25 Eylül tarihli yazımızda “Mağusa Hastenesi’nde Muhasebe Skandalı” başlıklı yazımızda bazı faturaların kayıp olduğunu gündeme getirmiş, yönetimin de denetimleri yeteri kadar yapmadığını vurgulamıştık…
Ertesi gün Maliye Bakanlığı Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu Başkanı Hasan Özyel bizzat telefonda arayıp yazımızı ihbar kabul edip soruşturma başlatılacağını ifade etmişti.
Öyle de yaptılar ve önce müfettişler sonra da polis girdi devreye…
27 Eylül tarihinde ise hastane başhekimi Aykut Üretici, Diyalog gazetesine yaptığı bir açıklamada olayın abartıldığını iddia etmiş ve açıklama da şu şekilde yansımıştı;
Diyalog muhabirinin görüşlerine başvurduğu Gazimağusa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Aykut Üretici, bu konudaki  iddiaların abartıldığını söyledi. Acil servis kayıt bölümünde bir görevlinin evinde çıkan küçük bir yangında bir faturanın yandığını ve bunun üzerine iddiaların ortaya atıldığın söyleyen Üretici, hastane yönetimi olarak konuyu takip ettiklerini, işlemlerin sürdüğünü, iddialar yönünde de herhangi bir tespit yapıldığı anda konunun polise intikal ettirileceğini ifade etti. 
   “İddia edildiği kadar uzun bir sürede fatura takibi yapılmaması mümkün değil” diyen
Üretici, 5 ay boyunca faturaları takip etmemelerinin söz konusu bile olamayacağını savundu…” 
Dün de bu olayla ilgili yeni gelişmeler oldu;
Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu müfettişleri yaptıkları araştırma sonucu bir takım bulgulara ulaştılar ve konuyu polise intikal ettirdiler.
Polis de Mağusa Hastanesi’ne giderek ilgili kişilerle görüştü ve ifadeler aldı…
Yani ortada bir suç bir ihmalkarlık olduğu aşikardır…
Şimdi hastane başhekimi Sayın Üretici’ye sormak hakkımızdır;
Hani biz abartıyorduk, sayın Aykut Üretici!
Bir kere bizi iyi takip edenler iyi bilir, yazılarımızda abartı ve duygusallık yoktur, olamaz da…
Aksine biz bu olayı abartmadık, siz ve bir önceki yönetim devlette işlerin nasıl yönetildiğini bir kez daha gözler önüne serdiniz…
İki yıl önce ki bir olayı takip etmediniz, muhasebe kayıtlarına geçmesi gereken devletin parasının peşine düşmediniz…
Biz bu olayı gündeme getirmesek ve ilgili birimler harekete geçmese sümen altı edilip unutulup gidecekti…
Haliyle devletin parası bir şekilde gasp edilirken bunu yapanlardan hesap sorulmayacaktı!
Aslında bu konu sadece Mağusa Devlet Hastenesi’ne özel bir konu değil devletin hemen her kademesinde görülen bir sorun…
Kamu dairelerinde bildiğimiz ve bilmediğimiz çok yolsuzluklar yaşanmakta ama ne hikmetse bunlar eş-dost ya da acıma duygusu ile ört bas edilmeye çalışılmaktadır.
Suçlular devletin üst kademelerinden her zaman birilerini araya sokup olayların kapatılmasını sağlamakta, yöneticiler de siyasilere boyun eğerek olayların sonuna kadar gitmemekte ya da gidememekte, yolsuzluk yapanlar, yüzsüzlük yapanlar haliyle korunmaktadır…
Bunun da tek sorumlusu, devleti koruyup kollayacaklarına, devleti zarara uğratanlara sahip çıkan siyasilerdir…
İstisnalar hariç tabi ki…
 
 
Bu bir ihbardır;
Otelde kaçak domuz eti!
 
Mağusa’da faaliyet gösteren bir otelde müşterilere kaçak domuz eti verildiği ihbarı aldık.
Mutfakta bol miktarda Rum etiketli domuz etleri olduğu iddia edilirken durumun polise bildirildiği ancak hiçbir sonuç alınmadığını öğrendik…
İyi de bu işin üstüne niçin gidilmiyor?
O da basit;
Çünkü otel sahibinin kardeşinin siyasette güçlü bir mevkide olması denetlemeleri engelliyor ve şikayetler de cevapsız kalıyor.
Konuyla ilgilenecek yetkili bir birim varsa buyursun arasın bizi otelin ismini de kalın enseli siyasetçiyi de kendisine açıklayalım!
 
 
Esnaf: Kapılar kapansın!
 
Rum kesiminin müzakerelerden çekilme kararından sonra bir de sınır kapılarının kapatılabileceği açıklamaları birçok kesimi rahatsız ederken bu haberden mutlu olanlar da vardı!
Güney ile Kuzey arasındaki sınır kapıları açıldıktan sonra günlük ciroları her geçen düşen esnaf kesimi kapıların bir anca kapanması gerektiğini çünkü siftah bile yapmayan yüzlerce esnafın olduğunu söylüyor…
Bayram ve tatil günlerinde sınır kapılarında oluşan uzun kuyruklar da bunun en büyük göstergesi değil mi zaten?
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İsmet AKİM, Güzelyurt’ta kardeşi ve kendi için elektrik akımı hırsızlığı yapan ancak bu olayın kapatılması için bir çok siyasinin devreye girdiğini, hatta bu arkadaşın yakında bürokrat olarak devlete atanacağını biliyor muydunuz? Bir yoklayın bakalım altından hangi siyasetçiler çıkacak?
Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Güzelyurt’ta son günlerde konuşulan en önemli konunun başıboş köpekler olduğunu hatta bunların iki kişiyi ısırıp hastanelik ettiğini size söyleyen birisi çıktı mı? Artık vatandaşlar av tüfeği ile gezme başladı bilesiniz. Acil önlem almanız isteniyor!
Sayın Sıla Usar İNCİRLİ, dün devlet hastanesine oğlunu tedaviye getiren bir okurumuz aradı ve inanmak istemiyoruz ama kötü muameleden şikayetçi oldu. Yoğunluktan dolayı siz de haklısınız ama vatandaş da hastaneye zevk için değil derdine derman olmanız için geliyor değil mi? 
Sayın Derviş EROĞLU, önceki gün UBP MYK’sının gündemi Ahmet Kaşif’in görevden alınmasıydı. Çok sayıda üye eğer isteseydiniz bu görevden alınmanın önüne geçebileceğiniz yönünde görüş belirtti. Artık sesinizi yükseltmeniz bekleniyor…
Sayın Fikri ATAOĞLU, sizin için DP Genel Sekreterliği için bir kez daha fırsat doğdu, geçen sefer kaçak güreşmiş ve söylediklerinizi de yutmuştunuz. Bakalım su kez nasıl bir siyaset izleyeceksiniz?
Sayın Faiz SUCUOĞLU, önceki gün kliniğinde çok özel konukları ağırladığınız ve önemli bir toplantı yaptığınızı duyduk. Kemal Dürüst ve Kutlu Evren ile neler görüştüğünüz merak konusu olmuş. Özelikle de Dürüst’e dikkat, onun için çok tehlikeli diyorlar…
Sayın Özdemir BEROVA, bazı bakanlık çalışanları aradı geçmiş yıllara ait bir çok yolsuzluk olayının kapatıldığını iddia ettiler. Eğer merak ederseniz size bazı isimler verebiliriz. Bu arada özel dershanelerde çalışan devlet öğretmenleri konusunda bakalım nasıl bir hamle yapacaksınız?
Sayın Aykut ÜRETİCİ, siz istediğiniz kadar bazı basın mensuplarını abartılı yayın yapmakla suçlayın, önümüzdeki günlerde çok daha ciddi olayları gündemde göreceksiniz. Umarız bu kez kapatmak yerine üstüne giderek devletin sahipsiz olmadığını gösterirsiniz…
Sayın İsmail ARTER, Mağusa’da bir otelde yıllardır kaçak domuz etinin menülere girdiğini biliyor muydunuz?  Sağlık konusu tamamen sizin sorumluluğunuz ve bu işin üstüne gederseniz ne ala…
Sayın Kemal Deniz DANA, siyasi kısır çekişmeler devam ederken sizin her sabah Salamis yolunda uzun yürüyüşler yaptığınız görülüyormuş. Bu arada yeni villanız da epey şık olmuş Allah güle güle oturtmak nasip etsin…
Sayın Hamit BAKIRCI, bakanlık macerası bittikten sonra üstünüzden büyük bir yük kalktığını ve eski günlere döndüğünüz söyleniyor. Bu arada sağlam bir Karadenizli olarak nasıl olur da en sevdiğiniz yemek biber dolması olur işte onu anlayamadık. Hamsi’ye ihanet demek…
Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, gümrükten 30 at araçları 20 at diye geçirip daha az vergi ödeyen bazı galeriler konusunda her hangi bir ön çalışma yaptınız mı yoksa onların da devletin tepesinde kalın enseli dayıları mı var?
Sayın Kemal DEVECİ, Aşnı Nur Yengi ile gazete magazin sayfalarında çıkan o samimi pozdan sonra evde sıkı yönetim tedbirleri alındı diye duyduk. Hani hanımefendi ne yapsa haklıdır gibi geldi bize…
Sayın Hakan YOZCU, dün görevden alındıktan sonra uzun bir süre şok yaşadığınız ve kendinize gelemediğinizi öğrendik. Daha ne istiyorsunuz işte, yeniden müşavirler ordusuna geri dönerek bolca bahçe işleriyle uğraşacaksınız.  Üzülmeye değer mi hiç?
Sayın Hasan TAÇOY, bakanlığınızın ilk gününde makam aracının arkasına değil de önüne oturmanız dikkatlerden kaçmamış. Her zaman mütevazi olmakta yarar vardır değil mi? Yakında direksiyona geçerseniz şaşırmayız…
Sayın Hasan SERTOĞLU, Aziz başkanın ziyareti konusunda ne kadar sitem etseniz haklısınız. Ama o da haklı çünkü kendilerini Cumhuriyet olarak bildikleri için resmi ziyaretleri de ona göre derecelendiriyorlar. Kader utansın artık!
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI: 
 
Günün Fıkrası
 
Devlet memuru

Köyün birinde bir boğa varmış, köyde ne kadar dişi mahlukat varsa hepsi asılıyormuş. 
Tüm köylü illallah etmişler. Sonunda yakındaki devlet üretme çiftliğine götürmeye karar vermişler. Götürmüşler durumu anlatmışlar müdür pek memnun olmuş ve boğayı almış aradan bir zaman geçmiş ve köylüler boğayı görmeye gitmişler. Müdürle karşılaşınca müdür bunları bir haşlamış, köylüler şaşırmışlar. O azgın boğada tık yok. Nerede olduğunu sormuşlar, yerini öğrenip yanına gitmişler. 
Boğa bir ağacın altında yatmış ağzında sigara, keyif yapıyor. 
- Ne ulan bu köyde burnumuzdan getirdin burada tık yok demişler. 
Boğa cevap vermiş;
- Konuşmayın lan ben devlet memuru oldum.