Baştan belirteyim, kimse kızmasın. Yüzleşmemiz ve tartışmaya açmamız gereken bir konu.

Zira, ülkemizin sağlık hizmet payının yarısına yakınını özel sağlık hizmetleri oluşturuyor.

Ülkemizdeki özel hastaneler gerçeğini, üç ana başlıkta incelemek mümkün:

  1. Özel hastaneleri ilgilendiren yönü.
  2. Hastaları ilgilendiren yön.
  3. Sağlık sistemini ilgilendiren yön.

  1. Özel hastaneleri ilgilendiren yön:

Özel hastanelerin gelirlerini irdelemeden önce, üniversite hastanelerini ayrı tutmakta fayda var. Çünkü, gelirlerinin büyük bölümünü Tıp Fakültesi öğrencileri başta olmak üzere, sağlık bilimlerinde eğitim alan öğrenciler oluşturmaktadır.

Diğer özel hastanelerin gelirleri ise temelde, ayaktan muayene, yatarak tedavi, cerrahi işlemler ve laboratuvar gelirleri üzerindendir. Yoğun bakım gelirleri ise çoğunda yok denecek kadar az, çünkü nitelikli yoğun bakım hizmetleri gerçekten mevcut değil!

Özel hastanelerin hemen hepsi, kadrolu doktorlarına sabit maaş vermeyip, yapılan cironun üzerinden, belirlenen oranlar üzerinden ödemelerini yapmaktalar. Ya da doktorlarına ödedikleri bir miktar sabit ücretin üzerine, yine performans değerlendirmesine tabi tutmaktadırlar. Diğer personel ise maaşlıdır.

Özel hastanelerin hasta kaynakları, genellikle kamu sağlık hizmetinden memnun olmayan ya da kamu hastanelerinde yeterli ilgiyi görmediklerine inanan hasta grubu oluşturmaktadır. Bir diğer önemli hasta grubu da yabancı hastalardır.

Yine üniversite hastanelerini ayrı tutacak olursak, özel hastanelerde görev yapan doktorların çoğu, bazılarında ise yarısından fazlası, aynı zamanda kamu hastanelerinde çalışan doktorlardır. Bunun temel nedeni, Türkiye’den ya da diğer ülkelerden doktor getirtip çalıştırmanın maliyetinin yüksek olmasıdır. Diğer bir önemli neden de, özel hastanelerin, devletle olan bağlarını, kamu doktorları üzerinden devam ettirme kaygılarıdır.

Gerekli uzmanları bünyelerinde barındıramadıkları için, bir uzman doktorun, birkaç özel hastanede çalıştığını görmek mümkündür. 

Özel hastanelerin rekabet güçlerini, sundukları sağlık hizmet kalemlerinin kalitesinin belirlediği malum. Ancak, ne yazıktır ki, özel hastanelerimiz, bünyelerindeki doktorların bireysel başarılarının dışında, kurumsal bir başarı sergileyebilecek potansiyelin oldukça uzağındadırlar.

Acil ve yoğun bakım hizmetlerindeki yetersizliklerini ise, devlet hastaneleri kanalı ile gidermeye devam eden özel hastanelerimizin sayısı hiç de az değildir.

Özel hastanelerin sağlık turizmine katkıları ise neredeyse hiç yoktur. Burada, tüp bebek merkezleri ayrı kategoride değerlendirilmelidir.

Özetle, daha önceleri apartman binasından çevrilme, asansörü bile olmayan özel hastaneler, günümüzde, cephe giydirmeleri ve asansör eklemeleri, bazı tıbbi cihazların yenilenmesi ile kabuk değiştirmeye çalışsa da, temelde, ülkemizdeki sağlık sistemi ve sağlıkta söz sahibi olanların temayülü gereği, devlet hastanelerinin tamamlayıcısı, sevk ortakları ve zaman zaman da arka bahçeleri olmaktan öteye gidememişlerdir.

Mevcut durumları ile ayakta durma şansları, kamu sağlık sisteminin düzelip düzelmemesi ile doğrudan ilişkilidir!

Avrupa Birliği standartları üzerinden değerlendirdiğimizde ise…..neyse…

  1. Hastaları ilgilendiren yön:

Hastaların çoğu için özel hastaneler, sigortalı olduğu halde devletin sağlık olanaklarından yararlanamayıp, mecburen başvurdukları yerlerdir.

Kamu hastanelerinin acillerinde beklemek istemeyenlerin uğrak yerleridir.

Kamu doktorlarını, adresleri olan kamu hastanelerinde bulamadıklarında, tetkik, ameliyat, ilaç raporu, sevk gibi kurul işlerini halledebilmek adına, onlara ulaşabildikleri ‘’özel’’ mekanlardır!

Hizmet karşılığı ücret kontrolleri yapılmadığı için, zaman zaman, aldıkları sağlık hizmeti ile ödedikleri fatura tutarları arasındaki uçurumu gördüklerinde afalladıkları yerlerdir özel hastaneler.

Özetle, hastalarımız açısından, denize düşen yılana sarılır dedirtecek türden, kötünün iyisi yerlerdir ülkemizin özel hastaneleri.

  1. Sağlık sistemini ilgilendiren yön:

Özel hastanelerin, ülkemizde sağlık sisteminde reel yeri yoktur desek mübalağa etmiş olmayız.

Çünkü bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm sağlık bakanlarının algılarındaki sağlık sistemi, devlet hastaneleri üzerinden kurgulanagelmiştir.

Acı bir gerçektir ki, ülkemizin özel hastaneleri, bazı sermaye meraklıların ve kamudaki bazı statikoseverlerin sömürge yerleri olmaktan öteye gidememiştir.

Dolayısıyla, hastalarımızın da özel hastanelerden aldıkları sağlık hizmetlerinin sorgulanması, takibi hiçbir zaman olamamış, hak ihlalleri katlanarak devam etmiştir.

Özel hastanelerin, sağlık turizmine katma değerini devletimiz görmemezlikten gelmektedir ya da küçümsemektedir.

Tüm bu gerçekler ışığında, yeni Sağlık Bakanı’mız kim olursa olsun, özel hastanelerin de ayrıntılı ve bilimsel bir şekilde ele alınma zamanı çoktan gelmiştir.

(Özel hastaneler, sağlık sistemimizin neresinde olmalıdır? Özel hastanelerimizi en verimli nasıl değerlendirebiliriz?  Bu soruların cevaplarını da sonraki yazılarımda arayacağım)

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899