KAYAD Başkanı Meral Akıncı, var olan sistemde devletin aile içinde yaşanan şiddete karşı kadın ve çocukları koruyamadığını savunarak, konu hakkında gereken düzenlemelerin yapılması için ilgili kurumları, bu konuda çalışan sivil toplum örgütlerini uzmanlarla işbirliği içinde çalışmaya davet etti.

Akıncı, yaptığı yazılı açıklamada, Aşkın Şevketoğlu’nun ölümünün toplumda acı ve pişmanlıkların yaşanmasına sebep olduğuna dikkat çekerek, Aşkın Şevketoğlu’nun maalesef  bu tarz şiddete maruz kalan ilk kadın olmadığını vurguladı.

Bugün dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddetin mevcut olduğuna işaret eden Akıncı, “kendi toplumumuzda, kendi evimizde, kendi ailemizde böyle bir olgunun mevcut olduğunu ne kadar inkar etsek de, Aşkın, bize aile içi şiddetin bize ne kadar yakın olduğunu bir kez daha hatırlattı” dedi. 

Mayıs 2012’de Meclis’e “Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin ve Cinsel İstismarın Önlenmesi Yasa Önerisi” getirildiğine değinen Meral Akıncı, ancak bugüne kadar ilgili Meclis Komitesi’ne gönderilen uzman görüş ve önerilerinin dikkate alınmadığını, sürecin ya askıya alındığını, ya da bu konuda çalışan sivil toplum örgütü ve uzmanlarla istişare edilmeden devam edildiğini savundu.

“KAYBEDİLECEK BİR GÜN BİLE YOK”

Yasa önerisinin ivedilikle yeniden düzenlenmesi, geçirilmesi gereken bu yasanın uygulanabilir ve etkili olması için Ceza ve Aile Yasalarında  paralel değişikliklerin yapılması gerektiği görüşünü dile getiren Akıncı, bu konuda kaybedilecek bir günü bile olmadığını kaydetti.

KKTC’nin de taraf olduğu “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi” ve “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin devletlere kadına karşı şiddeti önleme ve her insanın hayatını koruma gibi pozitif yükümlülükler sağladığını belirten Meral Akıncı, şöyle devam etti: 

“POLİS VE DEVLET KADININ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAKLA YÜKÜMLÜ”

“Yani, bugün bir kadın, maalesef  bir çok kadının gösteremediği cesareti gösterip de, polise eşinin ona şiddet uyguladığını söylerse, hatta eşinin onu ölümle tehdit ettiğini açıkça ifade ederse, polis ve devlet o kadının güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu sadece ahlaki bir yükümlük değil hukuki bir yükümlülüktür. Eğer bu yükümlülük yerine getirilmezse ciddi bir ihlal ve kanunsuzluk söz konusudur.”

Şiddet ve kadına yönelik şiddetin kader değil politik olduğunu vurgulayan Akıncı,  “sadece ülkemizde veya gelişmekte olan ülkelerin değil tüm dünyanın yaşadığı bir krizdir. Bu krizi atlatmak için önce sessimizi yükseltmek sonra da o sesi ulaştırdığımız makamların bu konuları ciddiye alıp önlemler alması şarttır. Bu önlemlerin arasında şiddet mağdurlarını koruyacak yasal mevzuatlar, polis ve sağlık kurumlarının duyarlılığının sağlanması, mağdurların ücretsiz yardım talep edebilecekleri birimler, güvenli sığınma evleri ve bunlar gibi bir çok atılacak adım vardır” dedi.

Editör: TE Bilisim