Bora, yaptığı yazılı açıklamada,  gerek değişmeyen Rum zihniyeti gerekse yakın tarih dikkate alındığında birleşik bir Kıbrıs’ın barış, huzur ve güveni berhava edeceğini, bunun asla düşünülmemesi gerektiğini ifade etti.

Bora,  haziran ayı sonunda gerçekleştirilmesi düşünülen Cenevre toplantısı öncesi Rum saldırılarının hiç ara vermeden her alanda sıklaştığını belirterek, “Rumların bilinen ve değişmeyen hedeflerine ulaşabilmeleri için her yol ve yöntem onlar için kaçınılmaz fırsatlardır” dedi.

Bora, Rumların “1963 Akritas ve 1974 İphestos planları ile başaramadıkları soykırımın önündeki tek engel olarak gördükleri Türk  askerinden kurtulmak için son derece tehlikeli ve şantaj nitelikli tavır ve söylemleri aralıksız sürdürerek Cenevre’de istedikleri sonucu almakta kararlı göründüklerini” ifade etti.

Bora açıklamasında, “  Annan Planı ile noktalanması gereken görüşmelerin  aradan geçen on üç yıldan sonra yine benzer bir süreçle karşı karşıya kalınması BM’nin yanlış ve hatalı kararları ile uluslararası hukuka aykırı olarak AB’nin Rumları Birliğe alarak, arka çıkarak görüşme süreçlerinde taraf olmaya çalışmasındandır” ifadelerini kullandı.

Bora, “15 Temmuz 1974 Rum ile Yunan’ın ortak “ENOSİS” amaçlı darbesi ve bunun bir sonucu olarak 20 Temmuz 1974’de gerçekleştirilen barışçı Türk müdahalesi sonucu 1975’de ilgili taraflar arasında yapılan Nüfus Mübadele Antlaşması ile gerçekleştirilen toplu göçle, Türkler Kuzey’de ve Rumlar da Güney’de iskan edilerek iki ayrı halktan iki ayrı bölge meydan gelmiş ve Kıbrıs’ta iki ayrı otonom idarenin varlığı da kabul edilmiştir” dedi.

Bora,  1977 ve 1979 Denktaş  - Makarios ve Denktaş - Kiprianu arasında gerçekleştirilen Doruk Antlaşmaları ile 1975 Nüfus Mübadele Antlaşması sonucu toplu göç sonrası iki ayrı halktan (Türk – Rum) meydana gelen iki ayrı bölgenin varlığının kabul ve teyit edildiğini de hatırlattı.

Bora,  Toprak ve mülkiyetin toplu takas ve tazminatlarla halli öngörülürken savaş sonrası toplu göç yaşanmış ülkelerde uygulanan kriterlerin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

 Kıbrıs’ta çıkan savaşta kusurlu olan tarafın  Rumlar ile Yunanlılar olduğuna işaret eden Bora, savaşı da kaybeden Rumlar  olduğuna göre Türk tarafına savaş tazminatı ödemeleri gerektiğini ifade etti.

Cenevre’de samimiyetle soruna çözüm getirilmeye çalışılacaksa belirttiği gerçeklerin dikkate alınması gerektiğini kaydeden Bora, “Türk askeri gitmeli, garantiler kalkmalı, garantör Türkiye’nin etkin ve fiili müdahale hakkı kabul edilemez, AB en iyi garantördür gibi Kıbrıs gerçekleri ile bağdaşmayan talep ve önerilerle soruna siyasi bir çözüm bulunamaz” dedi.

Bora,  “Birleşik bir Kıbrıs’ta, Kıbrıs Türk halkını eşit olarak görmeyip azınlık olarak gördüğünü Kıbrıs’ı bir Yunan işgalinden kurtaran (Makarios’un 19 Temmuz 1974 BM Güvenlik Konseyi konuşması) ve Ada’ya gerçek barış, huzur ve güveni getiren Türkiye’yi işgalci olarak gören bir zihniyetle birleşik bir Kıbrıs’ı düşünmek bu barış Ada’sını cehenneme çevirmekten öte bir şey değildir” ifadelerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim