Kıbrıs Türk tarafının müzakere masasında olduğunu ancak Anastasiades’in ameliyat için New York’a gideceğini, en az 20-25 gün Kıbrıs’tan uzakta kalacağını kaydeden Eroğlu, başlama niyeti olsa bile bugünkü koşullarda müzakerelere başlamanın mümkün olmadığını söyledi.

Eroğlu, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında basına açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Eroğlu, Rum tarafının sismik araştırma yapan ve onu koruyan gemilerin geri çekilmesini ve bir kere daha dönmeyeceği taahhüdünün verilmesini istediğini, aksi halde müzakere masasına gelmeyeceklerini söylediklerini Eide’nin kendilerine ilettiğini kaydetti.

“DAYATMALARLA KIBRIS’TA ÇÖZÜME VARMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Anastasiadis’in Güney’deki parti başkanlarını da toplantıya çağırarak bu kararı onaylattığını anlatan Eroğlu, “Müzakerelerin başlayabilmesi için Türkiye gemilerini çekecek ve bir kere daha gelemeyeceği şeklinde taahhütte bulunacak. Bu tek taraflı bir ön koşuldur, dayatmadır. Dayatmalarla Kıbrıs’ta çözüme varmak mümkün değil” diye konuştu.

Karşı tarafın ön koşullarını kabul etmenin mümkün olmadığını söyleyen Eroğlu, tarafların eğer müzakere masasından bir çözümle kalkmak istiyorlarsa bir birlerine ön koşul dayatarak bir anlaşmaya varmanın mümkün olmadığını anlamaları gerektiğini, kendilerinin bu anlayış içerisinde hareket ettiğini vurguladı. Eroğlu, beklentilerinin Eide’nin görevini iyi niyetle sürdürdüğü bir zamanda ortaya çıkacak önerileri Rum tarafının da benimsemesi ve müzakere masasına gelip oturmaları olduğunu vurguladı.

“EİDE VE EKİBİYLE OLUMLU BİR GÖRÜŞME YAPTIK”

Eide ve ekibiyle olumlu bir görüşme yaptıklarını kaydeden Eroğlu, Eide’nin Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis ve bazı siyasilerle yaptığı görüşmelerde elde ettiği görüş ve düşünceleri kendisine aktardığını dile getirdi.

“Güney Kıbrıs’tan olumlu bir ses çıktığını söyleyemem” diyen Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının müzakere masasında olduğunu ancak Anastasiades’in ameliyat için New York’a gideceğini, en az 20-25 gün Kıbrıs’tan uzakta kalacağını ve müzakerelere başlama niyeti olsa bile bugünkü koşullarda müzakerelere başlamanın mümkün olmadığını söyledi.

Eroğlu, basına açıklama öncesinde Anastasiades’i telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini ilettiğini ve konuştuklarını da kaydetti.

Zaten müzakereler konusunda bir mutabakat sağlanmış olmadığını dile getiren Eroğlu, Eide’nin Anastasiadis’in müzakere masasına dönmesi için ortaya koyduğu bazı düşünceler olduğunu fakat Anastasiadis’in bunları kabul etmediğini belirtti.

Eide’nin düşüncelerini dinlediklerini belirten Eroğlu, kendilerinin de bazı olmazsa olmazları olduğunu, ekibiyle birlikte müzakere masasında Anastasiadis’in dönmesini beklediklerini söyledi.

Anastasiadis’in kısa zamanda sağlığına kavuşup Kıbrıs’a dönmesi ve müzakerelere başlama temennisinde bulunan Eroğlu, ön koşulsuz olarak masaya gelmelerinde ve müzakerelerin başlatılmasında büyük fayda olduğunu vurguladı.

Daha on yıllar Kıbrıs sorununun çözümsüz bırakılamayacağını ifade eden Eroğlu, KKTC halkının çözüm beklentisi olduğunu ve bu çözüm beklentilerini uzun süre askıda tutamayacaklarını, mühim olanın Rum tarafının da bir çözüm isteği ile masaya gelmesi olduğunu ifade etti.

SORULAR

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Eroğlu, “Nisan ayından önce bir Liderler görüşmesi gerçekleştirilebilir mi” şeklindeki bir soruyu yanıtlarken temennilerinin bu olduğunu kaydetti.

Bir başka soru üzerine de Eroğlu, çözüm anlaşmalarını imzalayacak olanın iki tarafın Cumhurbaşkanları olduğunu ve Anastasiadis’in muhatabının kendisi olduğunu söyledi. Eroğlu, Anastasiadis, “Benim muhatabım Türkiye” dediği müddetçe Kıbrıs’ta bir anlaşma niyetinde olmadığının ortaya çıktığı ifade etti. Müzakere masasına oturan tarafların da kendileri olduğunu ve bir anlaşmayı da ancak kendilerinin bulabileceğini kaydeden Eroğlu, “Bizi yok sayarak benim muhatabım Türkiye’dir ben ancak Türkiye ile sorunu çözebilirim derse bundan müzakere masasına gelmeyeceği mesajı çıkar. Bana göre bu son derece yanlış bir düşüncedir ve bir anlaşma istemiyor olmanın ağzından çıkan sözlerle etrafa yansımasıdır” dedi.

Anastasiadis’in bazı konularda siyasi parti başkanlarının onayına baş vurmasıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de Eroğlu, Anastasiadis’in Annan Planı’na “evet” demiş olmanın sorumluluğundan ve suçluluğundan kurtulmak için tüm yetkilerini Ulusal Konsey’e devrettiğini, esas meselenin bu olduğunu söyledi. Anastasiadis’in dünya onu barışçıl birisi olarak tanısın diye Annan Planı’na bir taktik gereği “evet” dediğini düşündüğünü de anlatan Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimine girerken bunun aleyhine olacağı düşüncesiyle önce DİKO’ya garanti verdiğini daha sonra da tüm yetkilerini Ulusal Konsey’e devrettiğini kaydetti.

Ulusal Konsey’in bu şekilde tavsiye kararı alma durumundan karar mercii durumuna getirildiğini ifade eden Eroğlu, bu kadar çok siyasi parti olan bir ülkede oy birliği aranmasının son derece bağlayıcı olduğunu ve karar almayı zorlaştırdığını söyledi.
Editör: TE Bilisim