Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Kıbrıs sorununun, iki kişinin, iki devletin çözeceği bir sorun olmadığını belirterek, "Burada garantör ülkeler Yunanistan ve İngiltere'ye, Birleşmiş Milletlere, AB'ye sorumluluk düşmektedir. Dolayısıyla şu anda önemli bir momentum yakaladık" dedi.

Bozkır, seçim çalışmaları kapsamında, AK Parti Avcılar İlçe Teşkilatı Seçim Koordinasyon Merkezi'ni ziyaret ederek, partililerle görüştü.

Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından Beysan Sanayi Sitesi'nde bir fabrikayı ziyaret eden Bozkır, çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs müzakereleri noktasında AB'ye özellikle de Yunan tarafına bir çağrısı oldu. Başlaması gündemde olan görüşmelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine Bozkır, KKTC'de, demokratik seçimlerin tamamlandığını ve yeni bir cumhurbaşkanının seçildiğini söyledi.

Volkan Bozkır, "Kendisini tebrik ediyorum. Belki de dünya da var olduğu konusunda tereddütleri olanlar için Kıbrıs'ta iki ayrı toplumun ve iki ayrı cumhurbaşkanının olduğu seçimlerin yapıldığı, bir başbakanın ve hükümetin olduğu, insanların yaşadığı gerçeği de bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın dün Türkiye'ye gelerek, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çok önemli görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Bozkır, bu çerçevede gelecek hafta Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin başlayacağını aktardı.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, şöyle konuştu:

"Başından beri söylediğimiz noktalarda Türkiye bakımından en ufak bir değişiklik yoktur. Biz Kıbrıs sorununun çözümündeki bütün unsurların adada sorunun çözümü için kullanılmasını hep savunduk. Oradan bazı unsurların AB sürecine aktarılıp, fasıl açılması için kullanılmasına karşı çıktık. Eğer bunu yapsaydık belki fasıllar açılıp, müzakereler çok hızlı yürürdü ama Kıbrıs sorunu da hiç bir zaman çözülemezdi. Dolayısıyla geldiğimiz noktada, Kıbrıs sorununun çözümü için gerekli elemanlar şu anda çözüm için kullanılacak. Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC'de yaşayan kardeşlerimiz Cumhurbaşkanı arasında en ufak bir görüş ayrılığı yoktur ve Türkiye'yi arkasında hissederek bu müzakereleri yapacaktır. Ama bu iki kişinin, iki devletin çözeceği bir sorun değildir. Burada garantör ülkeler Yunanistan ve İngiltere'ye, Birleşmiş Milletlere, AB'ye sorumluluk düşmektedir. Dolayısıyla şu anda önemli bir momentum yakaladık."

"KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ, SURİYE VEYA UKRAYNA'DAN DAHA KOLAY"

Bozkır, Kıbrıs sorununun çözümünün, Suriye veya Ukrayna sorununun çözümünden daha kolay, parametrelerinin de belli olduğunu vurguladı.

Geçen yılın şubat ayında bu sorunun nasıl çözümlenebileceğine ilişkin parametreler üzerinde mutabakatın sağlandığını ve bunun açıklandığını dile getiren Bozkır, şunları kaydetti:

"Şimdi yapılacak şey; bu parametreler üzerinden Kıbrıs sorununu çözmektir. Berlin Duvarı'nın 25. yıkılış yıl dönümünü kutladığımız bu yılda, 50 yıldır bölünmüş bir ada ve Lefkoşa'yı ayıran bir utanç duvarının olması artık sona erdirilmelidir. Kıbrıslı Türkler, hak ettikleri yeni bir devlet içindeki eşit statüye ulaşarak, yıllardır ambargolar altında dünyayla temaslarının kesildiği bir ortamda yaşamaktan kurtulmalıdır. Biz ümitle bakıyoruz, bütün desteğimizle KKTC'nin arkasındayız. Yunanistan'ın, İngiltere'nin de aynı şekilde garantör ülke olarak sorumluluklarını üstlenmesini bekliyoruz."

AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, "Annan Planı'nın onayladığı Rum tarafının katı tutumu önümüzdeki hafta başlayacak müzakerelerde devam ederse Türkiye olarak bir B planınız var mıdır? " sorusunu, "B planından önce A planının nasıl gittiğine bakmak gerekir" şeklinde yanıtladı.

Şu anda Annan Planı'nın geride kalmış bir konu olduğunu ifade eden Bozkır, 2014 yılının Şubat ayında açıklanan parametreler çerçevesinde yeni KKTC Cumhurbaşkanı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis arasındaki görüşmelerde bu sorunun çözümünün mümkün olduğunu gördüklerini anlattı.

Bozkır, "İnşallah bu sonuçlanacak. Referandumlarda da iki tarafın oyu müspet çıkacaktır. Böyle bir ortam varken 'B' planını düşünmenin zamanı değil. Tabiatıyla B, C, D planları bütün diplomatik stratejilerde vardır. Ama önce mevcut durumun ne olduğunu anlamamız lazım" dedi. 
Editör: TE Bilisim