Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar İsviçre’de devam eden Kıbrıs konferansı hakkında bir açıklama yaptı.

Ersin Tatar açıklamasında şunları kaydetti:

“ Kıbrıs Rum tarafı ile Yunanistan’ın temel hedefinin Kıbrıs Türk Halkı’nı güvencesiz bırakmak, Anavatan Türkiye’den koparmak olduğu İsviçre’deki Kıbrıs konferansında da açıkça görülmektedir.

Rum-Yunan ikilisi konferansı Türkiye’nin etkin garantörlük hakkını sıfırlama ve Türk askerini Kıbrıs’tan tümüyle çıkarma sürecine dönüştürmek için diğer konularda bilinen tutumlarını sürdürmektedir.

Oysa Kıbrıs Türkü için Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını içeren garantörlüğü ile Türk askerinin adadaki varlığını ciddi bir caydırıcı unsur olarak sürdürülmesi tartışma ya da taviz konusu yapılabilecek konular değildir.

Bu iki unsur Kıbrıs Türkü’nün yaşamı, güvenliği, özgürlüğü ile doğrudan ilgilidir ve olmazsa olmazdır.

Diğer beş başlık da elbette önemlidir ama bu başlıklarda bazı laf ola şeyler elde edilmesi karşılığında garanti anlaşmasını sulandırılmasına, Türk askerinin adadaki varlığının caydırıcı bir sayıdan aşağıya çekilmesine asla izin verilemez.

KKTC 2’nci Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine yeterince değer vermeyen yaklaşımı ile içimizdeki bazı kesimlerin garantileri önemsizmiş gibi gösterme gayretleri yanlıştır ve Kıbrıs Türkü için zararlıdır.

Kıbrıs Türk Halkı’nın Türkiye’nin etkin ve fiili garanrisi yanı sıra iki kesimlilikten, iki toplumluluktan, Kuzey’de mülkiyet ve nüfusta sarih çoğunluğun Kıbrıs Türkü’nde olmasından, varılacak antlaşmanın AB’nin birincil hukuku haline gelmesinden, mülkiyet ve toprak konularının sosyo-ekonomik yaşantımızı perişan etmeyecek şekilde var olan gerçeklere dayalı olarak çözülmesinden, Yunan vatandaşlarının Kıbrıs’ta elde edecekleri haklarının aynılarının Türkiye Cumhuriyeti halkına da tanınmasından asla geri adım atılamaz.

Bunlardan geri adım atmanın Kıbrıs Türkü’ne barış, ekonomik kalkınma getireceğini düşünenler hayal görmektedirler.

Rum gençlerinin askerlikleri bitince silahları ile birlikte evlerine gittiklerini, Rum tarafındaki her evin bir sihah deposu, Kıbrıs Türkü’ne kan kusturabilecek saldırı odağı haline getirildiğini, her Rum çocuğunun Türk düşmanlığı ve gün gele Türkler’den 1974’ün rövanşını alma hayali ile yetiştirilmekte olduğunu faşist ELAM örgütü bir yana diğer büyük Rum partilerinin içinde de büyük bir Türk düşmanı kesim bulunduğunu Kıbrıs Türk Halkı’nın dikkatinden kaçırmak sorumsuzluktur.

Yapmamız gereken haklarımızı teslim etmek geleceğimizi tehlikeye atmak değil, birlik-beraberlik içinde haklarımıza, güvenliğimize, devletimize  sahip çıkmaktır.

Bunu yaptığımız anda göreceğiz ki yep yeni ufuklar önümüze açılacaktır.”

Editör: TE Bilisim