2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, polis teşkilatının bu şekliyle sürdürülebilir olmadığı görüşünü ortaya koyarak, polisin sivil idareye bağlanmasının şart olduğunu kaydetti.

Talat, katıldığı bir televizyon programında çeşitli konuları değerlendirdi.

2. Cumhurbaşkanı Ofisi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, toprak konusu ile ilgili haber ve açıklamaların sorulması üzerine Talat, “Rumların her istediğine evet dersek bize yaşayacak yer kalmaz” şeklindeki söylemin kendisine, rahmetli Denktaş’ın “bize Beşparmak dağlarının tepelerini bırakıyorlar” şeklindeki sözlerini hatırlattığını söyledi.

Talat, “Rum tarafının istediğinden çok müzakerelerin sonucu önemlidir. Nitekim Denktaş bunları söylerken Kıbrıslı Türklerin yüzde 65 oranında Annan Planı’na evet dediğini hatırlamak gerekir” diye devam etti.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Rum tarafından gelen her eğilimi Kıbrıslı Türkleri çözümden uzaklaştırmak için kullandığını savunan Talat, müzakereler konusunda Eroğlu’nu eleştirdi.

Başka bir soru üzerine Talat, AP’de Türkiye aleyhine alınan kararı değerlendirdi; genelde AP kararlarının tutum belirlediğini, yaptırım gücü olmasa da önemli olmadığının söylenemeyeceğini anlattı.

“Avrupa Birliği’nde olmazsanız AB birimleri kolaylıkla aleyhinize kararlar çıkarabilir” diyen Talat, tarihten ders alınması gerektiğini söyledi.

Rum tarafının AB’yi ve tek tek Avrupa devletlerini kullandığını söyleyen Talat, “görünen budur” dedi ve bunu tersine çevirmek için AB ilişkilerinin iyileştirilmesi ve kararlı bir çözüm isteğinin gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

“ÖNEMLİ OLAN NİYETTİR”

Eide’nin temasları konusuna da değinen Talat, danışmanların birinin gelip birinin gideceğini, önemli olanın tarafların niyeti olduğunu söyledi.

Talat, Rum tarafının görüşmeleri sonlandırmasına rağmen suçlanmadığına dikkat çekerek, uluslararası toplum tarafından istenenin, Türkiye ile “Kıbrıs Cumhuriyeti” arasında soğukluğun ortadan kalkması olduğunu ve bunun da Türkiye’nin gemilerini çekmesi anlamına geldiğini, Kıbrıslı Türklerin “esamesinin bile okunmadığını” savundu.

Talat, “Rum tarafı Eroğlu’nun çözüm istememesini iyi kullanıyor ve suçlanmaktan kurtuluyor” iddiasında bulundu.

“EKONOMİ BÜYÜMELİ”

CAS çalışanlarının grevini de değerlendiren Talat, bu çalışanların durumlarının acil olduğunun bir gerçek olduğunu kaydederek, toplumun diğer işsiz kesimlerini de gündeme getirdi ve hükümetin birincil görevinin ekonomiyi büyütmek olduğunu kaydetti. Talat, ekonominin büyümesi halinde işsizlerin de özelde veya kamuda iş bulabileceklerini belirtti.

Devletteki istihdamları da değerlendiren Talat, ileri ülkelerde kamuya istihdamların, “çok ince elenip sık dokunarak” yapılırken KKTC’de bu sürecin “adeta çalakalem” işlediğini, münhaller yoluyla istihdama bile güvenin kalmadığını söyledi.

“POLİS SİVİLE BAĞLANMALI”

Talat, polis teşkilatının bu şekliyle sürdürülebilir olmadığını, polisin sivil idareye bağlanmasının şart olduğunu söyledi.

“29 Ekim ve 15 Kasım olaylarında polis çifte standart uyguladı” diyen Talat, barışçı eylem yapanlara karşı şiddet kullanmanın yanlış olduğunu, bu insanların silahlı olmadığını, her zaman yapılan eylemlerden birinin yapıldığını söyledi.

Talat “Zaten birincide pankartlar toplansaydı, ikincisi olmayacaktı” dedi ve gerekli soruşturmanın yapılması gerektiğini kaydetti. Bu çerçevede Talat, artık polisin sivile bağlanması zamanının geldiğinin bir kez daha ortaya çıktığını dile getirdi.

Doğalgaz konusunda da açıklamalarda bulunan Talat, “Hristofyas ile yaptığı görüşmelerde doğal kaynakların federal hükümette olacağı hususunda anlaştıklarını, bunun da Kıbrıslı Türklerin doğalgazda hakları olduğunun Rum tarafınca kabul edildiğini gösterdiğini” söyledi.

Gaz konusunda bir komisyon kurulması yolunda Eide’nin önerisinin makul bir yaklaşım olduğunu kaydeden Talat, Rum tarafının ise bunu kabul etmediğini ifade etti.

“Rumlar gaz konusunu ‘meşru hükümetin’ yetkisinde görüyor, bu yüzden meseleyi toplumlararası görüşmelerde ele almaktan kaçındık” diyen Talat, ancak gazda hakkı olan tarafın bunu hazmetmesinin mümkün olmadığını da düşünmeleri gerektiğini anlattı.

Kıbrıslı Türklerin haklarını araması gerektiğini belirten Talat, konunun sadece Türkiye tarafından ileri götürülmesinin etkili olamayacağını, muhatabın Kıbrıs Türk tarafı olması gerektiğini söyledi ve “Bütün sorun bizim pasifliğimizdir” ifadesini kullandı.

“En iyi yol çözümdür” diyen Talat, her şeye rağmen “Eide’nin dediği gibi” görüşmelerin başlaması ile bu zenginlikten birlikte nasıl yararlanılacağı sorusuna cevap bulunabileceğini kaydetti.
Editör: TE Bilisim