Duyunca hayretler içinde kaldım…

KTOEÖS’ün çiçeği burnunda yeni başkanı Selma Eylem’in başkan olduktan sonra ilk açıklaması böyle!

Doğrusu yeni yönetimden daha akil bir açıklama beklerdik…

Ama ikinci iş yasağına karşı olduklarını söyleyerek aslında yasalara karşı çıktıklarının da farkındaydılar!

Eğitimde daha önemli sorunlar varmış…

Önce onlar çözüme ulaşmalıymış!

Yani diyor ki yeni başkan;

“İkinci iş yaparız parayı cebe atarız…”

Suyundan da koy meselesi!

Bu ülkede yılların kangren haline gelmiş meselesi olan ikinci iş yasağında devlet hekimleri için alınan mahkeme kararları ortadadır…

Alınan kararlar su kaldırmaz kararlardır ve biraz sancılı olarak da olsa süreç devam etmektedir!

Olay gayet net…

Yapılan maaş artışına beğenmeyen hekimler ya kendi kliniklerine dönecek ya da özel hastanelerde çalışacak!

Bir hekim arkadaşımız ‘hekimler patronların emri altına girecek’ dedi ya…

Onu da anlayışla karşılamak mümkün değil!

En azından bunu söylerken hala özelde çalışan hekimleri de göz önünde bulundursaydı ha keşke…

Öğretmenlere dönersek;

Önemli sayıda devlet öğretmeni yıllardan beridir ikinci iş yapmaktadır…

Kimi özel dershanelerde, kimi evlere giderek, kimi de evlerinde minik sınıflar oluşturarak!

Hala dershanesi olanlar da yok değil…

Ne yazık ki konu bıçak sırtı olduğu için bir bakan dışında kimse bunun üstüne gitmedi…

O da bir kaç dershane baskını ile sonuçsuz kaldı!

Bir kısmını kenara koyuyoruz ama…

Önemli bir kısmı özel dersler vererek maaşlarının çok üzerinde kazanç elde ediyorlar!

Hatta devlette öğrencilere az ilgi, ya da hiç ilgi…

Ama özele gelene çok ilgi!

Aynı hekimlerde olduğu gibi…

Şu anda ben Milli Eğitim Bakanı olsam…

Ülke genelinde çık sıkı bir denetim başlatırım!

Zaten bu konuda bakanlıkta ilgili müfettiş arkadaşlar da varken, düşerim ikinci iş yapanların peşine…

Hekimlere yasak da öğretmenlere niçin serbest olsun ki!

İşte bunu için siyasi irade gerekiyor…

Sadece bir bakan ve ekibi değil!

Hükümetin geneli destek vermeli bu operasyona…

Yasala onlar sahip çıkmayacakta kim çıkacak ki!

Yeter ki bir adım atsınlar…

Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir!

Medoş Lalesi’ne iki asgari ücret…

Doğru ve yerinde bir karardı…

Kıbrıs’a özgü medoş lalesini doğadan koparıp satana iki asgari ücret ceza geldi!

Bu kararı kim aldıysa da taktir ederiz…

Ama biz daha şu sürüş halindeyken cep telefonu kullananlara 800 TL’lik cezayı içimize sindiremedik!

Zira herkes biliyor ki son 5 sere içinde en az 5 ölümlü trafik kazasının asıl sebebi sürücünün cep telefonuyla haşır neşir olması…

Buna 4 ölümlü akademisyenlerin hayatını kaybettiği kaza da dahil!

Medoş lalesine tamam da…

İnsan hayatı 800 TL değerinde olmasaydı ha keşke!

Sürüş halinde telefon kullananlar hele de sosyal medyada gezinen kim olursa olsun potansiyel suçludur bize göre…

6 bin TL maaşı al evde otur…

Dün tiyatro binası ile ilgili bir yazı yazmıştık ya…

Okuyucu epey ilgi gösterdi ve telefona sarıldı, mesajlar gönderdi!

Müşavir arkadaşlar da aradı…

Hepsi de Devlet Tiyatroları’nın müdürsüz bırakılmasının kabul edilemez olduğu görüşünde birleşiyordu…

Daire müdürlükleri boş ama…

Müşavirler de boş ve 6 bin TL’li alıp evde oturuyor!

Başka işlerle iştigal edenleri dışarı koyuyoruz elbette…

Akademik hırsızlık suç değil mi!

Akademisyen Umut Özkaleli bundan birkaç yıl içinde üniversitelerdeki intihal yani akademik hırsızlıkların peşine düştü diye buradaki okullarda iş bulamayıp Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştı!

Türkiye’den Azerbaycan’a geçti ve akademik hayatına orada devam ediyor…

Ama belli ki intihallerin peşini de bırakmayacak gibi gözüküyor!

Köşe yazılarıyla yarım saatte doçent yapılanları dile getiriyor…

Zira yasalarımıza göre akademik hırsızlık da suçtur ve bir cezası vardır!

Ama bizde üç maymun olayı devam ediyor…

Haksız yere unvan alanlar eğitim vermeye devam ediyor!

Yeni YÖDAK Başkanı bu olaya sesiz kalır mı bilinmez ama…

Beklentimiz artık bu işe de el atmasıdır!

Yeter ki istesin kimlerin kara listede olması gerektiği konusunda kendisine isimler bile verebiliriz…


Ciddi dedikodular var

Adı üstünde dedikodu…

Halkın, basının ve bazı siyasilerin söylentileri!

Son bir haftadır kulaktan kulağa dolaşıyor…

Bel altı konular, maddi çıkarlar!

Bize de bu konularda sayısız telefon geldi bu hafta…

Arayandan da belge ve ciddi bilgiler istedik!

Bunları hazırlasınlar getirsinler…

Zaten o zaman dedikodu olmaktan çıkıp gerçeğe dönecek!

Ama şunu bilmelerini isteriz;

Hiçbir bel altı konuyla bize kimse gelmesin!

MESAJ KUTUSU

Sayın Gülgün VAİZ, dün bir kez daha devletten istifanızı sunduğunuzu ve kalan izinlerinizi kullanmaya başladığınızı duyduk ve derecesiz üzüldük. Aksine devlette kalıp genç hekim arkadaşları yetiştirmeniz gerekmez miydi! Bir kez daha düşünün deriz, mücadeleden pes edip kaçmayı size yakıştıramıyoruz…

Sayın Yaşar ERSOY, her yıl tiyatrolar günü geldiğinde ağzınızı açar gözlerinizi yumar ve çok sert açıklamalar yapardınız. Ama nedense bu sefer çok sessiz kaldınız. Bu sanatın duayeni olarak mücadele perdesi sizin için hiçbir zaman kapanmaması gerekmez mi!

Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ, artık YÖDAK ile bir ilginiz kalmadığına göre kurumun bilgisayarını iade etmeniz gerekmiyor mu! Zira burasının bütçesi bile olmadığından tek kuruşluk alım yapamıyorlar! Sıkıntı var bilesiniz istedik!

Sayın Emine ZORNALI, Mağusa Hastanesi’nde yaşanan bazı olaylarda sizin adınız fazlasıyla anılmaya başlandı. Bazı hekimler için ciddi açıklamalar yapma aşamasına geldiğinizi bile söylüyormuşsunuz. Siz çekinirseniz bize pas edin biz açıklayalım isterseniz, ne dersiniz!

Sayın Umut ÖZKALELİ, bu ülkenin insanı olarak başka ülkelerde çalışmak ve memleket hasreti çekmek hiç de kolay olmasa gerek değil mi! Ama intihal olaylarını deşifre etmeye başlayarak çok sayıda sessiz akademisyenin de sesi oluyorsunuz, devam deriz…

Sayın Bulut AKACAN, önce bir emlak olayı sonra Halkın Partisi’ deki istifalar şimdi de Ajda Pekkan’ın vatandaşlığı konusunda bir kez daha gündeme oturdunuz ya artık ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Daha yavaş ve sakin olmanız öneriliyor…

Sayın Kemal ALTUNCUOĞLU, esnafın şu federasyon işi bazı çevreleri fazlasıyla rahatsız etti ve sonucunda da size karşı ciddi bir muhalefet başlatma kararı alındı. Onun için bu günlerde yere daha fazla sağlam basın deriz…

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, meyve ağacı yetiştiricilinden sonra şimdi de bal üretimine başladığınızı duyduk. Meclis’te üretim olmayınca bari tarlada verim olsun değil mi! Organik tarıma da başlamanızı öneririz zira geleceğin sektörü bu olacak gibi gözüküyor…

Sayın Mesut GÜNSEV, bir zamanlar Temiz Derneği’ni kurarak çok da ses getiren icraatlarda bulundunuz. Bir bahriyeli olarak daha geniş bir ekip kurarak çevre felaketlerine karşı mücadele etmeye ne dersiniz! Emekliliği size hiç yakıştıramıyoruz…

Sayın Erdinç AKYENER, fetüs davası kararlarında kamuoyunun büyük bir kısmının vicdanı rahatsız oldu ama sizin istinafa gitme kararınızı duyanlar derecesiz memnun oldular! Bundan sonraki gelişmeler şimdi çok daha fazla dikkatle izlenecek…

Sayın Taner ULUTAŞ, ortaya öyle iddialar attınız ki şimdi hükümette bütün bakanlar birbirine potansiyel suçlu gözüyle bakmaya başladı. Bir de isim açıklarsanız büyük ihtimalle bu kabine tepetaklak olur diyorlar…Hadi bir cesaret artık…

Sayın Hasan TOPAL, Fas ziyareti konusunda ağzınızı bıçak açmıyormuş. İyi de yediğiniz içtiğiniz sizde kalsın ama bari gördüklerinizi anlatın arkadaşlarınıza. Herkes sizin gibi şanslı değil ki dünyayı dolaşsın…

Sayın Gökhan NAİM, pek muhterem babanız Erdoğan Naim’in vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet, size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Turgay HİLMİ, şu devlete önerdiğiniz devlet tiyatro binası yapımı için artık kamuoyunu bilgilendirme zamanı gelmedi mi! Böyle bir teklife bu devlet niçin olumlu cevap bir yana hiç cevap vermedi anlaşılır gibi değil…

Sayın Cemal ÖZGÜRSEL, bu sıralar sosyal medyanın fenomeni olduğunuzu biliyor muydunuz! Özellikle şiirler ve maniler beğeni ile izleniyor. Bahar geldi ya en fazla da size yaramışa benziyor…