Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner…

6/2009 sayılı Kamu Sağlık Çalışanları Yasasının, Başka İş Yapma Yasağı başlıklı 43. Maddesi’nin 1. Fıkrası: ‘’ Kamu sağlık çalışanları, çalışma saatleri içerisindeki zamanlarını kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında sağlık hizmetlerinin yürütülmesine ve görevlerinin yerine getirilmesine ayırmakla yükümlü olup, çalışma saatleri içinde veya dışında ücretli veya ücretsiz başka iş yapamazlar. Başka iş yaptığı belirlenenler disiplin suçu işlemiş sayılırlar ve haklarında, bu Yasa kuralları çerçevesinde disiplin işlemi başlatılır.’’ der.

Cumhuriyet Meclisi, 2009 yılında, Kamu Sağlık Çalışanları Yasası’nda değişikliğe giderek, yeni eklediği 43. maddesinin 3. fıkrası ile kamu sağlık çalışanı hekimlere günlük çalışma saatleri dışında özelde çalışma, özel iş yapma hakkı tanımak istedi. Böylece Kamu Sağlık Çalışanları Yasasının 43. maddesinin 3. fıkrası kamu sağlık çalışanı hekimleri diğer kamu sağlık çalışanlarından hatta tüm kamu görevlilerinden ayırmış oldu.

Bu ayrımın, Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Serbest Çalışan Hekimler Birliği, açtığı davayı kazandı. Kamu hekimlerine ayrıcalık tanıyan yukarıdaki madde, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

Anayasa Mahkemesi’nin 17 Şubat 2011 tarihinde, yani budan tam 8 yıl önce verdiği kararın tam metni aşağıdadır:

Yukarıda belirtilenler ışığında sonuç olarak 6/2009 sayılı Kamu Sağlık Çalışanları Yasasının 43. maddesinin 3. fıkrası ile 102. maddesinin 1. fıkrasının (B) paragrafının Anayasanın 1 ve 8. maddelerine aykırı olduklarına ve iptallerine, konu yasanın 43. maddesinin 3. fıkrası ile ilgili iptal kararının işbu kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten 60 gün sonra yürürlüğe girmesine, oybirliği ile karar verildi.

Demek ki, 17 Nisan 2011 tarihinden bu yana, kamu hekimlerinin ikinci iş yapmalarına göz yuman tüm sağlık bakanlarını bağlayan bir karar var!

Ancak, bu karar hiçbir Sağlık Bakanı tarafından uygulanmadı!

Serbest Çalışan Hekimler Birliği, Sağlık Bakanı ve Sağlık Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uymadıkları için, yeniden hukuk yoluna başvurdu. Bu sefer Yüce Mahkeme, ‘’kesin’’ kararını ‘’mandamus emri’’ ile perçinledi ve bundan tam iki yıl önce, Şubat 2017’de, dönemin Sağlık Bakanılığı’nın ve dönemin sağlık bakanının, 6 ay zarfında 6/2009 Sağlık Çalışanları Yasası’nın 43/1 45 ve 93/1 maddeleri altındaki yetkilerini kullanması yönünde ‘Mandamus emirnamesi’ (kamu görevinin ifası) verdi.

Kararda, dönemin Sağlık Bakanı ile Sağlık Bakanlığı’nın yetkilerini kullanmada kanuni zorunluluğunu yerine getirmeme hak ve yetkisinin bulunmadığı vurgulandı. Yasanın uygulanması kararının, hem Sağlık Bakanı’na hem de Sağlık Bakanlığı’na yönelik olduğunu belirtirken, bakanın değişmesi halinde de kararın geçerliliğine de özellikle vurgu yapıldı.

Ve bu karar da uygulanmadı. Üstelik, dönemin sağlık bakanı, mahkemede ifade verirken, mandamus emri verilirse, kaos çıkacağını gerekçe göstererek, bunu uygulamayıp istifa edeceğini de mahkeme kayıtlarına geçirmişti.

Peki sonra ne oldu? Alelacele bir tüzük çıkarıldı. Çıkarılan bu tüzük ile tüm bu mahkeme kararlarının ve kamu düzenini sağlayan, kamu çalışanlarını disiplinize eden yasaların üzerine çıkıldı!

Yüksek Mahkeme Başkanı’nın medya önündeki serzenişlerine, bütün sağlık bakanları kulaklarını tıkadı! Özel hastaneler kısmi kamulaştırıldı. Makbuzlar bastırıldı. Eski tas eski hamam ‘’devam’’ denildi!

Ama gelin görün ki sayın okurlar, devir döndü…

Bir gün bir habere gözlerimizi açıverdik:

İskele eski Kaymakamı Kemal Yılmaz, görev yaptığı dönemde, Karpaz’daki 27 adet Bungalovu Yüksek Mahkeme Kararına rağmen zamanında yıkmadığı gerekçesiyle yargılandığı davada suçlu bulunarak 2 ay hapse mahkum edildi!

Peki;

17 Nisan 2011 tarihinden bu yana Sağlık Bakanlığı görevinde bulunup da, Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamayan Sağlık Bakanları için,

Şubat 2017 tarihinden bu yana, Yüksek İdare Mahkemesi’nin, ‘’mandamus emri’’ni yerine getirmeyen Sağlık Bakanları için,

Mahkeme kararlarına uymadıkları gibi, gayri yasal tüzük çıkararak kanunlara uymamakta ısrar eden Sağlık Bakanları için,

Durum ne olacak?

Peki halkımızdan biri çıkıp da, şu anki Sağlık Bakanı Sayın Dr. Dt. Filiz Besim’i, yasalara uymadığı ve mahkeme kararlarını uygulamadığı gerekçesi ile şikayet ederse ne olacak?

Dokunulmazlığı da bulunmadığı için, Sayın Sağlık Bakanı’na hapislik yolu mu açılacak?

Yoksa, Sayın Bakan’ın kendi tabirleri ile, sağlıktaki ‘’mandamus’’, ‘’mendebur kelime’’ olarak kalmaya devam mı edecek?

Bir tarafta yıkılmış bungalovlar, diğer tarafta virane sağlık sistemimiz…

Ya sabır!..

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899