TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit BRT’de yayınlanan Birinci Boyut programına konuk oldu.

İşte Özyiğit’in açıklamalardan öne çıkan ifadeler.

“Bir kişinin dokunulmazlığını kaldırdık biz.Dokunulmazlığı kaldırıldı hala daha yargı yoluna gidilebildi mi? Sayın Özgürgün ile ilgili Başsavcılığa birtakım dosyalar verdik. Polise intikal eden suç duyuruları var keza eski bazı bakanlar hakkında da bunların akıbeti nerdedir?Hani bunları  bu görev süresince temizleyecektik?Şimdi ne oldu? Bunların hepsi bir kenara çekildi ve yeniden bu yolsuzluklarla, skandallarla anılan parti yeniden ülkeyi yönetmeye getiriliyor, geliyor demiyorum. Bizzat kahve bile içmem diyenler tarafından”.

“CTP-HP-TDP-DP” hükümeti döneminde Kıbrıs Türk toplumu ilk defa kendi kaynaklarını nasıl verimli kullanabileceği ile tanışma fırsatı buldu. Bakın düşünün ki geçen yıl kitap basım kaleminde sıkıntılar yaşadık bu yıl tedbir aldık. Ben şimdiden yeni gelecek bakan arkadaşıma müjde vermek istiyorum bu yıl kitap basımında bir sorun olmayacak. Çünkü gerekli kaynak ayrılmıştır. İşte Kıbrıs Türk toplumu bunlarla tanışıyordu”.

“Hangi alanda neyin icraatını yapamadığımızı onu çıkacaklar  ve halkla paylaşacaklar. İlk defa bu ülkede dış yardım almadan kendi kaynaklarımızla okul yapacaktır. Kendi kaynaklarımızla yapacaklarımızı, yasalar ve tüzükler gibi konuları bu hafta açıklama hedefimiz vardı. Yaptığımız toplantılar tamamen kaynak yaratma, savurganlığı önleme. Bu çerçevede Kıbrıs Türk toplumunun kendi ayakları üzerinde nasıl durabileceğinin çok ciddi sinyalleri vardı son günlerde  yaşanan. İşte buna engel olundu. Bunlar önlendi bu hükümetin istifası ile”.

“Biz devlet sorumluluğu üstlendik. Düşünün bir hatırlasın herkes; göreve ilk geldiğimiz günlerde benim de Meclis’te bir çıkışım vardı. İşte sonra sarsıntı geçirildi. Ondan sonra ne yaptık biz? Kendi kendimizi de oto kontrol yaparak, sırf bu ülkenin geleceği için bu hükümetin daha sağlıklı emin adımlarla yürümesi için dikkatli olmaya ve devlet adamı sorumluluğu üstlendik. Bakın ben kendi partim de bile zaman zaman böyle ansızın bazı arkadaşlar sosyal medyadan bir takım şeyleri eleştirir. Onlara da sürekli söyledim, eleştiri var ise bunun yeri ve zemini önemlidir.Kıbrıs Türk halkı, 15 ay önce bu hükümetin ülkenin ihtiyacı olduğunu bangır bangır bağırdı. En azından o günün koşullarında bu Meclis aritmetiği içerisinde olabilecek en verimli, en işbirlikçi yapı budur dedi. Şimdi bunun üzerine gerçekten biz çok verimli bir çalışma yaptık. Bakıldığında HP bakanlarının ve milletvekillerinin ifadelerine çok güzel bir deneyim ve çok verimli çalıştık deniliyor. O zaman ne olduğunu çıkıp, topluma anlatacaklar. Yani bence birşeyleri ısrarla toplumdan saklıyorlar”.

“Verimsiz çalıştık diyemem, asla öyle birşey yok. Tam tersi çok ciddi ve verimli çalıştı. Açık yüreklilikle hantal bir bürokrasi olduğunu söylüyorum. Öğretmen yetkilerinin alınmasında çeşitli bürokratik kademelerde, mahkemelerde bile. İşte bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı ama bir türlü hukuk sistemi beklenen hızda ilerlemiyor. Bir hukuk reformuna, kamu reformuna ihtiyaç var. Bu kamu reformunu yapamamanın üzüntüsü var bende açıkcası”.

“İki de birde zaman zaman şu gördük.HP bazı milletvekilleri hükümete yönelik serzenişte bulunuyor. Keza CTP’li bazı milletvekilleri de Kudret hocaya serzenişte bulunuyor.İki partideki bazıları zaman zaman Cumhurbaşkanına da yönelik serzenişte bulunuyor. Ama biz bunlaru ulu orta sokakta konuşmak yerine hükümette konuşmayı tercih ettik. Kendi içimizde konuşmayı tercih ettik. Eğer biz bir ekip isek, bir ortaklık kurduk isek öncelik sorunları orada çözme ve minimize etme yönüne gittik. Bu kadar açık yüreklilikle söylüyorum. Dolayısıyla “işte Cemal hoca, TDP genellikle sessiz kaldı deniliyor” Hayır TDP geçmişte de bu toplumu yöneten bir partinin devamı olarak hele hele Cemal hoca 30 yılını bu ülkenin kamu yapısına ayıran biri ve onun içinden gelen biri olarak. Bir bakın diğer bakanların hiçbiri kamunun içinden değildir. Cemal hoca kamunun içindendir, devleti biliyor. Devlet kademelerinin, devleti yönetmenin ne olduğunu iyi biliyor. Bu olgunlukla davrandık biz. Ama bu demek değildir bizim de eleştirilerimiz oldu yeri geldiğinde hassasiyetlerimizi, beklentilerimizi oralarda dile getirdik. Bunu çıkıp da sokakta bangır bangır bağırmadık. Çünkü   doğrusu bu değildi”.

“Bir önceki Cuma Kudret hoca bize arazi kiralanmasıyla ilgili bir mektup gönderdi. Şimdi o hafta sonu meğer Sayın Başbakan da aramış Kudret hocayı ben de aradım, konuşamadık.Çünkü onların toplantıları vardı, bakamadı telefonlara. Ben neyi bekliyorum! Geçtiğimiz Pazartesi Meclis’e gelince oturalım, konuşalım. Daha önce bunları yaptık. Nitekim bir hafta önce Kudret hoca bu hükümetin temellerinin sağlam olduğunu ve yola devam edeceğini söyledi. Peki ne oldu?”.

“Son Bakanlar Kurulu’nda Serdar Bey’e, Kudret hoca birşey söylüyor o araştırdı belki ki daha çok vakit buldu biz belki o yoğunluğun içinde vakit bulamadık. Kudret hoca buldu biz ona saygı duyuyoruz.Biz de bunu doğru bulmuyoruz dedik Serdar beye ve bunları partimizde biz de değerlendireceğiz dedik. Bunun üzerine Serdar bey tamam İçişleri Bakanlığına iade ediyorum ve ihaleye çıkılsın alabilen alsın dedi. Hatta bir bakan arkadaşımız eğer kiralama olacaksa Meclis’e götürelim ve konuyu Meclis’te konuşalım dedi.Şimdi bu kadar açık çek verildi. O gülerek çıktığımız son Bakanlar Kurulundan sonra ertesi gün HP Partisinin toplantısının başlamasına sayılı dakikalar kala Serdar bey bakanlıktan istifa ediyor. O zaman olay sadece bu değil.Bu bir bahane bana göre. Yani biz hep şunu gözardı ettik aslında; Kudret hocaya inandık, güvendik. Nasıl inandık? Bunu da söyleyim. Ne zaman bu konular olsa ne zaman HP yakın biri bu hükümette mutsuz, huzurlu değiliz serzenişlerde bulunulduğunda biz zaman zaman bunları Kudret hocaya sorduk. Var ise böyle birşey söyleyin biz de bilelim yani. Eğer bittiyse gelin açık yüreklilikle söyleyelim. İşte bu dedikodular gerçek oldu. Ve uzun zaman Kudret hoca reddetti, biz kimseyle görüşmedik dedi. Görüştü mü? Görüşmedi mi bilmiyorum, elimde delil ve belge olmadan böyle bir suıçlama yapmam. Ama sonuç olarak geldiğimiz nokta o 15 ay önce kahve bile içmem denen partinin hükümete geliyor olması ve ülkenin geleceğine yeniden hükmetme şansı kendisine altın tepside hükümeti bozanlar tarafından veriliyor. Artık ne diyeyim! toplum için hayırlı uğurlu olsun”.

“Senaryoyu hükümeti bozanlar kurdu herhalde. Yani şimdi Kudret beyin bugünkü açıklamasına baktığımızda bana göre böyle hakları yoktur. Yani hükümeti bozdular. Hükümeti bozarken bu ülkede hükümetsiz bırakmamaktır da doğrusu. O zaman bozdukları gibi sorumluluk üstlenecekler kiminle hükümeti nasıl kuracaklarını da kamuoyu ile paylaşacaklar o doğrultuda adım atacaklar. Bana göre öncelikle sorumluluk Halkın Partisi’ndedir”.

Bu yaşananlar Cumhurbaşkanliği Seçimi’ne yönelik mi?

“Bana göre o da önemli bir etmendir. Yani Kudret hocanın Cumhurbaşkanı adayı olma hesapları içerisinde etmenlerden bir tanesi de odur diye düşünüyorum”.

“Sokakta pirili oynamıyoruz. Yani herkes bir olgunlukla davranacak, bir hükümet kurduk. Hükümet kurduğumuza göre onun ilkeleri ve programları vardır. O program doğrultusunda adım atıldığında, hareket edildiği sürece biz bu hükümetin devamından yanayız. Evet hükümetin programında olanlardan bir tanesi de yolsuzlukların üzerine gitmek. Sadece dışarda değil kendi içimizde de var ise biz bunu parti olarak da geçmişte gösterdik. Partide de bir takim disiplin olayları vardı. Bizim bu konuda ne kadar hassas, kararlı olduğumuzu da herkes bilir. Ama bunu sokakta mızıkçılık yapan, yaramaz çocuklar  gibi değil kendi içimizde olgunlukla yapmayı tercih ettik. TDP’ye hep şu söylendi “sessiz kalıyorsunuz”. Çünkü birileri ısrarla çeşitli konularla bizim da böyle yalınkılıç ortaya çıkmamızı, en ağır sözlerle birtakım şeyleri ortaya koymamızı bekledi ki bizim yüzümüzden bu hükümetin gitmesi için”.

“Birileri belki bu hükümetten rahatsız idi. Dolayısıyla ben hükümetin bu şekilde sonlanmasının doğru olmadığını söylemeye çalışıyorum.Dördümüz işin başında çıktığımız gibi yine halkın önüne çıkıp bizim kendi aramızda birtakım sıkıntılar var yani bu nedenle bu hükümetin ömrü bu kadar imiş deyip, teşekkür edip birlikte bitirebilseydik. Olgunluk bana göre bunu gerektirir”.

(BRT)

Editör: TE Bilisim