Hafta sonu KKTC halkı yine bir seçim yaşadı. Bu kez daha önceki yerel veya genel seçimlerden farklı olarak tüm seçim süreci çok daha anlamsız geldi bana. Bunun asıl nedeni sistemsel olarak batmış bir belediye için ve sadece 14 aylığına bir belediye başkanı ve 7’si zaten istifa etmemiş olan meclis üyelerine ek olarak 15 meclis üyesi seçimi olması idi.
Bu seçim dönemindeki en etkileyici olay ise, seçim süreci içerisinde intihar ederek hayata gözlerini yuman Can Denktaş ve sanki hiçbir şey olmamış gibi seçim çalışmalarına devam eden Demokrat Partidir.
Politikadan pek anladığım söylenemez, ama zaten çok iyi anlayan birçok Profesör de hala daha Türkiye’de Erdoğan hükümetinin nasıl tekrar tekrar seçildiğini de anlamış değil!
Siyasi partilerimiz ve milletvekilleri asli görevlerini çoktan unutmuş gibi! Bu seçimlerde halka hizmet vermek isteselerdi eğer seçimlerden önce yapacakları birkaç yasa değişikliği ile ya seçimin bir sonraki dönemi de kapsayacak şekilde 14 ay + 4 yıl olarak değiştirebilir, ya da zaten kimin nerede oy vereceği bile karışmış olan (aynı sokakta kalan ve farklı belediyeye bağlı olan vatandaşlar gibi..) Gönyeli ve Lefkoşa Belediyelerini birleştirme yönüne gidebilirdi. Ama siyasi partilerimiz bir kez daha halkın çıkarlarını değil de parti çıkarlarını tercih etti.
Diğer bir önemli konu ise, seçime katılım oranındaki düşüştür. Bunca yıldır seçimlere katılmayan YKP, katılım oranındaki düşüklüğü kendi hanesine yazmaktaydı. Ancak bu seçimlere hem YKP, hem de Baraka’dan adaylar katıldı ve halktan gereken ilgiyi görmedi. İşin doğrusu, aslında seçimle ilgili hiçbir doğru veri ve araştırma olmamasıdır. Seçime katılmayan insanların birçoğu zaten adada bulunmamaktadır. Özellikle son dönemde Türkiye ekonomisindeki gelişme ile Türkiye’ye göç edenlerin oranı çok fazladır. Bu kişiler yerel seçimlere katılmak için ülkeye gelmemiş olsa da genel seçimlerde bu durum değişebilir. Aynı zaman da Cumhurbaşkanının etkisinde olan birçok UBP’li seçmen de, seçimlere katılmamış ve kendi partilerine bir ders verme yönüne gitmiştir. 
Seçim sürecinde Sn. Mustafa Arabacıoğlu’na çok güvenenler, onun Gönyeli’li olduğunu ve anketörlerin Lefkoşa sınırları içerisinde yaptıkları anketlerine cevap veren birçok kişinin aslında Gönyeli (özellikle Yenikent) bölgesinde yaşadığını, dolayısıyla bu seçimde Lefkoşa belediye başkanlığı için oy veremeyeceğini unutmuş olmalı.
Sn. Mustafa Arabacıoğlu’nun çok iyi bir aday olduğunu düşünen Demokrat Partililer, aynen şu yorumu yapmalıdır; Demokrat partiden milletvekilimiz olan, hem de halk tarafından çok sevilen ve dürüstlüğü ile her zaman ön plana çıkan Başkan adayımız, diğer partilerden en az %10 oy almışsa,  Demokrat Parti bu seçimlerde en büyük yenilgiyi alan parti konumdadır.
Yaşanan çok üzücü intihar sonrasında benim şahsen Demokrat Parti ve Sn. Serdar Denktaş’tan beklentim, zaten 14 aylık bir süre için ve 7’si istifa etmemiş meclis üyeleri için olan bu anlamsız Lefkoşa Belediye Başkanlığı seçimlerinden çekilmesiydi. Can Denktaş hem parti kurucusunun torunu, hem de şu anki parti başkanının yeğeni idi. Koltuk ve kazanç hırsı, bu acı olayın matemini tutmak yerine, seçim heyecanını yaşamayı tercih ettirdi! Yazıklar olsun.
Sonuçta ne oldu? Yine aynı nakaratlar; seçimde oy satın alındı, elektrikler oy satışı için kestirildi, baskılar yapıldı… Benim kanaatime göre KKTC halkı, KKTC tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ve TC Büyükelçiliği’nin en ufak bir müdahalesi bile bulunmayan bir seçim yaşadı. Bu, Kıbrıs Türk halkı için çok büyük bir fırsattı. Bakalım CTP bu kez de bu fırsatı harcayacak mı? Zaten kim seçilirse seçilsin elçilikle ortak yürümesi gerekiyor. Seçim sonucunu belirleyen en önemli etken önceki başkanın zaten hem Demokrat Parti, hem de Ulusal Birlik Partisi ile direk bağlantılı olması idi. Sn. Kadri Fellahoğlu ve CTP ekibini tebrik ederim.