral BOZKURT, Saklıkent sakinlerinden şikayetler gelmeye başladı. 100 sterlinlik aylık aidatın biraz abartılı olduğunu düşünüyorlar. Bu arada evlerine yeni taşınanlar bir takım eksikliklerle karşılaşınca çileden çıkıyormuş, bizden uyarması…

Sayın Nüzhet İLKTUĞ, Mağusa belediye başkan adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun…İyi bir UBP’li olduğunuzu biliriz ama halen hangi partiden aday olacağınızı öğrenemedik. Birkaç güne kadar da öğreniniz…

Sayın Hamit BAKIRCI, Kalecik’te sahilin ve denizin dibinin kirli olduğunu açıklamanız bir anlamda geçmiş hükümetin bakanını yani Mehmet Harmancı’yı da yalanlamış oldu…Umarız yanılmıyorsunuzdur…

Sayın Halil İbrahim AKÇA, iki saatlik görüşmemizde kuru kuru bir çayla geçiştirdiniz ya diyecek bir şey bulamıyorum. Bu kadar tasarruf biraz fazla değil mi? Bir dahaki sefere bir kilo kuru pasta ile geleceğim…

Sayın Osman KORAHAN, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ne yapılan mezbaha konusunda bir dosya oluşturduğunuzu öğrendik. Türkiye’de 1 milyon TL’ye bitirilen mezbaha bizde nasıl 5 trilyona çıkıyor biz de çok merak ettik doğrusu. Takipteyiz bilesiniz…

Sayın Dursun OĞUZ, UBP Mağusa İlçe Başkanlığı için adınız anılmaya başlandı. Çok kişinin gözü o makamda ama sizin de destekçiniz az değil. Hayırlısıyla olsun deriz…

Sayın Ahmet ZAİM, Güney Kıbrıs’tan günübirlik Kuzey’e geçen bazı Filipinli kadınların burada para karşılığı fuhuş yaptıklarını biliyor muydunuz? Kontrolleri sıklaştırmanız isteniyor…

Sayın Ahmet GÜLLE, Mağusa Hastanesi’ni gezdiniz tozdunuz iyi de burada devam eden soruşturmadan tek bir kelime bile etmediniz. Çalışanların huzuru için soruşturmaları hiç geciktirmeye gelmez değil mi?

Sayın Talip ATALAY, bazı imam arkadaşların sıcak yaz günlerinde boş vakitlerini klima altında yatarak geçirdikleri iddia ediliyor. Bazı camilerde disiplin rezalet boyutlardaymış bilesiniz…

Sayın Mehmet EZİÇ,
Kadın Sığınma Evi için yaptığınız katkılardan büyük övgüyle bahsediliyor. Tebrik eder tam iş adamlarına örnek olmasını temenni ederiz…

Sayın Hüseyin EKMEKÇİ, seyrüsefer ruhsatlarının can yakmaması için cipinizi satıp yerine 10 at bir araba alırsanız cebinize büyük katkı yapmış olursunuz. Hoş cip de size yakışmıyor değil yani…

Sayın Zübeyir BORANSEL, arife gününün tatil olması isteğinize rağbet epey fazla gibi görülüyor. İyi de hep tatil zihniyeti ile bu ülke sizce adam olur mu acaba?


Günün Fıkrası


İspanyol usulü

Paris’in ünlü genel evlerinden birine gelen Amerikalı, “İspanyol usulü” için yüz dolar ödedi, beğendiği bir kadınla birlikte 17 numaraya çıktı.
Giyinirken kadına :
- “İspanyol usulü” diye yirmi dolar fazla ödedim, dedi. Ama bu usulün bir farkını göremedim.
Kadın açıkladı :
- Sen de hiç anlayamamışsın be Coni! O sırada “Ole” diye bağırdım ya!...