Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, büyük av her yıl ekim ayının son pazarı açılır. Bu yıl da bu böyle oldu ve 27 ekim pazar günü büyük av başladı. Avcılar bu yıl toplam 11 gün avlanabilecekler.
Avlanma, insanlık tarihi ile yaşıt olsa gerek. İnsanlığın var olması ile avlanmanın da başladığı inancındayım. İnsanlık yaşamının ilk evresinde, insanlar, yabani hayvanları avlarlar ve onlarla beslenirlerdi. Avlanma, karada, denizde, gölde veya akarsularda evcil olmayan hayvanları vurma veya yakalama işidir. Bu yazıda üzerinde duracağımız kara avcılığıdır.
Ülkemizde, büyük avda, yenebilecek olan keklik, turaç, bıldırcın, yaban güvercini, tavşan ve fassa vurulabilir. Halen güney Kıbrıs sınırları içinde olan köyüm Üçşehitler (Goşşi) de bir av bölgesi idi. 1974 öncesi, başka bölgelerden insanlar oraya avlanmaya gelirlerdi. Avı bol olan bir yer. Neden? Çünkü köyün yerleştiği alanın iki tarafından dere geçiyor. İçinde devamlı su bulunan bu dereler sayesinde av hayvanları bolca yetişmekte idi.
Köyümüzün büyüklerinden dinlerdik. 1950 yılları ve öncesinde, hem beslenme hem de geçim kaynağı olarak avlanma yapılırmış. Kendi et ihtiyacı yanında vurduklarından komşularına da satarak bir miktar gelir elde ederlermiş. Şimdilerde askeri bölge olduğu için köyün geniş bir alanı avlanmaya kapalıdır.
İnsanlar günümüzde avlanmayı daha çok sportif bir aktivite olarak yapmaktadırlar. Günün ışıması ile ovalara çıkan avcıların çoğu herhangi bir av tutmasalar da evlerine spor yapmanın keyfi ile dönmektedirler. Bir çok avcı, avlandıktan sonra araçlarının yanında yiyip içmektedir.
Geçen pazar günü avcılar kuzey Kıbrıs’ta ava açık alanlara gittiler. Televizyon ve basın haberlerine göre günün sonunda avcıların büyük bir çoğunluğu elleri boş döndü. İstisnai bir durum ise bir veya iki bölgede avcılar memnun döndü.
Her yıl av günü ileri saat uygulamasının kaldırılarak saatlerin bir saat öne alınması gerçekleşmektedir. Bu da araziye hangi saatte gidilmesi ile ilgili hesapları gündeme getirmektedir. Güneş kaçta doğar, yeni saat mi, eski saat mı, konuşulan önemli bir husus. Geçen pazar ben de oğullarımla yeni saate göre saat 07.00’de Dikmen’in av bölgesinde idik.
Son senelerde görmediğimiz kadar avcı vardı arazide. Üçlü, beşli gruplar halinde her tepede, dere kenarında avcılar gördük. Sanırım ekonomik nedenlerle avcılar daha uzak yerlere gitmek yerine Dikmen av bölgesine gelmeyi tercih ettiler. Belinde av olan var mıydı? Hayır, yoktu. Köpeksiz bir avcıyı diğer avcıların aksine köye doğru giderken gördüm. Avlanmaktan vazgeçtiğini düşündüm. Bir tümseğe yanaştığında ayaklarının arasından bir turaç kalktı. Attı ve vurdu. Diğer avcılarla birlikte bakakaldık. Kısmet denen şey bu olsa gerek.
Arazideki avcı kalabalığında ne tarafa yürümemiz gerektiğini karıştırdık. Kararsız bir şekle bakınırken uzağımızdan bir keklik kalktı. Ne olur ne olmaz diyerek attık. Netice sıfır. Avcılar yavaş yavaş çeşitli yönlere dağılırken, biz de eski çöplük alanının kuzeyine doğru yürüme kararı aldık. Bir tepenin eteğinden bir turaç kalktı. Kör bir saçma ona isabet etti. Ancak düştüğü yeri tam göremeyince, biri yavru ikisi yetişkin üç köpek ve iki avcı en az yarım saat aradık turacı bulmak için. Sonunda ölü olarak bulduk.
Oradan köye doğru yürüdük. Yine bir keklik uzaktan kalkarak gitti. Koca Dikmen ovasında iki keklik gördük. Bölgede zaman zaman art arda 5-6 tüfek sesi duyduğumuz anlar oldu. Sanırım avcı grubu aynı ava atmışlardı. Saat 10.00’a doğru arazide kalan avcı sayısı elin parmakları kadardı. Onların bazıları da avlamaktan umutlarını kestikleri için arazide belirledikleri hedeflere atış yaptılar. Avlanmayı saat 11.30’da biz de tamamladık. Kazancımız av değil yürümek oldu.
Bu Pazar da durum değişmedi. Dikmen ovasında dört saat dolaştım, tüfek atmadan eve döndüm. Köye yakın bir tepeden iki keklik, benim yanaşmama fırsat vermeden uçup gittiler. Bölgede toplam 6-7 avcı ancak vardı. Bir önceki Pazar aradığını bulamayan avcılar bu pazar Dikmen ovasını tercih etmediler. Av vuranı ve taşıyanı görmedim.
Her geçen yıl av hayvanlarının azaldığı görüldüğünden avcılardan her av sezonu başı yüz Türk lirası av üretimi için para alınmaktadır. Av üretiliyor mu? Ne kadar üretilir ve araziye bırakılıyor mu? Bilgim yok. Bu konuda bir haber okuduğumu hatırlamıyorum. Peki 15 bin olduğu ifade edilen avcılardan alınan bu av üretim ücretleri nerede veya nereye harcanıyor?
Koca Dikmen ovasında avın ilk ve ikinci haftasında iki keklik görülmüşse diğer günler acaba ne kadar görülecek? Göreceğiz. Yine de avcılara rastgele.