Ahmet Kaşif’e dün sorduk, yapılan yasa dışı istihdamları eğer genel başkan olursanız ne yapacaksınız diye…
Önce, yasal değil mi bu istihdamlar dedi, sonra da ‘popülizm yapıp da işten durduracağımı söylemeyeceğim’ dedi.
Zaten aksini de beklemezdik!
Çünkü, her ne kadar şu anda adaylar arasında ‘mağdur’ konumunda bulunup, istihdamların geri tepeceğini beklese de Kaşif de bu ülkenin partizanlıkta ve popülizmde sınır tanımayan bir partinin önemli parçalarından birisidir.
Elbette, eğer genel başkan olursa kurultay istihdamlarından tek birini bile işten durdurmayacak, böylelikle popülizmin devamını sağlayacaktır.
Kaşif, hatta şu sıra devlete istihdam edilenlerle sürekli dirsek temasında olup, onları asla işten durdurmayacaklarını söylemekte ve gönüllerini kazanmaya çalışmaktadır.

Hadi, UBP ülkedeki partizanlık ve popülizmin mimarı UBP’dir…
Peki iktidara talip olduklarını söyleyen muhalefet partileri yapılan bu yasa dışı istihdamlara karşı ne yapmaktadır?
Doğru, meclis kürsüsüne çıktıklarında hepsi de biraz da canlı yayında vatandaşa şirin gözükmek için istihdamları yerden yere vurmakta, tepki koymakta, ağır eleştirilerde bulunmakta ama eyleme gelince sessiz kalmaktadırlar.
Yasal olmadığı gün gibi ortada olan istihdamlar pek ala ki yasal süreç başlatılarak engellenebilir, bir şekilde kamuoyu yaratılabilirdi.
Ama onlar bunu yapmadılar, popülizme karşı olduklarını söylemekle yetinip, bunu sadece meclis kürsüsünde dillendirip, bir anlam da onlar da popülizmin birer parçası haline geldiler.

İşte sırf bu yüzden Toparlanıyoruz Hareketi’nin dün yasa dışı istihdamlar konusunda başlattığı hukuksal süreç önemlidir.
Peki bu süreçten biz bir şey bekliyor muyuz?
Doğrusunu isterseniz ben şahsım adına beklemiyorum.
Artık atı alan Üsküdar’ı çoktan geçtiğinden, belki çok bir şey ifade etmiyor ama, yine de bir siyasi parti olmayan bir örgütün bu konuda girişim başlatması önemlidir diye düşünüyoruz.
Oysa, iki aydır süren yasa dışı istihdamlar için muhalefet ve sivil toplum örgütleri birleşip etkili eylemler yapabilir, hukuk sürecini çoktan başlatırlar, kim bilir belki de şimdiye kadar bunun önüne geçebilirlerdi.






Cinayeti basın çözüyorsa polise ne gerek var?


Kıbrıs gazetesinin dünkü manşet başlığı;
“Varlıklı bir kişi olarak bilinen ortopedik özürlü Mehmet Emin Dağaşanlı, bakıcılığını yapan Makbule Mordoğan’ı 500 TL çalmakla suçlayıp bir hafta önce tutuklattı, dün gece bıçaklı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti…”
Kıbrıs bu ülkenin en çok satan gazetesi, diyelim ki tirajı da 10 bin civarı…
Bir gazete eğer 10 bin satıyorsa, o gazete en az 50 bin kişi tarafından okunur.
Şimdi yukarıdaki başlığı okuyan ne anlar?
Cinayet Makbule Mordoğan tarafından işlenmiştir!
Sizi bilmem ama ben böyle anladım…
Burada söz konusu olan cinayeti bakıcının işleyip işlememesi değil…
Gazete tarafından zanlı gibi gösterilmesi…
Şimdi ülkede en az 50 bin kişi, Mordoğan’ı cinayet zanlısı sayıyor, ya da şüphe ediyor.
Kötü bir gazetecilik örneği!



Kaşif’e BRT ekranları yasak!

Ahmet Kaşif siteminde yerden göğe kadar haklı.
24 Şubat gecesi belki de önce UBP Genel Başkanı sonra da ülkenin başbakanı olacak.
Olur ya da olmaz çok ayrı bir mesele ama ‘tam 8 aydır BRT ekranlarına çağrılmıyorum’ diye sitem ediyorsa, bu sürede aksine her gün ayrı bir bakan davet edilip İrsen beye devletin ekranlarından destek beyan ediyorsa, bunun demokratik bir davranış olduğunu kimse iddia etmesin lütfen…
Sonra çok merak ederim, Kaşif her şeye rağmen, 24 Şubat akşamı bu ülkenin başbakanı olursa, şimdiki BRTK yöneticileri kendisinin yüzüne nasıl bakacak?
Umarız deneyimli yönetici Hüseyin Çobanoğlu, başında olduğu kurumun daha demokratik olmasına olanak sağlar.


GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU


Sayın Ersan SANER
, sizin amcaoğlu da istihdamlardan nasibini almış ve kurultay öncesi ayrıcalıklılar listesine girmeyi başarmış. Bu iş artık çığırından çıktı, biz yine de sizden böyle bir icraat beklemezdik.

Sayın Fehmi OKTAY, kızınız dün Planlama ve İnşaat Dairesi’nde işe başlamış. Hayırlı uğurlu olsun ama, siz zaten üst düzey yönetici, eşiniz müdürlükten emekli, ha keşke daha ihtiyaçlı birisi için bu olanak sağlansaydı. Ne yazık ki siz de haklısınız değil mi? İşte enişte delege olunca talih başı sizin başınıza konmuş…

Sayın Niyazi KIZILYÜREK,
Kıbrıs Üniversitesi’nde yapılan dekanlık seçimlerinde rakibinizi 20-12 geride bırakarak büyük bir başarının altına imza atmışsınız. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz.

Sayın Hasan BOZER
, meclise disiplin getirme konusundaki mesajınızı aldık. Bu arada CATP hükümetteyken sizi ihraç etsin diye çok beklemişsiniz. Siz yine de ha keşke şu disiplin işini kurultay sonrasına bıraksaydınız. Çok inandırıcı olamadınız…

Sayın Mutlu ATASAYAN, bölgede elektrik borcu olanların şalterlerinin inmemesi için kuruma talimat verdiğiniz iddia ediliyor. İyi de faturalar kabarınca vatandaş bunun faizini bile ödeyemeyecek duruma gelecek. Acaba iyilik mi yoksa kötülük mü yapıyorsunuz?

Sayın Türel ÖZDAŞ, akşam sizin evde Başbakan İrsen Küçük ve kurmayları ile birlikte çok özel bir toplantı gerçekleştirdiniz, bazı inatçı delegeleri nasıl döndüreceğinizin hesaplarınızı yaptınız. Komşular uyumuyor bilesiniz…

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU
, LTB başkan adaylığınız diğer partilerde bütün dengeleri değiştirdi. Bu arada YDÜ’de hoca olarak çalışan vekilleri fena halde kızdırdınız. Belediye dışındaki konulara girmemekte fayda var…

Sayın Hasan HASTÜRER
, sizin bilginize bile gelmeden CTP ve TDP kafa kafaya gelip LTB başkan adaylığınızı tartışır hale gelmişler. Ha keşke size de bir danışsalardı. Ya şimdi kabul etmezsiniz ne olacak?

Sayın Necdet NUMAN, bölgede istihdamlar sadece Ünal Üstel ve Fuat Namsoy’un inisiyatifine verilince, gittiğiniz her yerde ağır eleştiriler yapmaya başlamışsınız. Desenize siz de artık Serdaroğlu’nun çizgisine geldiniz. Hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Cemal YILDIZ, 8 ay UBP’de karşılıksız çalıştınız da delege olmayı hiç mi aklınıza getirmediniz. Okulu şerefle bitirmek bu ülkede istihdam edilmek için yeterli değil, hala anlayamadınız mı?

Sayın Ersin TATAR, Ahmet Kaşif’i Kanal T’de programa çıkarmakla belki demokratik bir yayıncılık örneği sergilediniz ama, bu konuda epey başınızı ağrıttıklarını duyduk. 24 Şubat’a kadar sıkın dişinizi. Sizi iki taraf da gözden çıkaramaz.

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU, Ahmet Kaşif’i artık kurultay öncesinde ekranlara çıkarmak şart olmuştur. Emekliliğe az bir süre kala bu iyiliği yaparsınız değil mi? Sonra eski dostlar düşman olmaz derler…

Sayın Erdal ANDIZ, yerel ara seçimler için start vermiş ve teşkilatı kurmuşsunuz bile. Arabacıoğlu’nun seçim stratejisini sizin belirleyeceğiniz söyleniyor. Demek ki daha bıkmadınız siyasetten desenize…

Sayın Yaşar ERSOY, Kabera Kıbrıs kapalı gişe oynamaya devam ediyormuş. Tiyatro tarihimizin seyirci rekorunu kırdığınız da söyleniyor. Ama hala tek bir hükümet vekilini bile salonda görememişler. Büyük kayıp değil mi?

Sayın Ferdi Sabit SOYER
, Haziran’da yapılacak olan parti kurultayında bir kez daha başkanlığa aday olacağınızı ve bu konuda son kararınızı verdiğinizi öğrendik. Hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Turgay KONTİ
, Rum kesiminde satılan ucuz etlere at eti karıştırıldığı tespit edilmiş. Bundan böyle biraz pahalı olsa da buradaki kasapları tercih etmekte yarar var değil mi?

Sayın Ertan BİRİNCİ,
medyada yine bir ilke imza atarak bu konuda rakipsiz olduğunuzu gösterdiniz. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz.

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, hem sağdan hem de soldan oy alabilecek tek partili olarak LTB başkan adaylığında ibre yine size dönmeye başladı. Umarız partinizde bir adaylık krizi yaşanmaz ve bir yol kazası olmaz. Tabanda büyük tartışma var diyorlar.

Sayın Alirıza USLUER
, kurultay günü yaklaştıkça sizi de ateş bastı diyorlar. Derviş beyin her Karpaz gezisinde ecel terleri döktüğünüz söyleniyor.

Sayın Kudret ÖZERSAY,
biraz geç de olsanız istihdamlar için kurultay süreci başlatma kararınız kamuoyunda memnuniyet yarattı. Sonuç için çok umutlu olmasak da muhalefeti bu konuda geride bıraktığınız için tebrikler…


Günün Fıkrası

Pazarlamacı

Elektrik süpürgesi satıcısı, bir apartman dairesinin kapısını çalmış, kapıyı açan bayana,
- “Hanımefendi, bu elimde görmüş olduğunuz kovanın içinde at pisliği var!” demiş ve bu bir kova pisliği evin içine doğru savurarak döküvermiş.
Sonra da
- “Hanımefendi, elimdeki elektrik süpürgesi ile 10 dakika içinde bunu temizleyemezsem, bu pisliği yiyeceğim..!”
Kadın satıcıya şöyle bir bakmış
- “Beyefendi, üstüne domates sosu da ister misiniz?
Elektrikler kesik de...