Serdar Denktaş tuttuğu adamı tutar, sonuna kadar yanında yer alır, tutmayıp sevmediyse de hayat boyu sevmez, bunu da hiç saklamaz…
Yudum Mişon’u o makama oturtmayı kafasına koydu ve yaptı da…
Gerekçe olarak da iyi bir partili olmasını değil bir bet salonunda uzun bir süre yöneticilik yaptığını gösterdi…
Bu kararla çok kişiyi özellikle de spor camiasının büyük bir kısmını karşısına aldı ama bunun bir bedeli olduğunu da bildiğinden riske girdi ve zaten risk de onun için bir yaşam biçimi!
Biz geçen gün ne yazmıştık?
Devlet piyangosunun her çekilişte büyük ikramiye dağıtmadığından dolayı halkın gözünde güvenini yitirdiğini, bu nedenle satışların da hızla düştüğünü ifade etmeye çalıştık…
Çünkü bu yöndeki görüşler bizim değil gerçekte piyango satıcılarının görüşü ve şikayeti idi…
Bize göre bilet alan vatandaş devletin birimi tarafından ahmak yerine konuluyordu!
Yudum hanım bunu inkar etti!
“Devlet halkını ahmak yerine koymaz’ dedi…
Allahın bildiğini kuldan saklamaya çalıştı…
Kendi tercihidir…
Hem bizim, hem piyango satıcılarının hem de vatandaşın devlet piyangosuna olan tepkisi artarken bu kez de bir panik içinde gitti bir gazetemize acemice açıklamalar yaparak bakkal dükkanı benzetmesi yaptı…
Bununla yetinmedi, çalışanlara hakaret edercesine bilmem kaç kamyon pislik attığını ekledi ve zaten olan da oldu…
Sendika haklı olarak tepkisini otaya koydu ve Mişon’u özür dilemeye çağırdı…
Diler ya dilemez o da kendi bileceği bir iş!
Serdar Denktaş’a dönersek;
“Ben yaptım oldu bitti” mantığı ile devletin bir dairesine keyfi bir şekilde müdür atarsanız olacağı da buydu…
Bu bir müdür faciasıdır ve bunun sorumlusu da ta kendisidir!
Biliriz inatçıdır ve tükürdüğünü yalamaz ama böyle bir talihsiz atama da gün gelir karşısına çıkar ve hem kendisin hem de partisi zor durumda kalır…
Ayrıca şunu da bilmelidir ki bir bet salonunda iyi bir idareci olanın, devletin her hangi bir biriminde başarılı olması gibi bir kaide de yoktur…
 
 
Dış temsilcilikler ne işe yarar?
 
Barones Meral Hüseyin Ece yılların kangren haline gelmiş bir gerçeğini yüzümüze vurdu;
Londra’da Rum lobicilerin İngiliz milletvekillerini sürekli ziyaret edip baskı kurduğunu söylerken, Kıbrıslı Türklerde böyle bir faaliyetleri hiç görmediğini ifade etti!
Sayın Ece ağzına sağlık senin!
Sadece Londra mı?
KKTC’nin dış temsilciliklerine her yıl yenileri ekleniyor da bunların görevi ne bilen yok!
Benim tek bildiğim buradan dış ülkelere yapılan ziyaretlere onlar eşlik etmek, gezdirmek, yedirip içirmek…
Ve bunun için tonlarla para alıyorlar!
Lobicilik kim biz kim Allah aşkına…
 
 
Elektrik ucuzlar mı?
 
KIB-TEK yetkilileri yaptıkları açıklamalarda elektriğin ucuzlayabileceğini söylemeye başladılar…
Peki nasıl olacak bu ucuzlama?
Fatura tahsilatı yüzde 95’leri bulursa ucuzlayacakmış!
İşte acı bir gerçek daha…
Demek ki zamların asıl nedeni akaryakıt artışları filan değil, zaten öyle olsa dünya petrol fiyatları yüzde 35 ucuzlamışken biz de bu indirimden yararlanırdık…
Öyleyse tahsilatların oranı çok düşük ve ödemeyenler o kadar fazla ki bunun da bedeli halka ödettiriliyor…
Elektrik tahsilatı bile yapamayan ve bunu itiraf eden başka bir devlet daha var mıdır acaba?
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Yudum MİŞON, gördüğünüz gibi iyi bir DP’i olmak iyi bir yönetici olmak anlamına gelmiyor. Hani derler ya çırpındıkça batar insan sizinki de aynı hesap oldu değil mi? Bari çalışma arkadaşlarınızdan özür dileyin de yüzlerine bakacak haliniz olsun.
Sayın İsmail ARTER, DAÜ’de rektör krizi bu kez de hukuk kararından sonra yaşanmaya başlayınca hukukçularınızın konu üzerinde çalıştıklarını açıklamışsınız. İyi de bunlar nasıl hukukçuymuş ki sizi böyle yanlış yönlendirmişler? Değiştirmekte yarar var değil mi?
Sayın Türkay TOKEL, geçenlerde LAÜ’nün açılışında çok yetkili ve etkili birisi kulağınıza DAÜ’nün batmasına göz yumacağını söylemiş. İyi de DAÜ ile alıp veremediği neymiş, garezi kimeymiş onu açıklamadı mı? Şimdi burada ismini yazsam adada 8 şiddetinde deprem olur.
Sayın Osman KORAHAN, Yeni Boğaziçi Belediyesi’nde Sayıştay denetçilerinin evraklar ve faturaları didik ettiklerini öğrendik. Buradan gelecek raporun sonucunu dört gözle bekliyoruz bize gelen bilgiler de dudak uçuklatacak kadar önemli…
Sayın Özdil NAMİ, Barones Ece’nin de açıklamalarından sonra sadece Londra değil tüm KKTC temsilciliklerini adam akıllı bir masaya yatırmak lazım. Buradaki arkadaşlar ne iş yaparlar, her yıl bütçeye ne kadar ara konur, bunun bize getirisi nedir. Güzel bir araştırma konusu değil mi?
Sayın Nazmiye ÇELEBİ, saat gecenin 00.08’i ve siz Ankara’da KKTC’li ve TC’li yetkililerle hummalı bir çalışma içindesiniz. Su işini halledin yeter ki size bir değil üç tane makam aracı da makam şoförü de helal olsun…
Sayın Beyazıt ADALIER, şu anda belediye başkanı değilsiniz ama aracınızın plakasında hala Başkanlık forsunu taşıyorsunuz. Birisi şikayetçi olursa polislik olursunuz aman hemen çıkarıp atın…
Sayın Prof. Dr. Necdet OSAM, yani sizinki de nasıl şansmış böyle değil mi? Tam da rektörlük koltuğuna alışırken Yüksek İdare Mahkemesi’nin yaptığına bakın. Siyasetçiler kötü olunca ne yazık ki siz akademisyenler de etkisi olumsuz oluyor değil mi?
Sayın Meral EROĞLU, Derviş beyin Cumhurbaşkanlığına bir kez daha aday olmamasını isteyenler grubunun başını çekiyormuşsunuz. Bundan böyle daha sakin ve huzurlu bir hayat varken ne gerek var değil mi? Bakalım ne kadar etkili olacaksınız hep birlikte göreceğiz…
Sayın Kudret ÖZERSAY, yeni bir yolda yürüyen seçim sloganı hiç de fena olmamış ama resme göre o yolda tek başınıza yürüyor gözüküyorsunuz. Resmin boşluklarını vatandaşla doldurursanız daha etkili olacaktır kanaatindeyiz…
Sayın Meriç ERÜLKÜ, yılların efsane takımı Çetinkaya’yı kurtarmak için bir operasyon hazırladığınız söyleniyor. Büyük hayır duası alacaksınız demektir. Yolunuz çok engebeli ama siz başarırsınız. Kolay gelsin…
Sayın Umure ÖRS, vatandaştan dilencileri ihbar etmelerini istemişsiniz. Buna ne gerek var ki? Örneğin bu gün öğlen bütün camilerin önüne birer görevli gönderin yarım saatte hepsini toplasınlar. Biraz pratik düşünmek lazım değil mi?
Sayın Tonguç KOTAK, yarın yapılacak olan Gazeteciler Cemiyeti genel kurulunda başkanlığa aday olacağınız söyleniyor. Arkadaşlar ekibi çoktan belirledi başka işiniz mi yok sizin Allah aşkına!
Sayın Metin BİLMEM, cezaevindeki genç tutuklulara kötü muamele edildiği yönünde şikayetler alıyoruz. Bu konuda hassasiyet gösterip ilginizi esirgemeyeceğinizden hiç kuşkumuz yok. Yazıktır gencecik insanlara değil mi?
Sayın Ferdi Sabit SOYER, bir zamanlar siz muhalefetteyken iktidara ‘barra’ çekerdiniz şimdi CTP ‘barra’ çekilir durumlara düştü. Partinizin bu günleri de yaşayacağını söyleseler inanır mıydınız? Ama doğrusu sizden daha iyi ‘barra’ çeken bu ülkede daha doğmadı…
Sayın Aslı EROĞLU, maşallah tığ gibisiniz ama hala diyet yapmakta ısrar ediyorsunuz. Bundan daha zayıf nasıl olunur bilemeyiz artık. Kendinize bu kadar işkence yapmaya gerek var mı?
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Alışkanlık...

Genç adam evlenmişti. 
Ertesi gün arkadaşlarından birine rastladı.
Nasıl geçti? diye sordu arkadaşı.
Sorma birader dedi, damat üzüntüyle başını sallayarak.
Feci bir şey oldu.
Ne oldu?
Gece gayet iyi geçti. 
Sabahleyin kalkınca nerede olduğumu hatırlayamadım.
Bekarlıktan kalma alışkanlıkla karımın eline para tutuşturup gitmeye kalktım.
Deme, peki karın yaptı?
O da uyku sersemliğiyle kalkıp paranın üzerini geri verdi...