Lefkoşa için artık geri sayım başladı, son üç güne girdik.
Biz de televizyon programcıları, doğal olarak başkan adaylarına yoğunlaştık.
Bu sabah TDP adayı Dr.Suphi Hüdaoğlu’nu aday olarak son kez çıkardık ekrana.
Ha keşke TDP adayı değil de, sadece Lefkoşa Başkan Adayı diye anılsaydı.
Sadece Hüdaoğlu değil, Arabacıoğlu da, Fellahoğlu da, Sertoğlu da…
Bir kez olsun, partilerin değil, bu kez sefil duruma getiriren Lefkoşa’nın adaylarını çıkarsaydık ekranlara, Lefkoşa adaylarına söz hakkı tanısaydık…
Partilerin şovunu, ihtişamını ya da renkli broşürlerini değil, sadece Lefkoşa’yı ama sadece Lefkoşa’yı konuşsaydık bir kez olsun…

Dün, LTB’nin ilk seçilmiş başkanı Mustafa Akıncı’yla da canlı telefon bağlantısı yaptık.
Kendini belediye başkanı olarak duyuran, sonra aktif siyasette başarılı ve temiz politikacı olarak anılarda kalan…
Dik duruşunu, mertliğini hiçbir zaman unutmayacağımız Akıncı ile…
O da partilisi olduğu için doğal olarak güzel şeyler söyledi Hüdaoğlu için…
Benden daha iyi adaydır dedi, gençtir, enerjiktir, kalitelidir dedi…
Lefkoşa için bir şanstır derken, Hüdaoğu’nun parlayan gözlerini bir görseydiniz hele…
Komaya giren Lefkoşa’yı ayağa kaldıracağını iddia etti, kadrosunun deneyiminden bahsetti…

Ama, Akıncı’nın bizim için çok daha önemli olan sözü şu oldu;
“Konu TDP değil, Lefkoşa’dır…”
İşte buna bayıldık biz…
TDP’nin değil, Lefkoşa’nın önde olduğu bir seçim…
Partilerin değil, siyasetin değil, kişilerin değil ama sadece ve sadece Lefkoşa’nın ön planda olacağı bir seçim…
Onun için Mustafa Akıncı’ya hayranlığımız daha bir arttı…
Zamane siyasetçileri gibi siyaseti ve partisini değil de Lefkoşa’ya öncelik tanıdığı için.
Partisinden daha çok, Lefkoşa’yı sevdiği, yüreğini koyduğu için…

Suphi Hüdaoğlu’na gelince;
K.T.Tabipleri Birliği Başkanlığı yapması elbette onun için büyük avantaj.
Doktor olması, temiz bir yüzü, mesleğinde başarılı, toplumsal duyarlılıkları, kendisi için büyük avantaj.
Her şeyden de ötesi, siyasete daha önce bulaşmamış olması…
Ve yüreğini tamamen bu iş için koyması!
Evet, bir politikacı olarak daha çok acemi ve toy ama, kim bilir artık seçmen, kaşarlanmış, hep yalan söyleyen siyasetçi değil de, artık yeni yüzler istiyor, yeni isimlerin önünün açılmasını istiyor.

Bu sabah da ekranlarda Hasan Sertoğlu ile birlikte olacağız.
Cuma sabahı da Arabacıoğlu ve Fellahoğlu ile üçlü bir program gerçekleştirip, anketlerde önde görülen iki değerli siyasetçiye sorularımız olacak.
Umudumuz odur ki, onlar da ne kendilerini, ne partilerini, ne de geçmişi konuşarak bir adım öne geçmeyi ön planda otururlar.
Ne UBP’yi, ne CTP’yi, ne DP’yi ya da ne de TDP’yi değil, partilerin başarı ya da başarısızlığını değil de, sadece ve sadece Lefkoşa’yı konuşuruz…
Siyasetin daha önde olduğu bir Lefkoşa’yı değil, Lefkoşa’nın, Lefkoşalı’nın ön planda olduğu bir seçim sohbeti gerçekleştiririz.
Ve biz inanırız ki, Lefkoşa’yı hiçbir siyaset ve hiçbir siyasetçi değil, sadece Lefkoşa sevgisi ve sevdası girdiği komadan çıkarır…




Okur mektubu


“Lefkoşa terminalinde kimse kira ödemiyor!”
“Sayın Özadam,
Ben bir otobüs işletmecisiyim. Lefkoşa terminalinde otobüslerin park edildiği yerler belediye aittir ve Cemal Bulutoğluları’nın başkan olduğu günden beridir burada kimse kirasını ödemiyor.
Mesela geçen yıl biz geriye donük 9 bin TL para ödedik.
Bizden sonra Cemal başkan bunlara borcunuzu ödeyin diye ihbar gönderdi
Sadece bizimle beraber 3 işletmeci ödedi.
Terminal de 50 yakın işletmeci var.
Buradan da belediye kasanına ciddi anlamda bir girdi olabilir.
Yani biz hep şikayet ederiz bu terminali b.k götürüyor ama geriye dönüp baktığımız zaman
‘sen bu iş için belediye ne verdin’ diye adama sormazlar mı?
Görüşüme köşenizde yer verirseniz sevinirim saygılar…”
(M.T)


GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, doğum kağıdı almak üzere daireye giden bir vatandaş aradı, depoda kağıt kalmadığı için bir süre bu belgeler verilmeyecekmiş. Mağdur olan çok sayıda vatandaşın olduğu belirtiliyor, ilginize ve bilginize…

Sayın Hakan YOZCU, Devlet Tiyatroları’nda neler oluyor böyle? Yine ortalık karışmış ve ‘Katil’ oyununun turnesini iptal etmek zorunda kalmışsınız. Sanat çevreleri bunun bir skandal olduğunu belirtiyorlar. Bu arada uzun süredir görev kabul etmeyen bazı oyuncuları takibe aldık bilesiniz.

Sayın Erol ERGÜN, size çok kötü bir haberimiz var. İskele sahilinde size kiralanan sahil şeridinin sözleşmesi yakında iptal ediliyor. Bakanlar Kurulu bu kararı nasıl açıklayacağının hesaplarını yapıyor. Üzerine bir bardak soğuk su iyi gelir değil mi?

Sayın Halil ORUN, sizin istifa tehdidi epey işe yaradı ve sahil şeridi size kaldı. Ha keşke bunları hiç kıvırmadan mertçe ortaya çıkıp yapsaydınız. Büyük taktir alacak, sonsuza dek başkanlığı garanti altına alacaktınız…

Sayın Ünal ÜSTEL
, Devlet Tiyatroları’nı artık adam akıllı masaya yatırma zamanı geldi. Birçok oyuncu hiç de hakları yokken oyun kabul etmiyor ve havadan para kazanıyor. Temizlik herkesin evinin önünden başlamalı değil mi?

Sayın Yüksel ÇELEBİ
, 15 bin liralık maaş iddiasını duyunca başınızı tavana vurduğunuz söyleniyor. Belediye çalışanlarının son günlerdeki sohbet konusu da bu diyorlar. Yandığınız gündür artık. Ayıklayın pirincin taşlarını.

Sayın Hasan Ali BIÇAK, üniversitelerdeki intihal olayları konusunda bir komite kurduğunuzu memnuniyetle duyduk. İyi de bu komitede intihalci bazı hocaların da bulunduğu iddialarına ne diyeceksiniz acaba?

Sayın Şerife ÜNVERDİ, çocuk yaşlardaki işçilerin Lefkoşa’nın çöp toplama işlerinde çalıştırıldıkları yönünde çıkan haberlerden sonra bu konuda çok ciddi önlemler almanızı bekliyoruz. Biraz daha kundaktakileri de kamyon arkalarında görürsek şaşırmayacağız…

Sayın Turgay KONTİ,
Göçmenköy örgütünün düzenlediği yemeğe davet edilmeyince misilleme olarak siz de Metehan’da bir etkinlik gerçekleştirmiş ve resmen şov yapmışsınız. İrsen bey kalabalıktan epey mutlu olmuş…

Sayın Mustafa AKINCI, yeni bir kitap için erken saatlerden itibaren kütüphanenin yolunu tutuyormuşsunuz. Bu arada sabah yürüyüşlerini de aksattığınız görülüyormuş. Kumsal parkında eksikliğiniz hissediliyor.

Sayın Muharrem FAİZ
, yaptığınız son ankette yüzde 3’lük yanılma payını bir aday üzerine kullanınca ortalık fena karışmış. Ha keşke bunu kendisine söylemeseydiniz, bu arkadaşın ağzında bakma bir türlü ıslanmıyor…

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, bakanlık her ne kadar Altınkumsal’da 80 bin kişilik müzik etkinliği yapılmayacak dese de internette bu konuda site açan bir grup bilet satışlarına başladı bile. Bu işte bir terslik var ama biz de anlamış değiliz…

Sayın Ferdi Sabit SOYER,
siyaset tarihinizde hiç bu kadar sessiz olduğunuz görülmemiş. Yakın dostlarınız bu sessizliğin nedenini merak ediyor. Fırtına öncesi sessizlik olabilir mi?

Sayın Mahmut ANAYASA,
sosyal paylaşım sitelerindeki bir tepki yazınız nedeniyle polisin bu yazıyı kaldırmak için ricada bulunduğunu öğrendik. İnternet dünyası yazılı ya da görsel basına hiç benzemiyor değil mi? Bakalım bu sorunu nasıl çözecekler?

Sayın Hasan SERTOĞLU, akşam ki Merit oteldeki resepsiyona olan katılım yüreğinize su serpmiş diyorlar. Bütün bakanların orada hazır olmaları kimin talimatıyla gerçekleştirildi biliyor musunuz?

Sayın Suphi HÜDAOĞLU,
anlaşılan o ki siyasete siz de resmen alıştınız. Önünüze kim gelse yanaktan öptüğünüz ve sarmaş dolaş olduğunuz gözlemleniyormuş. Hoş yanak verenler bundan hiç şikayetçi olmuyorlar, sadece mesaj gönderiyorlar…

Sayın Savaş BOZAT,
Pazar günü yerel ara seçimler olmasa maaşlar yine başka bahara kalacaktı. Ersin bey talimat aldı en geç yarın maaşları hesabınızda bilin. Ama bundan sonrası tufan olabilir…

Sayın Cengiz BAYRAKTAROĞLU, Nisan sonunda yapılacak olan Enginar Festivali’nde dev enginar heykelinin de açılışını yapacağınızı şu anda bütün işleri bırakıp buna yoğunlaştığınız söyleniyor. Kolay gelsin…




Günün Fıkrası

Kalemtraş


Gazetede yayınlanan "Daktilo Bilen Bayan Sekreter Aranıyor" ilanı uzerine uzun boylu yakışıklı bir adam da başvurmuştu. Şirketin patronu,
-İyi ama yanlışlık olacak.Biz bayan sekreter arıyorduk
deyince,adam elindeki bavulu açmış. İçinden cansız manken çıkarmış,
-İste efendim
demis.
-Modern tekniğin son buluşu olan sekreteriniz! Yemez içmez. Hic bir kaprisi yoktur.İzin nedir bilmez. Telofonla aynı anda sekiz kişiyle görüşür, bu arada da beş ayrı daktilo makinesinde beş ayrı yazı yazar.Bunlara kendisinin dokuz yabancı dil bildiğini ve anında çeviri yaptığını da eklemeliyim. Maaşı filan da yok.Bana hemen Beşyüz milyon lira ödeyeceksiniz. Bu kadar!.
Patronun aklı yatmamış,yüzünü buruşturmuş. Harika manken sekreteri getiren adam hemen
sekreteri oturtmuş, bes dakikada elli sayfalık bir kitabi sekiz dile cevirmiş, aynı anda telefonlara cevap verilmiş falan filan... Patronun gözleri faltaşı gibi açılmış, derhal beşyüz milyonluk çeki yazıp adama vermiş ve cansız manken sekreteri almış. Adam odadan çıkıp elinde boş bavulla asansörün gelmesini beklerken, içeriden feci bir feryat yukselmiş,
-Ahhhhh!
Bunu duyan adam elini alnına vurmuş,
-Tüh be! Mankenin alt tarafının kalemtraş olduğunu söylemeyi unuttum!