Hitit Üniversitesi ve Çorum Belediyesi’nce düzenlenecek "Kıbrıs Sorunu" konferansına katılan İkinci Cumhurbaşkanı Talat, konferans sırasında bir gazinin, "adayı tamamen alsaydık keşke" sözleri üzerine Talat, "Adayı tamamen alsaydı Türk ordusu, belki o gün anlaşma olurdu ve bu iş biterdi. Aslında tamamen almada da değil de onun arkasından Türkiye'de yaşanan siyasi gelişmeler olmasaydı Kıbrıs sorunu çözülürdü. Çünkü Barış Harekatı'nın hemen arkasından Türkiye hükümeti düştü, Ecevit hükümeti düştü. Yerine gelen hükümet 'Ecevit'in aldığını nasıl verecek' kaidesine düştü, uzadıkça uzadı ve uzamaya devam etti. Halbuki çok rahat çözülebilirdi" ifadelerini kullandı.

KKTC'nin hala dünyadan tecrit edilmiş durumda olduğunu vurgulayan Talat, şunları kaydetti:

"O büyük zaferin, askeri zaferin arkası, ne yazık ki çeşitli nedenlerden dolayı olması gerektiği gibi olamadı. KKTC hala dünyadan tecrit edilmiş durumda. Dünya ile resmi bağı yok. Bütün bağlar Türkiye üzerinden sağlanabiliyor. Dolayısıyla da istediğimiz noktaya gelemiyoruz. 2004 yılında bir umut doğmuş, iki tarafı eşit olarak bir araya getiren federal bir yapı ön görülmüştü ama Rumlar, AB'ye alınmış olmasının getirdiği rahatlıkla böyle bir anlaşmayı kabul etmedi. Böylece uluslararası hukuk bizi yine dışarıda bıraktı. Haklı olduğumuz halde haksızlığa uğruyoruz. Bu da gösteriyor ki uluslararası hukuk her zaman haklıdan yana değil. Keşke öyle olsaydı."

"İLK DEFA KIBRISLI RUMLAR DA ÇÖZÜME DAHA SICAK BAKMAYA BAŞLADI"

Yeni başlayan müzakere sürecinde de bazı olumsuzluklar yaşandığını anlatan Talat, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Maalesef yeni başlayan müzakere sürecinde de bir sürü olumsuzluk var. Yani Rum tarafının AB'nin içinde olması, Birleşmiş Milletler'e üye olması dolayısıyla, onların çözümle kazanacakları çok fazla bir şey olmaması bizi zorluyor. Son zamanlarda yeni dinamikler de ortaya çıktı. Rum ekonomisi çöktü, ciddi bir çöküş yaşadı. Bunun yanı sıra doğalgaz bulundu. Hem çöken ekonominin ayağa kalkması için hem de bulunan doğalgazın değerlendirilebilmesi için Kıbrıs sorununun çözümü bir ihtiyaç haline geldi. İlk defa Kıbrıslı Rumlar da çözüme daha sıcak bakmaya başladı. Bu ilk defa oluyor. O yüzden şu anda yürütülen barış görüşmeleri iyi bir zeminin üstüne oturdu ve ilerlemesini umuyoruz. İnşallah o ortaya koyduğunuz özverili cesaret Kıbrıs'ta bir çözüm ve Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukukla bütünleşerek, o eski karanlık yıllardan, karanlık dönemlerden kurtuluşuna yol açacaktır. Biz de o özverili çaba ve büyük mücadele için sizlere teşekkür ediyoruz. Eğer siz olmasaydınız herhalde bugün bizler de olmazdık. Sizlerle beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum."

Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümünde çok olumlu bir duruş sergilediğini vurgulayan Talat, "Ülkelerde siyasi istikrar önemlidir. Şu anda Türkiye'deki iç sorunlarla ben ilgilenmiyorum, o başka bir şey ama Kıbrıs açısından olaya baktığımda, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümü yönünde çok olumlu bir duruşu var. Bu da bize cesaret veriyor, dünyada da güç sağlıyor" dedi.

"TÜRKİYE'NİN BU NOKTAYA GELMESİNDE KIBRIS'IN ÇOK BÜYÜK ETKİSİ VAR"

Kıbrıs Barış Harekatı'nın, Türkiye'nin gelişmesine de vesile olduğuna dikkati çeken Talat, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin bu noktaya gelmesinde Kıbrıs'ın çok büyük etkisi var. 1964'te Türkiye müdahale etmeyi çok denedi. 1964, 1965 ve 1967'de sayın Demirel, adaya müdahale etmek için çizmelerini giydi. 1964'te Amerika'dan mektup aldılar, 'sakın müdahale etmeyin, bunun bedelini ödeyemezsiniz' diye. 1967'de Türkiye müdahaleye kalkıştığında gemiler kiraladı, özel sektöründen çıkartma yapmak için. Öyleydi Türkiye'nin durumu. İsteseydi de çıkarma yapamazdı Türkiye. O kadar zordu ama 1974'e gelinceye kadar 1967'den alınan dersle Türkiye, çıkarma gemilerine sahip oldu. Bir adaya askeri olarak çıkarma yapmak çok zor bir harekattır. Türkiye onu başardı. Türkiye, Amerika'dan ambargo gelince kendi savunmasını sağlayabilecek yatırımlara yöneldi, kendi sanayini kurdu, insanlarını eğitti. Bu da çok önemli. Türk mühendislerin artık bir şeyler yapması, özellikle bu teknolojik çağda son derece önemli. Bütün bunları başardı Türkiye."

Türkiye'nin bugün bambaşka bir noktada olduğunu ve hem ekonomik hem askeri hem de kültürel olarak geliştiğini belirten Talat, "Bugün bir dünya veya bölge gücü, dünya devleti haline gelmesinde bunun büyük katkısı var ama bir şey daha var gözlerden kaçırmamamız gereken, 2004 yılında Kıbrıs'ta yapılan referandum Türkiye için büyük bir uluslararası başarıydı, müthiş. Yani 2004 yılına kadar hangi taşı kaldırsa Türkiye, altından Kıbrıs çıkardı. Ne yapsa Kıbrıs'ı yüzüne vururlardı Türkiye'nin ve sonuçta 2004'te Kıbrıslı Türkler referandumda 'evet' dedikten sonra Türkiye bütün bu suçlamalardan kurtuldu. 1962'den beridir Türkiye hiç BM Güvenlik Konseyi'nde olamadı. Çünkü Kıbrıs, Güvenlik Konseyi'nin 1964'ten beri değişmez gündem maddesidir fakat Türkiye 2004'teki bu tutumundan sonra birkaç yıl önce Güvenlik Konseyi'nin 2 yıllık geçici üyeliğine seçildi" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE, BARIŞ İSTEYEN İSTİKRARLI BİR ÜLKE OLARAK GÖRÜLDÜ"

Türkiye'nin artık dünyada kabul gören bir ülke olduğunu dile getiren Talat, "Türkiye, dünya tarafından güvenilir, barış isteyen dolayısıyla da istikrarlı bir ülke olarak görüldü. Yabancı yatırımlar Türkiye'ye akmaya başladı, milyarlarca dolar geldi. Sonuçta bunlar hep siyasi başarılardır. O yüzden 1974'ten sonra ortaya çıkan siyasi başarılar da eğer bir çözümle taçlanırsa, o zaman artık kimse bizi ve Türkiye'yi tutamaz" diye konuştu.

Türkiye'nin Kıbrıs'a katkılarının tartışılamayacağını vurgulayan Talat, "Hem bütçesine hem yolunun yapımına sunulan katkılar var. Bugün Türkiye bize 0090 kodunu kullanma imkanı vermeseydi dünya ile haberleşemezdik. Gelen mektuplar, yurt dışından gelen mektuplar 'Mersin 10 Türkiye' ile gelir, Türkiye'nin posta idaresi de 'Mersin 10' kodunu görünce 'bu Kıbrıs' diye bize gönderir" dedi.

Editör: TE Bilisim