Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, kırsal kesim arazisi dağıtılması, devletin elindeki turizm arazilerinin keyfi ve ihalesiz şekilde verilmesi konularındaki yanlışları ortaya koyarak Halkın Partisi olarak bu sorunları nasıl çözeceklerini anlattı. Gençlerin konut sorunlarını kırsal kesim arazisi dağıtarak çözmenin mümkün olmadığını söyleyen Özersay, “çıkış yolu, kolay ödeme koşulları olan sosyal konut projesidir, göreve geldiğimizde kamu- özel ortaklığıyla yerli müteahhitlerin yer alacağı bir model ile gençlerin ödeyebilecekleri sosyal konut yapacağız” dedi. Özersay ayrıca şeffaf ihale yöntemiyle çevre ile barışık, yerli istihdamı artıracak kamunun yararına olacak şekilde turizm arazilerine yatırımı mümkün kılacaklarını da ifade ederek “kamunun yararına olacak yatırımları altyapı açısından da iyi bir planlama ile destekleyeceğiz ve bugün yapılan keyfi arazi dağıtımına kesinlikle son vereceğiz” dedi. “KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞINDA SOSYAL KONUT YAPACAĞIZ” Açıklamasında Kudret Özersay kırsal kesim arazisi dağıtıldığında sorunun neden çözülmediğini ve Halkın Partisinin konut sorununu nasıl çözeceğini şu sözlerle anlattı: “Biz kırsal kesim arazisi dağıtılmasını sadece olumsuzluklarını söyleyip eleştirmedik ama aynı zamanda ortaya bir de çözüm önerisi koyduk. Dedik ki, bunun çözümü arazi dağıtmak değildir. Hele de bu yüzyılda. Hak sahibi kimdir dediğinizde, pek çok insanın o listeler içerisinde yer almadığını görürsünüz. Daha geçen akşam gittiğimiz bir köyde, bu konu üzerinden tartışmalar çıktı. Çünkü bir partinin örgüt başkanı, birilerinin o listede yer almasını istemeyip ismini sildirdi iddiası ortaya atıldı. İşin içine particilik karıştı. Adalet orada zedeleniyor. Öyle bir yapı geliştirdiler ki, bazı siyasiler insanlara ‘git bizim o bölgedeki parti örgüt binasına da ismini yazdır’ diyor. Yani parti devletine dönüştürdüler hukuk devleti olması gereken yapıyı. Turizm bölgesi diye ilan edilen ve kırsal kesim diye adlandırılmayan kuzey sahilinde binlerce genç var. Şehirlerde yaşayan binlerce genç var. Onlar ne yapsın, onlar bu memleketin evladı değil mi? Bu insanlar için böyle bir hak öngörmediler. Yani insanları ayırıyorlar. Bu başka bir adaletsizliktir. Öte yandan arazi veriyorlar ama insanlardan oraya ev yapmaya başlamak için istedikleri bir para var. İnsanlar da diyor ki “ben o parayı bulsam zaten köyde gider o paraya kendi arsamı alırım, alt yapısı tamam olan bir yer alırım. Oysa bu dağıtılan yerlerin çoğunda alt yapı da tamam olmadığı için insanlar ya yıllarca beklemek ya da kendi paralarıyla elektrik çekmek, trafo katkı payı ödemek gibi bir masraf ile karşı karşıya bırakılıyorlar. Peki çıkış yolu nedir? Halkın Partisi olarak diyoruz ki; devletin kendi arazisinin üzerine, sosyal konut projesi yapmasıdır çıkış yolu. İnsanlarımız zaten ekonomik sıkıntı çekiyorlar. Uzun vadeli ödeme konusunda insanlara yardımcı olacağınız ve yerli müteahhitlerle devletin ortaklığıyla oluşacak bir kamu özel ortaklığı şirketiyle sosyal konut projesi geliştireceğiz. Adil olan budur, konut sorununu çözecek olan, dar gelirli vatandaşa gerçekten yardımcı olacak olan bu yaklaşımdır”. “TURİZM ARAZİLERİNE YATIRIMI ŞEFFAF İHALELER YOLUYLA DESTEKLEYECEĞİZ” Kalkınmanın ve ekonomik pastanın büyütülmesinin ancak bu yolla insanların illa ki devlette değil de özelde de istihdam alanının yaratılabileceğine dikkat çeken Özersay, “Yatırım karşıtı olmamak lazım. Bu söylediklerimi yatırım karşıtlığı üzerinden söylemiyorum” dedi ve kamu yararını esas alan doğa ile barışık yatırımları nasıl destekleyeceklerini anlattı. Türkiye ile yapılan ekonomik protokolün eleştirilebileceğini, Halkın Partisi’nin de eleştirdiğini ama karşı önerilerini de getirdiğini anımsatan HP Başkanı Özersay, “İçinde doğru olan yerler de var ve bunu söyleyebilmek, eğriye eğri dediğimiz gibi doğruya da doğru diyebilmeliyiz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “DOĞRUYA DOĞRU, EĞRİYE EĞRİ DİYEBİLMELİYİZ” “Ekonomik protokolde bir madde der ki, Kasım 2016’ya kadar, KKTC hükümeti turizm arazilerini uluslararası ve ulusal yatırımcılara yarışmaya açık ihale yöntemiyle vermek üzere düzenleme yapacak. Bu konuda hiç birşey yapmadılar. Nedenini de o tarihten bugüne kadar gerçekleştirdikleri peşkeşlerden gördük. Bizim söylediğimiz şey şudur. Göreve geldiğimizde uluslararası ve ulusal başvuruya açık ihale açacağız. Biz burayı turizm yatırımı yapılacak alan olarak belirledik diyerek projesi olanı belirli kriterler çerçevesinde davet edeceğiz. İçerisinde işinin erbabı insanların bulunacağı bir kurul bunu değerlendirecek. Neye bakarak? Vatandaşın haklarına halel gelmeyecek yani mesela denize giriş-çıkış hakkını almayacak şekilde, çevreyle uyumlu olacak şekilde yatırım getirilirse önünüze, ve de “çalışanların yarısını KKTC vatandaşlarından sağlayacağım projemin parçası budur” derse, “devlete de bu kadar katkı yapacağım” derse biz bu şekilde bir yatırımı destekleriz. Tekrar etmekte fayda var. Vatandaşın denize giriş-çıkış hakkını elinden almayacak, çevre ile uyumlu, yerli istihdam sağlayan, devlet kasasına katkı sağlayan, ülkenin genel fiziki planına uygun, alt yapıyı yapma şartının da konacağı bir yatırımı şeffaf ve denetlenebilir ihaleler yoluyla destekleyeceğiz. Bu türden yatırımları destekleyeceğiz çünkü ekonomide büyümeye neden olacak, pastayı büyüterek istihdam imkanını artıracak olan unsurlardan birisi, turizm sektöründe sağlıklı ve planlı bir yatırım stratejisi izlemektir. Bu da her şeyi yasaklamakla değil ama doğaya saygılı ve kamunun yararını esas alan bu türden bir duruşla, düzenlemekle mümkün kılınabilir”. “RANT KAVGASI GİDİŞATIN ERKEN SEÇİM OLDUĞUNU GÖSTERİR” Özersay ayrıca Meclis’te bakanlar arasında yaşanan tartışmaların hatırlatılması üzerine, “Önemli olan bunu kanıksamamaktır. Herkesin bunu yüksek sesle dillendirmesi ve konuşması gerekiyor diye düşünüyoruz. “Her dönem böyle şeyler olur. Bu dönemde daha fazlası oldu” diyerek normalleştirmeye çalışanlar var bunu. Toplumun içinde “ne olacak, bir şey olacağı yok, neden şaşırdınız ki” diyenler var. Bu kesim aslında bu düzenin değişmesini istemeyenlerdir. Bu statükodan yararlananlardır” diye konuştu. “Bin kûsur geçicinin torba usulüyle kadrolanması, kırsal kesim arazisi dağıtılması, vatandaşlık dağıtımının hızlandırılması, devlet bankalarından kredi dağıtımının hızlandırılması, toplamda 5-10 yılda Güzelyurt’ta verilen kuyu açma izni sayısı kadar 1 sene içerisinde 50 kadar kuyu açma izni verilmesi, aile akraba ve yakınlara arsa, arazi dağıtımına gidilmesi. Bunları bir araya getirip resme bir bütün olarak baktığınızda erken seçime doğru gidildiğini görürsünüz. Bunlar onun işaretidir.” Herkesin, herşeyin farkında olduğu bir noktaya gelindiğinin altını çizen Özersay, köy ve bölge ziyaretleri sırasında insanların “bize kırsal kesim arazisi dağıttıklarında kendilerinin destekçisi olacağımızı zannederlerse yanılırlar” dediğine dikkat çekti. Vekillerden bakanına kadar paylaşım kavgası yaşandığını belirten Halkın Partisi Başkanı Özersay, “Bir çekememe, paylaşım kavgası var. Bir başka bakan bet ofisi izni verdirdi birisine. Başkası da bu izni alsın diye ben de yardmıcı oldum diyor. Böyle hukuk dışı gayrı ahlaki bir paylaşım kavgasının yaşandığı ilginç bir dönemdeyiz ve insanlar da bunu görüyor ve farkında” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim