Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, “ Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son Kıbrıs raporunun Kıbrıs Türkü’ne yeni bir haksızlık olduğunu ve Birleşmiş Milletler Örgütü’ne Kıbrıs konusunda adil davranması, gerçekleri görmesi noktalarında asla bel bağlanamayacağını yeniden gözler önüne serdiğini” belirtti.

Ersin Tatar, “ Belgenin aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Akıncı ve görüşmecisinin ‘ barışı dili, açılım ‘ diyerek vermemeleri gereken tavizler vermelerine, atmamaları gereken adımlar atmalarına rağmen BM’nin bunları dikkate almadığının, Rum tarafının Kıbrıs Türk Halkı’nın en temel isteklerine bile olumlu yaklaşmadığının yani Cumhurbaşkanı’nın izlediği siyasetin Kıbrıs Türk Halkı adına hiç bir yarar getirmediğinin de bir kanıtı olduğunu” vurguladı. Tatar, “ Kıbrıs’ta iki ayrı devletin Avrupa Birliği çatısı altında bir araya gelmesinin en gerçekçi yol olduğunun dünyaya anlatılması zamanının geldiğini, bunun dışındaki çabaların Rumların dümen suyunda gitmekten ve zaman kaybetmekten başka işe yaramayacağını” kaydetti. Ersin Tatar açıklamasına devamla şunları ifade etti: “ BM Genel Sekreteri Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son rapor Kıbrıs Türk Halkı açısından 28 Mayıs 2004 yılında dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Güvenlik Konseyi’ne sunulan rapordan çok geridedir. Guterres , Sayın Akıncı ve ekibinin tüm gereksiz tavizlerine ve adımlarına, Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nün en temel istemlerine ve BM tarafından önerilere ret yanıtı vermesine rağmen Rum lider Anastadiadis’i sürecin çökmesi nedeniyel zerre kadar suçlamamıştır. Raporda yer alanlar büyük ölçüde Rum tarafı ve ona yıllardır destek veren bazı Güvenlik Konseyi üyelerinin istedikleri gibidir. Guterres’in BM Genel Sekreteri olarak nerdeyse Rumların sıfır asker, sıfır garanti tezine yakın ifadeler kullanması, garanti antlaşması ile Türkiye’nin müdahale hakkının sürdürülemez olduğunu iddia eder noktaya gelmesi Türk tarafı için kabul edilemez bir tutumdur. BM Genel Sekreteri bu tutumu ile iyi niyet misyonunu aşmış nerdeyse kendisi çözüm dayatmaya yönelmiştir. Gutterres’i gerek garantiler gerekse diğer konularda yanlışa sevk eden ise Sayın Akıncı ve ekibinin gereksiz tavizleri ve yanlış adımlarıdır. Ama Sayın Genel Sekreter bilmelidir ki, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü içermeyen, Türk askerinin Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği için adada kalmasını kapsamayan her hangi bir anlaşmanın adaya barış getirmesi ve Kıbrıs Türk Halkı tarafından onaylanması mümkün değildir. Hala Rumların uzlaşmaz tutumunu , aşırı isteklerini görmezden gelen , Kıbrıs Türkü’nün çağdışı spor, ticaret, ulaşım ambargoları yaşaması karşısında bunların aşılması için hiç bir adım atamayan Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği Türkiye’nin etkin garantisini içermeyen bir formülü Kıbrıs Türkü’ne yutturabileceğini sanıyorsa aldanıyor. Güvenliğin olmadığı yerde, sosyo-ekonomik yaşantısının mahvolacağını yaşayarak öğrenen Kıbrıs Türk Halkı tüm dış manipülasyonlara, iç kışkırtmalara rağmen kırmızı çizgilerini korumakta kararlıdır. Gutterres raporu da göstermiştir ki Kıbrıs konusunda mevcut Rum zihniyeti ve mevcut BM Genel Sekreterliği tutumu ile daha öncekilerin benzerleri süreçlere girilmesi Kıbrıs Türkü’ne en küçük bir yarar sağlamayacaktır. Yapılması gereken Anavatan Türkiye ile istişare içinde tüm bu gerçekler ışığında Kıbrıs konusunun yeni yol haritasını belirlemektir. Bana göre Kıbrıs konusu iki ayrı Devlet gerçeğinden hareket edilmedikçe bir sonuca bağlanamayacaktır. İki Devlet’in Avrupa Birliği öncelikle Avrupa Birliği çatısı altında bir araya gelmeyi başarabilmelidir ki süreç içinde daha ileri gidilebilsin.”

Editör: TE Bilisim