KIBRIS TİME-ÖZEL HABER

İZEL SEYLANİ:
Tiyatro sever olmak çok önemli bir şey aslında bu dönemlerde. Çünkü tiyatro yapan insanlar var, tiyatro yapmak için uğraşan insanlar var, tiyatro izlemeyi seven insanlar var. Bunların buluşması ve aktif olmasını tiyatro sanatının geleceği için çok önemli.

Ülkemizin başarılı tiyatro sanatçılarından İzel Seyrani, bugüne kadarki tiyatro çalışmalarını, ülkemizdeki sanata bakışı ve kendine ait farklı düşüncelerini seslendirirken, önemli detaylara da parmak basmayı ihmal etmedi.



“LTB ile sahne tozunu yuttum”

Ben tiyatroya gönül veren bir tiyatro sevdalısıyım. Ülkemizde tiyatro sanatının gelişmesi, tiyatro yapmak isteyenlerin teşvik edilmesi ve tiyatro sanatıyla uğraşacak gençlere alan tanımak için tiyatronun her alanında kendini geliştirmesi adına çalışmaya devam ediyorum. 2011’de konservatuardan mezun oldum, arkasına yüksek lisans ve doktora derken Kıbrıs’ta çalışmaya devam ettim.
2006-07 sezonunda Lefkoşa Türk Belediyesi Tiyatrosu’nda Aristophanes Barış oyununda rol aldım. İlk deneyimim oradaydı. Muhtemelen orada ‘sahne tozu’ dedikleri tozdan yuttum ve arkasına böyle bir sevda başladı.




“Türkiye’de sahne alacağız”
Güney Mesarya Halk Tiyatrosu olarak çalışmalarımıza bu yıl ilk kez 2014 yılında başladık. 2015 yılında da ilk kez yurt dışına çıkıyoruz. İlk turnemiz Bursa’da gerçekleşecek Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali’nde, hemen ardından Adana Şehir Tiyatroları Buluşması’na gidiyoruz ve ardından da Kıbrıs’a dönüyoruz. Kıbrıs’ta birkaç gezimiz var; biri Güzelyurt Tiyatro Günleri, hemen ardından da Antalya Büyük Şehir Belediyesi’nin düzenlediği Konuk Tiyatrolar Projesi’nde yer alacağız.


“Şaman oyunu göç vurgusu yapıyor”
Şaman Oyunu aslında Nor & Betmez’in devamı niteliğinde yazılan ama tek başına da anlamı olan, kendini var eden bir yazıdır. Şaman Oyunu ülkemizde 1960’larda başlayan kuraklık ve göç akımlarının halka yansıması ve halk üzerindeki etkileriyle ilgilenen bir oyun. Bu göç sorunu da ülkemizde bugün hala daha devam eden çok büyük bir sorundur. Gençlerimizin ülkeden ayrılması ile birlikte gittikleri rotaların başında da İngiltere ve Avustralya gelmektedir. Bu bağlamda Kıbrıs’tan verilen göçlerde çok büyük acılar çeken aileler oldu. Biz de bunu ironik bir dille Kıbrıs’taki kuraklık, varlık, kazanç, zenginlik, yoksulluk, kısırlık, bolluk gibi kavramları da göz önünde bulundurarak Şaman metni şeklinde ortaya çıkardık. Şaman, genel anlamda da temsil ettiği değerler çerçevesinde Kıbrıs geleneklerini ve kültürünü seyircisine sunmaya ve yeni nesillere aktarmayı hedefleyen bir oyundur.



“Nor & Betmez’de 72 oyuncu vardı”
Güney Mesarya Halk Tiyatrosu aslında Beyarmudu Belediyesi’nin bölgede Avrupa Birliği ile başlattığı bir inşa çalışması ile birlikte doğdu. Beyarmudu Belediyesi’ne bir kompleks kazandırıldı ve orada yapılacak çalışmaların oluşturulması sürecinde Avrupa Birliği’ne sunulan projede bir tiyatro ekibinin kurulması da vardı ve bana bir tiyatro ekibi kurmamız için bir teklif geldi. Ben de kurulacak ekibin bölge insanlarından olması gerektiğini söyledim ve orada yapılması gereken çalışmalarında o bölgenin kültürünü göz önünde bulundurarak programlanması gerektiğini belirttim. Bu çerçevede 2014 Ocak ayı itibariyle çalışmalarına başlandı. 28 Nisan’da da Nor & Betmez oyunu ile birlikte ilk gösteri yapıldı. Nor & Betmez oyununda 72 oyuncu vardı. Hemen ardından yeni çalışmalar başladı. Şaman oyunu da bunlardan biridir.


“Çocuk tiyatrosu için çok talep oldu”
Güney Mesarya Halk Tiyatrosu bünyesinde yeni ekipler kurulmaya başlandı. Bunlardan biri çocuk tiyatrosu oldu. Çünkü Nor & Betmez oyunuyla başladığımız süreçte çocuklardan çok fazla istek gelmişti. Hemen ardından da Karagöz & Hacivat gösterilerimiz başladı. Çünkü Kıbrıs’ta Mehmet Ertuğ hocamızdan sonra maalesef Kıbrıs oyunları, Kıbrıs ağzı ve kültürünü yansıtan biri olmadı. Biz de halk tiyatrosu olarak bunun devam etmesi gerektiğini düşündük. En büyük ödevlerimizden biri de bu olduğuna inandık. O yüzden Karagöz & Hacivat oyunlarına da yer vermeye başladık.
Şu an Güney Mesarya Halk Tiyatrosu’nda oyuncu sayımız 76-80 kişi civarında, ama dönem dönem de değişmektedir. Ortalama olarak bakarsak 80 kişilik bir kadromuz vardır. Bunlardan bazıları çocuk tiyatrosundaki öğrencilerimiz, bazıları Karagöz & Hacivat oyunundaki oyuncularımız, bazıları da Şaman oyununda izlediğiniz üzere 26 kişilik ekibimizdir.



“Tiyatroda gelir hiçbir zaman gideri karşılamaz”
Tiyatro sanatının hiçbir ülkede hiçbir alanda yaptığı çalışmalarda elde ettiği gelir, giderini karşılamaz. Yani giderimiz, gelirimizin üzerindedir. Zaten bu çok ince bir çizgidir. Sanatın ne için yapıldığı konusu aslında çok önemli bir konudur. Yani sanatı para kazanmak için yapamayız. Bu kurumlar bunu hiçbir zaman para kazanmak için yapmaz. Bizim en büyük amacımız bölge insanının aktif hale gelmesi ve sanat üretebilmesidir. Çünkü sanat üretim çalışmalarında bulunan insanın ruhu zenginleşir, cebi değil. Ülkemizde de bunu görebilirsiniz. Tiyatro sanatıyla uğraşan en büyük sanatçılar, en çok üreten insanlar para kazanmak amacıyla bunu yapmıyorlar. Bu amaçla sanat üretilmez.



“Beklentimizin üzerine çıktık”
Açık sözlülükle bunu söyleyebilirim ki Güney Mesarya Halk Tiyatrosu olarak yaptığımız çalışmalar aslında bizim beklentimizin biraz üzerine çıktı. Ben İzel Seylani olarak şuna tanık oldum; inanarak ürettiğimiz zaman ve yaptığımız şeye inandığımız zaman amatör yüreklerin ürettiği eserler içindeki değer katlanıyor. Bu minvalde de toplumun, halkın saygısı da değişiyor ve inanılmaz derecede destek oluyorlar. Bu da bizi şu şekilde etkiledi; biz binanın açılışında güzel bir oyun sergileyelim diye çıktığımız yolda, toplumsal değerlerimizi taşıyan oyunları yeni nesillere kültürümüzü aktarmak için bir araç olarak kullanmak düşüncesi aklımıza geldi.

“Aldığımız ödüller gurur verici”
Direkler Arası Tiyatro Ödülleri, Türkiye’nin birçok yerinde gezip oyunları izleyip ödül veriyorlar. Geçen yıl bizim oyunumuzu izlediler ve ‘Umut Veren Tiyatro Ekibi Ödülü’ bizlere verildi ve bu bizim bir başlangıç aşamamızdı. Bu yıl yine aynı ekip bizi izledi ve ‘En İyi Performans Ödülü’nü bizlere verdiler. Bu ödülü aldıktan sonra Türkiye’de adımız duyulmaya başlandı ve benden Bursa, Adana ve Antalya’dan oyunla ilgili bir kayıt istendi. Kayıtları gönderdiğimiz zaman da oyun; kendi kültürel çerçevesinde temsil ettiği değerler açısından festivallerde yer almaya değer görüldü. Festival repertuarına baktığım zaman, bu repertuardaki oyunların profesyonel ekipler tarafından oynandığını gördüm. Bu da gösteriyor ki yüreğimizi ortaya koyduğumuz zaman, yaptığımız işe gerçekten inandığımız zaman amatör ruhla, amatör ekiplerin oyun tasarlanırken aldığı eğitim sürecinin aslında onların beklentinin çok daha üzerinde bir seviyeye çıkabiliyor. Katılımımız ve ideallerimiz sürekli bu anlamda değişiyor.

“Performans ödülü ekibin motivasyonunu arttırdı”
Direkler Arası Tiyatro Ödülleri dünyanın her yerini gezip, hatta Dubai’ye kadar giden özellikle büyük şehirlerde oyunları izleyip ekipleri teşvik etmek adına verilen ödüllerdir ve yıllardır veriliyor bu ödüller. Biz de bunlardan birini aldık. Bunun bizim için iki önemi var. Birincisi ekibin motivasyonu çok ciddi anlamda etkilendi çünkü performans ödülüydü ve Türkiye’den aldığımız bir ödüldü. İkincisi de yurt dışında tanınmamızı sağladı. Bu ödülü 2 ay önce aldığımız bildirildi fakat henüz seremoni yapılmadı.


“Kurumsal tiyatronun önemi büyüktür”
İdealler konusunda şunu da ekleyebilirim, tabii ki ülkemizde kurumsal tiyatroların varlığı çok önemlidir. Özel tiyatrolar günden güne artıyor fakat kurumsal tiyatroda az önce dediğimiz gibi tiyatrolar geliriyle kendini çeviremez, çünkü yapılan dekor, kostüm, prodüksiyon ücretleri, oyuncu ücretleri bunlar ciddi anlamda para gerektiren işlerdir. Tabii ki para olmadan da yapılır, bizim yaptığımız gibi, ama olursa daha nitelikli daha güzel eserler ortaya çıkar, bir teşvik ve destek görevi görür. Bu çerçevede Beyarmudu Belediyesi önemli bir iş yapıyor. Yani bir Beyarmudu Belediyesi Belediye Tiyatrosu kurulması ve bu oyuncuların profesyonel anlamda bu işi yapmaya teşvik edilmesi çok önemli bir adımdır.
Belediyemiz teknik anlamda her türlü yardımı sağlıyor ama oyuncularımız çalışmalara amatör olarak devam ediyor ve gönüllü olarak yer alıyorlar. İlerleyen zamanlarda belki bir eğitim sürecinin 1-2 yıllık bir kurs sürecinin sonunda Beyarmudu Belediye Tiyatrosu da gündeme gelebilir.

“Tiyatro severlerin aktif olması gerekiyor”
Tiyatro sever olmak çok önemli bir şey aslında bu dönemlerde. Çünkü tiyatro yapan insanlar var, tiyatro yapmak için uğraşan insanlar var, tiyatro izlemeyi seven insanlar var. Bunların buluşmasının tiyatro sanatının geleceği için özellikle günümüzde eğitim sistemimizin bu kadar sıkıntılı ve sanatçı öğrenci adayları yetiştirme konusunda kısır olduğu bir dönemde tiyatro severlerin aktif hale gelmesi bizim için çok önemli. Aktif hale gelmesi derken tiyatro yapmaları anlamında söylemiyorum, tiyatro sever bir insanın tiyatro konusunda okuması, oyun izlemesi, eleştirmesi, tiyatro sanatının geleceğinin önünün açılması ve yeni tiyatrocuların yetişmesi için çok önemlidir.
Şöyle bir örnek vereyim tiyatro sever bir öğretmen tiyatro oyunları izleyerek tiyatro konusunda daha bilgi sahibi olarak öğrencilerini sanatçı olmaya teşvik edebilir. Fakat tiyatro sevmeyen bir öğretmen, öğrencisi ona ben oyuncu olmayı düşünüyorum, tiyatro seviyorum, tiyatro yapmak istiyorum dediği zaman, ‘tiyatroda para yoktur boş ver çocuğum’ demesi çok ciddi bir sıkıntıdır bizim için. O yüzden tiyatro sever olmak biraz da misyon gerektiriyor.

“Aliye Ummanel’in fikri bizim için çok değerli”
Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan sevenlerimiz oluştu süreçte. Bölgeden olsun, Lefkoşa’dan olsun Ada genelinde olsun sevenlerimiz çoğaldı. Fakat bunun yanında tiyatroyla ilgilenen Kıbrıs’ta sanat yaşamında ciddi anlamda yeri olan bir Kıbrıs sanat dinamizmine şekil veren tiyatrocu dostlarımız da var. Bunlardan biri de Aliye Ummanel’dir, Kayıp oyununu yazıp yönetti ve ülkenin çok ciddi anlamda nabzını tutan Güney’de, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde temsiller verdi. Mesela Aliye Ummanel’in şöyle bir önerisi oldu; belki oyunun bir üçüncü bölümü de yazılıp Mesarya Üçlemesi adı altında üçlenebilir. Bu çok önemli bir fikir bizim için. Tabii ki biz de istiyoruz, ama bu şekilde düşünmemiştik açıkçası. Yani Şaman oyununun da devamı olarak yeni bir oyun düşüneceğiz artık.
Eğer ülkemizde tiyatroyla uğraşmak isteyip de uğraşamayan, çocukluğunda çeşitli sıkıntılardan dolayı tiyatro sanatının içinde aktif rol alamayan insanlar varsa hiçbir zaman bunu geç olduğunu düşünmesinler. Augusta Boal’in bir sözü var ‘Herkes tiyatro yapabilir, hatta tiyatrocular bile’. Bu da aslında isteyen herkesin yapması, denemesi ve içinde olması gerektiğini gösteriyor. Bu yüzden tiyatro yapmak isteyenler tiyatro yapsınlar, beklemesinler.
 
Editör: TE Bilisim