"ABD Başkanlık seçim sonuçları, siyaset ile kimsenin tam olarak okuyamadığı garip ilişkiler kuran hakim medya kuruluşlarının bir nevi ağır yenilgisini yansıtıyor. 1929 ekonomik buhranı dünyanın başına ne açtıysa, global finans krizi de siyasi açıdan benzer şeyler açmaya devam ediyor. Avrupa'da yükselen yabancı düşmanlığı, aşırı sağın giderek daha fazla destek bulması, Suriye göçmenlerine dönük korkunun Avrupa "değerlerinde" yarattığı erozyonla birleşince daha bir köpürüyor. Birleşik Krallığın AB'den çıkma kararı da tüm bunların üzerine gelmişti zaten. İnsanevladının değerlerle örülmüş ceketinin altındaki gizli korkularına, bastırılmış duygularına hitap eden, hatta zaman zaman bunları istismar eden yaklaşımlar evrensel değerlerdeki aşınma arttıkça etkisini artırıyor. ABD'de bahse konu hakim medya kuruluşları kısa süre içerisinde yeni duruma 'adapte' olacaklardır. ABD dış politikasında Başkan'ın etkisinin azalacağını, bu politikanın eskisinden daha da fazla strateji, güvenlik ve istihbarat konularına bakan kurumlarca şekillendirileceğini düşünüyorum. Reel politik ön plana çıkacak, değerler temelinde değil çıkarlar temelinde bir dış politika çok daha bir belirgin şekilde hissedilecektir. ABD'de yaşayan diyaspora (hangi ülkenin/milletin diyasporası olursa olsun) ABD Başkanı üzerindeki etkisini bir miktar kaybedecek diye düşünüyorum. Tüm bunlara ve dahasına "Kıbrıs'ı nasıl etkileyecek" diye bakmak ya da duygusal yaklaşmak yerine, dünya siyaseti ve siyaset bilimi açısından bakmak gerekecek önümüzdeki günlerde..."
Editör: TE Bilisim