Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği eski başkanı Alican Kabakçı tarım sektöründe yaşanan su sıkıntısının hükümet tarafından çözümlenmemesine tepki göstererek, ASRIN PROJESİ’ne atıfta bulunarak hükümeti eleştirdi. Kabakçı yaptığı yazılı aşıklamada şu sözlere yer verdi; ‘Kıbrıs adası konumu itibarı ile yarı kurak bir iklim kuşağında bulunmaktadır. Bu gerçek ise ada insanının ne kadar suya muhtaç olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle son dönemde iklim değişikliğinin getirdiği kuraklıkları da göz önünde bulundurursak ülkemize Anavatan Türkiye’den gelen suyun ne kadar önemli olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. 1958 yılında zamanın Anavatan Hükümet’ine o dönemin Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Yöneticileri bir ziyarette bulunur ve o günkü Türkiye Cumhuriyet’i Hükümet’ine bir dilekçe verir. Neydi bu dilekçe? Bu dilekçe de Türkiye’den adaya boru ile su getirilmesi dilekçesiydi. İşte o gün hayal gibi görünen bu olay Yarım Asır sonra gerçekleştirilmiştir. Bu girişimi yapan o günkü Çiftçiler Birliği Yönetici’lerini bu vesile ile bir kez daha anarken hayatta olanlara nice sıhhatli yaşam diler aramızadan ayrılanlara ise allahtan rahmet dilerim. Bu adım atıldıktan sonra gördük ki bu fikir gelişen teknolojilerle mutlaka gerçek olacaktı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümet’leri bu konuya ciddi ciddi bakmaya ta işte o zamanlardan başladı ve adaya balonla su getirilirken artık bu devamlı boru ile gelecek suyun temelleri de atılmış oldu. O gün bugündür kimileri su gelecek derken kimileri ise bu iş olmaz derken su artık adamızdadır. Suyun adamıza gelmesine emek veren herkese birkez daha ‘’SU GİBİ AZİZ OLUN ‘’diyorum. Bütün dünya yapılan bu çalışmaya ve gerçekleştırilen bu Asrın Proje’sine gıpta ederken bizde neler oluyor,evet ,Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde neler oluyor onada bakmak gerekir. Su geldiği günden beri yalnız tartışma ve denize geri akan suyun rezilliğini yaşıyoruz. Önce tabii seçilmişlerimize bir göz atmamız gerekir. Halkımızın oyları ile aldıkları makam koltuklarından çıkan o gür seslerine bir göz atmamız gerekir. Hepsi suyu ufukta görünce tıpkı Ağustos Böcek’leri (zirzirolar)gibi hep bir ağızdan politikanın suyunu çıkartmaya başladılar. Yat, kalk dinle bu ülkenin siyasilerini tıpkı Ağustos Böcek’leri gibi vız vız vız,gaydesi ayni vızıltı . Yahu insan biraz da bu vızıltının, makamını ,güftesini değiştirir ki en azından dinleyenler yahu bunların repertuarları olsun geniştir diyebilsin. Sayın Akıncı, suyun açılış töreninde halkımıza ve dünyaya bu sözlerle sesleniyordu. ‘’ Küresel ısınmanın yaşandığı günümüzde su petrolden daha önemli hale geldi. Bu su Kıbrıs’ın üretimini artıracak. Sarı olan rengimizi yeşil adaya döndürecek. Böylesi bir gelişme kendi ayakları üzerinde durabilecek bir KKTC’nin yaratılması demektir. İlk defa böylesi bir proje gerçekleşiyor.’’ Ama gel görün ki vızı vızı vız vız dan öteye gitmedi bu muhteşem konuşma ve gelen su geldiği gibi geri denize akmaya başladı.. Sayın Akıncı’nın o günkü heyecanından eser kalmadı. Su kimin nesine, kimin fesine. Kuraklık varmış ,bu ülkenin tarımcısı suya hasretmiş, kimene koskoca ticaret odamız var ordaki tüccarlar her istediğimizi ülkeye ithal edebilirler, hiç bir eksiğimiz yok . O zaman bu feryat niye üretim ülkede olsa da olur olmasada. Evet madalyonun Ağustos Böcek’li yüzüne bakmaya devam ediyoruz ve Sayın Başbakan Özgürgün çıktığı bir televizyon programında şunları söylüyor : ‘’Su asrın değil,bin yılın projesi’’ ‘’Dünyada bir ilk,çılgın bir proje’’ ‘’Su adanın makus tarihini değiştirecek’’ Evet bunlar hep doğru ama doğru olmayan ise politikanın suyunu çıkarmaya devam etmemiz. Unutmadık seçilmiş belediye başkanlarının suda yaratıkları kriz ve tartışmaları,unutmadık bazı vekillerin meclisteki su ile ilgili vız vızlarını. Bunlar, gün gelip herkese sorulacaktır,hemde artık uzak değil, 2018 seçimlerinde herkes bilsin ki su seçim propagandalarının temelini oluşturacaktır. Bir tarafta politikanın suyu diğer tarafta ise suyun politikası. Uzaklar her geçen gün yakınlaşıyor, hayırlısı. Anavatan Türkiye’den gelen suyun yönetiminde, üretici birlikleri olmadığı müddetce, bu ülkede tarım arazilerini koruma yasası çıkmadığı sürece,köylerimize giden su hatları değişmedikçe ve en önemlisi hükümetlerde tarımsal üretime yönelik istek ,heyecan, bilgi ve beceri olmadığı müddetce su adamızda yalnız tüm insanlarımızı üzen bir nesne olarak kalacaktır. YUH olsun . Bunca emek, bunca para,bunca bekleyiş sonunda, kupkuru bir ada, suya hasret topraklar, kuruyan ağaçlar,kuruyan kuyular ve ümitleri her geçen gün yok olan üreticiler, çiftçiler ve hayvancılar,ey siyasiler biliniz ki bu suyun girdabında boğulacaksınız. Son olarak şunu ifade etmek istiyorum SU bu ülke insanına Anavatan Türkiye tarafından bahşedilen bir nimettir.Onlar sözlerinde durdular suyu bu adaya getirdiler görev artık KKTC Hükümet’lerinindir. Ek bütce ister,Su fonu ister,Bakanlıkların bütcelerinden kısma ister ,lüks tüketim mallarına fon ister.....Ne gerekirse yapılmalı ve suyun kullanımı üretimde sağlanılmalıdır. Yapamayanları bu ülke insanı affetmeyecektir. Tüm meclis bu gidişata ses çıkarmalı ve el birliği ile gerekli kaynak ve projeler hayata geçirilmelidir. Aksi halde Ağustos Böceklerinin o kısacık hayatları gibi sizin de siyaset hayatınız sona erecektir. Temennim toprağın, suyun, üretimin, köycülüğümüzün egolarınıza ve hırslarınıza galip gelmesi ve sizleri asrın Ağustos Böcek’leri olmaktan korumasıdır.’’

Editör: TE Bilisim