Diğer adaylar hiç alınmasın ama 7 Nisan’da yapılacak olan yerel ara seçimlerde tepede yarışan sadece 4 aday var…
İsim olarak birbirinden değerli 4 aday!
Dördünün de ortak özelliği, dürüst ve güvenilir olmaları…
Siyasette elbette en önemli özelliklerin başında dürüstlük ve temizlik geliyor ama yıllardır gördük ki sadece bunlar iyi bir yönetim için yeterli değil…
İş bilmek, konusunda uzman olmak, projeler üretmek de çok önemli.
Daha da önemlisi projeleri halka inandırmak!
Bunu başarabilen, ipi göğüsleyecek mutlu sona ulaşacak…
Sonunda da iş yine halka düşecek ve verdiği oyun takipçisi olacak, olmazsa da şikayet etme lüksünü kendinde görmeyecek…

Resmi olarak propaganda dönemi dün başlarken, adayların genelinde ya da aday oldukları siyasi partilerde hissettiğimiz konu, seçimlerin Lefkoşa’nın yeni yönetimini belirlemekten öte genel seçimlere sonra da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir takım beklentiler içinde olması…
Ya da adayları bir yana koyarsak, siyasi parti başkanlarının asıl hedefi Lefkoşa değil de, ondan sonrası…
Aslında kendi gösterdikleri adaylara ihanet ediyorlar sanki de…
Adaylarının en iyisinin kendilerininki olduğunu ağızları söylüyor ama yürekleri aslında bundan sonra kendi oturacakları makamlarda…

Hasan Sertoğlu, çok yıpratıcı bir kurultay süreci yaşayan UBP’nin gösterebileceği en iyi aday.
Hem Derviş beye yakın hem de İrsen beye…
Yarışa biraz geriden başladı gibi görülse de önümüzdeki haftadan itibaren büyük atağa geçeceği söyleniyor.
Para sıkıntısı yok, partisi iktidar, bir de kurultay kavgasını unutturabilir de Derviş bey ile İrsen beyi parti ortak çıkarlarında birleştirirse, potadan kopmaz.
İstifa etmeyen 7 belediye meclis üyesi ise belki partisi için ileriki dönemde avantaj olabilir ama kendisi için hiç de öyle değil…

2006’da Lefkoşa Belediyesi’ni önce DP’ye ardından da UBP’ye kaptıran CTP-BG de bize göre bulabileceği adayı gösterdi.
Her ne kadar Kadri Fellahoğlu, bazı partilileri tarafından ilk 16’ya seçilmediği gerekçesiyle kulislerde eleştirildiyse de ya da marjinal kesimler kendisi için yıpratma operasyonu başlatsa da CTP’nin yerel yönetimlerdeki başarısı kendisine büyük avantaj sağlıyor.
Kim ne derse desin CTP yerel yönetimlerde kendisini ispatlamış ve kabul ettirmiş parti ve eğer seçmen bunu hesaba katıp da sandığa öyle giderse 2006’da teslim edilen amiral gemisi geri alınabilir.
Ayrıca CTP’nin propagandayı profesyonel olarak yapması da Fellahoğlu’nu potada tutuyor.

DP’nin adayı Mustafa Arabacıoğlu, kuşkusuz ülke siyasetinin en temiz isimlerinden birisi.
Ben onu hep en azından bir süre DP’nin başında görmek istemişimdir ama kendisinin bu konuda biraz cesaret eksikliği var.
Yerel seçim çalışmalarına diğer adaylardan bir adım önde başladı, Lefkoşalı’nın beğenisini topladı ama Cemal Bulutoğluları’nın ilk DP’den başkan seçilmesi muhaliflere iyi malzeme oldu.
Özellikle CTP propaganda sürecinde bunu çok kullanacağa benziyor
Şu anda yapılan ama yayınlanmayan ilk anketlerde az farkla da olsa birinci sırada yer alıyor.

Yine doktor kökenli olan Suphi Hüdaoğlu da partisinin gösterebileceği en iyi adaydı.
En fazla merak ettiğimiz konu seçim akşamı onun alacağı oylar.
Ama şunu kesin olarak belirtebiliriz ki 7 Nisan akşamı partisinin oylarını en az ikiye katlayan oyla seçimi bitirecek.
Sürpriz yaparsa da kimse şaşırmasın.
Çünkü, diğer hemen her partinin tepki oylarını alacak gibi görülüyor.
K.T. Tabipleri Birliği başkanlığı döneminde de yaptığı başarılı çalışmalarla kendisini Lefkoşalıya ‘iyi aday’ dedirtmeyi başardı…

Sonuçta bunlardan birisi 7 Nisan akşamı amiral gemisinin kaptanı olacak.
Kazanamayanlar da büyük olasılıkla ilk genel seçimlerde milletvekili olacak…
Peki Lefkoşa ne olacak?
Ya da Lefkoşalı?
Hatta LTB çalışanları?
Şimdiye kadar gördüğümüz bol atmasyonlu demeçlerde bunlar meçhul!
Kendi adıma şunu söyleyebilirim;
Artık, dosta ahbaba benden oy yok!
Onların siyasi gelecekleri bir yana, bana Lefkoşa’yı nasıl bir çağdaş başkent düzeyine getirecekler bunu anlatmaları lazım…
Anlatmak da yetmek, inandırmaları şart!

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU

Sayın İrsen KÜÇÜK, önceki günkü 1 saatlik grup toplantısı hiçbir milletvekilini tatmin etmemiş. Bir çok soruya da yanıt alamamışlar, gerekirse 24 saat sürecek olan yeni bir toplantı istiyorlar.

Sayın Ahmet KAŞİF, kurultay süreci bitti ama sizin eleştiri açıklamaları bir türlü bitmedi. Partilileriniz en azından 7 Nisan tarihine kadar ateş kes imzalamanızı istiyor. Bu arada Sertoğlu ile Lefkoşa sokaklarında yürümeniz partililerinizin yüreğine su serpti. Devamını bekliyorlar…

Sayın Ünal ÜSTEL, 30 araçlık bir kiralık araba filosu olan birisi elbette eşine de oğluna da arabanın en kalitelisini alacak. Siz onu bunu bırakın da karanlıklara gömülen Girne kalesini bir an önce ışıklandırmaya bakın. Ele güne rezil oluyoruz…

Sayın Mehmet ÇAKICI,
yıllardır tröst diye nitelendirdiğiniz bazı aile şirketlerinin adını artık isimleriyle kamuoyuna açıklamanız bekleniyor. Siyasette farkındalık yaratmak için yerel ara seçimler öncesi kamuoyunu arkanıza alabilirsiniz…

Sayın Temel BULUT, siz şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ediyorsunuz ama şirketin diğer üst düzey yetkilileri hiç de öyle demiyor. Perde gerisinde yaşananları siz mi açıklayacaksınız yoksa biz mi açıklayalım? Tercih sizin!

Sayın Bengü ŞONYA, Lefkoşa yerel seçimleri için bazı uyanıkların sürekli olarak dışarıdan taşıma seçmen yazdıklarını tespit etmişsiniz. Bakalım iyi bir dedektif misiniz şimdi hep birlikte göreceğiz. Gazanız mübarek olsun…

Sayın Başaran DÜZGÜN, bir okurunuz aradı gazete künyesinde Ankara ofisinin irtibat numaralarının niçin olmadığını soruyor. Okurların şikayetlerini dikkate almakta yarar var değil mi?

Sayın Derviş EROĞLU, LTB seçimlerinde şimdi bütün gözler sizin üzerinizde. Ahmet beyin bazen gazını almak gerekiyor sanırız. Aksi taktirde eğer bir seçim yenilgisi yaşanırsa yükü size miras kalabilir.

Sayın Suat GÜNSEL
, okula istihdam ettiğiniz bazı çalışanları birkaç gün deneme adı altında çalıştırıp sonra gönderdiğinizden ve kuruş da ücret ödemediğiniz yönünde bir okur şikayeti aldık. Yöneticilerinizi uyarmakta yarar var.

Sayın Ali Özmen SAFA, Televizyoncular Birliği olarak yüklü devlet katkısını almayı başardınız ama bazı kanalların devre dışında bırakılmasına da sessiz kaldınız. Çok da hoş olmadı değil mi?

Sayın Afet ÖZCAFER, okuyucu zaman zaman mesaj gönderiyor, KTHY komitesi başkanı olarak kamuoyunu ne zaman bilgilendireceksiniz diye soruyorlar. Eğer olmayacaksa da bir başkasına devretmeyi düşünebilirsiniz…

Sayın Süreyya GÜRSEL, şu seçim atmosferleri de olmasa sizin mekanın hiç tadı olmayacak değil mi? Dua edin ki Lefkoşa’nın göbeğindesiniz, bir ay boyunca darphane gibi çalışırsınız. Allah bozmasın.

Sayın Ata TAHİROĞLU, kadim dostunuz Sertoğlu için kendi çapınızda özel bir ekip kurup yerel seçim çalışmalarına başladığınız görülüyormuş. Kendisinin şu anda sizin gibi gerçek partililere çok ihtiyacı var değil mi?

Sayın Şener ELCİL, sizin sendikadan ara sıra geçmiş basın açıklamaları haber merkezlerine servis edilmeye başlandı. Sekreterleri uyarmakta yarar var, gülünç durumlara düşebilirsiniz…

Sayın Hakan KUNTAY, rahmetli Naci Talat’ın söylemlerini LTB seçimlerinde kullanmanız parti içinde yararlı olabilir ama biraz daha geniş bakarsanız tepki de toplayabilir. Daha evrensel sloganlar bulmanız önerilir…

Sayın Mehmet ÇANGAR
, dün öğlen Cemal Bulutoğluları ile Steak House’de kırmızı et keyfinde görüldünüz. Kolestrol durumları düzeldi desenize. Afiyet bal şeker olsun…

Sayın Beniz Uluer KAYMAK
, gazetecilerle barışık olmanız önerilir. Telefonlara ne kadar cevap vermezsiniz bilemeyiz ama basının diline bir düşerseniz bir daha ayağa kalkamazsınız. Meslektaşlara biraz saygı lütfen…

Sayın Ayşe Dilek ORHAN,
BRTK’deki başarılı programlarınızın durdurulduğunu üzüntü ile öğrendik. Acaba bazı gizli eller kuruma el attı da bizim mi haberimiz yok. Bu arada yeni kanalınız da hayırlı olsun.




Günün Fıkrası

Üç damat


Bir kayın validenin üç damadı varmış. Bir gün bunlar tatile denize gitmişler. Kayınvalide "bakayım damatlarım beni ne kadar seviyor" deyip atlamış denize ve boğulma taklidi yapmaya başlamış.
"Büyük damadım boğuluyorum ne olur kurtar beni" demiş. Büyük damatta hemen kurtarmış. Ertesi sabah büyük damadın kapısında bir Reno Laguna üzerinde de bir not "sevgili damadım hayatımı kurtardın kayınvaliden".
Ertesi gün ortanca damadı denemiş aynı şekilde oda hayatını kurtarmış onunda kapısında bir Reno Safrane ve üzerinde bir not: "sevgili damadım hayatımı kurtardın kayınvaliden".
Sıra küçük damadı denemeye gelmiş. Ertesi gün yine denize girmiş. "Damadım boğuluyorum ne olur kurtar beni" demiş. Küçük damat "hadi be oradan boğulursan boğul demiş. Kadında oracıkta boğulup ölmüş.
Ertesi gün küçük damadın kapısının önünde bir Ferrari üzerinde de bir not;
"Sevgili damadım hayatımı kurtardın, kayınpederin."