Anayasamız, Milli Eğitim Yasamız bakımından Eğitim Sistemimizin nasıl yurttaşlar yetiştireceği açıkça belirtilmiştir. Bizim Anayasamızın başlangıç kısmından Laiklik esas olduğu yazılmaktadır. Yüzlerce yıllık Mezhep Savaşları, milyonlarca ölümün ardından değer bulan Laikliğin, devletin herhangi bir dine veya mezhebe taraf olmaması gerektiği belirtilmektedir. Herkesin din ve vicdan hürriyetine sahip olduğu vurgulanmaktadır.
- Laik devlette din, ibadet ve vicdan hürriyeti vardır.
- Din ve devlet işleri ayrılmıştır. Devlet ayrıcalıklı olarak herhangi bir dinin, mezhebin öğretilmesinde taraf olamaz.
- Bir din ve mezhep, başka bir din ve mezhep üzerine baskı kuramaz.
- Laik devlette akıl ve inanç olgunluğuna erişmeyen (reşit olmayan) çocuğa herhangi bir din ve inanç empoze edilemez.
Bu ilkeleri taşıyan Anayasamızın I. Maddesine açıkça aykırı bir durum vardır.
Yine Milli Eğitim Yasamızın 15. Maddesi “Laiklik Esastır” diyor. Bu ilkeye, insan haklarına, pedagojiye ters düşülmeden, özellikle ileri yaşlarda seçmeli olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi verilebilme şartları vardır.
Anayasa ve Yasalarımızda herhangi bir din ve mezhebin seçilerek onun eğitimi verilmesi mümkün değildir. Okullarımızda ancak Din Kültürü eğitimi, seçmeli olarak verilebilir.
Yani kısacası kim tarafından yapılırsa yapılsın, tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır ve geleceğin yurttaşları yetiştirilmektedir. Verilecek eğitimin içeriği bir din veya mezhebe ağırlık veremez, devlet herhangi bir dinin veya mezhebin tarafı olamaz, kimse kendisinin istemediği dini, mezhebi öğrenmek zorunda bırakılamaz, devlet çocuğun kendi dinini seçme özgürlüğüne sahip olduğunu bilerek insan ve çocuk haklarına, Anayasa ve Yasalarımıza bağlı kalmalıdır.

Talep var denilerek, vakıf parasını ödedi denilerek, müfredatı, yapısı, pedagojik formasyonu ile böyle bir eğitime ne Eğitim Bakanı, ne Hükümetler, ne Meclis seyirci kalamaz.
Sendikalarımız Bilimsel, Demokratik, Laik, herkese Fırsat Eşitliği tanıyan, Parasız, Kamusal Eğitimden yanadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü fikir, mezhep, tarikat çıkmazı, Fetocu, Darbeci çıkmazı, bugün yıllarca kazanılan tüm birikimleri yok edecek şekle gelmiş ise eğitime çok daha dikkat edilmelidir. “Özür dileriz hata yaptık” denilerek sıradan Ortadoğu gericiliğine itilen bir ülke ve yurttaşları olmayı istemiyorsak sessiz kalmamalıyız. Kıbrıs Türk Toplumunun dönüştürülmesi amacı taşıyan, bu mühendislik hamlesine bugün Fetocu suçlaması getirenler bu ülkeyi Vakıfların, Tarikatların, Paralel yapıların ülkesi haline getiremez. Bu oldubittiye karşıyız; Meclisi, Hükümeti, Savcılığı, Polisi göreve çağırıyoruz.
Yolunu şaşırmış ve ilkokul çağındaki çocuklarımıza cin, şeytan öğretilmeli diyen sayın Eğitim Bakanının şaşırmış olduğu yoldan bir an önce geri dönmesi çağrısında bulunuyoruz.
Hala Sultan İlahiyat Okulundaki masum velilere, öğrencilere, Eğitim Bakanı ve ilgililerin “Okulumuzu Kapatacaklar” propagandası yaparak ideolojik, sahte, rantçı, ayrılıkçı, FETO örgütlenme modellerini, model yapmak isteyenlere soruyoruz:
1- Hala Sultan İlahiyat okulu bir kolej midir, yoksa bir İmam Hatip Lisesi midir?
2- Tüm özel ve kamu okulları, Hala Sultan İlahiyat Okulu da dahil olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına bağlı mıdır?
3- Özel olarak kurdurulan, devlet içerisinde devlet gibi hareket eden Vakıf, Dernek, Aile Birlikleri bu okulun sahibi gibi hareket ederken, Milli Eğitim Bakanlığının rolü nedir?
4- Bu okulda diğer okullardaki kılık, kıyafet yönetmeliklerine uyulmayarak, ideolojik dini sembollerle çocuklar donatılıyor. Buna neden Eğitim Bakanlığı ses çıkarmamaktadır?
5- Hala Sultan İlahiyat Okuluna giden öğrencilere sağlanan olanakların kaynağı nedir? Bu imkânlar neden diğer çocuklara sağlanmamaktadır? Başka bir Amaç ve misyonla bu okul ayrıcalıklı mı yapılmak istenmektedir?
6- Türkiye’den özel olarak getirilip, istihdam edilen öğretmenlerin büyük çoğunluğu Fetocu çıkmış mıdır? Onların yerine yeni öğretmenler atanmıştır, bunların görevi nedir?
7- TC Elçiliği vasıtası ile buraya 3 Muavin atanmakta mıdır?
8- HSİK Kolej müfredatı uygulanmadığı halde neden topluma Kolej olarak sunulmaktadır? Bu okulun müfredatına fıkıh, kelam, tefsir, siyer, Arapça, Kuran gibi belirli dogmatik dersler yok mudur?
9- Açılan yurtları kim yönetmektedir? Öğretmen olmayan, TC Elçiliği tarafından atanan öğrenci ve öğretmenleri gözeten ajan yurt yöneticisine okul içinde dahi “oda” tahsis edilmiş mi?

10- Feto okullarının örgütlenmesinde olduğu gibi ağabeylik, ablalık sistemi ile çocukların tam gün kontrol edileceği mekanizma oluşturulmuştur. Bu sistemi oluşturan anlayış, demokrat gençler mi yetiştirecektir, yoksa belirli, ideolojik bir eğitim ve kültürleme mi yapacaktır?
11- MEB, Pedagojik olarak okutulan derslerin bir kısmı çocuk haklarına, Anayasaya, uluslar arası sözleşmelere aykırılık içermektedir. Bunları çocuğun velisi istedi diye, tüm okullarımızda da aynı uygulama yapılıyor mu? Alevilere, Hıristiyanlara veya diğer mezheptekilerden de talep edilmesine rağmen neden müsaade edilmiyor?
12- Sürekli okulun kendilerinin olduğunu söyleyen hayırsever siyasi dernek, vakıf yöneticilerinin TC Elçiliği, tarikatlar ile bir bağlantıları var mı? Okulların gerçek sahibi Milli Eğitim Bakanlığı değil midir?
13- Mağusa’da en az 2, Girne’de 3, Lefkoşa’da en az 2 yeni okul ihtiyacı varken ihtiyaç fazlası cami, külliye yapılmıyor mu? Tek bir okula ve külliyeye harcanan para ile en az 10 okul yapılamaz mıydı?
14- Bütün okullarımızda malzeme, araç-gereç, materyal, öğretmen eksiklikleri yıl boyunca devam ederken neden bu okul ayrıcalıklı hale getirilmiştir?
15- Okulun kapatılması değil, Müfredat Programına, Anayasa’ya ve Yasalara aykırılığını Mahkeme teyit etmişken; okulumuzu kapatacaklar yalanları ile çalışan Vakıf, Dernek, Başkanların çocukları, aileleri örgütlemek için çocuklara, ailelere mesaj yazmak, yemek ve toplantı düzenlemeleri “Devlet içinde Devlet”, Milli Eğitime alternatif, paralel bir yapı örgütlemesi değil mi bu?
16- Son Milli Eğitim Şurasına aykırı olarak itiraz eden, tehdit eden, gizlice örgütleyerek insanları kışkırtan, mahkemeye, sendikalara saldırtan kimdir? Yoksa Feto örgütlenmesi unutuldu mu?
17- Sn. İbrahim Benter, Sn. Hikmet Kaynarca ve diğer TC Bürokratları neden bu okulla özel olarak ilgilenmektedir? Mezhepleri, bağlı oldukları tarikatlar nedir?
18- Milli Eğitim Bakanlığının yetkisi dışında okula giden çocuklara sık sık organizasyonlar, yarışmalar, yurt dışı seyahatler vs. düzenlenmektedir, Bunları kim, neden finanse etmektedir, esas amaç, misyon nedir?
19- Sendikalarımıza bağlı öğretmenlerimizden sendikadan istifa edenlere finans desteği yapılmıyor mu? Okul kurulurken hemen hemen tüm öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı iken, şu anda 1/3’e yakın bir kadrolaşma yaratılarak okul öğretmenleri baskı altına alınmadı mı?
20- Polisin de sessiz kalarak sendikalarımıza saldıran ve organize bir şekilde yapılan gösteri ve saldırılara Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükümet seyirci kalmamış mıdır?

Kamuoyuna Saygılarımızla.

Tahir GÖKÇEBEL    Şener ELCİL
KTOEÖS Başkanı    KTÖS Genel Sekreteri
Editör: TE Bilisim