UBP’nin yeni genel sekreteri Necdet Numan ile Cuma sabahı buluşup sohbet edeceğiz ama, yazmadan edemeyeceğim.
Dünkü telefon görüşmemizde, UBP Genel Merkezi’nde tam da devir teslim işlemlerini yapıyordu.
Önce hayırlısı olsun dedik, kendisini kutladık…
Necdet Numan’ı niçin severim bilir misiniz, kendisi hakkında sayısız eleştiri yazısı yazdım ama, ne küstü, ne telefonlara bakmamazlık yaptı ne de selam sabahı kesmediği için…
Siyasetçinin hoşgörülü olması, yapılan eleştirileri anlayışla karşılaması ve yazılanları içtenlikle cevaplaması hele de hata yaptığı zaman bunu kabul etmesi, bizde çok siyasetçide yoktur…

Numan, dünkü görüşmemizde bile heyecanını gizlemedi.
En önemli vurgusu ise şöyle oldu;
“Toparlayacağız, toparlamak zorundayız…”
O an aklıma hemen Kudret Özersay ve arkadaşlarının toparlanıyoruz hareketi geldi ve içimden gülümsedim.
Aradaki fark sadece Özersay, ülke genelini toparlama peşine düşerken, Numan yeni görevinin de verdiği coşku ile partisini nasıl toparlayacağının hesabına düşmüştü…
Eğer Özersay, ona siyasetçi denirse bunu sadece 1 yıldır yapıyor, koca UBP ise 40 yıldır…

Necdet Numan’ın altı çizilesi bir başka sözü de şuydu;
“Bizim gidecek bir yerimiz yok…”
Biraz duygusal, biraz da arabesk geldi bana!
Aynı Fenerbahçe ve Galatasaray’ı fanatik bir şekilde tutar gibi…
“Yensek de yenilsek de gönlümüz seninle” sloganını hatırladım o anda.
Çünkü biz de siyaset maalesef ki bu kadar…
Nasıl ölümüne Cimbomlu oluyorsak, bunu siyasette de yapıyor, ölümüne UBP’li ya da CTP’li oluveriyoruz…

Necdet Numan, bana niçin fazla iyimser geldi biliyor musunuz?
Çünkü, o Kaşif ve ekibinin yumuşadığını sanıyor, ya da öyle olmasına inanıyor…
Kaşif ve ekibi yumuşar ya da sert kalır hiç umurumuz bile değil, ama bizim kendileriyle yaptığımız görüşmelerde ne kadar kararlı olduklarını, bundan böyle İrsen bey ve kabineye yeni bir şans tanımayacakları izlenimini edindik…
Ama şimdi siz bana, siyasette 24 saatte her şey değişir diye tutturursanız, sizi de haksız bulmam…
Bizde siyaseti uzaktan gelen bir telefon görüşmesi bile çok kez değiştirmedi mi?

Dün CTP Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu ile de bir telefon görüşmesi yaparak, Ahmet Kaşif ile her hangi bir dirsek temaslarının olup olmadığını sorduk…
Belli ki olmamış!
Yorgancıoğlu Haziran’da yapılacak olan kurultay derdinde mi yoksa UBP’yi iktidardan götürme gaylesi var mı pek kestiremedik ama, belli ki Ahmet Kaşif ve ekibinden bir görüşme talebi bekliyor…
Ama hissettik ki, birileri kendilerini dürtmese meclise gensoru filan verecekleri de yok…
Dün yazdık bir kez daha altını çizelim;
Görüntüde, UBP şu anda 30 değil 20 vekil ile mecliste temsil edilmektedir…
CTP’li vekillerle, UBP’li muhalifleri toplarsanız 24 eder, buna bir de DP ile TDP’nin vekillerini eklerseniz 29 sayısını bulurlar ve UBP’nin selasını okurlar…
Ama gerçekten isterlerse…





Okur Mektubu
“Küçük, evdeki bulguru da kaybetti!”


“Sayın Küçük sizi dikkatle ve esefle izliyorum. U.B.P `nin başına geçtiniz geçeli olalı partiyi hep parçalanma ve bölme politikasıyla başkalarını yönetimine verdiniz. Çünkü tek amacınız hedefiniz saraya gitmek ama bu imkansız çünkü karne notunuz çok kötü U.B.P si KKTC`yi kuran yaşatan bayrak inmez – ezan susmaz diyen parti bugün camilerimizin Allahın evi ola kutsal yerlerimizin elektriği kesik. Resmi dairelerde, bayraklar paramparça halk ve örgütler başbakanlık ve başbakan kelimesinden tiksinir oldu, ve hala daha müsteşarınızı görevden almıyorsunuz. Neden ? Çünkü öyle bir gebesiniz ki Hüda Beye çocuk karnınızda öldü doğum yapamıyorsunuz. Bu karnınızdaki ölü gerçek sizi günden güne zehirliyor ve hiçbir şey yapamıyorsunuz .
Sayın Küçük bilmem farkında mısınız, son bir yılda ulusalcı vatansever basından uzaklaştınız ve koparıldınız. Kıbrıs Türk`ünün en kötü günlerinde halkının sesi olan Halkın Sesi gazetesine ve amcanız Dr. Küçüğün eserlerine anıt mezarına bile sahip çıkmıyorsunuz .
Sayın Küçük bir yıl var kurultay diyerek partiyi ve partilileri birbirine kırdırdınız. Kurultayda tüm dış müdahalelere rağmen ve verdiğiniz rüşvetlere rağmen Ali Cingöz oyunlarına rağmen 7 oyla güya kazandınız ve şimdide sayın Cumhurbaşkanınızı güya alt edeceksiniz diye duttun Amerika`ya gittin . Bence bu rezillik ve rezalettir.
Çünkü halkın %1’i intihar etmeyi düşünüyor geriye kalanlar mahkeme cezaevi-mazbata sorunlarıyla boğuşuyor. Son olarak yine gezme yollarına düştün aldın yanına on beş kişiyi de soruyorum ?
Sayın Küçük vicdanınız rahat mı kim ödeyecek bu masrafları. Sayın Küçük bilir misiniz bir yaşanmış hikaye var Kim……. Yalova Kaymakamını anladın ya tanımak etmek için gittiğin yerde sadece L.T.B. si tanınır . O yüzden yanınızdaki ekiple size itibar kazandıracak hiç kimse yok ama tanınmış olan L.T.B si meclis üyesi Sayın Fatma Sabri hanımefendiyi de ekibe dahil erseydiniz en azından Amerika baş şehri bellediyesİ Fatma Hanım`ın karşılamaya geldiğinde protokol karşılamasından dolayı sizde nasiplendiniz. Hem de yengemiz Gülin Hanım`a eşlik ederdi. Sayın Küçük istikrar dediniz U.B.P projesine katkı koyan Sayın Turgay Avcı arkadaşları. Tahsin Bey da senden ve ciddiyetinden yoksun hal ve hareketlerinden çok şikayetçi ve şikayetçi olmaktan da çok haklılardır. O yüzden yorumun başında Midyat’a Pirince giderken evdeki bulgurdan olacaksınız ve gittiğinde çimento kullanmadan yaptığın istikrar ve büyük U.B.P projesi yerlerde paramparça oldu ama bilmiyorum hiç üzülmeyeceksiniz. Çünkü amacımız büyük U.B.P` yi bölmektedir. Ve başardınız. Sizi tebrik ederim…”


MESAJ KUTUSU

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, LTB’de neler oluyor, önceki akşam Boysan Boyra ile neredeyse boğaz boğaza kavgaya tutuşma noktasına geldiğiniz söyleniyor. İyi bir hukukçu olarak bizce kendisinden yararlanabilirsiniz.

Sayın Boysan BOYRA, akşam ki son toplantıda Başkan Fellahoğluları’na çok ağır hitamlarda bulunup toplantıyı terk etmişsiniz. Özellikle çalışanların maaşları ve sosyal güvenceleri konusunda ne deseniz haklısınız ama eğer muhalefet de birbirini yerse vatandaş kimin kapısını çalsın?

Sayın Yüksel ÇELEBİ, Çarşamba günü saat 17.00’de Dikmen sakinleri baz istasyonları nedeniyle sokağa inme kararı aldı. İlk ziyareti size yapacaklarmış siyah çelenge hazırlıklı olmanızı tavsiye ederiz…

Sayın Necdet NUMAN, dünkü konuşmamızdan sonra sizi epey heyecanlı ve umutlu gördüm. Ancak yine de merak ederim, İrsen bey gelinceye kadar durumu idare edebilecek misiniz yoksa, gelmeden ipler kopar mı?

Sayın Necat PAŞALAR, motosiklet kazasında bacağınızı kırmışsınız, büyük geçmiş olsun. Bu sıralar yollar trafik canavarlarıyla dolu, motosikleti bir süreliğine depoya kaldırmakta yarar var…

Sayın Halil ORUN, son personel toplantısında epey kulağımızı çınlattığınızı öğrendik. Bizim kaynakları öğrenmek için büyük çaba sarf ediyormuşsunuz. Çok uzaklara değil çok yakınlara bakın belki bulursunuz. Bu arada karavan işi ne oldu diye merak edenler var, bilesiniz…

Sayın İbrahim BENTER, adınız her ne kadar ithal müdüre çıksa da sizin için umutlu olanlar da yok değil. Özellikle bir çok din adamının gözü sizin üzerinizde olacak. Müftülük yeteri kadar onlara sahip çıkamadı, son umut olarak sizi görüyorlar…

Sayın Ferdi Sabit SOYER, Mağusa ilçe seçimlerinden sonra gözünüzün epey korktuğu ve adaylık konusunu bir kez daha gözden geçirme kararı aldığınızı duyduk. Bir de Lefkoşa sonuçlarını görün bakalım ipi kim göğüsleyecek…

Sayın Kemal Deniz DANA, ilkbahar yağmurları biraz tehlikeli devam edince aracınızda bir düzine yağmurluk ve çizme taşıdığınızı öğrendik. Bu arada Lefkoşalı bazı esnafa zararlarını ödeme sözü vermeniz memnuniyet yaratmış.

Sayın Mehmet Ali TALAT, son günlerde kendinizi tamamen tropikal ürünlere verdiğiniz ve bu konuda uzman olduğunuz gözlemleniyormuş. Biraz daha yatırım yaparsanız bu işten para bile kazanabilirsiniz.

Sayın Ali BİZDEN, vatandaşın dikkatini çekmiş ve hesapların şeffaf olup olmadığını merak etmiş sadece. Niçin bu kadar heyecan yaptınız anlamadık doğrusu. Hesap vermek ve sormak bizim unuttuğumuz şeyler. Bari siz buna öncülük etmiş olursunuz değil mi?

Sayın Ali ÇIRALI, siyasileri ziyaret etmeyi bir yana bırakın da artık Lefkoşa sanayisinde köklü çözümler üretmeye bakın. Esnafın da iş adamının da artık sabrı kalmadı.

Sayın Sinan BAĞDATLI, siyasetten artık tamamen arınıp kendinizi işlerinize verdiğiniz görülüyormuş. Hele de Azerbaycanlılar ile epey kazançlı ortaklıklar yapmışsınız. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz…

Sayın Mustafa AROĞLU, vatandaş katledilen 120 servi ağacınızın akıbetini merak etmiş soruyor. Hukuki süreç başladı mı? Ağaçları katleden bir savcı olduğu için yoksa hala kendinize avukat bulamadınız mı?

Sayın Hüseyin YALYALI, sizin TAK müdürlüğü işi tam bir Arap saçına döndü. UBP içindeki bölünme 2’den 3’e çıktı. Dışişleri Bakanı’nın bu konuda geri adım atması istenmiş, bilesiniz…

Sayın Akın AKTUNÇ, bir arkadaşınız aradı ‘bekledim de gelmedi’ şarkısını hatırlattı. Geçtiğimiz Çarşamba gününden beri sizi bekliyormuş. Ben bir şey anlamadım siz anlamışsınızdır umarız…

Sayın Hüseyin DOKTOROĞLU, fabrikanızı tam 19 kez yağmur suları bastığına göre Allah 20’ncisinden korusun demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Umarız fabrikanızın sigortası zararı karşılıyordur…

Günün Fotoğrafı



Günün Fıkrası

Don meselesi
Temel ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken bir ara Fadime dönme dolaba binmek ister.
Temel karşı çıkar, "olmaz, donun gözükür" der. Fadime susar.
Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan yanından ayrılır.
On dakika sonra Temel'in yanına döner.
Temel sorar:
- Neredeydin?
- Dönme dolaba bindim.
Deyince Temel sinirlenir.
- Ben sana binme donun gözükür demedim mi?
- Dedin ama gözükmedi. Çıkardım oni?..