Tirtoid kanserine yol açan etmenlerin günümüzde tam olarak anlaşılamadığını belirten Aydın, tiroid kanseri için genetik ve çevresel birçok faktörün etken olduğunun düşünüldüğünü kaydetti.

TAK muhabirinin tiroid kanseri konusundaki sorularını yanıtlayan Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Şebnem Aydın, tiroid kanserinin boynumuzda bulunan kelebek şeklindeki   tiroid  bezindeki hücrelerin kansere dönüşmesiyle oluşan bir kanser türü olduğunu anlattı.

TİROİD KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ

Tiroid kanserinin kadınlarda görülme sıkılığının erkeklere göre 3 kat daha fazla olduğunu ifade eden Aydın, kadınlarda tiroid kanserinin 40-50 yaşlarda, erkeklerde ise 60-70 yaşlarında daha sık görüldüğünü kaydetti.

Aydın, tiroid kanserinde risk faktörlerini ise şöyle sıraladı: “Radyasyon öyküsü, Obezite, hashimato hastalığı, ailesel tiroid kanser öyküsü, belirli kalıtsal genetik sendromlar.”

TİROİD KANSERİNDE İLK TEDAVİ CERRAHİ MÜDAHALE  

Tiroid kanserinde ilk tedavinin cerrahi müdahale olduğuna işaret eden Dr. Şebnem Aydın, sonrasında ise durumun değerlendirilerek, uygun hastalara halk arasında “atom tedavisi” olarak da bilinen radyoaktif iyot tedavisi uygulandığını anlattı.

“RADYOAKTİF İYOT TEDAVİSİNDE, KEMOTERAPİDE İZLENEN SAÇ DÖKÜLMESİ GÖRÜLMEZ”

Radyoaktif iyot tedavisi hakkında da bilgiler veren Aydın, tedaviyi şöyle anlattı: 

“Radyoaktif iyot 131’in yaydığı beta ışınları tedavi amacıyla kullanılırken, daha uzun mesafeli gama ışınları, görüntü elde etmeye olanak sağlar. Atom tedavisi kapsül veya sıvı şeklinde uygulanıp ağız yoluyla alınır. Radyoaktif iyot kapsülünün herhangi bir kötü tadı veya kokusu yoktur, hasta tedavi esnasında herhangi bir şey hissetmez. Diğer kemoterapi yöntemlerinde izlenen saç dökülmesi görülmez, mide-barsak sistemine bağlı oluşan yan etkilerin bu tedavide oluşması çok nadirdir.”

Tedavinin, geri kalan tiroid dokusu ve tümör hücrelerinin içine iyot girişini ve tedavi etkinliğini arttırmak için TSH hormonu yükseltilerek uygulandığını ifade eden Aydın, radyoaktif iyot tedavisinin genellikle operasyon sonrası 4-6 hafta sonra uygulandığını kaydetti.

Tedavi öncesi hastalara  15 günlük iyottan fakir diyet uygulandığını, böylelikle oluşturulan iyot açlığı sayesinde tedavi başarısının artmasının hedeflendiğini belirten Dr. Şebnem Aydın, tedavi hazırlık aşamalarının  hastalara yazılı ve sözel nükleer tıp uzmanları tarafından anlatıldığını belirtti.

Aydın, yine yatış öncesi hastalardan kan tetkikleri, akciğer grafisi , EKG istendiğini ifade ederek, hastalara ne zaman kulak burun boğaz muayenesi yaptırması  gerektiğinin bilgisinin verildiğini söyledi.

Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Şebnem Aydın, radyoaktif iyot tedavisinin  tiroit bezinin çok hızlı çalıştığı hipertiroidi durumunda (zehirli guatr) ve tiroit bezi ve bazı  kanserlerinin tedavisinde kullanıldığına dikkat çekerek, hipertiroid tedavisinde düşük dozlarda, tiroit kanserinde ise daha  yüksek  dozlarda  uygulandı bilgisini verdi.

RADYOAKTİF İYOTUN VÜCUTTAN ATILMASI  

Radyoaktif iyotun vücuttan atılması konusunda da bilgiler veren Aydın şöyle devam etti:

“Ağız yoluyla alınan iyodun önemli bir kısmı tiroid bezi tarafından tutulur. Vücudun diğer kısımlarında tutulan iyot az miktardadır ve dokulara herhangi bir zararı yoktur. Radyoiyod; vücuttan çoğunlukla idrar yolu ile bir kısmı ise tükürük, ter ve dışkı ile atılır. Atılmayanlarda bir süre sonra kendiliğinden yok olur, 10 gün ila 1 ay arasında vücudunuzda radyasyon kalmaz. Vücutta kalış süresi; düşük dozlarda daha kısa, yüksek dozlarda daha uzundur.”

TEDAVİ HAMİLELERE UYGULANMAZ

Radyoiyod tedavisinin hamilelere kesinlikle uygulanamayacağına vurgu yapan Aydın, tedavi öncesi hamile olunmadığından emin olunması ve tedavi sonrasında 6 ay hamile kalınmaması gerektiğini, emziren annelerde de ancak emzirmeyi kestikten sonra radyoaktif iyot tedavisi uygulanabileceğini sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilisim