Katıldığı televizyon programında su konusunda değerlendirmelerde bulunan  Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, özel işletmenin yönetim  ve denetim bacağında daha fazla misyon üstlendiği ilk metinden bu güne, ciddi  değişiklikler yapıldığını vurgulayarak, yönetim bacağının tartışmasız bir  biçimde KKTC yetkili otoritelerinde olacağı bir noktaya gelindiğini belirtti.  Sisteme katılma arzusu olmayan belediyeler ile ilgili açılıma da değinen Şahali,  söz konusu belediyelere belediye sınırlarında yapılacak yatırımların kendilerince  karşılanması koşuluyla, özel fiyat uygulanacağını dile getirdi. Suyun fiyatının ne  olacağı konusuna değinen Şahali, suyun fiyatının ihale süreci ve koşullarına  bağlı olarak devlet tarafından belirleneceğinin altını çizerek, suyun kolaylıkla  elde edilebilir bir bedelle halka ulaştırılacağını vurguladı. “Ortaya çıkan son metin KKTC hükümetinin kanaati noktasında imza  aşamasına gelmiş bir metindir” Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, Genç TV’de katıldığı  Yeni Güne Merhaba Programı’nda Baykan Gürses Özdağ’ın su konusundaki  sorularını yanıtladı. Bakan Şahali, Türkiye ile yapılan müzakereler sonucunda  ortaya çıkan metnin artık KKTC hükümetinin üzerinde karara vardığı bir sonuç  olduğunu belirterek, bu süreçte yaşanan tartışmaların ise CTP’nin sahip olduğu  demokratik dinamizmin bir göstergesi olarak toplum önünde yaşandığını ifade  etti. Süreci toplumsal bir kazanım olarak değerlendirdiklerini dile getiren Şahali,  esas vizyonun, KKTC’nin daha iyi bir su altyapısına sahip olması ve hem evsel  hem de tarımsal alanda daha iyi standartlarda bir suya kavuşulmasıyla ilgili  olduğuna değindi. Şahali: Suyun yönetim bacağının da tartışmasız bir biçimde KKTC yetkili  otoritelerinde olacağı bir yaklaşımda sabit durduk Gelinen aşamadan sonra sürecin ne şekilde işleyeceği ile ilgi soruyu da  yanıtlayan Bakan Şahali, önümüzdeki dönemde sahip olduğumuz su altyapısıyla  ilgili ciddi bir dönüşüm yaşanacağını, su envanteri ile ilgili hem yer altı hem yer  üstü su kaynakları bakımından ciddi bir fırsat ifadesinin ortaya çıkacağını  belirtti. Şahali, metnin son halini alıncaya kadar yaşanan süreçte, mantık  çerçevesinde bir şekillenme olduğunu dile getirerek, yönetim ve işletmenin  birbirine girdiği, yönetimde devletin varlığının olabildiğince aşağılarda  tutulduğu, özel işletmenin yönetim ve denetim bacağında daha fazla misyon  üstlendiği bir yaklaşım söz konusu olan, Türkiye tarafından önerilen ilk  metinden bu güne ciddi değişiklikler yapıldığını vurguladı. Şahali, ilk günden  itibaren yönetimle işletmenin tamamen ayrıştırılması gerektiği, yönetim  bacağının da tartışmasız bir biçimde KKTC yetkili otoritelerinde olacağı bir  vizyonla hareket ettiklerini belirterek, yönetim bacağında ülkenin mevcut su  kaynakları, ileride sahip olunacak su kaynakları ve gelen suyun hangi yönlere ne  şekilde kullanıma arz edileceği ile ilgili kararların tamamen devlet otoritelerince  verileceği fikrinde sabit durduklarını ve bu konuda hiçbir esneme söz konusu  olmadığını vurguladı. “Su metni yağmur suyunun özele devredilmesiyle ilgili hiç bir hüküm  içermiyor” Şahali, sonuç olarak TC hükümeti ve KKTC hükümetinin Türkiye’den gelen  suyun ne şekilde yönetileceği ve işletileceğiyle ilgili bir mutabakata varmış  olduğunu ifade ederek, bu noktadan itibaren işletme bacağının formüle edilip  sonuçlandırılması ile ilgili görevin KKTC hükümetinde olduğunu söyledi. İhale  sürecinin tamamen KKTC otoritelerinin uhdesinde olacağının altını çizen  Şahali, spekülatif yorumlara rağbet edilmemesini istedi. Şahali, anlaşma metni  “yağmur suyunun özele devredilmesiyle ilgili bir hüküm içermezken, yer altı ve  yer üstü su kaynaklarıyla ilgili özel işletmeye herhangi bir otorite hakkı  tanınmazken bunlar varmış gibi argümanlarla konuyu tartışmak ve tartıştırmak  maksatlı yaklaşımlardır” şeklinde konuştu. “Bizim açımızdan yerel yönetimlerin yasadan kaynaklanan haklarının  korunması önemliydi” Son şeklini alan metindeki en önemli değişikliğin sorulması üzerine Şahali,  kendileri açısından tartışmanın odağında yerel yönetimlerin yasadan  kaynaklanan hak ve yetkilerinin korunması olduğunu ifade ederek, bu noktada  TC’nin işletme açısından yüzde yüz uygulama başarısı sağlayabilmek için  belediyelerin zorunlu katılımını öngören bir yaklaşımla hareket ettiğini ancak, 8­ 9 Şubat tarihlerinde Türkiye’de yürütülen görüşmelerle bu konuda bir açılım  yaratıldığını dile getirdi. Şahali, belediyelerin kendi iradeleri doğrultusunda  verecekleri kararla birlikte bu sürecin bir parçası olması veya sürecin dışında  kalma yönünde bir karar üreteceği bir mekanizmanın yaratılmış olduğunu  belirtti. “Şahali, bundan sonraki ilk ödevin uygulanma projesinin hazırlanması ve  ihale sürecinin başlaması” Şahali, alım garantisi konusundaki eleştirilere de değinerek, eleştirilerin işin  mantığının kavranmamasından kaynaklandığını veya sırf eleştirme maksatlı  yapıldığını düşündüğünü belirtti. Şahali, “Önümüzdeki süreçte ihtiyaç  duyacağımız altyapının yapılmasıyla ilgili bir finanstan yoksunsak, elbette özel  sektörün sahip olduğu finansal kabiliyetten yararlanmak durumundayız. Bunun  yöntemlerinden biri de yap­işlet­devret modeliyle özel şirketin sahip olduğu  finansal kaynaktan yararlanmaktır. Projeyle saptanacak yatırım giderlerini  karşılamak su dağıtım hizmetinin belli bir süre özel sektör tarafından, bedeli  karşılığında, verilmesini sağlayan bir mekanizma oluşturmaktır” şeklinde  konuştu. Şahali, bundan sonraki ilk ödevin uygulanma projesinin hazırlanması  ve ihale sürecinin başlaması olduğunu söyledi. İhalenin Lefkoşa’da açılacak  olmakla birlikte, uluslararası katılıma açık bir ihale olacağını ifade eden Şahali,  bu ihale sürecinin doğru yönetilmesinin, doğru sonuçlara ulaşmak için atılacak  ilk ve en ciddi adım olduğunun altını çizdi. Suyun kalitesi, miktarı, suyun  işletilmesi ve kullanıcılara iletilmesi bakımından en olumsuz durumdaki  yerleşim birimlerinin öncelikli olarak ele alınacağına değinen Şahali, kayıp ve  kaçak miktarının azaltılmasına yönelik yatırımların ise öncelikli yatırımlar  olacağını belirtti. “Su kaçakları yanında belediyelerin idari kayıplarının da önüne geçilecek” Şahali, su işletmesinin ihalenin ardından devredilmesiyle birlikte tahsilat  sorumluluğunun da devredilmiş olacağını belirterek, belediyelerin idari  kayıplarının da önüne geçileceğini belirtti. Sayaçların ön ödemeli sayaçlarla  değiştirilmesinin, tüketicilerin kullanacakları suyu kontör aracılığıyla alması ve  bu arada diğer vergi ve harçları da su ile birlikte ön ödeme sırasında ödemiş  olması sonucunu doğuracağını kaydeden Şahali, böylelikle belediyelerin sadece  su konusunda değil, diğer idari kayıplarının da önüne geçen bir mekanizmanın  yaratılmış olacağını dile getirdi. Sisteme dahil olmayacak belediyeler konusu Sisteme dahil olmak istemeyen belediyelerle ilgili prosedürün ne olacağına  ilişkin soruyu yanıtlayan Şahali, sisteme dahil olma tercihi kullanmayacak  belediyeler açısından, Başbakan’ın devreye girmesiyle bir açılım söz konusu  olduğunu hatırlattı. Şahali, Türkiye’den gelecek suyun, sisteme katılma arzusu  olmayan belediyelere özel bir fiyatla verilebileceğini söyledi. Sisteme katılacak  belediyelere tek fiyat uygulanması söz konusuyken, katılmayacak belediye  sınırlarında yapılacak yatırımları belediyelerin yapması kaydıyla, işletmenin  yapacağı yatırımın maliyetinin su bedelinden düşülmesiyle fiyatlandırılacağını  anlattı. Bunun yurttaşa yansıyacak bir indirim olamayabileceğini de söyleyen  Şahali, belediyelerin suyu daha düşük bir fiyatla alacak olmalarına karşın,  aradaki farkın söz konusu belediyelerin yatırım ve işletme giderleriyle  aşılabileceğini söyledi. “Suyun fiyatı kolaylıkla elde edilebilir bir bedelde olacak” Suyun fiyatı ile ilgili tartışmalara da değinen Bakan Şahali, ihale süreci  başlamadan bir şey söylemenin izafi olacağını belirterek, suyun fiyatının ihale  süreci ve koşullarına bağlı olarak oluşacağını kaydetti. Şahali, ihaleye katılacak  işletmecilerin yatırım maliyeti ve işletme süresi gibi etkenlere bağlı olarak  önerecekleri tekliflere bağlı olarak, suyun fiyatının devlet tarafından  belirleneceğinin altını çizdi. Şahali, hükümet olarak, yurttaşların satın alma  kabiliyetlerini öngörmek zorunda olduklarını belirterek, “kimsenin kullanmaya  cesaret edemeyeceği bir suyu iletmek akılcı bir durum değildir. Su hem evsel,  hem de tarımsal kullanım için, halkımıza kolaylıkla elde edilebilir bir bedelle  ulaştırılacak. bundan kimsenin kuşku duymaması gerekmektedir” dedi.
Editör: TE Bilisim