Biraz iddialı bir başlık olabilir.
Ama, aklımıza daha iyisi gelmedi!
Hele de Pazar günü Dipkarpaz’da yaşanan olayların perde gerisini öğrenince, insanın akıl ve mantığı almıyor.
Halk karşı karşı karşıya getirilmiş;
Kimisi’ Rumcu’, kimisi de ‘gaco’ diye birbirinin boğazına sarılıyor.
Rum, bizi bize düşürmek için yıllarca uğraştı, beceremedi ama, belli ki biz kendi kendimizin ipini çekiyoruz.
Ülkenin iktidar partisinin bölge örgütü, aldığı talimatla, ülkenin değerlerine sahip çıkanları neredeyse linç edecek!

UBP’li yöneticiler, özellikle de seçim öncelerinde ne der;
“KKTC’yi biz kurduk, biz yaşatacağız”
Bu kafayla nah yaşatırsınız siz!
Ülke insanı, en korktuğumuz sonuç olan birbirine düşerken, bu ülke artık nasıl ayakta tutulabilir ki?
KKTC’yi biz kurduk dediler, ama ülkede yaşayan insanlar arasına nifak tohumu serptiler.
Bu ülkenin insanları arasında, ırkçılık yaptılar, kendilerinden olmayana ekmek hakkı tanımadılar.
Bizden olmayan yaşamasın mantığı halen devam ediyor.
Daha önce genel seçim öncelerinde kendilerinden olmayana yaşam hakkı tanımazken, şimdi kurultay uğruna, kendi partilisini adam yerine koymayan bir zihniyet var karşımızda.

Sevgili okurlar;
Güzelyurt ve Karpaz bölgesi, ülkenin kaynaklarından en az payını alan bölgelerimizdir.
Her nedendir bilinmez ama bu bölgeler, gelmiş geçmiş tüm hükümetler tarafından dışlanmış, burada yaşayanlar, üç kuruşa oylarının satın alınacağı insanlar olarak görülmüştür.
Hemen her hükümet, bu iki bölgeyi kalkınmada öncelikli bölgeler olarak gösterirken, vaatler bir türlü yerine getirilmemiş, ama siyasiler hiç de utanmadan seçim öncelerinde buralara giderek, yeni vaatlerine devam etmiştir.
Bu bölgelerde yaşayanların saf ve temiz duyguları her seferinde suistimal edilmiş, bölge insanı da bir türlü kendini dışlayanlara gerekli dersi verememiştir.

Elbette ki Dipkarpaz’da yaşayan insanlarımız da, Lefkoşa’da, Girne’de ne varsa ona layıktır.
Yolun en iyisi, yatırımın en alası buraya da yapılmalıdır.
Çünkü bir bölgede alt yapı yoksa, ne yaparsanız yapın o bölgenin kalkınmasını sağlayamazsınız.
Ama burada sorun olan, bölgenin yollarının genişletilmesinden sonra yapılacak olanlardır.
Bu kadar kargaşaya rağmen, hükümetin bölgenin geleceği hakkında bir açıklama yapmaması, bazı oldu bittilerin olabileceği mesajını vermektedir.
KKTC’yi kurduğunu iddia eden bu hükümet, kamuoyunun karşısına çıkıp, burada olacakları anlatacağına, buradaki bazı partililerini çevreci eylemi yapanlara karşı kışkırtmakta, dolayısıyla hiç de arzu edilmeyen ‘Rumcu-Gaco’ suçlamalarıyla, ülke barışına dinamit koymaktadır.
Öncelikle KKTC’yi yaşatmak, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm insanların eşit şekilde yaşamasıyla mevcuttur.
İstihdam ederken, insan ayırmadan, parti rozeti gözetmeden, herkesi eşit şekilde kucaklamakla mümkündür.
Ama bu zihniyet, değil KKTC’yi yaşatmak, aksine yıkmak için elinden geleni yapmakta, sahte milliyetçilik söylemlere devam ederek, ülke insanını karşı karşıya getirerek, zaten ağır aksak olan devleti, daha da çekilmez hale getirmek için çaba sarf etmektedir.
Ve bu çirkin oyuna, ayrışarak değil, aksine daha fazla bütünleşerek karşı gelebiliriz.

GÜNÜN FOTOĞRAFI





MESAJ KUTUSU


Sayın İrsen KÜÇÜK, bugün toplanacak olan parti meclisi toplantısında 10 Şubat’ta ikinci tur kararı çıkacağı iddia ediliyor. Her ne kadar daha istihdamları tamamlayamadınızsa da artık sizin cephede olanlar da bir an önce bu iş bitsin diyorlar.

Sayın Cilal CİN, LTB konusunda kimi muhatap göreceğiz artık biz de şaşırdık ama çöp toplayan özel şirketler, bu işi yarım yamalak yapıyor. Hiçbir sağlık tedbiri almadan yapıyan temizlik işleri vatandaşın tepkisini alıyor.

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Dipkarpaz’da yaşanan olayların ardın da yine sizin parmağınız olduğu iddia ediliyor. Hele ed vatandaşlık konusundaki açıklamalarınız ateşe benzin dökmek gibi bir şey oldu. Gökmen’in transferi size pek yaramadı gibi görülüyor.

Sayın Hasan BOZER,
Meclis çalışanları ile biraz daha iyi ilişkiler kurmakta yarar var. Bazılarını dışlayıp selam bile vermediğiniz iddia ediliyor. Seçimlerde sizin için oy toplayanları çok fazla kırıyorsunuz.

Sayın Yılmaz BORA, genç mücahitlerden gelen şikayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Yaşınıza saygımız olduğundan burada her şeyi açıkça ifade edemiyoruz ama, biraz kendinize çeki düzen vermekte yarar görüyoruz.

Sayın Halil FALYALI, mahkeme sonucunu yorumlamanıza bakılırsa siz bu ülkede değil de sanki de uzayda bir gezegende yaşıyorsunuz gibi geldi bize. Ha keşke siyasete bu kadar batmasaydınız boğazınıza kadar.

Sayın Oğuz KÖSE
, Karpaz’da yaşanan son olaylar artık sizi aktif siyasete girmeniz konusunda daha fazla teşvik etmelidir. Bazı okumuş cahiller insanları birbirine kırdırarak rant elde etmeye çalışırken, sizin gibi aydın insanlara en fazla gereksiniz duyduğumuz bir süreçten geçiyoruz.

Sayın Ramazan ÖZÇELİK, ÖRP tarih olunca bunun en fazla keyfini sizin yaşadığınızı öğrendik. Sinir ve stres dönemi geride kalınca şimdi eskisinden çok daha genç görülüyorsunuz. Keyfini çıkarmaya bakın.

Sayın Sezai SEZEN, piknik alanı konusunda telefon trafiği iyice yoğunlaştı. Burasını hangi şartlarla ihalesiz olarak kiraladınız kamuoyuna bir açıklama yaparsanız fena olmayacak.

Sayın Ünal ÜSTEL
, ülkede ne zaman bir çevre tartışması yaşansa her ne hikmettir bilinmez dut yemiş bülbül kesiliyorsunuz. Ülkenin çevre bakanı olarak kamuoyunu doyurucu açıklama yapmanız bekleniyor. Daire müdürlerini kamuoyunun önüne yem olarak atmanız hiç hoş değil.

Sayın Mehmet DEMİRCİ, bölge insanını çevrecilerin üstüne salmanız konusunda talimatı bazı yerlerden aldığınızı ama sonuçta büyük üzüntü duyduğunuzu söylüyormuşsunuz. Bir de o talimat verenleri açıklasanız, ülkeye büyük bir hizmet vermiş olacaksınız.

Sayın Erhan SARUHAN,
sizin başınıza gelenler pişmiş tavuğun bile başına gelmemiş bir olaydır. Siz yine de dua edin ki dostlarınıza kutlama yemeği verdiniz. Ya bir de altınıza son model bir araba çekseydiniz ne olurdu acaba? Verilmiş sadakanız varmış.

Sayın Çağlayan CESURER, YDÜ’ye giremeyesiniz diye Suat hoca güvenlik önlemlerini çok daha fazla arttırdı. Artık kimlik kartı bile sorulmaya başlandı. Eskisi gibi şaltere rahat ulaşamayabilirsiniz.

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Dipkarpaz konusunda en aklı selim açıklamayı siz yaptınız. Yoksa muhalefet gereği dere-tepe düz gitseydiniz kimse bir şey diyemezdi. Yıkıcı değil yapıcı olmakta yarar var değil mi?

Sayın Talip ATALAY,
kırsal kesimlerde bazı din adamlarının halkı kışkırtmaya yönelik açıklamalar yaptığı yönünde şikayetler alıyoruz. Ülkede din içerikli bir iç savaş çıkarsa altında siz de ezilirsiniz bilesiniz.

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, başkanlıktan istifa ettikten sonra yüzünüze renk geldiği söyleniyor. Bu arada her sabah ayrı bir mekanda ciğer kavurup, ekmek arası yapıyormuşsunuz. Kolestrole aman dikkat.

Sayın Mehmet MOREKET
, yeni yaşınızı kutlar sağlık mutlu nice seneler temin ederiz. Bu kadar genç ve sağlıklı görünmenizin sırrını biliyorsunuz değil mi? Biraz paraya kıyıp üç taş pırlanta almaya ne dersiniz?

Sayın Kudret ÖZERSAY
, Karpaz olayları konusunda kimi kime şikayet ettiğiniz farkında mısınız? Artık bölgede bir ofis açma zamanı geldi de geçiyor bile. Bölgede çok sayıda seveniniz bu konuda ciddi adımlar bekliyor.

Sayın Özdemir TOKEL,
TAK yöneticilerini bu sıralar fazla sıkıştırmaya başlamışsınız. Basın emekçileri ile daha iyi geçinmekte yarar var. Onlar bu ülkenin en iyi yetişmiş gazetecileri ve emir kulu olduklarını da unutmamak lazım değil mi?



Günün Fıkrası

İspanyol usulü


Paris’in ünlü evlerinden birine gelen Amerikalı, “İspanyol usulü” için yüz dolar ödedi, beğendiği bir kadınla birlikte 17 numaraya çıktı.
Giyinirken kadına :
- “İspanyol usulü” diye yirmi dolar fazla ödedim, dedi. Ama bu usulün bir farkını göremedim.
Kadın açıkladı :
- Sen de hiç anlayamamışsın be Coni! O sırada “Ole” diye bağırdım ya!...