Başbakan Hüseyin Özgürgün, Rumlarda Kıbrıs sorununda yıl sonuna kadar çözüm niyeti görmediklerini ama yine de Cumhurbaşkanı’na destek verdiklerini belirterek, “Ortaya konan 2016 sonu çözüm hedefinin sulandırılması, 48 yıldır devam eden görüşmelerin bir 48 yıl daha devam edeceğini gösterir. Onun için orada durmak lâzım” dedi.

“Biz, ne anlaşma dilenen tarafız ne de anlaşmaya mahkûmuz. Bizim kadar Rum tarafının da anlaşmaya ihtiyacı var” diyen Başbakan Özgürgün, varılacak bir anlaşmanın; AB’nin birincil hukuku olması, mülk davalarıyla insanları yıllarca karşı karşıya getirmemesi gerektiğini söyledi.

Başbakan Özgürgün, hükümetin uyum içinde çalıştığını, 27 değil de 37 milletvekili ve tek parti hükümeti gibi çalıştıklarını, yaklaşık 2 yıldır ödenemeyen ve devletten kaynaklanan tüm piyasa borçlarının ödendiğini, piyasalara nakit akışı sağlandığını kaydetti.

Türkiye’den KKTC’ye uçuşların, geçici olarak iç hatlardan yapılmasıyla ilgili çalışmaların sürdüğünü, iki ülke turizm bakanlarının teknik çalışmaları sürdürdüğünü açıklayan Başbakan Özgürgün, bu uygulamanın, ülkedeki yaklaşık 80 bin öğrenci ve turist olarak gelecekleri rahatlatacağını belirtti.

Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, Özgürgün, BRTK’da katıldığı programda güncel konulara ilişkin soruları yanıtladı.

“KOALİSYON UYUM İÇİNDE…”

Başbakan Özgürgün, “Hükümetin ilk yüz gününü nasıl değerlendirdiği” sorusuna karşılık, bunu öncelikle halka sormak gerektiğini ifade ederek, koalisyon hükümetinin uyum içinde olduğunu söyledi.

UBP-DP ve bağımsızlardan oluşan bir hükümet bulunduğuna işaret eden Başbakan Özgürgün, 5 yılda 5 hükümet değiştiğini, ülke hükümetsiz kalmasın, bir erken seçime gidilmesin diye hükümet kurduklarını anlattı.

Böyle bir koalisyonun zorluklarını bile bile hükümeti kurduklarını kaydeden Özgürgün, “Geldiğimiz noktada bir uyum var, bu konuda bir sıkıntı yaşamadık. Gerek 27 milletvekili, gerek üçlü koalisyon olması anlamında sorunların çok yaşanabileceği tahmin edilen bir yapı, ancak şu ana kadar bunu en küçük şekilde bile hissetmedik. 27 değil, 37 milletvekiliymiş ve tek partiymiş gibi yürüyen bir yapı oluştu. Bu bize olumlu yansıdığı gibi tabi halkımıza da olumlu yansıdı” dedi.

Ekonomik ve mali alanda alınan kararlarla, devletin piyasaya olan tüm borçlarının ödendiğini, piyasaya ciddi nakit akışı sağlandığını, bazı ciddi kararların hızlı alındığını, Türkiye’den gelen su konusunda siyasi anlamda da kararlar alındığını, suyun ülkenin büyük bölümüne ulaştığını anlatan Başbakan Özgürgün, şöyle konuştu:

“Alınması gereken tedbirlerin bu kısa süre içerisinde alınması ve piyasanın rahatlatılması 100 gün içine sığdı. Hükümet de uyum anlamında olumlu görüntü verdi. Zaten o görüntü gerçekte olmasa bu kadar hızlı karar alıp üretemezdik. Gerek mali ve ekonomik anlamda, gerekse siyasi temel teşkil eden kararlarda hızlı ve üretken davranıldığını düşünüyorum.”

Başbakan Özgürgün, geçen 100 günün, geçmiş iki yıl içinde sıkışmış mali politikaların ve ekonomin düzeltildiği ve yoluna girdiği bir dönem olduğunu, ancak yapılması gereken birçok reform ve projeler bulunduğuna da dikkat çekti.

“YASAL DÜZENLEMELER EKİM AYINDAN İTİBAREN MECLİS’E GELECEK”

Yapılması gereken yasal düzenlemeler de olduğunu, ekim ayından itibaren birçok yasal düzenlemenin Meclis’e gideceğini anlatan Başbakan Özgürgün, küçük ama acil olan ve reform gerektiren yasal düzenlemeler yapılacağını belirtti.

Yerel yönetimler, tarım ve hayvancılık, çalışma hayatı, Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü çerçevesinde düzenlenmesi gereken çalışmalar olduğunu ifade eden Başbakan Özgürgün, birçok yasal düzenlemenin ekim ayından itibaren Meclis’in gündeminde olacağını kaydetti. Ekimde bütçenin de Meclise geleceğine işaret eden Başbakan Özgürgün, bazı yasal düzenlemelerin 2017’in başında tamamlanabileceğini söyledi.

Başbakan Özgürgün, belediyelerle ilgili, sayı azaltma da dâhil birçok çalışmanın önceden de yapıldığını belirtti.

“2009’DAKİ CAN YAKICI TEBDİRLER BUGÜN RAHATLAMA SAĞLADI”

Hükümete yönelik yapıcı eleştirileri dikkate aldıklarını, eleştirilerin mutlaka olacağını, yüzde yüz memnuniyetin mümkün olmadığını, eleştiri olacak diye tedbir almaktan vazgeçmeyeceklerini ifade eden Başbakan Özgürgün, 2009’da aldıkları can yakıcı tedbirlerin bugün ekonomi ve mali anlamda rahatlama sağladığını, bugün öyle mali tedbirler almaya gerek olmadığını kaydetti.

Başbakan Özgürgün, “O gün biz iktidara geldiğimizde, yardım almadan bir gün bile ayakta duramayacak bir yapı vardı. Şimdi ise uzun süre sürdürebiliriz. Bunun en ideali, hiç yardım almadan sürdürebilmek… Biz bunun hedefindeyiz. Bunu yaparken bazı eleştiriler olabilir. Ama o tedbirlerin de alınması gerekirdi. Eleştiri var diye tedbir almamazlık etmeyiz” dedi.

“TURİZM VE EĞİTİM KKTC’NİN GÖZ BEBEĞİ”

Başbakan Hüseyin Özgürgün, eğitim ve turizmin KKTC’nin gözbebeği olduğunu vurgulayarak, tarım ve hayvancılık sektörünün de önemli olduğunu, bütün sektörlerin sağlıklı gelişme potansiyeli içinde olmasını hedeflediklerini kaydetti.

Küçük dokunuşlarla ciddi değişikliklerin olabileceği ekonomik ortam ve coğrafyada yaşadıklarına işaret ederek, bu duruma, İstanbul Atatürk Havaalanı’nda yaşanan patlamadan dolayı uçuşlarda yaşanan sıkıntının, KKTC turizmine etkisini örnek gösteren Başbakan Özgürgün, “Bazı şeyler dışa bağlı olarak, mutlaka belirli koşullardan dolayı sizi etkileyebilir” dedi.

“KKTC’YE İÇ HATLARDAN UÇUŞ KONUSU ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR”

Ankara ziyaretinde, altı aylık süre için Türkiye’den KKTC’ye yapılacak uçuşlarının iç hatlardan sağlanmasını gündeme getirdiklerini, bu konuda iki ülke turizm bakanının çalışmalarını sürdürdüğünü açıklayan Özgürgün, Türkiye’de dış hat uçuşları normale dönene kadar, KKTC’ye uçuşların iç hat uçuşu gibi yapılmasının değerlendirildiğini, bu uygulamayla, öğrencilerin ve turizm amaçlı gelişlerin daha rahat olacağını söyledi.

Başbakan Özgürgün, KKTC’de 80 bin civarında öğrenci olduğunu belirterek, iç hatlardan uçuş konusundaki teknik çalışmaların kısa sürede bitirilmesini beklediğini kaydetti.

“ANKARA’DA ÇOK SICAK VE ÇOK SAMİMİ KARŞILANDIK”

Başbakan Özgürgün, hafta içinde Ankara’ye yaptığı ziyarete ilişkin bir soru üzerine, Ankara’da, darbe girişimi sonrası gergin bir ortama rağmen, çok sıcak, çok samimi ve dostane karşılandıklarını, bu havanın toplantılarda da devam ettiğini vurguladı.

Görüşmelerde, Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü çerçevesinde varılan anlaşmanın kısa süreli sonuçlarının değerlendirildiğini, çalışmaların verimli olarak başladığı ve verimli seyrettiğinin teyit edildiğini kaydeden Başbakan Özgürgün, şöyle konuştu:

“Güven de oluşmuş durumda. Çünkü biz kısa sürede de olsa gereken adımları atıyoruz. Türkiye de, anlaşma koşulları ne ise o çerçevede yerine getiriyor. Karşılıklı olarak bir güven oluşmuş durumda. Bunun da yansıması önümüzdeki dönemde çok daha olumlu olacak. Bunlar, karşılıklı güvenin çok önemli olduğu durumlar. Bu ziyarette, tam bir uyum ve işbirliği içerisinde, o memnuniyet içerisinde karşılandık, üst düzeyde bir karşılama, çok sıcak, samimi bir karşılama oldu. Gerek Sayın Başbakan, gerek Sayın Cumhurbaşkanı; Cumhurbaşkanı ile baş başa görüştüm. Gerek Sayın Genelkurmay Başkanı, gerekse TBMM Başkanı çok olumlu karşıladı.”

Turizm, eğitim, tarım, hayvancılık, mali ve ekonomik konuların masaya yatırıldığını, hepsinde ilerleme sağlanacak zeminin oluştuğunu aktaran Başbakan Özgürgün, bunların tüm sektörlere olumlu yansıyacak gelişmeler olduğunu aktardı.

KIBRIS KONUSU

Ankara ziyaretinde Kıbrıs konusunun da gündeme geldiğini, karşılıklı görüşlerin teyit edildiğini, Türkiye’nin müzakereleri desteklediğini anlatan Başbakan Özgürgün, “Türkiye burada garantör devlettir, hakları vardır. KKTC ve Türkiye arasında ikili anlaşmalar vardır. Bu iki anlaşmalar özellikle aradaki deniz geçişinde Türkiye’nin güvenliğini de ilgilendiren konulardır. Zaten garantör olması da bundandır. Burada yaşayan Kıbrıs Türk halkı da büyük Türk ulusunun kopmaz bir parçasıdır, o anlamda mutlaka Türkiye’nin hakları ve söyleyecekleri vardır” dedi.

Güney Kıbrıs ile Yunanistan arasında da benzer ilişkiler olduğunu belirten Başbakan Özgürgün, müzakerelerde çok dikkatli olmak gerektiğini, Rum lider Nikos Anastasiadis’in bazı noktalara çok tuhaf ve anlaşılmaz demeçleri olduğunu kaydetti.

“Güzelyurt verilmeden çözüm olmaz” gibi sözlerin müzakere masasında söylenmemesi gerektiğine işaret eden Başbakan Özgürgün, KKTC’de terör örgütü listesinde olan ELAM’ın Güney Kıbrıs meclisinde olduğunu, bunlara bakınca bir anlaşmanın Kıbrıs Türkleri için ne kadar tehdit oluşturduğunun da görüldüğünü ve çok dikkatli olmak gerektiğini söyledi.

“İKİ KESİMLİLİĞE DİKKAT EDİLMELİ”

Bir anlaşma isteğinin iki tarafta da yüksek seviyelerde olması gerektiğini, Kıbrıs Türk tarafında bir anlaşma isteğinin yüzde 50 dolayında olduğunu, Güney Kıbrıs’ta ise yüzde 20 civarında olduğunu ifade eden Başbakan Özgürgün, “Müzakerelerde dikkat edilmeli. Bir anlaşmada, özellikle iki kesimlilik net korunmalıdır. İki kurucu devletin eşit statüsü, anlaşma metninin yazılımında da net ve açık olmalıdır” dedi.

Annan Planı dönemindeki anlaşma koşullarının bugün dörtte birinin dahi olmadığını, bir anlaşmaya ”evet” dense bile, bu anlaşmanın nereye gideceğinin çok dikkatli değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Özgürgün, Avrupa Birliği’nin (AB), varılacak bir anlaşmayı birincil hukuk kabul etmesi ve anlaşmada hiçbir şekilde mahkeme yolunun açık olmaması gerektiğini vurguladı.

“MÜZAKERE HEYETİNDE HÜKÜMET TEMSİLCİSİ YOK”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, müzakere ekibinde ana muhalefet ve muhalefet partisinin temsilcilerinin bulunduğunu ama hükümetin bir temsilcisinin heyette olmadığını belirten Başbakan Özgürgün, “Bir önceki dönem, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarına kadar heyetteydi. Şuanda Dışişleri Bakanlığımız da bu anlamda dışarıda. Şikâyet olarak söylemiyorum, kendi inisiyatifindedir ama hükümetle bu kadar kopuk götürülen bir görüşme sürecinde nereye varılabileceğini veya ne kadar başarılı olabileceğini de Sayın Cumhurbaşkanı’nın düşünmesi gerekir” dedi.

“YILSONU ÇÖZÜM HEDEFİ SULANDIRILMAMALI”

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “ Bizim kuşağın son denemesi” görüşüne katıldığını, yılsonuna kadar hedef konulduğunu, Rum tarafında bir niyet görmeseler de Cumhurbaşkanı’nın yılsonuna kadar çözüm hedefine destek verdiklerini anımsatan Başbakan Özgürgün, 2016 sonuna kadar bir çözüm hedefinin sulandırılmaması gerektiğini vurguladı.

Başbakan Özgürgün, “Ortaya konan 2016 sonu çözüm hedefinin sulandırılması, 48 yıldır devam eden görüşmelerin bir 48 yıl daha devam edeceğini gösterir. Onun için orada durmak lazım” dedi.

“GÖRÜŞME BELKİ ANASTASİADİS’LE DEĞİL HRİSOSTOMOS’LA YAPILMASI GEREKİR”

Kıbrıs konusunun konuşulmamış bir yanının kalmadığını, Rum tarafında bir çözüm niyeti görülmediğini ifade eden Başbakan Özgürgün, “Kilise hiçbir anlaşmayı kabul etmez, kilisenin kabul etmediği hiçbir anlaşmayı hiçbir siyasi Rum lider yapamaz, imzalayamaz. Güney’de siyasetin üzerinde bir kilise var. Kilise siyasete yol açmadığı sürece siyaset karar alamıyor, bu net. Bu kilise 1950’den başlayarak Kıbrıs’a felaket getirdi. Bir kere kiliseyi aşmak gerekir. Belki de bu görüşmenin Anastasiadis’le değil, Hrisostomos ile yapılması gerekir” diye konuştu.

ELAM örgütünün kiliseden beslendiğinin bilindiğini, Rum devleti içinde örgütlendiğini, bunların başında polis ve yargının geldiğini anlatan Başbakan Özgürgün, önceden EOKA-B ne iseydi şimdi de ELAM’ın aynı olduğunu kaydetti.

“ANLAŞMANIN BİR FELAKETLE SONUÇLANMAMASI İÇİN DİKKATLİ OLMAK LAZIM”

Annan Planı’nda koşullar çok daha uygun iken bir anlaşmaya “hayır” diyen Rum tarafının bugünkü yapıda “evet” demesinin beklenmediğini ifade eden Başbakan Özgürgün, özetle şöyle devam etti:

“Bunları bildiğim halde, bunları bilmezmiş gibi davranamam. Kimlerle bir anlaşma yapacağız, anlaşma zemini arıyoruz. Anlaşmanın bir felaketle sonuçlanmaması için çok dikkatli olmak lazım. Bunu görmediğimiz sürece de zorla anlaşma yapma peşinde de olmamamız lazım.

Anlaşmaya dilenen taraf değiliz. Biz, ne anlaşma dilenen tarafız ne de anlaşmaya mahkûmuz. Bizim kadar Rum tarafının da anlaşmaya ihtiyacı var. Bir anlaşma olacaksa adadaki herkese bir refah getirmesi gerekir.”

Başbakan Özgürgün, bir anlaşmanın, emlak davaları ile insanları yıllarca karşı karşıya getirmemesi gerektiğini ifade ederek, “Bir anlaşamaya mahkûmuz, anlaşma olmadan hayır etmeyiz” düşüncelerinin de asla kabul edilemeyeceğini vurguladı.

Başbakan Özgürgün, Kıbrıs Türk halkının 1950’lerden itibaren çok büyük yokluklar içinde varoluş mücadelesi vererek bu günlere geldiğini belirterek, “Bu mücadeleyi yapmış bir halk, hiçbir şeye mahkûm olmaz. Koşulların daha iyi olması için, koşulların ekonomik anlamda daha ileriye gitmesi için Kıbrıslı Rumlarla bir anlaşmaya yapmaya hazırdır. Ama mahkûm kelimesi yanlıştır, dilenme kelimeleri kesinlikle kabul edilemez. Anlaşmaya Rum tarafının da ihtiyacı var” dedi.

Rum tarafının, stratejik ortak olan Türkiye’nin de yardımına ihtiyacı olduğunu, su projesinin bunun somut göstergesi olduğunu vurgulayan Özgürgün, tüm bunların iyi görülmesi gerektiğinin altını çizdi.

“APLIÇ VE DERİNYA EŞ ZAMANLI AÇILMALI”

Aplıç ve Derinya kapısının eş zamanlı açılması gerektiğini, önce Derinya kapısı açılırsa Rumların Aplıç kapsının açılmasına hiç yanaşmayacağını belirten Başbakan Özgürgün, Lefke’nin Türk bölgesi olduğu için Rumların Aplıç kapısının açılmasına yanaşmadığını, bu nedenle iki kapının da aynı anda açılması gerektiğini ifade etti.

Başbakan Özgürgün, 1974’e kadar mahkeme ve devlet binaları ile bir merkez olan Lefke’nin ilçe olması yönünde hükümetin çalışmalarının da sürdüğünü açıklayarak, “Lefke’nin altıncı ilçe olması son derece doğal olur. Bu konuda Sayın İçişleri Bakanı çalışmalarını yürütüyor” dedi.

“CUMHURBAŞKANI İLE İLİŞKİLER İYİ”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile ilişkilerin iyi olduğunu ve sıkıntı yaşanmasını istemediklerini, ufak tefek sıkıntılar olursa da aşılacağını kaydeden Özgürgün, “Sayın Cumhurbaşkanı da halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanıdır. Bizim saygımız var, sonuçta devletin başıdır. Biz hükümet olarak Cumhurbaşkanı ile sorun yaşamak istemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanı da aynı düşüncededir diye düşünüyorum. Devletin zirvesindeki uyum da çok önemlidir. Koalisyondaki uyumun önemli olduğu kadar, cumhurbaşkanı ile hükümetin ilişkileri de önemli. Bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşanmamasına çok önem veriyorum” dedi.

“DGD İLK KEZ EKİM AYINDA PEŞİN ÖDENEBİLECEK DURUMDA”

Hükümetin, son iki yılda biriken ciddi borçları olduğunu, göreve geldiklerinde, devletten kaynaklanan ve etkileri küçük esnafa kadar yansıyan, piyasalara olan tüm borcu kapattıklarını piyasaların ve reel sektörün rahatladığını anlatan Başbakan Özgürgün, hükümetin, doğrudan gelir desteğini ilk defa bu yıl, ekim ayında peşin ödeyebilecek durumda olduğunun altını çizdi.

Narenciye sektörü için de benzer düşünceler olduğunu aktaran Başbakan Özgürgün, “Halkımızın desteğini de aldığımızı düşünüyoruz. O güçle daha iyi işler yapabileceğimizi düşünüyoruz. Halka güven veren bir yönetim düşüncesindeyiz. Çözülmesi gereken çok sorun, atılması gereken çok adım var, bunlar çözülemeyecek sorunlar değil. Küçük sorunları da en küçük noktasına kadar çözme düşüncesindeyiz” diye konuştu.
Editör: TE Bilisim