"Bazı belirsizliklere rağmen Türkiye’den Kıbrıs’ın kuzeyine deniz altından çekilen hat’tan Kıbrıs’a su ulaştı haberleri var. Belli ki su gelmiş olsa bile, dağıtımı ile alakalı sorunlar sürüyor. Bu proje ile ilgili “Asrın Projesi” dediler. Doğrusu kabul etmek gerekir ki, yapıldı ise,yapılan iş gerçekten çok büyük iş.

Peki madem bu kadar önemli bir iş başarılmış neden hala eleştiriliyor? Bazı kesimler itirazları iyice dinlemek yerine başlıyorlar bildik teraneye “Hainler” diye. Hade bale gene (“Yediği naneye bak” anlamında kullanılırmış)… Dert bitmez. Dertsiz yaşam bizlik değil!!! İlla ki sorun çıkaracayık da biriler bize sövsün. Napacan, muzur unsurlar arasındayık…

Yani nasıl muzur olmayalım. Benim bile bütün muzurluğuma rağmen “Önemli İş” diye kabul ettiğim meselede hala sorunlar var. Şimdi ortaya çıkıyor ki İrsen Küçük’lü hükümet döneminde, TC ile protokol imzalanmış ve gelecek suyun dağıtımının özelleştirilmesi murat edilmiş. O kadarla da kalınmamış, memleketin mevcut su kaynaklarını da arazi tapuları ile beraber vermeyi de söz vermişler. Çok yağmurumuz da yok ama yetişip da damla yere düştü ve toprağa karıştı artık bizim değil. Toprağa karışmadan kovana topladın topla, sonrasına karışaman.

Bu protokol de mecliste oylanmış ve oy çokluğu ile “Evet” çıkmış. “Hayır” diyen de varmış, oylamaya katılmayan da ama sonuçta o dönem seçilmiş herkes konuyu biliyormuş. Şimdi de bize, “Herşey usule uygun yapıldı” deniyor. Eee tamam da hangi seçimde hangi parti bu halka “Su gelecek ama mevcut yeraltı su kaynaklarımızla birlikte, yağan yağmurun yere düşen damlasını da beraber satacayık onun için bize oy verin” dedi ki? Konuyu açan “Size Türkiyeden Su Da Getireceyik” lafazanlığını yaptı yalnızca.

Yahu bu iş “Dimyatta Pirince Giderken, Evdeki Bulgurdan Olmak” meselesine döndü . Şimdi da “Vayy su gelmesine karşı çıkarlar” diye yaygara yapılır. Kardeşim su gelmesine kimse karşı değil. Değil ama, “ Su getiriyoruz” diye elimizdekini de vermeye döndü bu iş.

Şimdi yaygaracı biz miyiz, yoksa “Vatan-Millet-Bayrak” edebiyatı ile bizi susturmaya çalışanlar mı? Kardeşim bu konu öyle yaygara ile geçiştirilecek bir konu değil. Altını çizmekte fayda var ki Türkiye’den gelecek suyun üzerine yatma gibi bir derdimiz de yok. Ama bırakın da soralım; “Denizden su arıtmak çok daha ekonomik iken, neden Türkiye’den su getirildi?” Duyar gibiyim, “Sormaya geç kaldın?” diye. Yok hep soruldu ama cevap veren bulunmadı.

Peki “öyleydi böyleydi” bu su geldi, şimdi ne olacak? Kesin olan şey gelen su getirenindir ve isterse özelleştirir, ama yalnız getirdiği suyu. Ha bu ülkede su dağıtımını belediyeler mi yapar? Evet, öyle ise belediyelerimiz eksildiği su miktarını isterse bu gelen sudan satın alır.

Mevcut kaynaklarımız ve geçtiği yerlerin mülkiyeti mi? Eee ülkenin su kaynakları kurulacak olan Birleşik Federal Kıbrıs’ın oluşturucularının ortak malı olmayacak mı idi? Hade KKTC ne yapsa yeridir satar da Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunu hukuksal olarak nasıl alır? TC Bankalarının bile kabul etmediği KKTC tapusunu devleti alacak ha? Alırsınız ama, sonuçta bilirsiniz da ki bu malın hukuksal olarak sahibi olamazsınız. Hade bir muzur soru daha; Hani da Türkiye Hükümeti, Kıbrıs’ta çözüm için elinden geleni yapardı?"
(MEHMET SEYİS)

Editör: TE Bilisim