Hüseyin Özgürgün’ün çiçek vukuatı biz yurt dışındayken epey gündem olmuş ülkede.
Hele de bazı yayın organlarının olayı ileri boyutlara taşıması sevindirici!
Ama genelde basın uyuyor!
Ya da uyutuluyor…
Hatta bazıları belli merkezlerden yönetildiği için olaya Fransız kalıyor!
Uyusunlar elbette!
Bu uykunun elbet bir sebebi vardır, elbette bir kısmı al gülüm-ver gülüm ilişkisi içindedir, buna devam etsinler ama çıkıp da ‘biz gazetecilik’ yapıyoruz demesinler bari, gülünç olmamak için!

Hüseyin Özgürgün de bu olaya Fransız kalmayı tercih eder gibi bir çizgi izliyor.
Yani kıvırıyor!
Örneğin bir gazeteci arkadaşımıza ‘çiçekçiye borcum varsa gelsin ödesin’ diye açıklama yapıyor.
Kimisine benim haberim bile yok diyor…
Kimisine de ‘Bu işleri Şükran bilir’ dile geçiştirmeye çalışıyor…
Şükran Korahan yani…
Hüseyin Özgürgün’ın bakanlık dönemindeki bakanlık koordinatörü…
İyi o zaman, madem ki Özgürgün konuşmayacak, Şükran hanım çıksın ortaya ve olanı biteni açıklasın…
Bazı faturaların nerede olduğunu söylesin, bakanlığa diye alınan sözde çiçeklerin yerine ne alındığını, nereye gönderildiğini söylesin bize.
Hatta, hangi odacının, hangi şoförün aynı çiçekçiden sipariş verdiğini, bunların nerelere gönderildiğini öğrenelim hep beraber.

Hüseyin Özgürgün, ilgili çiçekçiye bir aracı gönderip, tüm ödemeleri alacağı taahhüdünde bulunmuş.
Yani kabul etmiş suçunu!
Ama gerekli ödemeyi nasıl yapacak?
Çiçekçi Gönül Şekerci, gazeteye ‘özür’ yazısı gönderirse!
Gönül parayı alacak ve özür dileyecek Özgürgün de aklanacak yani!
Vay kuzum vay!
Buna özrü kabahatinden büyük derler Hüseyin efendi!

Bizim Hüseyin Özgürgün ile bir alıp veremediğimiz yoktur.
Belki inanmayacaksınız ama dostluk derecesinde de samimiyetimiz vardır.
Ama bu samimiyet demek değildir ki eğer bir yanlış yaparsa, biz de bunu deşifre etmeyeceğiz…
Bu sadece kendisi için değil, tüm siyasiler, bürokratlar ve iş dünyası için de geçerlidir.
Bizim amacımız yıllardır hastalığımız olan ‘böyle gelmiş böyle gider’ zihniyetini artık yıkmak ve temiz toplum şeffaf yönetimin önünü açmaktır.

Hüseyin Özgürgün olayı beraberinde bir çok ihbarın da bize ulaşmasına neden olmuştur.
Bu konuda sadece çiçekçiler değil, bazı makinistler, dülgerler, konfeksiyoncular ve restoran işletmecileri hakkında da çok sayıda okur şikayeti almaktayız.
İşte sürekli okurlarımızdan Emine Solyalı hanımefendi de yazımıza yaptığı yorumda şu ilfinç ifadeleri dile getirmiştir;
“CTP nin iktidarda olduğu dönemde bazı müdür ve müsteşar arkadaşlarla Girne’de bir lokantaya gitmiştik. 2006 yılbaşının ertesi gecesi idi.
Önce önümüze içinde birkaç meze olan bir ördev tabağı geldi daha sonra en pahalısı 20 TL olan ana yemekler sipariş verildi.
Yemek sonunda hesap istendiğinde gelen fatura karşısında herkesin dudağı uçuklamıştı. Kişi başı 110 TL.
Herkes homurdanmaya başlayınca lokanta sahibini çağırıp bir yanlışlık var mı soralım dendi.
Çünkü arkadaşların çoğu yılbaşı gecesini otelde yatılı olarak geçirmiş ve böyle para ödememişler..
Arkadaşın biri içeri girip baktığında lokantacı orayı terk etmiş. Çaresiz ödeyip çıktık. Ertesi günü bizi oraya götüren arkadaş lokantaya tekrar gidip sorduğunda aldığı cevap şöyle olmuş;
''Yemekte hep devletin üst düzey bürokratlarıydı. UBP döneminde fatura devlete çıkardı, bizden de hep faturanın beş katı yazmamızı isterlerdi, biz de aynı olacağını düşünüp öyle yaptık ama sizlerin cüzdanlarınızı çıkardığınızı görünce utandım ve oradan ayrıldım.''
Yani UBP’liler her dönem bunu yaptı ve hiçbir şekilde yargılanmadı.
Yargılanmadıkça daha çok yapmaya başladı durum bu…”



MESAJ KUTUSU


Sayın Şükran KORAHAN, Hüseyin Özgürgün parti içinde yaptığı konuşmalarda çiçekçi olayını sizin üzerinize yıkmaya çalışıyormuş. Artık ağzınızı açsanız da bakanlıkta olup biteni tüm detaylarıyla öğrensek diyoruz.

Sayın Serdar DENKTAŞ, Spor Dairesi’nin geçmiş dönemlerde yaptığı ödemeler konusunda sayısız ihbar mesajları gelmeye başladı. Bazı çalışanlar da ödemelerin mutlaka mercek altına alınması konusunda ısrar ediyorlar, bizden iletmesi…

Sayın Hüseyin ANGOLEMLİ, TDP’nin patronluğuna bir kadın siyasetçinin getirilmesi konusunda bir takım çalışmalar başlattığınızı öğrendik. Bir iki de isim geldi kulağıma, umarız şaka yapmıyorsunuzdur…

Sayın Sibel SİBER,
meclisin eski özel kalem müdürü Güler’e önce oda verip onu umutlandırdınız sonra da şok bir kararla eve gönderdiniz. Bunu parti baskısına mı bağlasak acaba?

Sayın Tevfik GÖREN, İskele Kaymakamlığı konusunda bu kez de sizin adınız anılmaya başladı. Bölgedeki yararlı çalışmalarınız bu konuda sizi bir iki adım önde tutuyor. Hayırlısıyla olsun diyoruz.

Sayın Ahmet MURATOĞLU, Meclis’e yeni alınan bir sekreter yeni dönemde epey başınızı ağrıtacağa benziyor. Zira içerideki tüm bilgilerin dışarı sızdırılması hiç de masum bir suçlama değil.

Sayın İsmail ARTER, DAÜ VYK Başkanlığı için kutlama mesajları almaya başlamışsınız. Siz yine de dereyi görmedin paçayı sıvamayın, bu makam için en azından bir düzüne rakibiniz var bilesiniz…

Sayın Olgun AMCAOĞLU, TOMA konusu neredeyse sizin başınıza kalıyordu. Siyaset böyle bir şey işte, iktidardayken kapınızda kuyruklar oluşur, muhalefete düşünce ayağınız takılmaya görsün, çelme atan çok olur…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, hem genel sekreter hem de yönetimde değişiklik yapamamanın sıkıntısı içinde olduğunuzdan muzdaripmişsiniz. Bu arada adınız ‘emanetçi başkan’a çıktı haberiniz olsun…

Sayın Halil ORUN, İskele Gençlik Merkezi’nin sadece 20 kişilik olduğu yönünde bölgeden şikayet telefonları gelmeye başladı. Hayırdır parasızlık sizi de mi vurdu da projeleri kuşa çevirmeye başladınız yoksa?

Sayın Teberrüken ULUÇAY, vatandaşlım yetkisi konusunda yaptığınız açıklamalar kimini sevindirirken kimini de epey üzdü. Bu arada haksız yere yapılan vatandaşlıkları iptal edip etmeyeceğiniz de merak konusu olmuş, bilesiniz…

Sayın Müge DENKTAŞ, Kütahya gezisinde ufak bir görünmez kaza geçirmişsiniz, büyük geçmiş olsun. Artık nefesi güçlü hocaya baş vurmanın zamanı gelmedi mi? Şu an bütün gözler üzerinizde ve her an nazara gelebilirsiniz…

Sayın Nazmi PINAR, ay başından itibaren Kanal T’de sabah programlarını sizin yapacağınızı öğrendik. Hayırlı ve uğurlu olsun. Bakalım yeni tarzınızı izleyenler de beğenecek mi?

Sayın Aysu Basri AKTER, gazete360.com haber siteniz hayırlı ve uğurlu olsun. İnternet haberciliği konusunda hayli iddialı olduğunuz söyleniyor. Başarılar dileriz…

Sayın Kemal DEVECİ, DP iktidara geldi ama bu kez de siz ortalıklardan kayboldunuz. Emeklilik böyle bir şey olsa gerek değil mi? Siz yine de önemli bir yönetim kurulu üyeliği için hazırlık yapın. Bir gece ansızın telefonunuz çalabilir.

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI, hata sonu Karpaz’daki etkinliklerde Meral hanımın yanından bir an olsun ayrılmamışsınız. Kendisini yörüngesine girdiniz mi zaten çıkmanızın imkan ve ihtimali yoktur değil mi? Allah muhabbetinizi artırsın…

Günün Fotoğrafı




Günün Fıkrası

Vaaz

Papaz pazar ayininde vaaz veriyormuş. Vaazın konusu zinaymış. Papaz:
- Sakın zina yapmayın bu çok büyük günahtır, zina yaparsanız yer gök titrer!
Ancak bu vaazı verirken ön sıralarda oturan bir körpeye de gözü takılmış.
Birkaç gün içinde kızı yatağa atmayı başarmış. İşi bitirdikten sonra kız:
- Papaz efendi, pazar ayininde zina yaparsanız yer gök titrer dediniz, oysa ben dikkat ettim az önce ne yer titredi ne gök bu nasıl iş?
Papaz sırıtarak:
- Sen bilmezsin kızım, erbabı yaparsa yorgan bile titremez!..