Bu hafta sizleri emlak dünyasının genç girişimcilerinden Can Erçağ ve Batu
Arınç ile buluşturuyoruz. Kendileri 4 yıldan bu yana emlak sektörünün içinde
bulunuyorlar ve Metro Emlak ile ülke genelinde hizmet veriyorlar. İlkokul
yıllarından bu yana arkadaş olan Erçağ ve Arınç, İngiltere’deki eğitimlerinin
ardından adaya döndükten bir süre sonra birlikte iş yapma kararı almış. Ülke
adına bir şeyler yapmak için büyük heyecan taşıyan bu iki genç iş insanı ile hem
emlak piyasasını konuştuk, hem de ülke ekonomisini. Sektörde ciddi
düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret eden Erçağ ve Arınç, ülkede herkesin
emlakçı olmasından yakındılar. İşte Selda İçer’in HK Ajans adına yaptığı
röportajın detayları.. Destek aldık
SORU: Emlak sektörüne girme kararınız nasıl oldu?
BATU ARINÇ: Benim babam 30 yıldır inşaat sektöründe özel bir şirketin genel
müdürlüğünü yapıyor. O nedenle küçük yaşlardan inşaat sektörüne, mal alım
satımına karşı bir aşinalığım vardı. Ancak bundan 4 yıl öncesine kadar emlak
sektörüne girmek aklımda yoktu. Yurt dışında İşletme eğitimi aldıktan sonra
adaya döndüm ve bizim bir restoranımız vardı, orda çalışmaya başladım.
Aldığım eğitimin karşılığını alamadığımı düşündüğüm zamanlardı ki bir gün
Can, bana emlak sektöründe çalışma fikri ile geldi. Fikre çok sıcak baktım,
çünkü dediğim gibi çok yabancı olduğum bir sektör değildi. 2012 yılında işi
kurduk ve yola çıktık. Babamın çevresi başta olmak üzere ikimizin de
çevresinin bu konuda bize destek olacağına inandık.
Herkes emlakçı
SORU: Ülkemizde üniversitelerin sayısında artış olması sizin sektörü olumlu
etkiledi diyebilir miyiz?
CAN ERÇAĞ: Tabii ki diyebiliriz. Ev kiralamada talebin artması bizi olumlu
etkilerken, diğer yandan da bu işi ikinci, hatta üçüncü iş olarak yapanların
ortaya çıkması olumsuz etkiler yarattı. Birçok alakasız meslek gruplarından
vatandaşlarımız, emlakçılık yapmaya başladı. Bu da tabii ki işi yasal ve
profesyonel olarak yapan, vergilerini ödeyen, ofis açan insanları olumsuz yönde
etkilemeye başladı. Umuyorum ki yakın zamanda Kıbrıs Türk Emlakçılar
Birliği’nin yaptığı çalışmalar devletimiz tarafından uygulanır ve bu tarz
olayların önü kesilir.
Kaçak veya ayaklı emlakçı
SORU: Sektörde ciddi manada illegal olarak çalışan kişiler var mı bu sektörde?
CAN ERÇAĞ: Özellikle ev kiralamada inanılmaz derecede karşımıza çıkıyor
bahsettiğimiz kişiler. Biz bunlara kaçak veya ayaklı emlakçı diyoruz.
SORU: Bu kişilerin sektörde çalışması önlenebilir mi? Nasıl bir tedbir
alınabilir?
CAN ERÇAĞ: Önlenebilir tabii ki. Kıbrıs Türk Emlakçılar Birliği’nin
geçirmeye çalıştığı bir yasa çalışması var. Tabii bu da ne kadar etkili olur
bilinemez, çünkü kiralamalar yüz yüze, bire bir yapılan işlemler. Birliğimiz
tarafından yapılan çalışmada “Alo kaçak emlakçı” hattı kurulması da var.
Ancak halkımızı bu konularda bilinçlendirerek oluşabilecek mağduriyetleri
engelleyebiliriz. Halkımızdan ricamız bu kişilere fırsat vermemeleri ve onlarla
çalışmamalarıdır.
SORU: Emlak sektöründe siz yeni ve gençsiniz. Sektörde büyükleriniz önünüzü
açıyor mu?
BATU ARINÇ: Yurt dışında okumuş, donanımlı gençler olarak, teknoloji
çağının da gelişmesiyle emlak sektörü de daha farklı metotlar uygulamaya
başladı. Sektörde halen kendini yenilememiş, 10 sene öncesinin metotlarını
kullananlar var. Belli başlı çevreler ile çalışanlar var. Ancak bizler, bu sektöre
teknolojiyi en iyi kullananlardan biriyiz diyebilirim. Sosyal medya üzerinden
geniş kitlelere ulaşıyoruz. Sektördeki eski firmaların sosyal medyada bizim
yaptıklarımızı gözlemleyerek onların da yapmaya başlaması bizi mutlu ediyor.
Bizler fazla açılmadan, emin adımlarla doğru yolda ilerliyoruz.
Dürüst iş yaparız, 80 metre kareyi, 100 diye satmayız
SORU: Metro Emlak olarak hangi yöntemleri kullanarak müşteri çekiyorsunuz?
BATU ARINÇ: Birkaç kelime ile ifade edecek olursak genç, dinamik ve dürüst
kelimelerini gerçek anlamda savunan bir kimliğimiz var. Bizler, olmayan
birşeyi satmıyoruz. Sektördeki meslektaşlarımız ve bazı müteahhitlerimiz gibi
bir evde olmayan bir metre kareyi pazarlamaya çalışmıyoruz. Yeni yapılmış 80
metre karelik bir evi, 100 metrekare diye pazarlamaya çalışmayız. Veya
gayrimenkullerin koçanları ile ilgili yanlış bilgiler aktarmıyoruz, bunu
gizlemeden müşterimize açıkça söylüyoruz. İş yapma sistemimiz, o evi
kendimiz alıyor gibi hareket etmektir. “Dürüst” kelimesini gerçek manada
kullanıyoruz. Yenilikçi tasarımlar, ilanlar, en işlek caddelerdeki ilan
panolarında yer alarak, sosyal medyayı da kullanarak kendimizi göstermeye
çalışıyoruz.
CAN ERÇAĞ: Ülkemiz küçük, iyi iş yaptığınızda zaman içerisinde onun
meyvelerini topluyorsunuz. Biz buna başlıyoruz aslında yavaş yavaş. İnsanlar
bizimle iş yaptıkça, ardından tekrar tekrar geliyorlar veya gönül rahatlığı ile bizi
tavsiye ediyorlar. Bugün emlak sektörüyle ilgili sosyal medyada reklam
kalabalığı olmaya başladı. Günümüzde sosyal medya üzerinden gerek
meslektaşlarımız, gerekse kaçak emlakçılar satılık ve kiralık ilanları veriyor. Ancak bu işler sadece ilan vermek ile olmuyor. Bazı ilkeler doğrultusunda
yürümelisiniz. O zaman insanlar sizi kendileri tercih ediyor.
Piyasadaki reklamlara çok dikkat edin
SORU: Bu çağda hala 80 metre kare olan bir evi, 100 metrekare diye satmaya
çalışanlar var mı?
CAN ERÇAĞ: Çok fazla, hatta günümüzde eskiye oranla daha fazla var
diyebiliriz. Bu bizim sektörün korkulu rüyasıdır. Bilinçsizce söylenilen metre
kareler, özellikle ikinci el sektörüne büyük zarar veriyor. Örneğin; evini
satmaya gelen müşterimiz, yeni yapılmış 80 metre kare olan ancak, 100
metrekare diye pazarlanan evi görünce, otomatik olarak kendi gayrimenkulü ile
fiyat ve metrekare kıyaslaması yapıyor. Böylelikle gerek bizler , gerek alıcı ve
satıcılar ikinci el gayrimenkul piyasasında ciddi sıkıntılara düşüyoruz. Brüt ve
net metrekare olayı da artık iyice bir birine girdi. Örneklendirecek olursak,
bugün piyasada bugün 2+1 olarak satılan evler var. Bu evler için 100 metre kare
oldukları dillendiriliyor. Ancak bunun olması imkansız. Çünkü, bugün piyasada
110 metrekare brüt alanıyla çok güzel 3+1 evler var. Anlayacağınız bu
söylenenlerin çoğu şişirmedir.
BATU ARINÇ: Ne acıdır ki bugün bilinçsiz olan tüketicilerimiz, gözleriyle
görmelerine rağmen, 80 metrekare evi, 100 metrekare inancıyla satın alıyorlar
ve sonrasında da bu evin 100 metre kare olduğuna inanıp, bunda ısrarcı
oluyorlar.
CAN ERÇAĞ: Halkımızdan ricamız, özellikle sıfır bir ev alacaklarsa
müteahhitlerden veya emlakçılarından kat planı talep etmeleridir. Her zaman bu
planların alt köşelerinde katların brüt metrekaresi belirtiliyor. En basiti, kattaki
daire sayısını planda belirtilen metrekareye bölmeleri halinde dairelerinin brüt
metre karesini bulabilirler. Kısacası, bu şişirme metrekarelere halkımız pek
kulak asmasın ve araştırsın.
Riskleri emlakçılar kişiler için araştırıyor
SORU: Ev alırken kişiler nelere dikkat etmeli?
CAN ERÇAĞ: Ülkemizde bazı müteahhitler tarafından halkımıza
mağduriyetler yaşatılmış ve birçok insanımız gerek maddi gerek manevi olarak
zarar görmüştür. Bu ve buna benzer olaylar halkımızın yavaş yavaş
bilinçlenmesine sebep oldu. Öncelikle müteahhittin kim olduğu, daha önce ne
işler yaptığı araştırılması gereken bir önemli bir nokta. İmzalanan sözleşmeler
dikkatle incelenmeli. Aslında, emlakçılara düşen görev tam da budur.
Emlakçılar Birliği’ne üye olan tüm emlakçılar 100 bin Euro’luk teminat
sigortasına sahiptir. Bugün her ne kadar da insanlar “bize ihtiyaç olmadığını”
düşünseler de, aslında biz onlar için tüm riskleri araştırıyoruz.
BATU ARINÇ: İnsanlar emlakçılarla çalışmaktan korkmamalıdır.
İnsanlarımızın kafasında, “emlakçıya gidip de daha fazla para vermeyelim”
düşüncesi var. Ancak, evle ilgili kafalarındaki tüm sorulara cevap bulabilecek
olan biziz. Tapusu temiz mi, müteahhittin yaptığı işler güvenilir mi, devir
işlerinde neler yapılmalı, hepsini biz takip edip müşterilerimize bu bilgileri
sunuyoruz.
Döviz ciddi şekilde herkesi etkiliyor
SORU: Ülkemizde emlak sektörü dövizle işliyor. Son dönemlerde dövizdeki
istikrarsızlık sizleri nasıl etkiliyor?
CAN ERÇAĞ: Çok ciddi şekilde etkiliyor. Böyle dönemlerde bazı müteahhitler
sabitleme yoluna gidiyor ama, yine de bu her zaman etkili olamayabiliyor.
Müteahhitlerimiz de yapı malzemelerini döviz cinsinden aldığından, kur
sabitleme hem onları, hem halkımızı mağdur edebiliyor. Sterlinin kuru bugün
farklı, geçen hafta farklıydı, yarın yine farklı olacak. Örneğin, 2015 Şubat
ayında 100 bin sterlin, 370 bin Türk lirasına karşılık geliyordu ve siz bir villa
sahibi olmak için adım attıysanız, 23 ay sonra bu villanın fiyatı 440 bin Türk
lirasına çıktı. Ama biz hala aynı rakamı 100 bin sterlini telaffuz ediyoruz. Ancak, 7080 bin Türk lirası gibi çok ciddi bir fark var ortada. Bu rakamı, orta
düzey gelire sahip bir ailenin bütçesi kolay kolay kaldırmaz. O nedenle, gelirin
Türk Lirası olduğu bir ülkede bu duruma nasıl bir önlem alınacağı devletimiz ile
müteahhitlerimiz arasında değerlendirilmesi gerekiyor.
SORU: Ülke ekonomisine baktığınız zaman ne görüyorsunuz?
CAN ERÇAĞ: Küçük bir ekonomimiz var, kendi paramıza sahip değiliz.
İnsanlarımızı bence doğru yönlendirmediğimiz için iş konusunda sıkıntılar
yaşıyoruz. Günümüzde üretim konusunda teşvikler veriliyor ancak, sanırım
hizmet sektörüne kaymak daha akıllıca olacaktır. Ada ülkelerinde ülkeyi
ucuzlatmak ve hizmet sektörünü, turizmle birlikte sunarak daha fazla
kazanıldığı bugün artık kanıtlanmıştır. Bizde de eğitim sektörü ve turizm
lokomotif sektör ancak bunların yanına başka şeyler de koymak şart artık.
Bugün baktığınız zaman ekonomik olarak çok da iyi bir noktada olduğumuz
söylenemez.
BATU ARINÇ: Geleceğimize baktığımız zaman, çok da parlak görmüyoruz
ama yine de ülkemiz adına bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bugün tüm dünya
ülkelerinde ekonomiler bozulma noktasında. Bizim ülkemizdeki en büyük
sorunlardan birisi, her sektörde çok fazla kişinin, şirketin yer almasıdır. Herkes
pastadan bir pay almaya çalışıyor.
CAN ERÇAĞ: Bizde, sektörler moda halinde kullanılmaya başlandı. Örneğin
biri meyhane açtıysa ve tutar, herkes meyhaneci oluyor. Bu örneği birçok farklı
sektör için verebiliriz. Ülkeyi yönetenler,iş konusunda gençleri kesinlikle
yönlendirmelidir. İhtiyaç olan sektörler belirlenmeli ve arkadan gelen gençlik
bu alanlara yönlendirilmelidir.
Bankaların her koçan türüne kredi vermemesi sorun
Bugün emlak sektöründen bahsederken, bankalardan söz etmemek olmaz. Yerli
bankalarımızdan bir kısmı bugün eşdeğer koçana kredi verir, tahsis koçana
vermez. Tahsisti, eşdeğerdi, hisseydi, bu koçanlarla insanların aklı karışmışken,
bunlar yetmezmiş gibi bankalar da bunları farklı değerlendiriyor. Bugün, bazı
Türkiye Bankaları eşdeğer ve tahsis koçana kredi vermiyor. Devlet
garantisindeki koçanlar riskli görülüyor, bunu söylemek ne kadar doğru bu
ülkede bilemiyorum. Müşterilerimizin de kafası iyice karıştı.
BATU ARINÇ: Özellikle Türkiye kökenli müşterilerimiz ev satın alacaklarında
mutlaka Türk koçanlı olmasını arzu ediyor. Eşdeğer dediğiniz zaman evi bile
görmeye gitmiyorlar. Girne’de çok düşük oranda Türk koçanlı mal olmasına
rağmen, yatırımcılar gökdelenler yapıp evlerini satıyorlar. Ama Lefkoşa’da
eşdeğer mallar konusunda çok sıkıntı yaşanıyor.
SORU: Son olarak ne söylemek istersiniz?
CAN ERÇAĞ: Halkımızdan, tüm alım, satım ve kiralama işlemlerinde
mağduriyet yaşamamaları adına, mutlaka Emlakçılar Birliği üyeleri ile
çalışmalarını, kaçak emlakçılara fırsat vermemelerini rica ediyorum.
BATU ARINÇ: İnsanlarımız her gün ev alacak durumda değildir. O nedenle
benim tavsiyem, lütfen unutmayın uzun yıllar sorumluluğunu taşıyacağınız
büyük bir maddi yatırım yapacaksınız, bunu en doğru şekilde yapmanızı tavsiye
ederim.
Editör: TE Bilisim