Yeni Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı’yı yazıma başlamadan önce tebrik etmek isterim. Başarılı bir seçim kampanyası sonucunda, değişim yaşandı. Buradaki başarının ardındaki görünmez kahramanları ve Akıncı’nın yanında korkusuzca yer alanları da tebrik ederim. Özellikle Oya Gürel, Harun Uçar ve Atıf Müezzinler… Bu üç ismin Akıncı’nın başarısındaki yeri önemlidir. Kendilerini mesleklerinde göstermiş oldukları üstün özveri ve başarıdan dolayı tebrik ederim. Toplumumuza hayırlı olsun.

Kazanmak kadar kaybetmenin de doğal olduğu bir seçimin ardından yaşananları analiz etmek zor olmasa gerek. Siyasal partiler bugün kendi içlerinde yaşadıkları sıkıntıları ortaya koyarak, sonucu netleştirmiştir. Yani UBP içerisinde yaşanan kırgınlıklar, kızgınlıklar ve çıkar beklentileri sonucunda Eroğlu kaybetmiştir. Bu sonucun ortaya koyduğu bazı gerçekler vardır. Eroğlu’na karşı açılan iç savaş, UBP’lileri ikiye böldü. Bu seçim, Eroğlu ile hesaplaşma seçimiydi. Bu bir operasyondu.

Her ne kadar 40 yıldır siyasetin içinde ve sağın Lideri konumunda olan Eroğlu, bunun farkında olsa da bu operasyonun önüne geçememiştir.UBP için bu değişim şarttı. Eroğlu’na yakın gibi duran ve onun aleyhinde çalışanlar oldu. Herkes rengini belli etse de amacını gizledi. Eroğlu yakınında duran siyasetçilerin ne yapacağı tahmin bile edemedi.

UBP’yi bu duruma düşüren kendi içerisindeki siyasileridir. A’dan Z’ye hepsi suçludur. Zamanında yaşanan adaletsizliğe, partizanlığa ve adam kayırmacılığa sessiz kalarak kendiler de buna alet olmuştur. Herkes bu sonuçtan kendine ders çıkarmalıdır. UBP bir revizyon geçirmek ve gençleşmek zorundadır. Yeni yüzler, temiz siyasilere ihtiyaç vardır. Bunu da Genel Başkanlık koltuğunda oturan Hüseyin Özgürgün’ü hak etmediği başkanlık koltuğundan kaldırmakla başarabilirler. Özgürgün bu seçimden sonrasında parti içi sorunların ciddiyetinin farkına vardı mı ya da bu başarısızlıktan dolayı kendisine pay çıkardı mı bilemem ama eğer şeref ve gururu varsa bir an önce istifa etmelidir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Özgürgün’ünün neler yapabileceği ya da yapması gerekenler noktasında birçok şeyi ortaya koymuştur. Genel başkanlık, gündüz spor yaparak sonra da merkez binasına kapanmakla yürütülmez. Örgütlerden bi-haber olan Genel başkanın, kendi Liderine dahi sahip çıkamayacak noktasında olmasının ardından seçmenine bir açıklama yapmak zorunluluğu vardır. Herkes oturduğu koltuğun hesabını verebilmeli ve başarısızlığın sonucunda istifa da edebilmelidir. Nedense bizim ülkemizde gururunu, şerefini hiçe sayanlar kotluğa yapışmış durumdadır.
CTP’nin başarısız bir seçim geçirmesinin ardından parti meclisi toplanmış ve herkes üzerine düşen görevi partisinin geleceği için yapma kararı almıştır. Özellikle başbakan noktasında alınan radikal kararla gelecek günlerin neler getireceği ortadadır. Bugün CTP hatalarından ders alarak toparlanabiliyorsa bunu UBP de yapabilmelidir. Genel Başkanını değiştirmek için elini taşın altına koyan bir CTP varsa, UBP de bu başarısızlığı şeref ve gurur meselesi yaparak Genel Başkanlık koltuğunda oturan Özgürgün’ü o koltukta bir dakika dahi oturtmamalıdır.

Özellikle seçimin ardından İrsen Küçük’ün yaptığı açıklamalar da çok komik geldi bana. Sandıkta kalarak milletvekili bile çıkamayan İrsen Küçük, sırf şahsi problemleri yüzünden Eroğlu’nun kaybetmesine seviniyor. E pes denilir buna!... İrsen Küçük demek ki hiç ders almamış, almadığı gibi halen içerisinde UBP için planlar yapıyor ve utanmadan da ‘’ben siyasetten hiç kopmadım’’ diyor. Bu açıklamayı da hiç tereddüt etmeden yapıyor. Bence UBP eğer İrsen Küçük ile öyle ya da böyle bir adım atarsa UBP’nin bu saatten sonra yaşayacakları müstahaktır.