BM Genel Sekreteri’nin, 10 Ekim 2017 tarihinde yayınlanan, çöken müzakere sürecine ilişkin raporunun geçmiş BM raporlarından farksız olduğu, gerçekleri göz ardı eden değerlendirmelerle geçiştirildiğini görmenin şaşkınlığını yaşamaktayız. Adil ve hakkaniyetten yoksun, Rum tarafının her konudaki menfi tutumunu bize göre Türk tarafının cömert tavrıyla eşitleme yönüne gitmesi asla kabul edilemez bir yaklaşımdır. BM’nin, müzakerelerin Crans Montana dahil, tüm aşamalarında Türkiye’ye karşı stratejik tavır almaya çalışan Rum-Yunan ikilisinin her gün yeni bir fırsatçılığına tanıklık ettiği yadsınamaz bir gerçektir. Rum lider Anastatiades’in önceden mutabık kalınan ve iki halkın eşitliği temelinde dönüşümlü başkanlığı ret ederken “sıfır asker, sıfır garanti” de direnmesine ve çözüme ilişkin olumsuz söylemlerine rağmen rapora yansıtılmamış olmasının kabul edilir yanı yoktur. Hükümet olarak, Kıbrıs Türk tarafının 50 yıllık müzakere sürecinde sergilediği olumlu yaklaşımların 2014 yılı referandumu sonrasında olduğu gibi Kıbrıs Türk Halkı’nın hala ambargo ve izolasyonlar altında cezalandırılmasına sessiz kalınarak müzakerelerin kaldığı yerden devamının kabul edilemeyeceğinin bilinmesini isteriz. 

Editör: TE Bilisim