CTP-BG, 14 Haziran Kurultayı öncesinde ciddi sıkıntılar yaşıyor ama en azından özellikle de bir grup genç partilinin gayretiyle yanlışı görüyor ve hatadan dönüp kurultayda tüm organların seçimini de gündemine koyup süreci az hasarla kapatmanın önünü açıyor…
UBP de ise durum içler acısı!
Bir kere şunu kabul etmeleri gerek;
Parti başkanı ile, genel sekreterleri ile, ilçe başkanları ve milletvekilleri el birliğiyle Derviş Eroğlu’na seçim kaybettirdiler!
Bunu kabul eden var, etmeyenlerin sayısı daha fazla gibi görülüyor…
Derviş beyin seçim kaybetmesiyle partinin kendisini bulacağı tahmininde bulunanlar yanıldı aksine UBP’yi şimdi çok daha büyük bir kabus bekliyor…
Genel Başkan kim olacak, ya da kim olmalı!
Hüseyin Özgürgün, Cumhurbaşkanlığı sürecinde biraz aceleci davranıp genel başkanlığa bir kez daha aday olacağını açıkladı ama aday olması artık imkansız gibi bir şey!
Siz bazı vekillerin Meclis’teki çok tepki alan ve tartışılan skandaldan sonra Özgürgün’e sahip çıktıklarına sakın kanmayın!
Parti başkanı olduğu için Özgürgün’e sahip çıkan açıklamalarına sakın kanmayın!
Perde gerisinde çok ciddi bir operasyonun senaryosu yazıldı bile…
Eğer bu operasyon başarılı olursa ki olması büyük ihtimal Özgürgün değil yeniden genel başkanı olmayı, genel başkanlık görevinden istifa ettirilecek ve kurultay gününe kadar partinin başından çekilecek!
Ya da çekilmeye zorlanacak…
Yok yine inadı tutar da kılıçları çekerse işte o zaman kan gövdeyi götürür!
Peki önümüzdeki dönem UBP Genel Başkanı olması düşüncesi ağır basan isim kim?
Meclis Başkan Yardımcılığı görevinde de bulunan Ünal Üstel…
Üstel’in genel başkanlığının düşünülmesinin en büyük sebebi parti içinde genelde herkes ile iyi geçinmesi, ılımlı bir politika izlemesi ve partiye ağabeylik yapabilecek özelliklere sahih olması…
Yani, UBP parti başına patrondan çok ağabeylik yapabilecek, parti içindeki uzlaşmayı sağlayabilecek, diğer partilerle de ilişkileri iyi olduğu için akla ilk gelen isim…
Bir kaç vekil dışında Ünal Üstel ismine itiraz eden de yok!
Üstel’in genel başkanlık için düşündükleri ve hatta yaptığı bazı çalışmalar da göz önüne alınırsa hiç de kötü bir seçim olmayacaktır…
Şunu özellikle vurgulamak istiyorum;
Hüseyin Özgürgün, ister kişilik olsun isterse insanlık açısından kötü bir insan değildir…
Aksine tahsili, sporcu kişiliği ve özel hayatında bambaşka  bir yapısıyla çok kolay dost olunabilecek bir karaktere sahiptir…
Ama iş siyaset ve hele de yöneticiliğe gelince aynı şeyleri söylemek imkansızdır!
Geçmiş yıllarda bir kez daha genel başkanlığa getirilmiş yine aynı hataları tekrarlamış ve büyük bir hata yapılarak parti yine kendisine teslim edilmiştir…
Parti içindeki otoritesizliği nedeniyle agresif bir yapıya bürünerek bu açığını kapamak istemesi sonucunda süreç hep aleyhine işlemiştir…
Elbette son seçimlerde alınan başarısız sonuçlarda ekip başı olduğu için sorumluluğu çok büyüktür ama kendisi ve partinin diğer yetkili isimleri de artık kendi öz eleştirilerini yapmalı ve partiyi çok büyük bir değişimin kapılarını açmak için özveri göstermelidirler…
Aksi davranışlar  UBP’nin misyonunu tamamlamış bir parti konumuna doğru hızla sürükleyecektir…
Tepedeki herkes bu süreçte bir adım geri atıp yeniliklere açık bir davranış sergilerse partinin kurtuluşu mümkündür!
 
 
Sucuoğlu’nun da kellesi isteniyor!
 
Son iki seçimde alınan başarısız sonuçlardan sonra UBP’de günah keçisi yaratılmak için düğmeye basıldı.
Lefkoşa İlçe Başkanı Faiz Sucuoğlu da bu isimlerin başında geliyor!
Sanki de bütün sorumluluk onun üstündeymiş gibi parti içinde bazı çevreler arasında ‘istifa etmeli’ söylemleri yaratılırken diğer ilçelerdeki başarısızlıkları gören ve irdeleyen yok!
Hele de Derviş Eroğlu’nun kaleleri olarak bilinen Mağusa ve Güzelyurt gibi ilçelerde de başarısız sonuçlar alınırken sadece Lefkoşa’nın hedef tahtası yapılmak istenmesi gayet manidar…
Gerekçe de zaten ortada;
Faiz Sucuoğlu da özellikle örgütler tarafından genel başkan yardımcısı olarak işaret ediliyor ve bunun için kellesi alınması şart!
 
 
 
CTP, 14 Haziran’a kadar sessiz kalacak!
 
Delegeler arasında başlatılan imza kampanyası ile CTP MYK’sı 14 Haziran’da yapılacak olan kurultayda Parti Meclisi üyelerinin de yeniden belirlenmesi kararı alırken bu tarihe kadar sessiz bir döneme giriyor…
Buna göre;
“DP ile her hangi bir bakanlık kavgasına girilmeyecek.
Atama ve görevden alma yapılmayacak.
Dışişleri Bakanlığı’na yeni isim konulmayacak Başbakan’a vekalet verilecek…”
Yani;
Her şey süt liman izlenimi yaratılacak!
 
 
CTP’de ‘çılgın biri’ çıkar mı?
 
14 Haziran’da yapılacak olan CTP kurultayında Mehmet Ali Talat’a genel başkanlık yolunda rakip çıkmayacağı kesinleşirken yine de bazı partililer aday arayışını sürdürüyorlar.
Bazı CTP’li yetkililer bu aşamadan sonra aday olacaklara ‘çılgın olmaları gerek’ derken bazı partililer de aksini düşünüp ‘bu partiye bir çılgın lazım’ demeye başladılar.
Acaba kurultaya bir aya kala böyle bir çılgın çıkar mı dersiniz?
 
 
CTP-UBP seçeneğini yabana atmayın!
 
CTP-BG bir yandan 14 Haziran’da yapılacak olan kurultaya hazırlanıp süreci kazasız belasız atlatmaya çalışırken bu tarihten sonra hükümetin DP ile devam edeceğini garanti görenler her an yanılabilir!
CTP kurmayları bir yandan kurultaya hazırlanırken diğer yandan da yeni hükümet modellerini masaya yatırıyor…
Bunlardan bir tanesi de UBP ile olası bir hükümet ortaklığı…
Parti içinde bu konuda çeşitli görüşler öne sürülüyor!
Özellikle MYK’nın Serdar Denktaş’sız bir hükümet modelinden yana tavır koyduğu da zaten bilinmeyen bir şey değil!
 
Rekabet güzel şey…
 
Ülkemizde yıllardan beridir hizmet veren mobil telefon şirketlerinin özellikle son yıllardaki rekabeti abonelere yaramaya başladı.
KKTC ile Türkiye arasındaki görüşmeler faturalara çok ağır yansımaya başlayınca ve bu konudaki şikayetler artınca Turkcell ve Telsim bu görüşmelere yeni uygulama getirdiler.
Artık faturalar eskisi kadar kabarık olmayacak!
Zaten Ana ve Yavru ilişkileri de böyle olmalıydı değil mi?
Atalarımız boşuna söylememiş;
‘Rekabet olmayan yerde rehavet olur’ diye…
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Sunat ATUN, UBP’de operasyon ile birlikte yeni dönem başlıyor. Genel Başkan Özgürgün şimdi köşeye sıkıştırılmak istenecek ve ardından da istifa etmesi sağlanacak. 31 Ekim’deki kurultaya kadar da partinin patronu siz olacaksınız. Sonrası artık Allah kerim.Tabi ki senaryonun tutmama olasılığı da yok değil!
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, parti genel başkanlığı görevinden biletinizin kesildiğini adım gibi eminim ki siz de biliyorsunuz. Bileti kesen acenteyi de bildiğinizden hiç kuşkum yok! Bakalım pes mi edeceksiniz yoksa inat edip görevi kuzu gibi devredecek misiniz? Bu arada siz yine de özür dileyin deriz. İleride yararınıza olabilir!
Sayın Mehmet HULUSİOĞLU, MTS grubun Lara Beach’te yaptığı dev otele verilen ek arazi konusunda öyle bir parmak atmışsınız ki şirket yöneticileri ateş püskürüyor. Bu arada niçin bu şirkete karşı savaş açtınız, perde arkasında kimler var onlar da artık su yüzüne çıkmaya başladı bilesiniz!
Sayın Armağan CANDAN, yeni Dışişleri Bakanlığı makamı konusunda son güne kadar sizin isminiz anılıyordu ve gerçekten de iyi bir isimdiniz ama büyük ihtimalle 14 Haziran’a kadar bir atama yapılmayacak ve böylelikle de ne şiş yanacak ne kebap. Biraz daha sabır artık…
Sayın İrsen KÜÇÜK, size yakın olan dostlarınız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ciddi bir harcama yaptığınız iddiasında bulunuyorlar. Madem ki amaç hasıl oldu helal olsun değil mi? Bu arada partiden yeni ir görev bekliyormuşsunuz. Bu konuda emin misiniz?
Sayın Doğan ŞAHALİ, ilçe başkanlarının istifası konusunu biraz geç dile getirmediniz mi? Ha keşke buna öncülük yapsaydınız da şu imza kampanyası hiç yaşanmasaydı değil mi? Vakit daha geç değil bir adım atın bakalım diğer ilçe başkanlarını da tetikleyecek mi?
Sayın Zorlu TÖRE, UBP içindeki saflar artık yavaş yavaş belli olmaya başlarken biraz ortada kalmadınız mı? Bir oraya gidiyorsunuz bir diğer tarafa. Ciddi bir savaş başlangıcındasınız ve illa ki bir tarafa sırt vermek zorundasınız ona göre!
Sayın Mutlu AZGIN, partideki değişim konusunda ilk devreyi önde bitirdiniz gibi görülüyor ama bundan mutlu olmayan bazı ağabeyleriniz de düğmeye bastı haberiniz olsun. Sağlam basmakta yarar görüyoruz…
Sayın Metin ŞADİ, hem dernek hem de kişi olarak sürekli değişimden yana tavır koyuyorsunuz ama artık kanalın da stüdyo ve mefruşatını değiştirmekten hiç bahsetmiyorsunuz. Hem program yapan arkadaşlar hem de konuklar sitem ediyor bilesiniz!
Sayın Ersöz PAŞA, sizin kitap projesini duyan her nedense sizi değil sürekli bizi arayıp detay almak istiyor. Acaba diyoruz bazı yoldaşlarınız bu işten iyice tırstı mı? Şimdi kitabın içeriğini daha fazla merak etmeye başladık!
Sayın Faiz SUCUOĞLU, parti içinde biraz sivrilince kelle almak isteyenler de artıyor değil mi? Yani güzelim işinizi ihmal edip şu parti işlerine daldınız ya sizinki de akıl karı değil! Hele de vefanın olmadığı bir camiada seçim sonrası yediğiniz kazıklar boyunuzu aştı…
Sayın Ali TEKMAN, sosyal medya artık amacından o kadar çok uzaklaştı ki fikirler değil ama bel altı vuruşlar yapılıyor. Bunlara hiç tepki göstermeye gerek yok. Hani bir laf vardır ya “….kervan yürür” Boşuna ne canınızı sıkarsınız ki!
Sayın Cem DANA, birisinin gözü tutmuş olmalı ki ABD seyahatinde başınıza gelmeyen kalmamış. Yani sizin arabadan başka vuracak bir araba bulamamışlar mı? Verilmiş sadakanız varmış ki zarar mala olmuş. Büyük geçmiş olsun…
Sayın Ahmet TOLGA, siz de sosyal medyazedeler listesine dahil olmuşsunuz ve ansızın sinir katsayınız tavan yapmış. Yani sizin gibi mülayim ve hoşgörülü bir kişi ile uğraşanlar ne medet umarlar ki? Sadece gülün geçin lütfen…
Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Aydınköy’de yıl çalışması yapan işletmenin biraz kulağını çekmeniz gerekecek gibi görülüyor. Tam bir haftadır yolun ortasında derin bir kesik yapıldı ama bir türlü kapatılmadı. Araçların lastikleri bedava alınmıyor değil mi? 

GÜNÜN FOTOĞRAFI: