Zor duruma düşürmektedir çünkü Sn. Kaşif yaptığı her açıklama ile açık vermekte, siyasetsizliğinin ve çapsızlığının kurbanı olmaktadır. Ufak bir darbede patlayacak balona benzer demeçleri ile kafa karıştırmak amacında olan Sn. Kaşif bilmelidir ki UBP delegeleri ve halkın boş laflara karnı toktur. Beylik laflar ve içi boş argümanlarla Sn. Kaşif'in etkileyip yönlendirme yapması oldukça zordur.

Sn. Kaşif, son açıklamasında şahsımı hedef almakta ancak çuvaldızıkendine batırma erdemini gösterememektedir. Sn. Kaşif'in 'herkes siyah ben beyazım' mealindeki yaklaşımı ne ahlaki ne de bilimsel bir yaklaşım içermektedir. Kendisinin de üyesi olduğu kabinemizin icraatlarını eleştirirken daha dikkatli olmak gerekmektedir.

Açıklamasında sık sık 'ülkeye ve partiye verilen zararlardan' bahseden Sn. Kaşif bu zararların ne olduğunu somut olarak ortaya koymalıdır. Ancak bunu yapamaz. Kendisine göre şu anda zarar olduğunu iddia ettiği ancak aslında ülke açısından köklü bir reform ve açılım anlamına gelen hükümet icraatlarımızın çok büyük bir çoğunluğu, kendisinin de Bakan olarak görev yaptığı dönemde hayat bulmuştur. Kendisinin de onay verdiği, desteklediği ve uyguladığı hükümet politikalarını sözde eleştiriyor olmak ya hafızasızlık ya da siyasi hırsın insanlar üzerindeki kötü etkisine güzel bir örnektir. Sn. Kaşif hükümetimizin politikalarını yanlış buluyorsa bunu zamanında ve yerinde, hem de Bakan olduğu dönemde neden dile getirmedi? Burada ikiyüzlü bir yaklaşım sözkonusudur. Sn. Kaşif ya yanlış gördüğü hamlelere ses çıkarmayarak yanlışa ortak olmuştur ya da doğru olan icraatlarımızı sırf genel başkanlık yarışında rakibini yıpratmak uğruna yanlışmış gibi göstererek parti siyasetine, Anavatan Türkiye ile koordineli çalışmalarımıza darbe vurmaktadır. Bu, her iki ihtimal için de fevkalade kötü bir durumdur.

Sn. Kaşif'in zor durumlarla karşılaştığında kendini tekrar ettiği artık kanıksanmış bir durumdur. Kendisine yöneltilen eleştirileri, ithamları ve şaibe iddialarını siyaset adamına yakışır bir şekilde cevaplamak yerine, 'ben değil sensin'şeklinde bir yaklaşıma takılıp kalmaktadır. Bu tür çocukça tavırlara KKTC'nin en köklü partisinde yer yoktur. Ya basiretli bir siyaset adamı olarak düşünüp tavır geliştirmeli ya da mahalle jargonuyla siyaset yapmaya bir son vermelidir. Sn. Kaşif neden bir türlü hakkındaki eleştiri ve ithamları olgular ve somut verilerle cevaplamaktan kaçınmaktadır? Çünkü verilecek cevabı yoktur. Köşeye sıkıştıkça da 'ben yapmadım sen yaptın', 'ben değilim sensin' türünde, siyasi literatüre en hafif tabiriyle basitlik olarak geçecek bir üslupla eleştirilerin üzerinden atlamaya çalışmaktadır. Sn. Kaşif'in somut yanıt verdiği bir soruya rastlamak neredeyse imkansızdır. Sn. Kaşif, sorulara soruyla karşılık vermeyi bir gelenek haline getirmiştir. Soruya soruyla karşılık veren, eleştiri ve ithamları cevaplamak yerine üzerinden atlayan, 'somut proje getir' denildiğinde beylik laflar dışında hiçbir argüman geliştiremeyen bir genel başkan adayı...

KENDİ İRADESİNE SAHİP OLAMAYAN, BAŞKALARININ SÖZCÜSÜ OLMAKTAN ÖTEYE GİDEMEZ

Aylardır süren tartışmalar gözden geçirildiğinde Sn. Kaşif'in Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı'nı haketmediği açıktır.

Ulusal Birlik Partisi, dirayetli, açık, net, ne istediğini ve söylediğini bilen, devlet adamı ciddiyeti ve olgunluğuna sahip, ülke sorunlarını akılcı bir şekilde tahlil edip somut çözümler üreten ve en önemlisi kendi iradesiyle hareket edebilen bir genel başkana ihtiyaç vardır.

Ulusal Birlik Partisi, birtakım kesimlerin yönlendirmeleriyle hareket edenlere, hala UBP üzerinde nüfuz sahibi olmak isteyen ve hala UBP'yi yönetmek isteyen bazı kesimlerin koltuk değneklerine ihtiyacı yoktur.

Kendi iradesine sahip olamayan, başkalarının sözcüsü olmaktan öteye gidemeyecek bir zihniyetin UBP'yi yönetmekle bir ilgisi olamaz. Kendi iradesini dahi yönetemeyenlerin, iradesini, söylemlerini ve faaliyetlerini başkalarının emrine verenlerin KKTC'yi kuran partiyi yönetmek gibi bir beceri sağlaması imkansızdır.

Editör: TE Bilisim