Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)’ın hazırladığı KKTC-Fokus: “KKTC Devleti Fonksiyonel-Kurumsal Gözden Geçirme Çalışması” ilgi çekici analizler içeriyor.

Dün Kıbrıs’a gelen TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, TEPAV Yönetişim Etütleri Direktörü Emin Dedeoğlu ve TEPAV Yönetişim Çalışmaları’ndan Mehmet Ratip’e hazırladıkları çalışmaya ilişkin bazı sorular yöneltme şansım oldu. TEPAV Direktörü Güven Sak Türkiye ekonomisine dair güçlü ve derinlikli analizleri ile dikkat çeken bir iktisatçı. Güven Sak konu KKTC’ye gelince, ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları kişisel olarak hallerinden memnun gözüküyorlar ama ülkelerinin geleceği ve siyasi durumları ile ilgili olarak son derece endişeliler. Geleceklerine dair endişeli olan insanlar mevcut durumun da sürdürülebilir olmadığının farkında. Burada problem olan şey, bunu taşıyacak bir siyasi hareketin olmamasıdır” diyor.


Nitekim TEPAV’ın yaptığı araştırma Güven Sak’ın bahsettiği endişeleri bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Çalışmanın daha ilk sayfalarında “KKTC vatandaşlarının çoğunu ilgilendiren kamu hizmetlerinde kapsam dar, erişim problemli, kalite düşüktür. Belediyelerde de teknik ve idari kapasite sorunları bulunmakta, ciddi verimlilik ve etkinlik sorunları yaşanmaktadır. Bütün bunların sonucu olarak vatandaşın kamu yönetimine ve siyasi kadrolara güveni oldukça düşüktür. Kayırmacılığın yaygın olduğu inancı yerleşmiştir. Halk ülkenin geleceğine karamsar gözlerle bakmaktadır. Kapsamlı bir reform bu algıyı değiştirebilecek en önemli unsurdur” tespiti yapılıyor.


bunu taşıyacak bir siyasi hareketin ol



KKTC-Fokus Çalışması için yapılan hanehalkı anketinde halkın gözünde itibarı en düşük kurumların başında siyasal partiler geliyor. Siyasal partileri, politikacılar, bakanlıklar, sendikalar ve sosyal sigortalar/emeklilik kurumları, sivil toplum kuruluşları, Meclis ve devlet hastaneleri takip ediyor.



KKTC- Fokus araştırmasında KKTC’deki siyasal sistem analiz edilirken “KKTC’deki hükümet sistemi yarı-başkanlık sistemidir” denilerek, KKTC Hükümet Sistemi’nde müzakerecilik görevi yanında Cumhurbaşkanı’na KKTC Anayasası’nın tanıdığı geniş yetkiler ele alınıyor. “Cumhurbaşkanı’nın Meclis’i fesih yetkisi, “gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme”, “üst kademe yöneticiliği yapan kamu görevlilerinin atama kararnamelerini imzalama”, “Yüksek Mahkeme başkan ve yargıçlarının atamalarını onaylama”, “bir yasayı ve bir yasanın herhangi bir kuralını veya Meclisin herhangi bir kararını yayımlamadan önce … Anayasanın herhangi bir kuralına aykırı veya ona uygun olup olmadığı konusunda görüşünü bildirmek üzere Yüksek Mahkeme’ye sunma” vb. yetkileri dışında Cumhurbaşkanı’nın kaç kez aday olabileceğine yönelik bir sınırlama olmadığı için görev süresine sınırlandırma getirilmemiş olmasına dikkat çekiliyor ve Cumhurbaşkanı’nın “kişiselleşmiş bir iktidar odağı olarak sistemde konumlanması”nın mümkün kılındığına işaret ediliyor. Bu durumun yürütmede ise ‘çift başlılığa” neden olabileceğine vurgu yapılıyor. KKTC-Fokus için yapılan anketlerde KKTC yurttaşları tarafından “devletin yeniden yapılandırılmasında birinci önceliğin”, Cumhurbaşkanı ve Başbakan yetkilerinin bir başkanda toplanmasına ve seçim sisteminin değiştirilmesine verildiği ifade ediliyor.



KKTC-Fokus Raporu’nda “KKTC’de kamu yönetimi sorunları, yasama-yürütme ilişkilerini belirleyen spesifik bir anayasal tasarımdan ziyade, vatandaşların kamuya dair normatif beklentilerini, kamu çalışanlarının devlete dair iktisadi algılarını ve kamu sektörünü popülist politikaların aracı olarak gören genel bir siyasal kültür ve toplumsal zihniyetten kaynaklanmaktadır. Buna rağmen bu algıların değişmesi de kaçınılmaz olarak uzun vadede KKTC hükümet sisteminin bir anayasal reform sürecinde gerek etkinlik, gerekse demokrasi kriterleri ışığında gözden geçirilmesi ile sağlanabilir” tespiti yapılıyor ancak önce zihniyetin değişmesi gerektiğine ardından anayasal reformun yapılmasına işaret ediliyor.


Bölgeci seçim sisteminin KKTC siyasal kültürünü bölgesel anlamda ‘kişisel’ ve ‘ailevi ilişkilere’ göre biçimlendirdiği ve bölgeciliğin ‘kamuda istihdam vadeden bir siyaset biçiminin oluşması’na neden olduğu belirtiliyor ve “Seçim sisteminin bölgecilikten ve Seçim sisteminin revizyonunun gündeme gelmesi durumunda, milletvekili seçimlerinde seçim bölgelerinin ilçe sınırlarına göre belirlenmesinden vazgeçilmesi ve KKTC ülke sınırlarının tümünü kapsayacak tek bir seçim bölgesi oluşturulması önerilebilir” deniyor.


Yıllardır süregiden bir başka tartışma alanında KKTC-Fokus Çalışması’nda “Güvenlik ve sivil savunma hizmetlerinde sivilleşme ve etkinlik artırılmalıdır” önerisi yapılarak, sivilleşme ihtiyacının altı çiziliyor.


KKTC-Fokus’un kapsamlı çözümlemelerine ve önerilerine önümüzdeki günlerde değinmeye devam edeceğiz. Şimdilik çalışmadaki önerileri hangi siyasi iradenin yaşama geçireceği sorusunu sormak ve TEPAV Direktörü Güven Sak’ın kaydettiği gibi yeni “bir siyasi hareket” olgusu üzerinde düşünmemiz gerekiyor…