Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu Müdürü Salih Emral’ın odasındayız…
Dünkü yazımızda kendisine uğrayacağımızı söylemiştik, sağ olsun sabah aradı ve davet etti…
Daha önce de başka vesilelerle görüşmüştük kendisi ile…
15 senedir aynı okulda müdürlük yapıyor ve 35 senedir aynı okulda görevli, aynı anda kendisi de ortaokul eğitimini bu okulda almış…
Büyük ve dağınık bir odası var, belli ki yoğun bir çalışma ortamında çalışıyor…
Biz gayet güler yüzle karşıladı, doğal olarak da dün yazdıklarımızı konuştuk, biz sorduk o cevap verdi…
Aslında çok da cevap verdi denilemez çünkü biraz üstü kapalı konuştu, bazı konuların kovuşturma ya da soruşturma aşamasında olduğu için fazla detayıyla konuşmanın doğru olmadığını söyledi…
Dünkü gazete sayfasını önüne almış, yazdıklarımıza fazla detaya girmeden cevaplamaya çalıştı…
Tabi ki konu okulda öğrencilere karşı şiddetin olup olmamasıydı!
Çünkü bu konuda Pazartesi akşamı 3 veli, Salı akşamı da 2 veli polise giderek suç duyurusunda bulunmuştu…
Polisin de bugün kendilerine gelip ifadelerini alacaklarını öğrendik…
Salih hoca, okulda şiddet olaylarını kesinlikle kabul etmiyor!
Öyle olsa mutlaka kendisinin de haberi olması gerektiğini ifade etti ve sonra bana sordu;
“Madem ki bu okulda bazı öğretmenler bazı öğrencilere şiddet uyguluyor bundan benim niçin haberim yok?”
Sonra devam etti;
“Bu okulda eğer şiddet varsa şikayet edilecek ilk yer, sınıf öğretmenidir, müdür muavinidir, müdürdür…”
Mantıklı bir cevap ama benim anladığım kadarıyla ortada büyük bir güvensizlik sorunu var!
Anladığımız kadarıyla okulda öğretmenler arasında çok da fazla bir huzur ortamı yok…
Gruplaşma e hizipleşmeler mevcut…
Bu arada bazı öğretmenler hakkında da daha önceden bakanlık tarafından başlatılan kovuşturmalar halen devam ediyor ve bunların yargıya havale edilmesi an meselesi!
Demek ki burada öncelikle bakanlığa çok iş düşüyor…
İsmi bizde kalsın bakanlık bir bayan öğretmen hakkında şiddet uyguladığı iddiasıyla kovuşturma başlatmış ve bunun sonucu çok önemli…
Başta da belirttiğimiz gibi Salih hoca bizden mümkün olduğu kadar bilgi sakladığı için ağzından deyim yerindeyse cımbızla çektik kelimeleri…
Şiddet olayına inanmadığını söyleyen müdüre ben de şöyle bir soru yönelttim;
“Öyle bir şey olmasa veliler niçin polise gidip de şikayetçi olsun ki?...”
Burada biraz empati yapmak lazım, okulda çocuğu şiddete maruz kalan bir veli polise gitmeyip de ne yapar ki?
Dünkü yazımızda da vurgulamaya çalıştık;
Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu, KKTC’nin en büyük ortaokulu ve Kıbrıs’a mal olmuş, çok başarılara imza atmış bir okul…
Son dönemlerde biraz başarı oranı düştü gibi görülse de bunun ayrıntılarına girmek, olaya bilimsel olarak yaklaşmak da tamamen bakanlığın uhdesinde bir şey…
Milli Eğitim Bakanı Özdemir Berova hiç gecikmeden bu okula ekibiyle bir ziyaret gerçekleştirip sorunları masaya yatırdıktan sonra çözüm yolları için acil bir şekilde çalışma başlatmalı…
Çünkü orada çalışan ister yönetici olsun isterse öğretmenler arasında yaşanacak olan huzursuzluklar hiç kuşku yok ki çocuklarımıza, dolayısıyla da tüm eğitim sistemimize olumsuz olarak yansıyacaktır…
 
 
 
AIDS hastası ile aynı hücrede yaşamak!
 
Çok büyük bir ihtimalle bu ülkede hala AIDS hastalığının bilincine varılmamış ki sorunun bilinmesine rağmen Sağlık Bakanlığı da önlemini almamış!
Polis Genel Müdürlüğü hücresinde yaklaşık bir aya yakındır AIDS hastası bir genç var…
Sanki de orada ölüme terk edilmiş gibi!
Ve onunla aynı hücrede kalmak zorunda kalan başka mahkumlar…
İşte onlardan birisi Şahin Suyolcu’nun dünkü gazetelerde açıklaması vardı;
“Hastanın AIDS’li olduğunu niçin bana bildirmediler” diye feryat ediyor!
Bu arkadaşın suçu ne olursa olsun, feryadında haklıdır…
Bu konuyu mahkemede dile getirince yargıcın cevabı da çok mühim;
“Bu hastalık sadece cinsel ilişkiyle bulaşır…”
Hadi bakalım, buyurun buradan yakın şimdi!
 
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İsmet AKİM, zamanından önce çürüyen 350 elektrik direği için üç ay önce soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Epey de zaman geçmiş değil mi artık sonuçlandırmanın zamanı geldi de geçiyor. Bu arada birilerinin bu olayı ört bas etmek için de devrede olduğunu duyduk. Bakalım size dişi geçecek mi?
Sayın Cafer GÜRCAFER, partili olunca eylem yapmakta epey zorlandığınız görülüyor. Eyle ertelemesi çok sayıda üyenizin tepkisine neden oldu. Hatta bazıları bizi de aradı ‘acaba perde gerisinde Mimoza pazarlığı mı var’ diye sordu. Umarız öyle bir şey yoktur değil mi!
Sayın Özdemir BEROVA, bu ülkede uyuşturucu konusunda uzmanlar tarafından bilgilendirme toplantıları yapılıyor ve bunlara öğretmenler tarafından katılım çok düşük oluyorsa burada büyük bir sakatlık var demektir. Demek ki masaya yumruğu vurma zamanı geldi de geçiyor bile…
Sayın Mehmet HARMANCI, Lefkoşa’da hijyenik şartlarda çalışmayan iş yerlerini kapatmanız gayet yerinde bir icraat ama, özellikle de defin işleri gibi hassasiyet gereken birimlerin telefonların borcundan dolayı kapanması da hiç hoş olmasa gerek değil mi?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, KKTC’ye yatırım için gelen yabancı yatırımcılar YAGA’nın ne işe yaradığını soran mesajlar göndermeye başladılar. Bildiğimiz kadarıyla YADA tüm bürokratik engelleri ortadan kaldıracaktı ama şimdi tersine kendisi bürokratik engel olmaya başladı, bilginize…
Sayın Ali ÇIRALI, Lefkoşa Sanayi bölgesini önce sel bastı sonra güneşli havada setler patladı taşkınlar yaşandı şimdi de kanalizasyon boruları patlamaya başladı. Yani sanayici insanımızın kaderi mi bu? Artık tavır koymanın zamanı gelmedi mi?
Sayın Derviş EROĞLU, baskılar yoğunlaşınca seçimlere az bir süre kala diğer adaylarla birlikte canlı yayına çıkma çağrılarına olumlu yanıt vereceğinizi duyduk. Hatta yayından sonra bir de tavla partisi yapıp kimin zarının güçlü olduğunu gösterebilirsiniz.
Sayın Mustafa AKINCI, bütün adaylar bir şekilde yaptırdıkları kamuoyu yoklamalarını yayınlattılar bir siz kaldınız. Anket sonuçlarından şikayetçi olacağınıza patlatın gitsin kamuoyu biraz heyecan yapsın…
Sayın Tözün TUNALI, Yunanistan’daki Syriza örneğinden yola çıkarak yakında çok büyük bombalar patlatacağınız söyleniyor. Bu arada köy gezilerini de epey yoğunlaştırdığınız gözleniyor. Allah kolaylıklar versin…
Sayın Aybars KARAATMACA, Türkiye’deki Bedelli Engelliler Spor Federasyonu ne yazık ki maddi yetersizlikler nedeniyle kapısına kilit vurdu. Onca engelli insanımızın da spor yapma imkanı ortada kalkmış oldu. Turkcell olarak bundan sonra sorumluluğunuz çok büyük. İş başa düştü gibi gözüküyor değil mi?
 Sayın Mehmet YAŞİN, Başbakanlık çalışanları hala orada ne iş yaptığınızı tartışmaya devam ediyor. Bana sordular haberim yok dedim. Özkan beyin bir bildiği mutlak vardır değil mi? Kıskançlık diz boyu azizim…
Sayın Ömer GÜR, Lefkoşa’da kayıt dışı çalıştığı belirlenen diş kliniğine uygulanan soruşturmanın neticesi merak konusu oluyor. Ufak da olsa bir açıklama yapıp meraklıları bilgilendirmekte yarar var…
Sayın Günay ÇERKEZ, e-devlete geçilmemesinin zorluklarını yaşadığınızdan şikayetçi oluyormuşsunuz. Yani niye çağdaş bir sisteme geçsinler ki? Sonra siyasilerin devlet içindeki söz sahibi olma hakları biter ve vatandaşın ensesine çökemezler.
Sayın Mustafa ÖZDEĞİRMENCİ, muhterem kayınpederinizi kaybettiğinizi üzülerek öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…
Sayın Tuncay BAĞIŞKAN, inşaat halindeki yeni evinizin çatısının çökmesi zamanlama olarak iyi oldu. Ya içine girince böyle bir felaket yaşansaydı? Büyük geçmiş olsun diyoruz, verilmiş sadakanız varmış.
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:



------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Hemeroid 

Kayseri'linin birisi İstanbul'a gitmek üzere trene binmiş. Tren kalktıktan sonra yanındaki çantadan pastırma çıkarmış, tam yiyecekken karşısındaki adam dikkatini çekmiş ve ona uzatarak:
-Hemşerim yir misin demiş. Karşısındaki adam:
-Sağolasın benim hemeroidim var. Kayserili:
-Olsun... Önce bunu ye sonra onu da yersin...