Vatandaş tarafından elime ulaştırılan elektrik faturaları o kadar çok birikti ki artık yazmak da kaçınılmaz oldu…
Hani şu vatandaşın ısrarla zamlandığını söylediği ve hükümetin de bunu reddettiği maktu ücretlerden bahsediyorum…
Öncelikle ‘maktu’ ne demek, bildiğimiz halde bir kez daha baktık kitaba;
“Değişmez olarak tespit edilmiş, pazarlık edilmeyen fiyat, kesin fiyat.”
Demek ki yanılmamışız, doğru biliyormuşuz!
Evinde, iş yerinde elektrik sayacı bulunan her bir kişinin elektrik akımı kullanıp, yemeden içmeden, devlete katkısı için verdiği para!
Siz buna ister kazık deyin, isterse devlete olan yükümlülük.
Elektrik sayacınız varsa bunu ödeyeceksiniz!
İsterseniz tek bir kilovatlık elektrik akımı kullanmasanız bile mecbursunuz…

Buraya da kadar iyi güzel de, bizde bu artık maktu ücretten çıktı, ‘hırsızlık’ boyutuna ulaştı…
Kimse kusura bakmasın, bir kez daha yazalım, siz de bir kez daha okumuş olun;
Olay maktu ücret boyutunu aşıp, ‘hırsızlık’ safhasına gelmiştir.
İşte elimizde bir fatura;
Vatandaş elektrik borcunu sıfırlamış, gönül rahatlığı içinde evine gitmiş.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra yeni bir fatura;
Tüketim toplamı: 0
Maktu ücret: 21.71
Sokak aydınlatma: 12.30
KDV : 3.40
Devre toplamı: 37.41
Yeme de yanında yat!

Başka bir vatandaş üç tane birden elektrik faturası getirdi;
Sıkıntı yine maktu ücretle ilgili.
İlk faturanın maktu ücret bedeli, 20.95 TL.
İkinci faturada bu rakam, 23.95’e çıkmış.
Üçüncü faturanın maktu ücret bedeli ise 26.20 TL.
Hemen kendimin son elektrik faturasına baktım, maktu ücret 29.93 TL.
Siz ne kadar anladıysanız ben de o kadar anladım!
Yani hiçbir şey anlamadım demeye getiriyorum…

Durum böyle olunca ortaya şöyle bir şey çıkıyor;
Devlet, vatandaşını gözünün içine baka baka kazıklıyor!
Çok özür dilerim ama istediği gibi geçiriyor…
Hem de hiç acımadan, hesap kitap vermeden, halka ‘eşek gibi ödeyeceksin’ diyerekten!
Bunun adı kepazeliktir, rezalettir, devlet eliyle soygundur.
Aksini söyleyen varsa buyursun bize bunu açıklasın.
Vatandaşını keriz yerine koyan ikinci bir devlet daha varsa onu da söyleyin ki bunlardan özür dileyeyim!







MESAJ KUTUSU



Sayın Hüseyin İNAN, Vakıflar İdaresi yönetim kurulu başkanı olarak idarenin başkanlığınıza karşı tepki koyduğunu ve mahkemeye verdiğini duyduk. Sizinle birlikte bir de yönetim kurulu üyesinin atanmasına tepki varmış. Yılın mahkemesi olacak diyorlar, hakkınızda hayırlısı.

Sayın Tuncer ARİFOĞLU, Kalkınma Bankası yönetim kurulu başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Atama resmi olarak gerçekleştiği anda DP-UG’de kıyametler kopacak haberiniz olsun!

Sayın Eşref VAİZ, Şekerbank genel müdürlüğü için atama yazınız yazıldı iş açıklamaya kaldı. Emeklilik için 5 yılınız kalmıştı umarız partiniz bu sürede iktidarda kalır da siz de emekli olabilirsiniz. Hayırlı olsun…

Sayın Hakan DİNÇYÜREK, yaptığınız konuşmalar ve ortaya koyduğunuz tepkiler iktidar mı yoksa muhalefet vekili mi olduğunuz yönde tartışma yaratmaya başlamış. Hele de son televizyon programındaki sitemleriniz partilinizi bile çileden çıkarmış diyorlar.

Sayın Salih YÜCESOYLU, yanlış üretimden dolayı bizim elimizdeki rakamlara göre 59 palet vişne suyu çöpe atılmış. Her palette 3240 adet olduğuna göre toplamda size göre zarar ne kadar? Bir hesaplayın bakalım!

Sayın Bengü ŞONYA, genel kanı İngiltere’de bir göreve gönderilecek olsa da biz genel başkan adaylığı için nabız yokladığınızı öğrendik. Hele de küskün DP’lilerin size destek vereceğini düşünürsek çok ilginç bir kurultay olacak değil mi?

Sayın Önder SENNAROĞLU
, kurumda o kadar kadrolu ve gedikli çalışan varken geçici bir çalışanı amir konuma getirmeniz önümüzdeki günlerde çok tartışılacak gibi görülüyor. Geçmiş hükümet dönemindeki mazot yolsuzluğu da mercek altına alınıyor bilesiniz.

Sayın Ahmet CENNETOĞLU,
Kalkınma Bankası yönetim kurulu üyeliğiniz için atama yazınız tamam. Belki bakan olamadınız ama şimdilik bununla idarece edeceksiniz artık. Hiç yoktan iyidir değil mi?

Sayın Derviş REFİKER
, önünüzde iki tane kapı var, birisi TAK müdürlüğüne diğeri YÖDAK genel sekreterliğine çıkıyor. Derin bir nefes alın, gözünüzü kapayıp elinizi yüreğinize koyun ve kararınızı verin. Hadi hayırlısı…

Sayın Ali Şan OŞAN, Gönyeli Beriye başkan adaylığınız için parti ve bölge içi baskıların artığını duyduk. Madem ki bu kadar yoğun talep var şansınızı denemekte yarar görüyoruz. Aktif siyaset için iyi bir adım olabilir.

Sayın Hüseyin KASAPOĞLU, cezaevi müdürlüğü için adınızın geçmemesi bile size çileden çıkarıyormuş. Partiniz kararını çoktan verdi bile, müşavirliğin tadını çıkarmaya devam edin siz, devletin malı nasıl olsa deniz…

Sayın Hasan BAŞOĞLU, 8 bin TL maaş ile kuruma istihdam edilmeniz her ne kadar tartışma konusu yaratsa da bunu fazlasıyla hak ettiğiniz ve konunuzda uzman olduğunuzu öğrendik. Gözü olanın gözü çıksın o zaman.

Sayın Güliz KANER, UBP’de LTB başkan adaylığı konusunda sizin de adınız gündeme gelmeye başladı. Ne kadar yoğun bir iş kadını olduğunuzu biliyoruz ama yine de düşünmekte yarar görüyoruz. Yakışır yani…

Sayın Ahmet KAPTAN, Personel Dairesi müdürlüğüne karşı çıkan sendikacı arkadaşlarınız ile aranızdaki köprüleri attığınız söyleniyor. Bir sendika başkanının küsme gibi bir şansı olmadığını düşünüyoruz…

Sayın Cemil KARZAOĞLU, müdür sizsiniz ek iş yapan da sizin çalışanınız. Artık takip eder ya da etmezsiniz o da sizin bileceğiniz bir iş. Yine de duyarlılık gösterip bizi aradığınız için teşekkür ederiz.

Sayın Salih EGEMEN, ara sıra kayıplara karıştığınızı bilirdik de bu kadar uzun süreli hiç olmamıştı. Dostlarınız epey heyecan yapmış yakında polise gidip kayıp ilanı vermeyi düşünüyorlar bilesiniz.

Sayın Remzi CENGİZ, UBP’den Gönyeli belediye meclis üyeliği adaylığı için adınız konuşulmaya başlandı. Kazanma şansınızın da epey yüksel olduğu iddia ediliyor. Denemenin bir zararı olmaz değil mi?

Sayın Umure ÖRS, Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü için neredeyse tek adaysınız. Özellikle de yakın çevreniz ve dostlarınız atamanız yapılır yapılmaz büyük bir parti yapmaya hazırlanıyorlar. Hayırlı olsun.

Sayın Sezai SEZEN, geçirdiğiniz trafik kazasını çok ucuz atlattınız. Verilecek sadakanız varmış, büyük geçmiş olsun diyoruz. Kan akıtmakta yarar var.

Sayın Aybars KARAATMACA,
Yalova ile yapılan tekerlekli sandalye maçında totem yapıp yer değiştirince takım farklı kazanmayı başarmış. O zaman totem devam, bu işin ayıbı yok değil mi?


Günün Fıkrası


Duvar


Kudüs’e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir Musevi’nin her gün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini fark etmiş. Haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış gazeteci. Bu adamla konuşmayı denemiş:
- “Sizi her gün dua ederken görüyorum.” Adam cevaplamış:
- “Evet, sabahları gelir, dünya barışı ve kardeşlik için dua ederim... Öğleden sonraları gelir, yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum...”
- “Ne kadardır sürüyor bu?”
- “Tam 25 yıldır...”
- “Bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde?”
- “Duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu...”