Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Kıbrıs’ın şu anda bulunduğu durumun, Avrupa Birliği (AB) müktesebatıyla yakından uzaktan alakası olmadığını, olayın tamamen ideolojik olduğunu söyledi.

“Dünyada Kıbrıs diye bir devlet yoktur” görüşünü yineleyen Erdoğan, “Güney Kıbrıs Rum Devleti vardır. Niye yoktur? Çünkü arasından yeşil hattın geçtiği ve Birleşmiş Milletler güçlerinin orada olduğu bir yere siz Kıbrıs diyebilir misiniz? Çünkü Güney'de ayrı bir devlet yapılanması var yönetim yapılanması veya ne derseniz diyin Kuzey Kıbrıs'ta da bir devlet yapılanması var. Herkes tanımamış olabilir ama Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıdı. Ve şu an da İslam İşbirliği Teşkilatı'nda Kuzey Kıbrıs aynen Kofi Annan Planı'ndaki adıyla Kıbrıs Türk Devleti olarak geçiyor” dedi.

Erdoğan, ahde vefa ve dürüst olmak gerektiğini vurgulayarak, “Biz Avrupa Birliği'ne yük olacak değil tam tersine Avrupa Birliği'nden yük alacak bur ülkeyiz” diye konuştu.

Erdoğan, Avrupa Birliği müzakerelerine ilişkin, ''Millet olarak çok büyük bir heyecanla çok büyük bir coşkuyla aynı zamanda da karalılıkla başladığımız müzakereler ne yazık ki Avrupa Birliği'nin önümüze çıkardığı yapay engellerle ilgili son derece yavaş ilerliyor. Önümüze çıkan engellerin teknik olmaktan öte siyasi engeller olması bu noktadaki şevkimizi de ciddi şekilde örseliyor'' dedi.

Slovakya-Türkiye İş Forumu'nda konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 2005 yılında Avrupa ile katılım müzakerelerine başladığı anımsatarak, ''Türkiye Avrupa Birliği'ne müracaatı fiili olarak 1959 senesindedir ama resmi olarak 1963 senesindedir. Yani 50 yıl geçti, Avrupa Birliği'ne münacatımızın üzerinden. 50 yıldır Türkiye Avrupa Birliği kapısında bekletiliyor. Tabii biz bunu samimi bir duruş olarak görmüyoruz'' diye konuştu.

“GÜNEY KIBRIS’IN AB MÜKTESEBATIYLA ALAKASI YOK”

''Avrupa Birliği burada ahde vefa ilkelerini ayaklar altına almıştır. Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak hareket etmemektedir'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Bakınız Güney Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne almışlardır. Güney Kıbrıs'ın şu anda bulunduğu durumun Avrupa Birliği müktesebatıyla yakından uzaktan alakası yoktur. Olay tamamıyla ideolojiktir. Tamamıyla ideolojiktir. Çünkü böyle bir yaklaşım tarzı olmaz, yani bunu bir defa ortadan kaldırmak lazım'' değerlendirmesinde bulundu.

Annan planı çerçevesinde yapılan referandum görüşmelerine de değinen Erdoğan, imza aşamasında Yunanistan Başbakanı'nın erteleme talebini kabul etmediklerini ve verdikleri sözün arkasında durarak imzaların atıldığını anlattı.

Burada imzaların atılmasının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde referanduma gidildiğini ve referandumda Kuzey Kıbrıs'ın Annan planına yüzde 65 ile 'evet' dediğini anlatan Erdoğan şöyle konuştu:

''Güney Kıbrıs yüzde 76 ile 'hayır' diyor. Ve hemen bunun ardından da mükafat olarak Güney Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne alıyorlar. Avrupa Birliği’nde o zaman Verheugen de oradaydı. Kendileriyle bunları konuştuğumuz zaman bize söyledikleri 'hiç endişe etmeyin bu referandumun neticesi birçok şeyi neticelendirecektir' dedi. Hakikaten belirledi Güney Kıbrıs'ı Avrupa Birliği'ne aldılar. Kuzey Kıbrıs'ı dışarıda bıraktılar.

“KIBRIS YOK GÜNEY KIBRIS RUM DEVLETİ VAR”

Şunu söylemem lazım: Bakınız şu anda dünyada Kıbrıs diye bir devlet yoktur. Güney Kıbrıs Rum Devleti vardır. Niye yoktur? Çünkü arasından yeşil hattın geçtiği ve Birleşmiş Milletler güçlerinin orada olduğu bir yere siz Kıbrıs diyebilir misiniz? Çünkü Güney'de ayrı bir devlet yapılanması var yönetim yapılanması veya ne derseniz diyin Kuzey Kıbrıs'ta da bir devlet yapılanması var. Herkes tanımamış olabilir ama Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıdı. Ve şu an da İslam İşbirliği Teşkilatı'nda Kuzey Kıbrıs aynen Kofi Annan Planı'ndaki adıyla geçiyor. Kıbrıs Türk Devleti olarak. Bunlar bir şeyi ortaya koyuyor. Öyleyse ahde vefa dürüst olmak şart. Ve Biz Avrupa Birliği'ne yük olacak değil tam tersine Avrupa Birliği'nden yük alacak bur ülkeyiz. Zaten şu an Avrupa Birliği'ne kimlerin yük olduğu açıkça ortaya çıkmaya başladı. Sıkıntılar ortada ve bölgesel meselelerde üstlendiğimiz rol özellikle Arap uyanışı sürecindeki sağduyulu ve ılımlı yaklaşımlarımız Türkiye'nin Avrupa için önemini açıkça ortaya koyuyor. Bunun yanında özellikle küresel kriz karşısında Türk ekonomisinin ortaya koyduğu sağlam ve dirençli duruş, ekonomik gücümüzü ciddi şekilde sınavdan geçirdi. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu sınavdan başarıyla çıktık.''

Erdoğan, küresel finans krizinde Avrupadakiler dahil birçok ülkenin IMF ile standby anlaşmasına giderken, Türkiye'nin tam tersi olumlu bir performans sergilediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, 10 yıl önce görevi devraldıklarında IMF'ye olan 23,5 milyar dolar borcu ödediklerini, IMF ile yeni standby anlaşması imzalamadıklarını ve IMF'ye 5 milyar dolar borç verme noktasına geldiklerini ifade etti.

''MALİ DİSİPLİNDEN, PARA POLİTİKALARINDAN TAVİZ VERMİYORUZ''

''Mali disiplinden, para politikalarından taviz vermiyoruz. Türkiye'yi istikrarla güvenle geleceğe taşıyoruz. Çok sağlam adımlarla son derece sağlıklı bir şekilde ilerliyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Avrupa'daki vizyon sahibi lider dostlarımız Türkiye'nin bu istikrarlı büyüyüşünü görüyor ve ciddi anlamda da destek oluyorlar. Tabii vizyondan uzak, kendi popülaritesini dert edinen liderler Türkiye'nin bu büyümesini bir faydaya çevirmek yerine önüne engeller çıkarmayı tercih ediyorlar. Biz önümüze çıkarılan tüm yapay engellere rağmen yürüyüşümüze devam edeceğiz. Avrupa Birliği, Türkiye'nin bu birikiminden istifade etmek isterse biz buna her zaman hazırız. Ancak bazı ülkelerin oldu bittilerine, zorlamalarına, popülist tavırlarına da açıkçası biz aldırmayacağız. Türkiye'yle iş yapan, açık söylüyorum: kazanır. Bugün de kazanır yarın da kazanır. 76 milyon nüfusuyla artık farklı bir pazar, farklı bir Türkiye var'' ifadesini kullandı.

Editör: TE Bilisim