Kutlay Erk'in doğru bir tespiti var;
"UBP ve DP'yi Eroğlu yönetiyor..."
Bunun altına imzamızı atarız, çünkü doğrudur!
UBP'de otorite boşluğu hat safhaya çıkarken Derviş bey biraz da metozori olarak şu anda UBP'nin iplerini elinde tutmaktadır...
UBP'nin yılan hikayesine dönen kurultayında kimin genel başkan olacağı da Sayın Eroğlu'nun iki dudak arasından çıkacak isme bağlıdır...
UBP içinde şu anda azınlık durumunda olan İrsen Küçük taraftarları hala vardır ve kulislerde Eroğlu karşıtlığı yapmaktadır ama bunların hepsi de Saray'a çıkınca esas duruşta durmaktadır...
DP'ye gelince o da ilk bakışta Eroğlu'nun iplerin Derviş beyde olduğu bir parti konumundadır.
Zira, parti içinde UBP'den kopanlar aslında kopar gibi bir duruş sergilemekte, Derviş bey ile de dirsek temaslarını sürdürmektedirler.
Ama özellikle son bir kaç ay içinde başta Serdar Denktaş olmak üzere bir grup DP kökenli partilinin de Derviş beyden büyük rahatsızlık duyduğunu da bilmeyen yok...
Ama miletvekili ağırlığına bakıldığında DP'de de Derviş beyin cidd ibir hakimiyeti görülür...
Bunları zaten bilmeyen yok!
Ama Kutlay bey bu açıklama ile CTP'nin de sorgulanma şansını bizi vermiştir...
UBP ve DP'yi 'şimdilik' Sayın Eroğlu'nun yönettiğinde hem fikiriz de CTP'nin ipleri şu sıralar kimlerin eline geçti bunu da sorgulamak lazım...
Ve Kutlay beye sorarız;
CTP'yi gerçekten CTP'liler mi yönetmektedir?
Eğer gerçekten öyle olsaydı Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde bu kadar kargaşa ve tartışma yaşanır mıydı?
Bu tartışmanın içinde Cumhurbaşkanı adayı ilan edilen Sibel Siber'i dışarıda tutuyoruz çünkü onu bu süreçte yıpratan zaten CTP'lilerin kendisi değil mi?
Soru şu;
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda karar CTP tarafından mı verilmiştir?
Eğer Kutlay bey bize 'oybirliği ile ayakta alkışladık' derse ki öyle de diyor buna kendisi inanıyor mu?
Kutlay bey bizim yıllardan biridir tanıdığımız, sevdiğimiz saydığımız ve dost olarak gördüğümüz bir isimdir ama bizim CTP içinde başka dostlarımız da var...
Onların bir çoğu Kutlay bey gibi düşünmüyor ve CTP'de de artık iplerin başkalarının eline geçtiğini söylüylorlar...
Onun için siyasiler rakip parti ya da adaylar konusunda açıklama yaparken bundan böyle çok daha dikkatli olmak zorundadırlar...
Ve özellikle de CTP'li dostlara önerim, konjektür gereği CTP'nin de kabul değiştirmeye başladığı gerçeğini kabul etmeleridir...
Bilmem anlatabildim mi sevgili dost...
 
 
 
Sunat Atun'un oğlu!
 
Habercilik ilkelerine bağlılığı ve duruşu bakımından Yeni Düzen ve sevgili Cenk'i hep taktir etmişimdir...
Okur temsilcisi olan ilk ve tek gazete oluşu da başka bir taktir konusu...
Ama dün ön sayfadaki bir haber başlığını görünce üzüldüm;
"Sunat Atun'un oğlu el altından İskele Koleji'nden Mağusa'ya nakledildi..."
Cenk nasıl olur da böyle bir hata yaptı ve bir siyasetçinin çocuğunu yine siyasete alet etti işte onu anlayamadım...
Hem de her sabah televizyonların okuduğu ön sayfadan...
Şimdi o minik yavru okul arkadaşlarının acayip sorularına maruz kalınca nasıl cevap verecek?
Bu arada, elbette bu acayip nakili de doğru bulmadığımızı söylemeyi unutmamak lazım...
Sunat Atun böyle bir şey yapmışsa da ayıp etmiş, gereği yapılmalı!
 
 
Hava-Sen misyonunu yitiriyor mu?
 
Şu anda KTHY eski binası önünde çadır eylemi yapan 64 CAS çalışanı yıllardır üyesi oldukları Hava-Sen’den istifa ettiklerini açıkladılar.
Dün bir konuyu birkaç CAS çalışanıyla görüştük Buran Atakan’a fena halde sitem ettiler!
Aralarındaki sorun tam olarak ne bilmiyoruz ama yaptıkları çadır eyleminde sendikalarını göremediklerinden sitem ettiler…
Bir de başka bir konu var;
Hava-Sen KTHY çalışanlarının örgütlü oldukları bir sendikaydı ve kapandı gitti…
Halen ne için hizmet ediyor ya da ettiğini sanıyor anlamak çok güç!
Buran kardeşimizi en kısa zamanda çadırda görmek istiyoruz…
 
 
Uyuşturucu müptelasına büfe izni!
 
Bir düşünün hele;
Bir ilkokulda öğrenciniz var ve okul idaresi okulun hemen dibindeki bir büfeyi uyuşturucudan sayısız defa yargılanmış ve suçu sabitlenmiş bir gence bu büfenin işletmesini veriyor…
Düşüncesi bile korkunç değil mi?
Hele de uyuşturucu yaşının 11’lere kadar düştüğü ülkede ilkokul önündeki bir büfeyi uyuşturucu müptelası işletiyor…
Günün de belli saatlerinde arkadaşlarıyla büfenin içinde alem yapıyor!
İhbarı yapan arkadaşlara söz verdim, bugün bütün gün bu işin peşinde olacağım…
Hala inanasım gelmiyor!
 
 
Hırsızlık yapan devlet memuruna kıyak!
 
Normal bir ülkede devlette çalışan birisi çalıştığı iş yerinde hırsızlık yapar ve devletin olanaklarını şahsi menfaatleri için kullanırsa ne olur?
Büyük ihtimalle anında işten atılır sonra da mahkemelerde sürünür!
Peki bizde ne oluyor?
Büyük ağalardan birisi devreye giriyor ve emekli olması için devlet seferber ediliyor!
Dolayısıyla olay da ört bas edilmeye çalışılıyor…
Emekli olup devletin parasını mideye indirsin diye!
Çünkü biz de her şeyin önünde siyaset var siyasetçi var, oy uğruna adam kayırma var!
Birkaç güne kadar size olayı daha geniş aktaracağım, hem de isimleriyle…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
 
Sayın Ahmet KAŞİF, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde öksüz kalan DP-UG çok yakında size adaylık teklifiyle gelirse sakın şaşırmayın…Serdar beyin kafasında bu konuda kırk tilki dolaşıyor diye duyduk. Derviş bey bu duruma ne der acaba?
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, bakanlık olarak hiçbir soruşturma yapmadan bir okulun yanındaki büfe işletmesi nasıl olur da bir uyuşturucu müptelasına kiralanır anlamak mümkün değil. Bugün bu konuda sizi rahatsız edeceğiz, bilesiniz…
Sayın İsmet AKİM, devlet dairelerinin elektriklerini kesme işinde biraz fazla abartmıyor musunuz? Önceki gün kuruma borcu olmayan Karayolları Dairesi’nin elektriğini kestiniz ve Hasan beyin saçını başını yolmasına neden oldunuz. Biraz ciddiyet lütfen!
Sayın Yüksel ÇELEBİ, Dikmen’deki başı boş köpeklerden şikayetçi olan vatandaşın dilekçeleriyle değil ilgilenmeyi cevap bile vermiyorsunuz! Onlar da doğal olarak çareyi bizi aramakta buluyorlar. Biraz daha hassasiyet lütfen!
Sayın Hüseyin GÜRŞAN, Türkiye Başbakanı Davutoğlu buradaydı ama siz İtalya’da tatilinize devam ettiniz. Mesai arkadaşlarınız fena halde sitem ediyorlar! İnsan günübirliğine adaya gelir Başbakan’ın elini sıkardı, değil mi ama?
Sayın Zeki ZİYA, Türkiye’nin yeni Başbakanı Konyalı olduğuna göre ve buradaki hemşerileri de uçak seferi istediğine göre bu işi üstlenmek de size düşüyor değil mi? Siz isterseniz başarırsınız…
Sayın Ersin TATAR, Cumartesi günü de Esentepe’de bir villada seçim kulisi yaparken görülmüşsünüz. İnsan sizin gibi ünlü birisi olunca her yerde tanınıyor değil mi? Merak etmeyin peşinize adam filan takmadık!
Sayın Uğur ERGÜN, siz de gazetecilik meslek kazasına uğradınız. Allah size sağlıklı ve uzun ömürler versin…Basında zaman zaman böyle ilginç yanlışlıklar olabiliyor. Doğal ve hoşgörülü karşılamak gerekiyor…
Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, önceki akşam İskele boğazında bir grup dostunuzla garavolli partisinde görüldünüz. Alkolün de su gibi aktığı söyleniyor. Umarız o akşam araç kullanmamışsınızdır…
Sayın Zorlu TÖRE, salon değil ama sokağın vekili olup günde 200 kişinin elini sıkmakla övünürmüşsünüz. İyi de insanların elini sıkmak sorunlarını da çözüyorsa biz sizinle günde 200 kere el sıkışmaya razıyız. Şaka bir yana şu sıralar Ersin bey sizi bu konuda epey geçti…
Sayın Engin ARI, bir grup dost ve arkadaşınız Cumhurbaşkanlığına aday olmanız için üzerinizde baskı kurmaya başlamışlar. Ciddiye almayı düşünmez miydiniz? Yoksa desteklemek için birilerine sözünüz mü var?
Sayın Kutlay ERK, Cumhurbaşkanı adayınızın belirlenmesinde zamanlama hatası yaptınız ve Sibel hanımın adaylığı yeteri kadar ses getirmedi. Davutoğlu’nun gelişinden sonra bunu büyük bir şovla yapsaydınız daha iyi olacaktı sanki…
Sayın Mehmet Ali TALAT, eski bahçevanınız yıllar önce ektiğiniz limon ve portakal ağaçlarının yanlış ekildiğini iddia ediyor. Bu nedenle fazla verim alamıyormuşsunuz. Nerede yanlış yaptınız acaba?
Sayın İzzet VOLKAN, Gazeteciler birliği başkanlığınızı kutlarız. Umarız sizin yönetiminizde bundan böyle basın mensupları ve organlarının sorunları ile daha fazla ilgilenilir. Basının acil olarak birlik ve beraberliğe ihtiyacı var…
Sayın Buran ATAKAN, eylemlerin ve gösterilerin en büyük isimlerinden birisi olarak bu kez nasıl oldu da CAS çalışanlarına destek vermediniz? Bir ara buluşup çadırdaki arkadaşları birlikte ziyaret edelim mi?
Sayın Mehmet TEMİZ, Cumartesi günkü düğüne sayılı saatler kala heyecan dorukta diyorlar. Benim de merak ettiğim salona hangi araçla geleceğiniz? Motosikletle gelmezseniz ben orada olmam bilesiniz. Şimdiden mutluluklar dileriz…
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 

Günün Fıkrası
 
Marangoz


Meclis Genel Kurulu Salonu’nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş, fiyat istemiş. Birinci marangoz: 
- 500 milyon liraya olur bu iş, demiş... 
200 milyon malzeme, 200 milyon işçilik, 
100 milyon da kar.
Bürokrat ikinci marangoza dönmüş: 
- Siz aynı işi kaça yaparsınız? 
- 2,5 milyar lira... 
- Nasıl olur bu kadar fiyat fark? 
- 1 milyar bana, 1 milyar size, demiş ikinci marangoz, 500 milyonu da bu 
arkadaşa veririz kapıyı yapar...