Yunanistan Cumhurbaşkanı Sayın Prokopis Pavlopulos’un Güney Kıbrıs’a
gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Rum lider Anastasiades’le birlikte düzenlediği basın
toplantısında söylenenleri hayret ve üzüntüyle karşılıyoruz.
Yunanistan 1960 Ortaklık Cumhuriyeti’nin Garantörleri’nden biri olmasına
rağmen garantörlük taahhüdünü ihlal edip, Kıbrıs Rum tarafının 1963’te ortaklık
devletini silah zoruyla yıkmasına fiili ve siyasi destek vermiştir.
Sayın Pavlopulos’un acaba, Rum lideri Başpiskopos Makarios tarafından 15
Temmuz 1974’teki RumYunan darbesinden birkaç gün sonra, 19 Temmuz 1974’te
BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan konuşmada açıkça Kıbrıs’taki Yunan işgalinden
bahsedildiğinden haberdar değil mi?
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasının Rum tarafı ile birlikte baş sorumlusu,
Enosis amaçlı 15 Temmuz 1974 darbesinin mimarı ve uygulayıcısı Yunanistan’ın
bugün Kıbrıs Rum tarafıyla ağız birliği içinde “işgal” edebiyatı yapması ve
“oldubittilerden” bahsetmesi gerçekten hayret vericidir.
Sayın Pavlopulos, Kıbrıs’ın “kolonizasyonu”ndan bahsederken 1960’ta
bağımsızlık elde eden bir adayı Enosis yoluyla Yunanistan’ın kolonize etmeye
çalışmasını, şu anda Kıbrıs’taki tek işgalin ise “Kıbrıs Hükümeti” sandalyesinin Kıbrıs
Rum Yönetimi tarafından işgali olduğunu unutmuşa görünüyor.
Aradan geçen 50 yılı aşkın süre zarfında bugün gündemimizde hala “Kıbrıs
sorunu” diye bir sorun varsa, işte bu yadsınmaz gerçeklerin ve Yunanistan’la Kıbrıs
Rum tarafının bu tarihi gerçeklerle yüzleşmekten ısrarla kaçınması yüzünden vardır.
Biz tüm acı tecrübelerimize rağmen adada adil ve kalıcı bir uzlaşı bulmak için
elimizden geleni yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
47 yıldır devam eden görüşme süreci içerisinde ortaya konan muhtelif çözüm
önerilerini kabul eden tarafın Kıbrıs Türk tarafı, reddedenin ise Kıbrıs Rum tarafı
olduğunu konuyla ilgilenen herkes bilmektedir.
Hal böyle iken, Rum lider Anastasides’in hala olası bir uzlaşının yarım asırdır
kendi işgalleri altında bulunan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin evrilmesi yoluyla ortaya
çıkacağını iddia etmesi gerçekten üzücüdür. Bu söylem, on yıllardır devam eden süreç
içerisinde oluşmuş BM parametrelerine ters düştüğü gibi, hedeflediğimiz ortaklığın
ruhuna da aykırıdır.
Sayın Anastasiades’in geçersiz bir bahaneyle 6 ay önce görüşme masasından
kaçmasıyla durmuş bulunan görüşme sürecini yeniden başlatma çabalarının sürdüğü
bir aşamada, Rum ve Yunan liderliğinin bu tür gerçeklerle bağdaşmayan, tahrik kar
beyanlarının, bu çabaların başarısı için elverişli ortamı yaratmadığı, aksine karşı
tarafın ciddiyet ve samimiyeti konusunda yeni kuşkular yarattığı açıktır.
Halkımızın olduğu kadar, uluslararası toplumun da bu beyanları ibretle
izleyerek gerekli sonuçları çıkaracağını ümit ediyoruz.
Ancak şu bilinmelidir ki Kıbrıs Türk Halkı RumYunan
emellerine ve oyunlarına asla gelmeyecek, Kıbrıs’ta özgür ve egemen yaşamak için mücadelesini
sürdürecektir. Kimse Kıbrıs Türk Halkı’nı 1974 öncesine dönüşe ve Rum
tahakkümümü kabule zorlayamayacaktır.
Editör: TE Bilisim